Elitler Sınıfı - Cilt 7.5 Bölüm 13 - Nagumo’nun Etkisi
Cilt 7.5 – Bölüm 13 – Nagumo’nun Etkisi
Ryuen’le son durumlar üzerine konuşurken bir yandan da buluşacağım diğer kişinin gelmesini bekliyordum. Sözleştiğimiz zamana 5 dakika filan kala o da bize doğru yaklaştı.
Görüşme zamanımıza daha vardı ama bi 5 dakika kadar erken geldi.
Yaklaşan kişiyi görünce Ryuuen şaşkınlığını gizleyemedi. Sanırım onu beklemiyordu.
“…..o mu gerçekten? Görüştürmek istediğin kişi o mu yani?”
Ryuuen’in sorusunu görmezden gelerek bakışlarımı ona yönelttim.
“Sabahın bu saatinde görüşmek istediğim için kusura bakma.”
“Sorun değil zaten görüşmek için en uygun zamanı seçmişsin, yer de güzel.”
Sağdan ve soldan gelebilecek herkesi görebileceğim bir noktayı seçmiştim ki rahatça etrafı gözetleyebileyim. Hem birisi gelseydi eğer, Manabu kesin etraftan geçiyormuş gibi yapardı.
“Eski başkan ile aran çok iyiymiş. Suzune sana çok yardımcı oluyor herhalde?”
Çatı katında olanlardan sonra Ryuen’in benimle eski okul başkanı arasında belli bir ilişkinin olduğunu fark etmesi doğaldı. Okul başkanının bizim sınıftaki Horikita’nın abisi olduğunu bilmesi ise dersine daha önce çalıştığı anlamına geliyor.
Çatı katında olanlardan sonra, Ryuuen’in az çok çıkarım yapması doğaldı. Ama bu ikilinin ilişkisini araştırmış gibi bir hali de vardı. Hafifçe sırıttı.
“Yalnız olursun sanıyordum, Ayanokouji. Ryuuen ile birlikte olmanı beklemiyordum.”
Şaşkınlığını belirtmekten çok bir arada olduğumuzu teyit eder gibi bir hali vardı. Kafamda biriken karı görüp dikkatini birkaç saniyeliğine ona erdikten sonra kafasını dönüp konuşmaya başladı.
“O zaman, Ryuuen Kakeru’yu iş birliği yapacağımız kişi olarak düşünerek konuşacağım. Hızlıca bitirelim ki kimse bizi görmesin.”
“Ne? Ben iş birlikçi falan değilim?”
“En azından tehdit olmayacağının garantisini ben veriyorum.”
Müttefik ya da iş birlikçi…bu tarz bir yalan söyleyemezdim.
“Ayanokouji, isteğine karşılık bana verdiğin sözü hatırlıyorsun değil mi?”
“Evet. Nagumo Miyabi’yi durdurmana yardım edeceğim, değil mi?”
“Nagumo? Yeni konsey başkanı olan mı?”
Ryuuen ile olma sebebim Manabu’nun düşüncelerini duyması içindi. Kendim söylesem bu kadar etkili olmaz, hatta inanmazdı bile. Manabu’dan duyması daha etkili olacağı için böyle bir yönteme başvurdum.
“Nagumo’nun çalışma şeklini sevmiyor.”
“Demek öyle. Ayanokouji’nin Nagumo’yu durdurmasını istiyorsun yani? 10.sınıfların kanatlarının altına aldığı söyleniyordu. Onun gibi birisi için 9’lardan birini seçmek en mantıklısı tabii. Peki, Manabu. Ayanokouji’yi gözüne ne zaman kestirdin, anlatsana?”
Ryuuen hiç çekinmeden Manabu’ya adıyla sesleniyordu. Hatta tavırları da çok rahattı. Eh, ben de pek farksız sayılmam ama..
“Okula kaydolduktan hemen sonra. Sen epey aradın herhalde.”
Manabu kayıtsız bir şekilde cevap verdi.
“Kuku. Ben arama sürecinin müptelasıyım ondan.”
“Doğrudur. Sürecin sonunda iyi dayak yedin hem.”
Sözlü atışmalarla devam ediyorlardı sohbetlerine.
“İstersen kozlarımızı paylaşalım da gör ne kadar iyiymişim, ne kadar değilmişim?”
Yaralı olmama rağmen seni al aşağı ederim demeye getiren Ryuuen de…ne bileyim ne bitmek tükenmek bilmeyen dövüş merakı varmış.
“Ben almayayım, kalsın.”
Manabu, sakince teklifini reddetti.
“Kuku. Böyle diyeceğini biliyordum.”
Ryuuen hafif gülümsedikten sonra ayaklarını yere dayadı, ardından yerdeki karı tekmeleyerek Manabu’nun yüzüne doğru hedef aldı. Görüş açısı karla kaplanınca, Ryuuen, Manabu’nun karnına doğru bir yumruk salladı.
Görüş açısının kapanmasına karşı sakin kalan Manabu, saldırıyı fark etti ve gardını aldı. Geriye doğru düştüğü halde paniklemeden sağ eliyle gözlüğünü düzeltti.
“Kurnazlığı ile övünen zeki bir çocuksun sanıyordum sadece. Ne cevherler varmış sende de bilmiyormuşuz.”
Beklenmedik bir atağı sakince karşılayıp Ryuuen’i durdurunca, Ryuuen onu övdü.
“Reddettiğimi net bir şekilde belirtmiştim.”
“Ne oldu? Saldırsana. Yoksa 9.sınıflara karşı dövüşemez misin, yasak mı?”
“Kendine güvenilir bir arkadaş edinmişsin, Ayanokouji.”
Pan!
Manabu üzerindeki karı temizlemeye başladı. Ben de kendi üstüme bakınca Ryuen’in saçtığı karların bir kısmının pantolonuma sıçradığını fark ettim. Basit hareketlerle bacaklarımı silkelerken hafifçe Manabu’ya cevap vermeyi ihmal etmedim:
“Ben de tam aynı şeyi düşünüyordum.”
Ryuuen’in bakışları değişmedi, hala oldukça sert bakıyordu. sert bakışlar attı.
“Eh, peki. İşini bir şekilde halleden birisi olarak düşüneceğim seni, Horikita-senpai.”
İğnelemek için mi böyle konuştu bilmiyorum ama sonuna bir de saygı ifadesi olarak senpai ekledi.
“Sen de konseyde yer almayı hak etmiyorsun ama bir değerin var.”
“Eski başkanım övüyor, beni çok mutlu ediyorsun.”
Samimiyetine inanmamış bir halde Ryuuen, elini kaldırıp geçiştirir gibi bir hareket yaptı. İkisi arasındaki bu küçük çekişme bitince, Manabu konuya girdi.
” Ayanokouji, senden istediğim okulun düzenini koruyup sürdürmen. Bunu başarabilmek için elinden geleni ardına koyma. Nagumo Miyabi’yi okuldan attırabilirsin, tahtından edebilirsin veya susturabilirsin. Yöntem sana kalmış. Üçüncü dönem başladığında Nagumo gücünü kullanarak, pozisyonunu güçlendirecektir. “
“Nasıl bir güçlenmeden bahsediyorsun?”
“Konsey başkanı olmak onu sandığınızdan daha fazla güçlendirecektir. Normalde okul konseyleri diğer liselerde süs gibi bir konumda olsa da burada oldukça fazla yetkiye sahip. En basitinden konsey başkanı okulda yaşanan herhangi bir probleme müdahale edip çözüme kavuşturabilir. Zaten ikiniz de bu durumdan haberdarsın.”
“Çok güçlü olmadığını siz de biliyorsunuz. Diğer okullarda süs gibi bir konumda olsa da, bu okulda konsey başkanı okulda yaşanan herhangi bir probleme müdahale edip çözüme kavuşturabilir. Zaten ikiniz de bu durumdan haberdarsınız.”
Sudou’nun olayında, konuyu çözüme kavuşturan okul değil, konsey başkanı Manabu idi.
“Ayrıca, okul konseyi özel sınavların içeriklerine karar verme yetkisine de sahip. Mesela 9.sınıflardaki ıssız ada sınavı, bir önceki konsey başkanının düşüncesiydi.”
Yanisi, Nagumo şimdiye kadar yaşadığımız sınavların tam aksine fraklı bir içerik sunabilir bize… Vay be ne yetkiymiş.
“O sizin kurduğunuz bu boktan okul hayatını renklendirmek istiyor işte? Nesini beğenmiyorsunuz.”
Kahkaha atarak, bacak bacak üstüne attı, Ryuuen.
“Keşke düşündüğün kadar kolay olsa ama öyle değil işte. Nagumo çok fazla öğrencinin okuldan atılmasına sebep olan yöntemlere başvurdu. Şu an 10.sınıflar arasında okuldan atılan öğrenci sayısı 17. Bunların en az yarısı Nagumo’nun sebep olduğu kişilerden oluşuyor.”
17 öğrenci. Az değildi..
“O kadar çok öğrenciyi attırdıysa, 10.sınıflar arasında nasıl bu kadar popüler? Kral gözüyle bakıyorlar ona.”
10. sınıflar daha Nagumo’yu durdurmak için bir girişimde bulunulmuş da olabilirdi. Ama mevcut şartlara bakacak olursak Nagumo, bütün bu girişimleri başarıyla bastırmış gibi duruyor. Yine de eğer kartları düzgün oynarsak küskün üst dönemlerden yeni bir direniş gücü örgütleyebiliriz yüksek ihtimalle. Böyle bir güç varsa, tekrar canlandırılabilir.
Fakat girişimlere rağmen, Nagumo tekrar insanları kontrol altına almayı başarmış anlamına da geliyordu, tabii.
“Konsey başkanı olması demek, etkisinin 9.ve 11.sınıflar arasında da artacağı anlamına geliyor. Hatta gelecek yıl sizi zorlu bir süreç bekliyor diye de tahmin ediyorum.”
Olaylara zamanında müdahale etmezsek eğer, okuldan atılmaların10-20 kişiyle sınırlanmayacağının sinyalini veriyordu.
“Nagumo’nun haklı olduğunu düşünmüyor musunuz peki? Ya o 17 kişi gerçekten işe yaramazın tekiyse?”
“Kuralları çiğneyenler okuldan atılır; kural budur. Fakat mezun olana kadar kimseyi kaybetmeden liderlik etmek, ideal bir liderde olması gereken özellik değil midir? “
“Evet senin de dediğin gibi okul kuralları çiğneyenler okuldan atılır; olması gereken budur. Fakat yine de mezun olana kadar kimseyi kaybetmeden herkesi bir arada tutmayı başarmak, daha doğrusu lise boyunca bir tane bile zaiyat vermemeye çalışmak ideal bir okul konseyi başkanının görevi değil midir?”
“Yani, Horikita-senpai-sama ne demeye çalışıyorsun? O çocukların okuldan atılmalarının sorumlusu kendileri değil de Nagumo mu demeye çalışıyorsun?” O çocuk, okuldan öğrenci attırdı mı attırmadı mı?”
“İdeal olandan bahsediyorum. 9.sınıflar arasında henüz bir okuldan atılma yaşanmadı değil mi? Olmaması gerekir de.”
“Ayanokouji, sen ne düşünüyorsun? Bu çocuğun bahsettiği ideal mantıklı mı? “
“İdealleri ve bu idealleri taşıyan insanları anlayabiliyorum. Fakat ne Ryuuen ne de ben, bu tarz bir idealin peşinde değiliz.”
“Kukuku. Aynen öyle.”
Bunları söylerken yan gözle abi Horikita’ya bakmayı ihmal etmedim. Sonuçta tüm kalbiyle inandığı ideallerin iki tane alt dönemin tarafından basitçe reddedilmesi insanı canını sıkabilir. Ama herhangi bir tepki vermeyişine bakacak olursak böyle detayları umursamıyor gibi. Ya da belki de artık ideallerinin başkaları tarafından paylaşılmamasına alışmıştır kim bilir?
Bu tarz bir ideale sahip olan tek kişi varsa o da , B sınıfından, Ichinose Honami’dir.
“Tabii, ben de sizden bunu beklemiyorum. Tek istediğim, Nagumo’nun oyununu bozmanız.”
Çok kolaymış gibi söylemesi de ne bileyim.. madem kolaydı, Manabu tek başına üstesinden gelirdi. Demek ki değil ki benden yardım istiyor.. Ayrıca, konseyin ayrıcalıklı güçleri varsa, durdurmanın da pek mümkün olmadığına işarettir..
Dikkatsiz davranmayıp kimsenin okuldan atılmamasına veya ceza almamasına özen göstermem gerekiyor..
“Bana müsaade. Bu konu beni aşar.”
Anlaşılan Ryuuen’in konsey başkanının etkisine, yetkisine merakı yok.
“Etkileyici bir sohbet oldu. Daha fazlası benim için zaman kaybından öteye geçmez. Görüşürüz.”
Ryuuen tereddüt dahi etmeden arkasını dönüp yurda doğru yürümeye başladı. Arkasından seslendim.
“Peki, bundan sonra tek tabanca mı takılacaksın?”
“Doğal halim buydu zaten. Beni boş ver.”
Bu sözlerinin ardından Ryuuen, arkasından karda ayak izi bırakarak gözden kayboldu.
“Ayanokouji, Ryuuen’e bunları dinletme sebebin…onunla ittifak kurmak için miydi?”
“Pek sayılmaz….açıkçası, yakamdan düşsün diye dinlettim.”
Ryuuen’e 9.sınıflar arasındaki çatışmaya dahil olmayacağımı göstermeye çalışıyordum. Yeni konsey başkanına karşı planlar yapacağımı bilirse, bana karşı dikkatini vermeyebilirdi. Hedefim buydu.
Sakayanagi gibi açık açık savaş çağrısı yapan birisi, Ryuuen’in tam dişine göre biriydi. Gerçi, o da emekli olmuş yaşlı amcalar gibi etrafta fink atıyor ama.
“Aslında, senin durumunu anlayabilecek bir arkadaşa ihtiyacın var. Ryuuen gibi kurnaz birisi çok uygun bir seçenek..”
“Arkadaş mı?”
Neyse, önceliğim bilgi toplamak olsun. Ryuuen ile Manabu’yu aynı karede görebilmek pek nasip olacak iş değil.
Fırsatları değerlendirmek zorundayım.
“Üst sınıflara dair bilgim yok. Bu konuya da el atabilir misin peki?” Sana güvenebilir miyim peki?”
“Tabii. Çoktan hazırlığını yaptım zaten.”
Bu sözlerinin ardından Manabu telefonunu çıkarttı. Ona numaramı verdikten sonra, bir mesaj gönderdi. Ben mesajı incelerken o açıkladı.
“Konseyde olanlar içinde Nagumo dışında dikkat etmen gerekenleri söylüyorum. Yeni başkan vekili 10/B’den Kiriyama. Sekreter Mizowaki ile Tonokawa.İki sekreter de Nagumo ile zaman geçirmiş, epey badireler atlatmış onun üzerinde etkisi olan kişiler. Bir de kalan konsey üyeleri var.”
Cv dosyası gibi, fotoğraflı bir halde bana bilgilerini atmış. Tek bir bakışta kimin ne olduğunu anlamak mümkündü. Konseydeki kilit kişilerin A sınıfından olmaması, Nagumo’nun gücünü göstermeye yetiyordu bile.
Farklı dönemlerdeki öğrencilerin bilgilerini edinmek kolay değildir. Epey çalıştığı belliydi. Özellikle de konsey başkanı çevresindekilere dikkatsizce bir hamlede bulunamazdım.
Edindiğim bilgileri toparlayıp bir plan yapmam bile zaman alırdı.
“Nagumo’nun hareketlerini ve karakterini en iyi bilenler 10. sınıflardır. Konseyde zaman geçirdik geçirmesine ama Nagumo’yu avucumun içi gibi bilirim diyemem.”
Nagumo’yu alt etmenin en iyi yolu, bilgi toplamak. Nasıl bir karakteri olduğu, ne tarz stratejileri uyguladığı önemliydi.
“10.sınıfların da Nagumo’nun kontrolünde olduğunu düşünürsek, kolay bir iş değil.”
“Aynen öyle…. Nagumo’ya karşı gelen bir kesim de yok değil.”
Kimler olduğunu biliyormuş gibi bir cümle kurdu.
“Kimler mesela?”
“Maalesef, onların bilgisini şuan sana veremem. Nagumo, onları fark ederse, başları belaya girer.”
“Hain falan mı ilan edilecekler diyorsun? …okuldan attırılabilirler yani?”
“Okulda kaldığım sürece, onları koruyabilirim ama mezun olduktan sonra benim bir etkim kalmayacak sonuçta.”
Yani, benim bile dikkatli olmam gerektiğini ima ediyordu.
“10.sınıflarla beni iletişime sokacaksın, yanlış mı anlıyorum?”
“Eğer istersen, 9. sınıflar arasında karar verebilecek kişi olarak seni göstereceğim.”
Onların kimliğini öğrenebilmek benim kendimi açık etmem gerekiyor… Nagumo’ya karşı gelseler de 10.sınıf öğrencileri olduğu gerçeği değişmiyor. Gereksiz ön plana çıkmamam lazım.
“Karar senin.”
Reddetmek en iyi seçenekken..
Fakat kimliğimin açığa çıkmaması şart. Şuan Sakayanagi ve Ryuuen’gil kimliğimi biliyor..Hatta, Sakayanagi Beyaz oda ile olan geçmişimi bile biliyor..
Ben saklamak istedikçe, Sakayanagi’nin kullanabileeği güçlü bir silaha dönüşüyor da.
Zaten şuan bu konumda iken, onu reddedemem de.
“Tamam. 10.sınıflardan bahsedebilirsin.”
“Cüretkar fakat doğru bir karar verdin.”
“Şuan senin onlarda ne kadar etkin var onu test etmiş olacağız.”
Güvenilir ama 9.sınıflardan biri diyeceğini düşünürsek… kendilerinden küçük olduğum için, gerileceklerdir..
“Bana güvenmezsen, Nagumo’nun işini bitiremeyiz.”
“O zaman bu iş sende, sana güveniyorum.”
“Tanıştığımızdan beri bana karşı çok mütevazı davranıyorsun.”
“Sana borçluyum malum.”
Manabu’nun isteklerini yerine getirmemin ek nedeni buydu tabii ki.
Huzurlu bir lise hayatı yaşamak isteyen birisi için, okul konseyinden uzak durmak ilk görevlerinden biridir. Tabii, bu ‘sen ne dersen o olur, abi’ tavrım, Manabu mezun olana kadar devam edecek. Acaba, mezun olduktan sonra Nagumo ile uğraşacağımı falan mı sanıyor?
İnanacak birisi de değil yani.
“Ne düşündüğümü biliyor musun?”
“Mezun olduktan sonra ne olacak diye düşünüyorsun herhalde?”
“Konuyu bizzat açmanı beklemiyordum. Sessiz kalmanın daha mantıklı olduğunu düşünmedin mi?”
“Aklından geçenleri okuyamıyorum ondan.”
“Mezun olana kadar iş birliği yapmakta özgürsün. Zaten o zamana kadar kimsenin düşüncesini değiştiremiyorsam, uğraşmanın anlamı yok demektir.”
“Asıl sorun ya ondan önce patlak verirse? Nagumo’ya karşı gelemezsem mesela?”
“Bu kadar önemli bir görevi, başarısız olacağını düşündüğüm birisine vermem ben.”
Yani Manabu, Nagumo’yu alt edeceğime inanıyor mu? Yoksa sırf övmek için mi övüyor? Bu çocuğun kafasından geçenleri anlamlandıramıyorum.
“Bir plan düşüneceğim fakat mezun olana kadar sana net sonuçlar sunabileceğimin garantisini veremem.”
“Tamam.”
Bu çocuk benim gibi göze batmayan varlığı ile yokluğu birine nasıl bu kadar çok güvenir anlamıyorum. Koudou Ikusei Lisesinin geleneklerini devam ettirmek istiyorsa, bu işe gönlünü verecek birisini seçmeliydi.
Eski konsey başkanı olarak, bu okula fazla bağlılığı var bence. Nagumo’nun garip tavırlarını fark ettiği halde izlemekle yetinmiş mesela? Söyledikleriyle beni hafif rahatsız ediyor…
“Borç yüzünden bu olaya dört elle sıkı sarılmanı beklemiyorum. Anti-Nagumo meselesine tüm ciddiyetini verip ilgilenmelisin? Olur mu?”
“Eski konsey başkanı olsan da senin de bir yetkin…..pardon, etkin var. Seninle bu yüzden ittifak kurmuş olmam normal değil mi? “
Manabu kendi çevresini bırakıp beni pohpohlamaz yani. Beni seçme sebebi arada bir bağ kurması olabilir. Bu okulda olduğum sürece, önüme çıkabilcek tehditler olduğunu ima ediyordu. Böyle bir durumda da ortak düşman için, ortaklıklar kurulması normaldi.
“Bana güvenebilirsin. Ama beklenti içinde olmaman senin iyiliğine olur.”
“Öyle bir niyetim yok. En azından son denememde yardımcı olacaksın.”
Son deneme olmasa daha iyi olurdu. Elbette, son denemenin olup olmayacağı da ayrı bir soru işareti.
“Tamam. Zaten Nagumo’yu alt etmek kolay olmayacaktır. “
Manabu’nun sorununa karşı yardım ederken, bir de elimde kozum olacak.
“Nagumo için, yavaşça bir taktik geliştireceğim. Ama bundan önce bir şey sormak istiyorum, kız kardeşin hakkında.”
“Suzune’yi kullanıp kullanmamak sana kalmış.”
“Horikita ile nerdeyse 1 yıldır aynı sınıftayız. İyi yetenekleri olduğunu düşünüyorum. Sen neden ona karşı çok soğuksun?”
“Yetenek mi? Neresi yetenekliymiş? Akademik başarısı mı? Atletik yetenekleri mi?”
İma ettiklerimi fark etmiş gibi.
“İş birliği yeteneği. Potansiyeli de yüksek.”
“Kardeşim beceriksizin teki. Kafasında bana denk olmaktan başka bir şey yok, gölgemi takip etmekle kafayı bozmuş.”
Seçtiği kelimeler…..
“Yoksa……sorunun kaynağı bu mu?”
“İstediğin gibi düşünebilirsin. Sorun değişmiyor zaten, değil mi?”
“Olabilir.”
Manabu’nun kardeşine olan tavrını az çok anladım.
“Kardeşin konseye katılırsa, ona yardımcı olur musun peki?”
“Elimden geldiğince evet.”
Bu sözüyle bile Nagumo için kafamda bir şeyler canlandı.
“Bilgiyi aldım, olayı az çok kafamda oturttum. Şuan beklemekten başka çaremiz yok.”
“Tamamdır. Okulun geleceği senin omuzlarında zaten.”
Üzerime ağır bir yük yükledikten sonra, Manabu çekip gitti.
Cilt 7.5 – Bölüm 14 – Shinohara ile Ike?
Cilt 7.5 – Bölüm 15 – Kushida ile Horikita buluşması
Cilt 7.5 Bölüm 16 – Airi’in Hediyesi
Cilt 7.5 Bölüm 17 - Randevuya Giderken
Cilt 7.5 Bölüm 18 – Çetrefilli Çifte Randevu
Cilt 7.5 Bölüm 19 – Hirata’nın Kaygıları
Cilt 7.5 Bölüm 20 – Hayallere Dair
Cilt 7.5 Bölüm 21 – İlk Randevunun Sonu
Cilt 7.5 Bölüm 22 – Nagumo’nun Yetenekleri
Cilt 7.5 Bölüm 23 – Partner Dediğin(final)
Bölümlerini önden okumak ve en önemlisi bize destek olmak için Patreon hesabımıza bekliyoruz! Keyifli okumalar~