Elitler Sınıfı - Cilt 7.5 Bölüm 19 - Hirata’nın Kaygıları
Cilt 7.5 Bölüm 19 – Hirata’nın Kaygıları
Keyaki AVM’nin sinema salonu tıklım tıklım dolu son günlerde. Yeni vizyona giren filmler ile ekipmanlardaki sıkıntı bu kalabalığa sebep herhalde.
Etrafta Ibuki’den eser yoktu. 3D animasyon sevmiyor galiba. Ya da sonra izler..
Önceden aldığımız biletleri uzatıp içeri girdik.
“Karuizawa-san. Lavaboya beraber gidelim mi?”
“Tamam. Film birazdan başlar çabuk döneriz.”
Bu sözleri duyar duymaz Satou, Karuizawa’nın kolundan tutup zorla lavaboya doğru götürdü.
Hirata ile beraber yalnız kaldık.
“…..güzel, iyi.”
Hirata, Noel’i sahte sevgilisiyle geçirmek zorunda kalmasına rağmen, mutlu bir hali vardı. Taktire şayan bir tavır. Hmmm, belki de Karuizawa’a hisleri de vardır… Bilemedim şimdi? Aklımdaki soru işaretlerini fark etmiş olmalı ki açıklama ihtiyacı duydu:
“Karuizawa-san’ı, bizim sınıfta kurtarılmaya değer ilk kişi olarak gördüm.”
Düşündüğüme cevap verir gibi, Karuizawa’ya romantik duygular beslemediğini açıkladı. Sınıf için her gün bir şeyler yapmaya çabalarkenki bakışları vardı.
“Sana çok minnettarım, Ayanokouji-kun. Karuizawa-san için yaptıklarından dolayı.”
“Teşekkür edilecek ne yaptığımı bilmiyorum ama.”
“Tam olarak nasıl yaptığını ben de bilmiyorum ama gemi sınavında Karuizawa-san ile aynı gruptayken aranızda bir şeyler gerçekleşmiş yüksek ihtimalle. Çünkü o zamandan beridir giderek kendi ayakları üzerinde daha fazla durmayı başarıyor. Sanırım yakın gelecekte bana ihtiyaç duymadan yaşayabilecek.”
Hirata üstünde taşıdığı yükü attığını belirtircesine derin bir oh çekti.
“Böyle bir şey gerçekleşmedi bence? Karuizawa’nın kendi ayakları üzerinde durduğunu sanmıyorum.”
“Hala erkek arkadaşı rolü yaptığım için mi diyorsun bunu?”
“Evet.”
Mental olarak, Karuizawa’nın güçlendiği doğru idi. Hirata da bunun farkına varmış. Fakat gerçeğin içinde yalan da yatıyordu..
“An meselesi bence. Son zamanlarda nerdeyse hiç konuşmuyoruz. Bugün gibi özel bir durumu görmezden gelirsek, onun bana ihtiyacı kalmadı.”
Karuizawa’nın kendi kendine hareket edebildiğini, Hirata’nın da fark etmesine sevindim. Çünkü sadece ben farkında olduğumu düşünerek içimde şüphe kalıyordu.
“Biraz garip olacak ama Noel’i beraber geçirmek zorunda değildin sanki?”
“Evet ama Karuizawa-san’ın sevgilisiyim malum. Zaten başka birinde de hoşlanmıyorum. İlerde de farklı olacağını pek sanmam.”
“Nasıl yani?”
Gelecekte ne olacağını kim bilebilir ki? Hirata’nın bu sözleri garipti.
“Ayanokouji-kun, beni az çok tanıyorsun. Etrafımdaki insanlar mutlu olduğu sürece, bu bana yetiyor.”
“Bu yüzden mi romantik bir ilişkiyi reddediyorsun?”
“Galiba evet. Yani en azından şu anki hislerim bu yönde.”
Yakışıklı, yetenekli, nazik ve çok kibar birisi olmasına rağmen, bu kafa yapısında olması…
“Ya sen, Ayanokouji-kun? Satou-san ile sevgili olacak mısın?”
Böyle bir niyetim yoktu. Direkt reddetmek istemedim bu sefer de bu randevunun bir anlamı olmadığı ortaya çıkacaktı. Onun yerine biraz daha yuvarlak cevap vermeyi tercih ettim.
“Bilmem. Şu an aklımda bir şey yok.”
“Bunları söylemek bana düşmez belki ama.. Ayanokouji-kun, biriyle görüşmek sana iyi gelebilir.”
“Hiç sevgilin olmamıştır, bir dene… demeye falan mı çalışıyorsun?”
“Hahaha, öyle demek istemedim! Ayanokouji-kun kendine uygun birini bulamadığın için yalnız değil misin? Yani popüler birisi olmadığındandır gibi bir düşüncem yok.”
“Açıkçası ikisi de geçerli benim için. Ne popüler birisi oldum ne de kendime uygun birisini bulabildim.”
Böyle bir durumda aşk yaşamak ne mümkün? Beyaz odada, aşk yasağı falan yoktu. Ama zaten romantik bir ilişki kurabilmek bile mümkün değildi ki. Lavabo, banyo ve yemek molaları dışında sürekli izleniyorduk; tatilimiz bunlardan ibaretti. Böyle bir ortamda romantizm insanın aklına gelebilecek son şeydir…
“Ya sana ne demeli? Kendini 2.plana atıp başkaları için yaşıyorsun, sıkılıp bunalmıyor musun?”
Bence herkesin aklında olan ama kimsenin sormadığı soruyu sordum.
“Yok yahu ne bunalması. Aksine sınıfta birliğin olmaması daha çok kasvetli bir ortama sebep oluyor. İlk aylarda yaşadığımız bunalımlardan sonra, şu an kafam daha rahat.”
Okul başladığından beri onca probleme rağmen Hirata sınıfı bir arada tutmaya çalışıyordu.
Issız ada sınavında, sınıf birliği kopma noktasına gelmiş, Hirata’nın akıl sağlığını zorlar bir hale sokmuştu. Son zamanlarda ise sınıf içinde bir ahenk, birlik söz konusuydu. Hirata’nın sınıfa olan katkıları yadsınamaz ve onsuz bir D sınıfı şu an çökmüş bir halde olurdu. Tabii, Hirata’nın da zayıf bir noktası var… Nasıl desem, onda bir belirsiz bir durum söz konusu.
Sınıfta birlik olmasa, çökme noktasına gelse… Hirata’ya da bir şeyler olur demeye çalışıyorum. Yani, generalin kaybetmek üzere olduğu bir savaşı terk ettiğini düşünün. Kalanların hayatta kalma şansı hiç yoktur..
Bu konuları düşünme nedenim de Kushida’nın varlığı. Malum ortaokulda, bir sınıfın yıkılmasına sebep olmuştu… Hatta şu an bile Horikita’ya karşı sergilediği tavırlarda, aynı şeyi D sınıfına da yapabilecek kapasitede olduğunu çekinmeden gösteriyordu. Her an sınıfın içine bir bomba atacak gibi bir hali de var.
Böyle bir durumda, Hirata’nın da ciddi yaralar alacağı apaçık.
Merkezi yönetimin sallanması, D sınıfının çöküşünün sinyali olacaktır.
Etrafa bakındım, bizimkilerin geldiği falan yoktu. Başka bir konudan bahsedeceğim şimdi.
“Konsey başkanı Nagumo’yu ne kadar çok tanıyorsun, Hirata?”
Aynı kulüpte olduklarını düşünürsek, az çok bilgisi vardır diye düşünüyorum. Hem az önce yaşananları da düşünürsek, doğru bir zamanlama oldu.
“Bilmem. Kulüpteki senpailerden biri olarak görüşmüşlüğüm var. Fakat çok görmedim onu. Konsey başkanı olduğundan beri de sadece selamlaşır olduk.”
“Peki, onun senin üzerinde bıraktığı izlenim nedir?”
Bakış açısını değiştirmek amacıyla soruyu yeniledim.
“İzlenim olarak, ilginç bir senpai diyebilirim. Futbol antrenmanlarında bile yenilikçi fikirler düşünürdü. Antrenmanlar sert olur bilirsin, futbol sonuçta. Her zaman iyi geçmese de ilginç bir karakteri olduğu kesin.”
Hirata bir şey hatırlamışçasına güldü.
“Hep sonuç odaklıdır, ya da hep kendini bir üst seviyeye taşır desem daha yeridir. Geçen yıl bile Nagumo-senpai’nin turnuvalarda başarılı olduğunu duydum.”
“Anladım. Demek çok başarılı bir senpai.”
“Öyle demek ne kadar doğru bilemiyorum ama.”
Hirata onaylar konu burada kapanır sanıyordum ama kafasını sağa sola sallayarak cık cık dedi.
“O başarısının arkasında epey zahmete giriştiği söyleniyor. Yani, kulüpten çok kişi ayrılmış falan. “
“Ama ben hiç kötü bir dedikodu duymadım onunla ilgili?”
“Çünkü okuldan ayrılmışlar diye duydum. Nagumo-senpai ile kavga edip kulüpten ayrılan öğrenciler, çok geçmeden okuldan da atılmışlar.”
“Yani futbol kulübündeki muhalefetlerinin bedelini okuldan atılarak mı ödemişler?”
“Detayları bilmediğim gibi, Nagumo-senpai’nin bu konulara ne kadar dahil olduğunu da bilmiyorum. “
Nagumo’nun bu olaylar zincirinin bir parçası olma ihtimali olduğu gibi, o okuldan ayrılan öğrencilerin kendi isteğiyle ayrılmış olma ihtimali de vardı. Detayları bilmediğimiz için atıldılar mı ayrıldılar mı o da belli değil.
Manabu da aynı cümleleri kurduğu için, içim huzursuz olmadı değil hani… Hirata’nın bu sözleri ile Nagumo’nun gözüne takılan herkesi attırdığı düşüncesi de bir nevi ‘doğrulanmış’ oluyor.
Hatta 10.sınıfların neden tek yürek(!) olmak zorunda kaldıkları da ortaya çıkıyor. Nagumo ışığın ta kendisi ise, ona karşı çıkanlar karanlığa düşüyor demektir. Fakat ışığın olduğu yerde gölge her zaman vardır. Ne kadar engel olmaya çalışırsa çalışsın, gölgelerin üstesinden gelemez. Ve eğer sevgili senpainin ampulünü söndürmek istiyorsam mevzubahis gölgelerle işbirliği yapmam gerekecekti.
“Yoksa.. Ayanokouji-kun konseye katılmayı mı düşünüyorsun?”
Bu soruların üzerine Hirata’nın bu anlamı çıkarması doğaldı.
“Yok öyle bir merakım.”
Horikita’nın konseye katılıp katılmaması şuan belirsizdi ama benim katılma ihtimalim 0. İçerideki kontrolümü artırmak için Karuizawa’dan benim yerime katılmasını isteyebilirdim tabii ki de…. ama bu basit bir istek de değil ki. Konseye katılmak demek vaktinin çoğunu oraya harcamak demek. Emretsem kabul etmek zorunda kalırdı ama üstesinden gelebileceği bir iş değil.
“Anladım. Ama Ayanokouji-kun, sen üstesinden gelirsin böyle şeylerin.”
“Bu cümleyi benim sana söylemem lazım, Hirata. Konseye asıl uygun olan kişi sensin.”
“O role uygun değilim ya. Hem kulübü bırakmak istemiyorum.”
Mezun olana kadar futbol oynamak istiyor herhalde. Hirata gönüllü olsaydı şayet, kartlar yeniden açılırdı ama kısmet.
…. Ne deyim her şeyin hayırlısı… Şu an onu zorlamak istemiyorum çünkü ‘umurumda değilsiniz’ tavırlarıma devam edeceğim.
“Zaten gelecek dönem zorlu bir sürece gireceğiz.”
“Yoksa..C sınıfına yükselmemizden mi bahsediyorsun?”
“Evet. Üst sınıflar gerilecek, yeni D sınıfı peşimizden gelecektir. Sınıf puanlarında dengeler değişecek falan. Elimizi yüzümüze bulaştırırsak, 10.sınıfa geçmeden tekrar D sınıfına düşeriz. “
Böyle endişelerinin olması doğal ya. Sınıf puanları nerdeyse her ay değişiyor. Basit bir hata bile Hirata’nın korktuğunun başına gelmesine sebep olabilirdi.
“Böyle bir duruma düştük diyelim, herkes elini taşın altına koyar mı… bu da önemli bir soru tabii.”
“Ben herkesin A sınıfına yükselmek istediğini düşünüyorum ama.”
“A sınıfına çıkmak için tahmin edemeyeceğimiz kadar çok çabalamalı ve ‘şanslı’ olmalıyız. Sence herkes aynı istekle, canla başla mücadele edecek mi?”
“Asıl sorun bu değil mi? Sınıf atlamak demek, herkesin omzunda ağır yükler olacak demek.”
Herkes kendi isteğiyle seçebilseydi, herkes A sınıfını seçerdi zaten. Ne sınıfa ne de okula ilgisi olan Kouenji bile böyle bir seçim yapardı. Fakat A sınıfına yükselmek için şartlar farklı. Ve bir de diğer sınıflar var yani.
“Ben——“
Tam Hirata konuşmasına devam edecekti ki arkadan birisi seslendi.
“Seni çok beklettim, Ayanokouji-kun!”
Satou ile Karuizawa, biz sohbete dalmışken döndüler. Film başlamak üzere olduğu için, sohbet etmeden içeri girdik.
Bölümlerini önden okumak ve en önemlisi bize destek olmak için Patreon hesabımıza bekliyoruz! Keyifli okumalar~
patreon hesabında okuyabileceğiniz bölümler:
Cilt 7.5 Bölüm 20 – Hayallere Dair
Cilt 7.5 Bölüm 21 – İlk Randevunun Sonu
Cilt 7.5 Bölüm 22 – Nagumo’nun Yetenekleri
Cilt 7.5 Bölüm 23 – Partner Dediğin(final)
Cilt 8 – Başlangıç: Manabu Horikita’nın Monologu
Cilt 8 – Bölüm 1 – Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı(1)
Cilt 8 – Bölüm 2 – Dağ Okulu
Cilt 8 – Bölüm 3 – Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
Cilt 8 – Bölüm 4 – Manabu vs Nagumo
Cilt 8 – Bölüm 5 – Kouenji’nin A Sınıfına Çıkma Planları
Cilt 8 – Bölüm 6 – Gruba alışma süreci
Cilt 8 – Bölüm 7 – Özel sınavda bilgi edinmek
Cilt 8 – Bölüm 8 – Teste Tabi Tutulan İnsan Doğası
Cilt 8 – Bölüm 9 – Zazen Öğretisi Ve Kahvaltı Görevi
Cilt 8 – Bölüm 10 – İlk Günün Dersleri
Cilt 8 – Bölüm 11 – Koridorda küçük bir olay
Cilt 8 – Bölüm 12 – Senpailerle Papaz Kimde
Cilt 8 – Bölüm 13 – Oyuna gelmek