Elitler Sınıfı - Cilt 7.5 Bölüm 20 - Hayallere Dair
Cilt 7.5 Bölüm 20 – Hayallere Dair
Normalde 3D animasyon izlemem ama beklediğimden daha iyi çıktı. Hayvanlar alemini; gerçekçi ve güzel bir üslupla yansıtıp duygularımızı canlandıran bir filme çevirmişler. Ustaca bir yaklaşım olmuş, beğendim.
Salona girmeden önce aldığımız meyve suyunu elimde tutarak Satou ile salondan çıktık.
“Film çok güzeldi ya!”
Satou’ya hak vermeden edemiyordum. Fakat acıktım.. Arkamızdan Hirata ile Karuizawa çıka geldiler.
Rezervasyonumuzun olduğu yere doğru yola çıktık. Bu sırada, Satou ile olan iletişimimiz tekrar alevlendi.
“Hey, Ayanokouji-kun……sana bir soru sorsam?”
Birlikte film izlemenin verdiği etki de olabilir ama.. bu kız bana gittikçe yapışık ikizi muamelesi yapmaya başladı. Aramızdaki yeni tanışmışız gibi izlenim de kaybolmaya başladı.
“Tabii, buyur sor.”
Her sorusuna cevap verecek değilim.. verebileceğim sorulara yanıtlayacağım sadece.
“Ahh, Benim sorum~—-“
Bu kızın ağzını açması yasak falan herhalde. Karuizawa yine araya girdi. Tepkisiz bir halde durumu izlemeye devam eden Hirata da tepkisini, kafasını bir sağa bir sola sallayarak belirtti.
“Madem böyle soru sormaya başlayacaksın, herkes birbiri hakkında merak ettiklerini sorsun, ne dersiniz?”
Fena fikir değildi ben de Hirata’ya soramadığım sorularımı sorarım.
“Tamamdır o zaman~ İlk ben.”
Bu sözlerinden sonra, Karuizawa hemen gözlerini bana çevirdi.
“Ayanokouji-kun hiç sevgilin oldu mu?”
Hirata az önce sormuştu bu soruyu.. daha doğrusu ilk bakışta anlamış çocuk. Aynı günde aynı soruyla karşı karşıya kalıyorum. Ve erkekler için sevgilisi yok demek = zavallı anlamına geliyordu..
İstediğim şekilde cevap verme lüksüm yoktu. Karuizawa ile Satou bana kilitlenmiş, cevabımı duymayı can kulağıyla bekliyorlardı. Karuizawa’nın tavırları alaycıydı ama neyse.
“Şuan sevgilim yok.”
Dürüst bir şekilde cevap vermeye çalıştım. Eskiden oldu falan deseydim, ‘Şuan olmaması senin beceriksizliğin’ gibi bir tepki gelebilirdi.
“Ayanokouji-kun. Bu tarz hileli cevapları erkekler kullanmaya bayılıyor. ‘Şuan’ diyerek cevabına farklı bir hava katıyorsun, bilmem farkında mısın?”
“Öyle mi? Eskiden olsa da, olmasa da ben yine de şuan yok derdim ama.”
“Peki hiç sevgilin oldu mu?”
“Hayır……olmadı.”
“Gördünüz mü? Tam tahmin ettiğim gibi!”
Karuizawa sevinç naraları atmaya devam ederken, Satou’nun gözlerinin içi gülüyordu. Karuizawa’nın stratejisini anladım ama karşı koyacak elimde malzeme yoktu.
“Sevgilisinin olmaması çok da önemli bir konu değil bence. Yamauchi-kun ya da Onizuka-kun gibi birisi değilsin ki karşı cinsle iletişime geçmeden önce bile, izlenimin kötü olsun. Ayrıca, Ayanokouji-kun’un şuan acelesi yok, sebebi bu, değil mi?”
Satou bana arka çıkmaya çalıştı.
“Satou-san, Ayanokouji-kun’un halinden ne de güzel anlıyor.”
“Keşke anlayabilsem…fakat hakkında çok bilgim yok. Ben de soru sorabilir miyim? Ayanokouji-kun, kısa saçlı kızlar mı uzun saçlı kızlar mı?”
Yine bir soruyla karşı karşıyayım. Sevgilin oldu mu’dan karşı cinste aradığım saç tipi tercihlerime kadar ilerledik. Sanki bu sorulardan ortaya bir kız profili çıkartmaya çalışıyorlar gibi..
“Karşı tarafa yakıştığı sürece, uzun ya da kısa olmasının bir önemi olmadığını düşünüyorum ben?”
“Bu cevap da çok genel oldu––.”
Yine saldırıya geçti, Karuizawa.
“Ben de aynı fikirdeyim ki. Kız ya da erkek; saç tipi yakıştığı sürece güzel duruyor.”
Hirata imdadıma yetişmiştir.. Karuizawa ise onun bu cevabına 32 diş sırıtarak karşılık verdi.
“Tahmin ettiğim gibi. Bazı kızlar sevgililerine göre değiştiriyor ama ben de sizin gibi düşünüyorum. “
Karuizawa her zamanki gibi Hirata’ya insanların önünde hep destek veriyor, ne derse doğrudur diyordu.
Şayet Karuizawa’nın hedefi Satou ile aramı yapmaksa, kötü bir izlenimimi bırakmaması gerekiyor.
“Böyle şeylere takılmaya ne gerek var ki zaten!”
Satou’nun bakışlarından ‘baltalamaların işe yaramadığı’ anlaşılıyordu. Karuizawa da Satou’ya arada bir bakıyor, tavırlarını gülerek onaylıyor gibiydi.
Beni baltalamak için kurduğu tuzak, Satou’yu bana yaklaştırmada yardımcı oldu?…
“Hey, Hirata, popüler olduğunun farkında mısın?”
Hirata-sensei’den bir şeyler öğrenirim niyetiyle bu soruyu sorsam da, Karuizawa’nın sert bakışlarıyla karşı karşıya kaldım.
Satou da benzer bir haldeydi.
“Hey, Ayanokouji-kun. Yousuke-kun’a soru sormak yerine, Satou-san’a soru sorman gerekmiyor mu?”
“Aynen. Ayanokouji-kun ile Hirata-kun sanki görücü usulü buluşmuşlar gibi şuan, ha?”
“…..Madem böyle diyorsun.”
Satou’nun önünde Karuizawa ile bir arkadaşlık ilişkimiz bile yoktu. Konuyu ona getiremezdim ya da Hirata’dan bir anda alamazdım.. Satou’ya soru sormak da garip geliyordu ya..
Hirata ise ne kadar zor ve hassas sorular sorsam bile çekinmeden cevap verebilecek, karşısındaki muhatabını mahcup etmeyecek aramızdaki tek kişiydi.Zaten ona bir soru sormak istiyordum da.
“Ne istersen sor, Ayanokouji-kun.”
“……bir düşüneyim…...”
Ne sorsam diye bir çıkış kapısı ararken, öğlen yemeğini yiyeceğimiz restorana geldik. Sohbet de böylece doğal bir şekilde kapanmış oldu. Rezervasyonu Satou yaptığı için masamıza doğru bize eşlik eden o oldu. Masa 4 kişilik olarak servise açılmıştı.
“Dört kişilik.”
Rezervasyon 2 kişilikti. 2 kişilik servisin açık olması gerekiyordu.
“Ahh, Satou-san ile lavaboda konuştuk da rezervasyonu 4’e çıkarttık. Değil mi, canım?”
“E-evet.”
“Öyle mi? Çok naziksiniz.”
“Bilirsiniz beni. Böyle şeyler söz konusu olduğunda, hep düşünceliyimdir.”
Gururlanarak elleriyle kendisini işaret Karuizawa’ya karşı dik dik baktım. Bakışlarımdan ‘Yalan’ dediğimi anlamıştır. Karuizawa ise bakışlarıyla bana ‘Bunu bana hiç sevgilisi olmayan biri mi söylüyor?’ gibi bir ifade de bulundu.
” Satou-san’a sorun yok mu, Ayanokouji-kun?”
“…tatillerde ne yapıyorsun?”
Kılı kırk yararak düşündüğüm bir soruydu, Karuizawa şaşırmış gibi yaptı..
“Bu soru ne alaka yahu?”
Bir süredir Karuizawa’nın iğneleyici tavırlarına Hirata bile anlam veremiyordu. Satou için edindiğin bilgileri neden kullanmıyorum diye de düşünüyordur. Başarılı bir randevu geçirmek için bilgi almak istememiştim ama ben. Satou olarak bilenen sınıf arkadaşımız hakkında bilgi edinmek istemiştim sadece. Arada büyük fark vardı.
“Sorun değil, Karuizawa-san. Ayanokouji-kun’un soru sormasından memnunum.”
Gülümseyerek verdiği bu cevapla Satou’nun yüzünde hoşnut bir ifade vardı.
“Hmm. Genelde arkadaşlarımla eğleniyorum. Yalnız kalmak sıkıyor.”
Satou’nun takıldığı grubu düşününce kafamda bir şeyler canlandı.
“Bazen de tek başıma bir şeyler yapmak istiyorum. Moda merakım var.”
Moda merakı ha, Satou’dan hiç duymadığım bir kelimeydi.
“Tasarımcı olmak fena bir fikir değil?”
“Heh~ İlk kez duydum bunu. Demek Satou-san sen böylesin.”
‘Böylesin’ derken ne kast ettiklerini hiç anlamadım. Herhalde kızlar arasında bir söz olsa gerek ki Satou başını sallayıp durdu.
“A sınıfından mezun olursak, iyi bir yere girebileceğimi düşünüyorum.”
Satou’nun gözlerinin içi gülüyordu. A sınıfı ile elde edeceği ayrıcalıkları düşünmesi güzel ama B veya diğer sınıflardan birinden mezun olursa da, onun için işlerin iyi gidebileceğini bilmesi iyi olurdu..
“Peki, Ayanokouji-kun.. sen ilerde ne olmak istediğine karar verdin mi?”
“…….Önce üniversiteye giderim, herhalde.”
Ilerisi için bir planım olmadığı için, en güvenli cevap buydu.
“Uwa, liseden ilerisini okuyabileceğimi sanmıyorum ben ya.”
Üniversite planımı duyunca Satou bu fikre olumlu bakmadığını dile getirdi.
“Zorunlu eğitim ortaokula kadar diyorlar da.. orta okullu olanlarla da dalga geçiyorlar değil mi? Lisenin mecbur bitmesi şart.”
Dalga geçerler mi bilmem ama ‘liseden mezun olma’ şartı yazılı olmayan bir kural… Bu yüzden de liseyi zorunlu eğitim olarak görmek normal yani.
“Ben de üniversiteye gidebilirim. Eğlenceli oluyormuş.”
Karuizawa üniversite hayalini anlatarak sohbete girişti. Hala net hedeflerimiz olmasa da herkesin kafasında bir şeyler vardı.
Bu yemekte farklı bir grupla güzel bir deneyim yaşadım. Ama her gün böyle bir gün geçirsem, çok yorucu olurdu. Bu da kesin bilgi…
Çeviren: fatoshisme