Türkçe Light Novel
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
Sign in Sign up
  • Seri Listesi
  • Blog
  • Discord
  • Isekai
  • Aksiyon
  • Fantastik
  • Seinen
  • Macera
  • Yaşamdan Kesitler
  • Harem
  • Romantik
  • Psikolojik
  • Okul Hayatı
  • Komedi
Sign in Sign up
SON EKLENEN BÖLÜMLER

Emperor Of Solo Play

23 Mart 2023
Bölüm 132 - Arife (3) Bölüm 131 - Arife (2)

Elitler Sınıfı

16 Mart 2023
   Cilt 17 - Bölüm 4 - Konsey Odası    Cilt 17 - Bölüm 3 - Spor Festivali (2)

Our Second Master

19 Eylül 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

En Çok Senden Nefret Ediyorum!

21 Ağustos 2022
Bölüm -5- Final Bölüm -4- #####

Alçakgönüllü Hizmetkârınız Kabahatli

30 Temmuz 2022
Bölüm 7: Final Bölüm 6: #####

Elitler Sınıfı - Cilt 7.5 Bölüm 21 - İlk Randevunun Sonu

  1. Home
  2. Elitler Sınıfı
  3. Cilt 7.5 Bölüm 21 - İlk Randevunun Sonu
Prev
Next

Cilt 7.5 Bölüm 21 – İlk Randevunun Sonu

Yemek bitikten sonra, Keyaki AVM’de gezinmeye başladık. Saat 17.00 sularındaydı. Çifte randevumuzun 5 saatlik macerası bitmek üzere galiba. Fena değildi ya. Karuizawa’nın iğneleyici laflarını saymazsak, tabii. Bir dahaki sefere çifte randevu teklifi gelirse, reddederim artık.

“Eee, ne yapalım şimdi?”

Hani, ayrılma vakti gelmedi mi? Dercesine bir soru yönelttim ama beraber bir yere daha gitme ihtimalini de hesaba kattım.. Malum, ne olacağı belli olmaz.

“Biz….. müsaade isteyelim mi, Yousuke-kun?”

Sabahtan beri her fırsatta beni ezip aşağılamaya çalışan Karuizawa burada ayrılalım diyor! Şaşkınım ben de vallahi. Bu saatten sonra millete rahatsızlık vermenin alemi yok diye düşünmeye başlamış olabilir..

Veyahut, burada ayrılmak istemesinin de bir nedeni olabilir.. Satou ile Karuizawa’nın bakışlarıyla birbirlerine bir şeyler anlatmaya çalıştıkları belliydi. Kaşları gözleri ayrı oynuyor son 5 dakikadır. Hirata kabul edercesine başını salladı.

“Biz gidelim değil mi, Karuizawa-san? Sizinle takılmak güzeldi, Ayanokouji-kun, Satou-san. Görüşürüz.”

Hirata ile geçirdiğim bu bir günden onun ne kadar bilge veya asil bir karakterde olduğunu anladım. Bu garip çiftte randevuya ambiyans katan, beni kurtaran kişi o oldu, çok şükür.

 “Bugün için teşekkürler.”

Hirata ile Karuizawa hemen yürüyerek uzaklaşmaya başladılar. Yurda dönerler herhalde.Satou onları gülerek uğurladı.

 

“Peki, biz ne yapalım şimdi?”

“Ummm, etrafta bir tur atsak, güzel olmaz mı?”

Satou’nun bu teklifini reddetmedim.

“Olur… şu tarafa mı gidelim?”

Satou az önceki haline nazaran daha bi sessizleşti.

“Çifte randevuya sürüklediğim için özür .”

“Başta çok şaşırdım.”

“Onlar çok iyi, değil mi? Bir çift olarak çok farklılar.”

Karuizawa, sevgilisi rolündeki Hirata’ya her zaman öncelik veriyor, ona farklı muamele yaparak çift olduklarını hissettiriyordu. Satou’nun bu durumu fark edip imrenmesi doğaldı.

“Onlara hayranım~“

“Evet.”

Çok yakın yürümemize rağmen ellerimiz birbirine değmedi. Karuizawa ile Hirata yanımızdaykenki cüretkarlığından eser yok şuan. Ambiyans değişti..

“Bugün epey eğlendim, çok sağ ol.”

Ortamdaki bu garip ambiyansı değiştirip yumuşatmak için bu sözleri söylesem de, Satou’nun yüz ifadesi değişmedi.

“Hey Ayanokouji-kun…….bugün eğlenmedin değil mi? Doğruyu söyle?”

“O ne demek yahu.”

Gerçekten güzel geçtiğini düşündüğüm için hemen inkar ettim ama Satou ikna olmadı.

“Ama…...”

“Seni böyle düşündüren ne ki?”

Nedenini anlayamadığım için, sordum.

“Yani, bugün bir kez bile yüzün gülmedi…...”

“Gülmedim mi?”

Ona cevap vermemi bile beklemeyen Satou konuşmasına devam etti.

“Bir kez olsun yüzünün güldüğünü görmek isterdim ama…”

Demek aklında hep bu vardı.. Çifte randevuya karşı bir şikayetim yoktu oysa…

“Horikita-san’a ona zorbalık edelim falan demiştim…. bu konuyla bir ilgisi var mı, peki?”

Gözleri doldu, ağlamaklı bir hale geldi. Sözlerine devam etti.

“…Böyle bir şey de yaşandı…?”

Okula başladığımız zamanlarda Horikita, kendisini sınıftan ayrı tutup sınıfla dalga geçme eğilimindeydi. Bu acı gerçeğe karşılık Satou da Horikita’ya karşı olumlu duygular beslemedi..

Bir grup sohbetinde Horikita’yı ezelim tarzı bir şey söylemişti. Ben de bu ifadesini reddetmiştim, bunu mu hatırlıyor yani? Kast ettiği bu olsa gerek.

“Ben o konuyu unutmuştum bile.”

“…..Öyle mi?”

“Zaten Horikita o zamanlar çok başına buyruktu. Hem o sohbet geçtiğinde söz konusu kişi ne onu gördü ne de ona gerçekten zarar verdin. Bu tarz şeylere takılacak insan değilim ben.”

Dedikodu dediğimiz şey tüm insanlığa aittir. O kişinin önüne geçip laf atmadıktan, ona zarar vermedikten sonra hiçbir problem oluşturmaz ki. Zaten dedikodu işte, ne yapabilirsin ki?

 

“Gerçekten mi?”

“Evet, gerçekten.”

“Ama yine de eğlenmedin. Gülmedin ki.”

“Gülmeme sebebim de….. gülmeyi pek başaramadığımdan.”

Az önceki inkarıma devam ettim, Satou bu söylediklerimi ne kadar anladı bilemiyorum artık. Hatta ben, Karuizawa’nın saldırılarına da iyi cevaplar verdiğimi düşünüyorum.

Satou’nun sorusundaki manayı da anlayabiliyordum. Umduğu şey, yoktu bende. Gülüp eğlenmediğimi merak etmesinin tek sebebi, onunla vakit geçirip geçirmekten zevk alıp almadığımı öğrenmek içindi. Ve ben de maalesef, ona başka kapıya dercesine tavırlarda bulundum bütün gün..

Benden daha fazla hoşlanmasını istemiyorum çünkü…

“Gülmeme sebebime ikna oldun mu?”

“Yani……..sorun o değil de…”

Ağır bir sessizlik hakim oldu. Satou’nun iyi niyetini fazlasıyla gördüm bugün. Ama daha fazlasına ihtiyacım yok. Tam da bu yüzden sohbeti devam dahi ettiremeyecek bir çocuk havası verip boş gözlerle etrafa baktım. Onunla ilgilenmeyip Hirata ile sohbet ettim. İlgim, alakam hep başka yerdeydi. İstedim ki, benden umudunu kessin, ona uygun birisi olmadığıma ikna olsun. Ancak böyle bugün daha kolay ve güzel biter.

Satou arkasını dönüp çantasından bir şey çıkarttı. Eline aldığı hediye paketini sabah görmüştüm.

“Umm, hey—-.”

Bana dönüp, bakışlarını bana kitleyerek gergin bir halde baktı. Anlaşılan, benim istediğim gibi ilerlemiyor bu randevu. Çok da güzel ‘aklı bir karış havada, ilgisiz serseri’ rolü kesmiştim ama..

“Umm…..hey…..benimle çıkar mısın?! Ayanokouji-kun!!!”

Fuu~ sert bir rüzgar esti.

Hayatımda aldığım ilk teklif… Noel’i özel kılmaya yetti mi bilmiyorum ama benim için hayatım boyunca unutamayacağım günlerden biri olarak tarihe yazılacak.

Bu arada, arkamızda çalıların arasında bizi izleyen kişiyi görmezden geliyorum…

Satou’nun acı çekmesine son vermek için, özenle kelimelerimi seçtim.

“Özür dilerim, Satou. Ama senin beklentilerini karşılayamam.”

“!!!”

Bugün yaşananlardan sonra, – ilgisiz bir çocuk görmesine karşın – tüm cesaretini toplayıp bana açılan Satou’ya karşı dürüstçe cevap verdim. Ondan nefret etmiyordum ya da karakteri kötü falan değildi.

“Ben de imkansız olduğunu düşünmüştüm..”

Acı bir gülümsemeyle kuyruğu dik tutmaya çalışan Satou, büyük ihtimalle bütün gün böyle bir şey olacağını sezmiştir. Satou’ya karşı ilgili davranmamam da en büyük kanıtıydı.

“Peki…bana sebebini söyleyebilir misin? Yani başka birisi mi var hoşlandığın?”

“Sebebi bu değil… Şuan seninle birlikte olmamamın en büyük sebebi, benim duygularımda bir sorun olması.”

Biriyle sevmeden görüşmek, karşı tarafa haksızlıktı.. Bu da söyleyebileceğim tek nedendi. Satou’ya karşı kullanabileceğim en uygun neden. İkna olacağına da inancım yüksek.

“Bu sebeple hiçbir alakası olmadığı halde bugünkü sohbete dahil edilen Horikita ya da Kushida’dan kaynaklı da değil, senden kaynaklı da değil. Sevmediğim biriyle görüşecek yapıda birisi olmadığımdan.”

Airi de içten içe bana delicesine aşık sanıyor kendini… Ama ona vereceğim cevap da bu olacak. Zaten her an açılacak gibi de bir hali var.

“Belki garip veya acınası gelebilir ama karşı cinsten kimseye aşık olmadım. Belki de romantik bir ilişki için hala olgunlaşmamışımdır. Bilemiyorum.”

“…..demek öyle.”

Ona bu durumu kabul ettirmekten başka çarem yoktu.

“Belki ben fazla beklenti içinde olmuşumdur. Sonuçta bir kez görüşmeyle birisini tanımak mümkün değil.”

Satou kendisini ikna edercesine kafasını sallayıp durdu. Açılması ile aldığı cevabı sindirmesi epey cesaret gerektiriyor doğal olarak.

“Belki yanlış bir zamanlama oldu.”

Bana açılan bir kızın teklifini reddetmenin kötü bir fikir olduğunun ben de pek tabii farkındayım. Kendime uygun birisini bulmak ve okul hayatının tadını çıkartmak hedeflerim arasında. Tüm bu duyguları içimde hissetmek, lise hayatını doruklarda yaşamak için çırpınıyorum da.

Satou benim için ideal birisi… Fikrimi değiştirdim ‘Hadi, beraber olalım’ diyebilirdim hala. Demeliydim de… ama ağzımı bıçak açmıyor işte.

Bir anda telefonum titremeye başladı. Ama böyle bir durumda telefona bakamam ki.  Satou ise elinde kalan kutuyu alelacele çantasına koymaya çalıştı. Ardından bir hışımla kafasını kaldırıp:

“Bugün için teşekkür ederim, Ayanokouji-kun.”

Düşüncelerime saygı duyup kabullendiğini gösteren bir cümle oldu. Satou artık bu saatten sonra benden hoşlandığını dile getirmeyecektir..

Hala beni sevmeye devam eder mi, kendisine birisini bulur mu bunlar cevabını bilmediğim sorular. Fakat hayatımda ilk defa birisi bana açıldı ve bugünü ömrüm boyunca unutmayacağım.

“Peki, ilerde takılmak istersek gelir misin?”

Satou veda etmek için son sözlerini dile getiriyordu.

“Tabi. Hatta ben de aynı şeyi düşünüyordum.”

Gerçek fikrimi dile getirdim. Başını sallayarak cevap verdi. Ağır ambiyans devam etse de, biraz daha normal bir hale döndük. Bir de ayaz yakamızı bırakmıyor, esip duruyordu.

“Hava çok soğudu, dönelim mi yurda?”

Zaman su gibi akıp geçiyor, hava gittikçe soğuyordu. Daha fazla burda durmanın da manası yoktu.

Ben ilerlemeye başladım ama Satou olduğu yerde kalakaldı.

“Satou?”

Bir gariplik sezdiğim için, Satou’ya yaklaştım Gözleri dolmuştu, yaşlar boşalmak üzereydi.

Hemen elleriyle gözyaşlarını silip gülümsedi.

“Özür. Galiba benim koşmam lazım!”

Bu sözlerinden sonra, Satou karlı yolda beni arkada bırakarak yurda doğru koştu. Ancak arkasından bakmakla yetinebildim.

“Aman ya.”

Şuan benim gibi birisi tarafından reddedilmenin önemli olmadığını düşünüyordur, tahminimce. Bu fikre sahip olmadan böylece çekip gidebileceğini düşünmüyorum? Aynı yoldan giderek karşılaşma ihtimalimizi de sıfıra indirdi, koşup giderek.

Öğrenci konseyi ile babam gibi iki büyük problemim olmasaydı, farklı bir cevap verebilirdim. Genç bir liseli olarak, bana kucak açan bir kızı reddetmezdim yani.

‘Eğer’ler birbiri ardına sıralanıyordu kafamda.. Spor festivalindeki koşudan önce olsaydı bu açılması, Satou ile görüşüyor olurdum..

İşin ironik kısmı da koşuda bana abayı yakmış olması, ama neyse..

En azından düşünce tarzımın normalden farklı olduğunu biliyorum ben de. Her zaman başıma bir şey gelecekken harekete geçiyorum mesela..

“Eee, şimdi….”

Gitmeden önce son sorunu çözmeli.

Tam arkalarda saklanan kişiye sesleneyim derken, telefonum tekrar çaldı.

‘Bilinmeyen Numara‘

Görmezden gelsem mi derken, önemli olabileceği aklıma geldi. Telefonu açıp kulağıma dayadım. Kim arıyor diye merak bile etmiyordum ama.. sessizlik sürdü, karşı taraf konuşmuyor.

“Alo?”

En azından bir ses duyayım diye ‘Alo’ dedim ama cevap yok.

“Telefonu kapatıyorum?”

“Sana güvenebilir miyim?”

…gelen yanıttaki inceliğe bakar mısınız?

 

“Konunun ne olduğunu bilmediğim için, ne diyeceğimi de bilemiyorum.”

Bir cevap ararcasına konuştum.

“Horikita-senpai’nin bahsettiği Anti- Nagumo konusunda, sana güvenebilir miyim?”

Demek Manabu Horikita, 10.sınıflara benden bahsetmiş. Bilinmeyen numaradan arıyor bir de. Aram nedeni de görüşmek içindir herhalde.

“Adını öğrenebilir miyim?”

Manabu Horikita onlara kimliğimden bahsedip adımı vermemiş demek. Onların sesini duydum, onlar da benim numaramı biliyor. Beni bulmaları pek zor olmaz yani.

“Cevap vermek zorunda değilim.”

“Tamam. Sesini öğrendim. Az çok bir fikir edindim.”

Fikir ha? 10.sınıflarda bir izlenim bırakmış olmam çok zor ama?

“Ani olabilir ama şimdi görüşmemiz lazım.”

Tam tahmin ettiğim gibi. Fakat bunu dile getirmeyeceğim.

“Çok ani oldu. Emin misin?”

Hava kararmak üzereydi.

“Benim için sorun yok. Görüşebilir miyiz onu söyle?”

Etrafa bakındım.

“Evet. Çok şanslısın.”

“Şans mı?”

“Şimdi demeseydin reddedecektim.”

Karşı taraf kendisini gizemli hissetmek istiyor herhalde.. Bu son cümlemden bir mana çıkarmaya çalışıyorlardır kesin.

Böyle bir cümleden anlam çıkartmaları zordu.

“Okul binasının yakınlarında kimsenin görmeyeceği bir yer var. Orda 10 dakika sonra görüşelim.”

Hemen bir cevap geldi.

“Benim küçük bir işim var, 20 dakika sonra olur mu?”

“…..tamam.”

Görüşme yerine varmam 5 dakikamı almayacaktır. Kalan 15 dakikada da işimi halledeceğim.

Bu soğuk havada beni bekleyen birisi var malum. Çalılıkların arkasına, ağaçların olduğu yerin önüne geçtim.

 

“Burada donana kadar saklanmayı düşünmüyorsundur, inşallah.”

Ağaçların arkasına saklanan kişiye seslendim ama cevap gelmedi.

 

“İşim çıktı birazdan gideceğim. Yalnız kalacaksın?”

Bir ağacın arkasında saklanan, hala kendisini göstermeyen kişiden cevap geldi.

“……ne zaman fark ettin ya?”

“Başından beri, Satou’nun açılacağını biliyordun işte, Karuizawa?”

“Hiçte bile. Sadece tahmin ediyordum.”

Beni kandırmaya çalışan Karuizawa  ayağa kalktı. Ağaçlardan düşen karlar vücudunu kaplamıştı.

“Çok soğuk.”

“Hirata nerde?”

“Bilmem. Yurda dönmüştür çoktan?”

Yarım ağız ile bu sözleri söyledikten sonra üzerindeki karları silkeledi. Ses çıkartmadan izlemek için çok çaba sarf etmiş olacak ki soğuktan titremek üzereydi.

“Hava buz gibi, değil mi?”

“Biraz soğuk, evet.”

Karuizawa’nın kuyruğu dik tutmaya çalışması beyhude idi. Görünen köy kılavuz istemez.

“Sen niye Satou-san’ı reddettin?”

“Ne? Sen demedin mi sevmediğin biriyle olmak çok kötü diye.”

“Evet de……..kurulu sofradan yemek yemeden kalkılır mı?”

Ne diyor bu kız şimdi?

“Bir kadını reddetmek erkeğin utancıdır falan mı demeye çalışıyorsun?”

Kurulu sofra tabiri erkekler aldattıkları zaman kullanılan bir tabirdi.. Tabi, Karuizawa bunu kötü anlamda demiyordur. Fırsatı teptin manasında diyordur ..

“İyi yada kötü, Satou sıradan bir kız. Benim gibi birisi ona istediği aşkı veremez ki?”

“Eh……hayal etmesi zor tabi.”

Beni anlayabilecek nadir kişilerden olduğu için..

Ben de sıradan bir aşk hayatı yaşamak isterim. Bitter çikolata tadında bir aşk hayatını yaşamak kim istemez ki? Acısıyla tatlısıyla sevdiğin insanla zaman geçirmek, güzel bir hayal. Fakat, Satou’nun hayal ettiği gibi gitmeyeceği açıktı. Bu yüzden de onu reddetmek zorundaydım.

Onun zamanını boşa çalmış olacaktım. Kaybettiği zaman da, bu okulda kalarak beni görmek zorunda kalması da ona acı verecekti.

“Hey, bence biraz ileri gittin.”

“İleri gitmek derken?”

“Kiyotaka, diğer erkeklerden farklısın tamam da.  Gösterdiğin kişiliğin hep yalan…. değil mi?”

“Yalandan çok, doğrusunu göstermiyorum diyelim.”

“İşte bu yüzden kendini gösterdiğinde sana kızlar hayran oluyor. Ayrıca sen aşık olsan diyelim, bu tarz şeyleri asla önemsemezsin ki. Bu arada… Satou-san, seni her halinle kabul edebilecek bir kızdı. “

“Yani?”

“Zaten kızı reddettin, yanisi kalmadı be. Eros’un okunu da attım ama yanlış kişiye dönüyor aman ya.”

“Eros oku mu?”

“Ne dediğime takılma boş ver..”

Şeytani bir gülümse kapladı yüzünü ve devam etti.

“Kızlar böyle şeyleri çabuk atlatıyor, Satou-san da bulur yakışıklı birini atlatır?”

“Atlatır, değil mi?”

“Sanki~ bir pişmanlık seziyorum sözlerinde.”

“Tercihimi yaptım.”

Karuizawa pek ikna olmamış gibiydi.

“Keşkelerle yetinmek zor ama en azından onunla çıkıp deneyebilirdin…?”

Haklıydı.

Başta sorun olsa da ,ilerleyince aramızdaki buzlar çözülüp birbirimize ısınabilirdik. Satou’ya bir ilgim olmasa dahi, benim için önemli bir insandı. Belki ona gönül verebilirdim.

“Zaten Satou-san’ın hislerini biliyordun? Kimse birini Noelde davet etmez ki? Ona tamam diyerek zaten umut vermiş oldun?”

“Bu randevudan sonra Satou ile birlikte olamayacağımı anladım diye tercüme etmen lazımdı.”

“Ama……..bugün gayet güzeldi. Eğlendin.”

“Satou ile birlikte olmayı düşünmedim değil.”

“B-bak? Ne dedim ben.”

“Onunla çıkarsam bir sürü konuda deneyim kazanırdım.”

Sözlerimden rahatsız oldu herhalde. Kaşlarını çattı.

“Bir sürü derken?”

“Sevgililerin ilerlediği son noktadan bahsediyorum.”

Hem naif hem de basit bir şekilde söylediğime göre, Karuizawa anlamıştır.

“Ne!? Böyle iğrenç bir nedenden dolayı mı onunla çıkmayı düşündün yoksaaa!?”

“Sen böyle şeyler düşünmedin mi yani?”

“N-neeee! Ben nerden bileyim böyle şeyleri be!”

“Hiç aklından da mı geçmedi?”

“O aşamaya gelmek——partnere bağlı değil midir…?”

“……eh, ben de herkes yapar diye düşünmemiştim.”

“Öyledir zaten!!?”

“Satou olsaydı şikayetçi olmazdım açıkçası.”

“Muu…..O zaman kızı niye reddettin? Merak ettiğin o dünyaya erişebilirdin!”

“Bana öfkeyle bağırıp durmasan.”

“Öfkelenmiyorum ki!”

100 kişiye sorsak bu kız sinirli mi diye? 100 cevap da evet olurdu. Neden sinirlendiğini düşünmüyorum bu arada.

“Satou ile çıksaydım…….sen yanımda kalır mıydın?”

“Nee?”

“Satou ile birlikte olmama sebebim buydu.”

Tam anlamasa da ne demek istediğimi çözmeye çalışıyordur şimdi.

Iyi bir okul hayatı için Satou uygun bir seçenekti ama onunla sevgili olsaydım, hüznümü mutluluğumu onunla paylaşacaktım. Ilişkimiz derinleşecekti. Herkesin bir ilişkiden beklentisi bu değil midir? Karşındaki insanın tüm duygularına şahit olup, yanında olmak. Can’ının bir parçası olmak için çabalamaz mı?

Şayet Satou’yu seçseydim, Karuizawa’yı ilerde kullanmam zorlaşacaktı. Karuizawaa şuan bile pozisyonunun, benim hayatımdaki önceliğinin nerede olduğunu görmeye çalışıyordu. Bana karşı tavır alır, daha dikkatli olurdu.

Karuizawa’nın çatı katından sonra bana olan güveni arttı, hatta ‘bana asla ihanet etmez’ desem yeridir. Ryuuen, Sakayanagi,  ya da Nagumo gibi kişiler ona yaklaşsa, tehdit etse falan, asla sarsılmadan dik dururdu.

Satou hayatıma girseydi, ‘ona ihtiyacım kalmadığını’ düşünmeye başlar, kendi kendisini yiyip bitirirdi. Yapacağı şeyleri yapamaz, korkusu büyür işler daha kötü hale gelirdi. Zaten daha yeni travmasını atlatmışken onu tekrar uçuruma atamazdım.

Satou’nun yeteneği Karuizawa kadar iyi olsaydı, belki bir şeyler değişebilirdi. Satou’yu ana yardımcım yapar, Karuizawa’yı yedeğe alırdım. Fakat bugün bunun, ihtimaller dahilinde olmadığı yine ortaya çıktı.

Karuizawa’nın eline su dökemez ki.

Temel düşünce tarzı ile Karuizawa’dan hayli düşük seviyede .Hatta Kariuzawa’ya bağlı geçirdiğimiz, ona ayak uydurup kendisinin tek kelime edemediği zamanları düşünürsek bu çifte randevuda her şey daha net ortaya çıktı.

Önceden planladıkları çifte randevuyu bile Karuizawa hala saklamaya devam ediyorken, Satou hep huzursuzdu. Bazen de aşırı sakin kalarak kendisi hep ele verdi.

Nagumo kolumu sıkarken de Karuizawa, şakayla karışık müdahale ederken,  Satou seyirci olarak kaldı. Acil durumlarda olaylara müdahale dahi edememesi, benim için önemli.. Şu saatten sonra kaçınamayacağım 3 büyük problemim var benim. Öğrenci konseyini görmezden gelebilirim ama Sakayanagi ile babam gerçeğini görmezden gelemem ki.

İkisi birden üzerime gelirse şayet, pozisyonumu değiştirmek zorunda kalacağım. İşler benim için tıkırında ilerleyene kadar, Karuizawa’ya ihtiyacım var. Hatta Chabashira sensei ile Başkan Sakayanagi’den yana da endişeliyim. Öğretmen olarak ani ve fütursuz adım atacaklarını sanmıyorum ama gözlerinin üzerimde olduğunu da biliyorum.

Karuizawa Kei’nin varlığına muhtacım desem yeridir. Başkanı bile Karuizawa’nın birkaç oyunu ile tuzağa düşürebilirim.. Tabii bahsetttiğim bu tuzak Karuizawa ‘ya ağır gelebilir.. ama bir şekilde halledilebilir şeyler.

“Sürekli aklıma geliyor ama dile getiremiyordum, Kiyotaka. Sen insanları araç olarak görüyorsun değil mi?”

“Niyetim bu değil.”

Karuizawa’yı defalarca kullandığımı düşünürsek inanması zor tabii.

“Hey—, Peki, daha önce birine gönlünü kaptırdın mı?”

“Şimdiye kadar hayır.”

Istediğim bir deneyim ama istemekle başımıza gelmiyor yani.

—–ya da—

Kalbimde ‘sevda ateşi’ mi yok nedir? Kızlar ve erkekler biyolojik olarak farklıdır da.. bu tarz konularda da farklılıklar var mıdır? Bilemiyorum ki bendeki sorun nerden kaynaklanıyor…

Beyaz odada, sağ duyu diye bir şey vardı. Mantık dahilinde hareket etmek zorundaydık. Zaten molaların kısalığından ve sadece ‘ihtiyaç molası’ verildiğinden bahsetmiştim..

“….demek öyle…….”

“Ne, ne oldu?”

“Yok, bir şey.”

Beyaz odadan çıktığım halde hala kafamın içinde ordayımdır belki de.. Orada kendini savunmak için hep hazırlıklısındır. Böyle bir ortamda 15 yılımı geçirdim.

Böyle sıradan bir okulda, bu tarz önlemlere hiç gerek yoktur?..

Birisiyle sevgili olmak, sıradan ve güzeldir… Fakat körü körüne böyle bir hataya düşemem.. şuan pek çok rakibim açığımı ararken hem de, asla.

Sonunda kazananın ben olduğum mücadelelerde her şeyin mübah olduğunu öğrettiler bana…. Bu tarz bir düşünce yapısı bana yıllarca işlenmişken farklı bir açıdan hayata bakmam zor olacak gibi.

Ben yürümeye başlayınca Karuizawa da arkamdan geldi. Yan yana gelmemek suretiyle, sohbet edebilecek bir mesafemde kaldı.

“Ahh. Satou-san için bütün gün çırpındım ama işe yaramadı, şansa bakar mısın—.”

Bu kızın çatı katında başına gelenlerden sonra bu hali de takdire şayan.

“Birkaç gün önce olanlara rağmen, sapasağlam duruyorsun, Karuizawa.”

“….Yıllardır bu kadar fiyakalı bir şekilde zorbalık görmedim ondandır. Yada bu seferki deneyimim farklı oldu mu demeli?“

Uzun süreli travmasından kurtuldu sonunda. Çabuk atlatması, kendisine çeki düzen vermesi de Allah vergisi bence. Herkes kolay kolay atlatamaz çünkü.

Gizemli bir havaya büründü şimdi de.

“Ahh….anladım şimdi neden böyle dediğini..? Kiyotaka, sana yalan söyledim.”

“Yalan?”

“Yousuke-kun’a 9 yıldır falan zorbalık gördüğümü söyledim ama yalandı. O bana yardım etsin diye idi. Sadece ortaokulda zorbalığa uğradım. Ona hem ilkokul hem ortaokulda sürekli şiddete maruz kaldığımı söyledim ki lisede de başıma böyle bir şey gelir diye endişelenip bana kol kanat gersin.”

Hafif gülümseyip dilin çıkarttı.

Demek olay buydu. Hirata’yı kullanma konusundaki azmini, Karuizawa’nın bu yalanında görebiliyordum.. Demek yalan söyleyecek kadar ileri gidip kendisini acındırmış ve Hirata’nın himayesine böyle girmiş.

“Peki…….Manabe’gili kışkırttığın için, özür dilemeyecek misin?”

“Ben bu konuyu unutmuştum.”

“Hem sen bana hani bel bağlamayacaktın artık? Bırakmıştın bu işleri, aramam sormam bir daha diyordun, ne oldu?”

“İletişimde kalacağız mecburen. Sorunlar çözüldü. Eğer uygun görürsen, bir dahaki sefere senden özür dilerim.”

“Seni samimi bulmuyorum. Ya şimdi özür dile ya hiç.“

“Şimdi mi? Nasıl yani?”

“Ben sana yeterince bilgi verdim, şimdi sıra sende, Kiyotaka. Bana özür borcunu bilgi vererek öde.”

“Ne bilgisi istiyorsun ki?”

“Bugün başkan Nagumo’nun seninle alıp veremediği neydi?”

Karuizawa, hem Satou meselesine hem de buna takılmış demek. Özür olarak, böyle bir talepte bulunması da… bu endişesinin bir göstergesi. Sözlerine ara vermeden devam etti.

“Spor festivalinde ne diye canını dişine takıp koştun bilmiyorum ama insanlar varlığından bir bir haberdar olmaya başladı.”

“Bu meseleyi kapatacağım merak etme. Sınıfta da bir birlik söz konusu zaten. Ben müdahale etmeden de işler yolunda gidecektir.”

“İyi de bu tarz şeyler senlik değil ki. Sınıf birliği diyorsan, B sınıfının eline kimse dökemez. Biz bu sınıfı böyle adam edemeyiz  Böyle işler yürümez, Kiyotaka?”

Karuizawa ekledi.

“Hem Sınıf birliği safsatasını bırak, Allah aşkına. Sen elini eteğini çekmek istiyorsun her şeyden.”

“Aynen öyle.”

D sınıfı gelişmekte olan bir ülkeden farksız değildi. Ne A’ya ne B’ye kafa tutacak güçte değil… Fakat, onlara dadılık yapacakta değilim yani.

“Festivalde biraz ön plana çıktığın için dikkatleri çekmen normal de…?”

Nagumo Miyabi’yi sadece festivaldeki koşumla kendi üzerime çektiğime inanmıyor demek ki.. Karuizawa’ya durumu açıklayabilirim galiba. Hem zaman da kazanmış olurum.

“Peki, eski başkan Manabu Horikita ile bizim sınıftaki Horikita’nın kardeş olduğu gerçeğine ne diyorsun?”

“Bir şekilde~ anladım ne olduğunu. Siz koşuda birlikteydiniz…..yani…..o zamandan beri dost falan mısınız? Yoksa daha eskiye mi dayanıyor dostluğunuz?”

“Evet, kardeşi sayesinde abisinin dikkatini çekiyordum uzun süredir.”

“Yani senin yeteneklerinden haberdar, taktığın maskenin altındaki kimliğini biliyor?”

“Maske mi? Onun bildiği de yüzeysel. Beni bu okulda en iyi tanıyan sensin.”

“…hmmm. Bunu mutlu olayım diye söylediysen, olmadım.”

Tavırları başka bir şey diyordu ama… Karuizawa bu cevabımdan hoşnuttu. Birinin sırrını bilmek aynı zamanda insana kendini özel hissettirirdi.. Karuizawa’nın açısından baktığımda da, hem kendi hem de benim sırrımı saklıyordu..

“Hala eski başkan unvanını taşıyor. Bana yardımı dokunduğu gibi işe yarar birisi de. Hem çatı katında ona borçlandım.”

Çatı katından aşağı indiğinde eski başkanı görmüştür mutlaka..

“Evet…..çatı katında vardı o da.”

“Ben de borcu ödemeye zorlanıyorum işte.”

“Bu konunun Başkan Nagumo’nun sana olan özel ilgisiyle ne alakası var peki?”

“Manabu Horikita ile Nagumo’nun, çekişmeli bir ilişkisi var. Daha doğrusu, rakipler. Manabu’nun benimle konuşması, Nagumo’nun hoşuna gitmemiştir. Festivalde de kavga çıkartmaya çalışıyor gibiydi.”

“Hmm~ yani ikisinin davasına bir anda ortak mı oldun?”

Nagumo’nun bana olan merakını anlamıştır şimdi. Asıl sorun şimdi geliyor tabii.

“Manabu, kendisine yardım etmemeye zorluyor. Nagumo’yu tahtından etmek istiyor galiba.”

.”….O görevi sana mı verdi yani, Kiyotaka?”

“Can sıkıcı… demi?”

“Ama öyle yetenekli bir başkanın hakkından ancak sen gelirsin.”

“Yapabileceğime inanıyor musun?”

“Onu sen durduramazsan, kimse durduramaz ki?”

Bana olan inancı tavan yapmış, maşallah. Ne kadar mütevazi olursam olayım, Karuizawa asla yemezdi.

“Malum konusu açılmışken diyeyim. Şimdi de 10.sınıflardan biriyle görüşmeye gidiyorum.”

“10.sınıf mı? Kim?”

“Ben de bilmiyorum, tek kişi mi olacak birkaç kişi mi onu bile bilmiyorum. Nagumo’yu sevmeyen bir grup varmış, tek bildiğim bu.”

“Heh…….peki, sana engel oluyor muyum?”

“İstersen gel, sen bilirsin?”

“….Geliyorum.”

Biraz tereddüt etmesine rağmen, Karuizawa net bir cevap verdi. Telefonumu kapattım. Beraber okul binasına doğru ilerledik.


Çeviren: fatoshisme

Bölümlerini önden okumak ve en önemlisi bize destek olmak için Patreon hesabımıza bekliyoruz! Keyifli okumalar~~

  • Cilt 7.5 Bölüm 22 – Nagumo’nun Yetenekleri
  • Cilt 7.5 Bölüm 23 – Partner Dediğin(final)
  • Cilt 8 – Başlangıç: Manabu Horikita’nın Monologu
  • Cilt 8 – Bölüm 1 – Yeni Özel Sınav: Karma Eğitim Kampı
  • Cilt 8 – Bölüm 2 – Dağ Okulu
  • Cilt 8 – Bölüm 3 – Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
  • Cilt 8 – Bölüm 4 – Manabu vs Nagumo
  • Cilt 8 – Bölüm 5 – Kouenji’nin A Sınıfına Çıkma Planları
  • Cilt 8 – Bölüm 6 – Gruba alışma süreci
  • Cilt 8 – Bölüm 7 – Özel sınavda bilgi edinmek
  • Cilt 8 – Bölüm 8 – Teste Tabi Tutulan İnsan Doğası
  • Cilt 8 – Bölüm 9 – Zazen Öğretisi Ve Kahvaltı Görevi
  • Cilt 8 – Bölüm 10 – İlk Günün Dersleri
  • Cilt 8 – Bölüm 11 – Koridorda küçük bir olay
  • Cilt 8 – Bölüm 12 – Senpailerle Papaz Kimde
  • Cilt 8 – Bölüm 13 – Oyuna gelmek
  • Cilt 8 – Bölüm 14 –  İlk kahvaltı görevi
  • Cilt 8 – Bölüm 15 – Gruplardan Detaylar
  • Cilt 8 – Bölüm 16 – Kızlar cephesinde durum
  • Cilt 8 – Bölüm 17 – Hamamda Tuhaf Müsabaka
  • Cilt 8 – Bölüm 18 – Gece Yarısı Buluşma

 

Prev
Next

Comments for chapter "Cilt 7.5 Bölüm 21 - İlk Randevunun Sonu "

MANGA DISCUSSION

YOU MAY ALSO LIKE

ORV_Volume_1_cover_(Korean_ver)
Bilge Okuyucu
19 Mayıs 2021
emperor of solo play
Emperor Of Solo Play
23 Mart 2023
71WfYppw8L
Karımı Keşfedilmeden Öldürebilme İhtimalim
16 Temmuz 2022
classroom of the elite
Elitler Sınıfı – Kısa Hikayeler
26 Temmuz 2022
Tags:
clasroom of the elite oku, elitler sınıfı oku, light novel türkçe, youkoso jitsuryoku oku, Youkoso Jitsuryoku türkçe oku
  • Ana sayfa

TurkceLightNovels

Sign in

Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Sign Up

Register For This Site.

Log in | Lost your password?

← Back to Türkçe Light Novel

Lost your password?

Please enter your username or email address. You will receive a link to create a new password via email.

← Back to Türkçe Light Novel

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası