Elitler Sınıfı - Cilt 7.5 - Bölüm 5 - Yardımın Lazım
Cilt 7.5 – Bölüm 5 – Yardımın Lazım
Odama döndüğümde yatağıma uzandım, telefonumu elime alıp boş boş ekranına bakmaya başladım. Daha odaya girer girmez içimi bir sıkıntı kaplamıştı. Garip bir gerginlik tüm vücudumu sarıyor; beni huzursuz ediyordu.
Satou-san’ın bana danıştığı konu, randevusu… Kiyotaka’yı sevdiği gerçeği. Onlar birlikte olsun diye benden yardım istemesi falan..
Her ne kadar farklı farklı düşüncelerle uğraşmak zorunda kalsam da en nihayetinde kafamı toplayıp Satou-san’a destek olmayı başardım.. Ama içime bir kurt düşmüştü çoktan. Ya Kiyotaka, onunla gönül ilişkisi dışında görüşmek istiyorsa? Ya onu kullanma niyetinde ise?
Abarttığım doğrudur ama.. ya haklıysam?
Kiyotaka belki de onu daha iyi analiz etmek istediği için, onunla görüşmek istiyordur.. öğrenci olarak yeteneklerini falan.. Benimle iletişime geçtiği gibi, Satou-san’ı da kullanarak okul hayatını kolaylaştırabilirdi..
Kiyotaka yönünü ona çevirirse eğer, kendi kuyumu kazmış olur muydum acaba?
Duruma göre, benim kalkanım olmaktan da vazgeçebilirdi.. Sonuçta başka birini daha piyon yapmakla uğraşırken benimle eskisi kadar ilgilenemeyecekti doğal olarak.
Ha!? Bir kere onun ilgisini filan istemiyorum ki!! Sadece… Evet sadece zor duruma düştüğümde gelip beni kurtarması gerekiyor. Bana yaptığı onca şeyden sonra bu, onun doğal sorumluluğu zaten. Ama eğer dikkatini başka yerlere dağıtırsa bu benim için istenmeyen bir durum olacaktı. O yüzden çok geç kalmadan duruma el atmalıydım.
Bütün bunları düşünerek telefonun arama tuşuna bastım, Çoktandır ezbere bildiğim 11 haneli numarayı tuşladım.
“Kendi numaramı bile ezbere bilmiyorken…..”
Onun telefon numarasını aklıma kazımışım. Şimdi tek yapmam gereken ara tuşuna basmaktı… Arasam bile ne diyecektim ki ona?
“Satou-san’ı kullanmak daha kolay mı geliyor sana? O benden daha mı yararlı?” falan… trip mi atacağım ona?
“Bu ne ya? Saçmalıyorum iyice…..”
Onu sorguya çekmem gerekirken, başıma gelenlerin hesabını sormam gerekirken; kullanılmaya meraklı, istekli birisi gibi mi görüneceğim bir de?
Tek istediğim… kendimi korumak. Kiyotaka’yı kalkanım olarak kullanarak, bu okuldaki statümde devam etmek istiyorum. Evet, beklentim de isteğim de bu.
“Bizzat kendi ağzından duyayım işte?”
Sol elim yeşil buton üzerinde kararsız birkaç hareket yaptı ancak bir türlü ara tuşuna basamadım.
“Hah. Salağın tekiyim..”
Ona ‘Benimle işin bitti mi yani?’ deyip trip mi atacağım..?
O anda telefonum titremeye başladı.
“Uwa!?.”
Az önce girdiğim 11 haneli numara ekranda yansıyordu. Yanlışlıkla aradığımı düşünüyordum ama hayır beni arayan oydu
.”……a-alo?“
Panikle telefonu açtım.
“Konuşmamız lazım.”
Her zamanki uyuşuk ve düz ses tonu kulaklarımda çınladı.
“Nedir?”
“Yanında biri var mı, yalnız mısın?”
“Yalnızım, odamdayım.”
…yoksa sağlığım için endişelenip halimi hatrımı sormak için aramış olmasın?..
Geç kaldı ama.. daha önce araması gerekirdi. Yine de kalbimin küt küt atmasını durduramadım.
“Karuizawa, bir konuda yardımına ihtiyacım var.”
Tüm beklentilerim bu sözleriyle tarihe gömüldü.
“Ne!? Artık aramızda herhangi bir iş birliğinin olmaması gerekmiyor muydu? Daha geçen gün bana “Telefonundaki mailleri ve numaramı sil ve bunlar hiç olmamış gibi davran” dememiş miydin? Şimdi ne oluyor da yine gelip yardım istiyorsun??” [Ç.N: bu cümleyi söyleyip söylemediği belli değilmiş-]
Şikayet edercesine konuştum. Dünkü çatı katından bu yana… bana açıklama yapması gereken, özür dilemesi gereken o idi.
En azından ‘Hastalanmadın, değil mi?’ gibi endişelendiğini gösteren bir cümle, ya da ‘Özür dilerim.’ diyebilirdi. Beni kendisine mecbur bırakıp imdadıma yetişen o oldu. Yerimde başka birisi olsaydı, onu okula çoktan ihbar etmişti. En azından kuru bir özür demeyi bilmesi gerekiyor…
“Yardımın lazım.” dedi ya!!!!
“Hey, Kiyotaka. Kafan iyi mi? Seninle neden iş birliği yapacakmışım? Başıma gelenlerden sonra hem de. Senin karşılıksız beni koruma sözü vermen gereken yerde, ne yardımı dileniyorsun?” diye çıkışıp bağırmam gerekirdi.
Satou-san’ın konusu zaten yeterince canımı sıkmışken, bir de bu çıktı ya… Fakat, Kiyotaka beni terk eder diye söyleyemedim; boğazımda düğümlendi sözler.
“Ne yardımı?“
“Satou.”
.”…..Satou-san mı?“
İstediği yardım da Satou-san ile ilgiliymiş beyimizin. Daha başıma neler gelecek merak ediyorum vallahi.
Satou-san ile görüştüğüm gerçeğini gizledim, bir de çifte randevu var…
“Ona ne olmuş?”
“Kiminle takılır neler yapar öğrenmeni istiyorum. Hobileri neler, nelerden hoşlanır bunları öğrenirsen çok makbule geçer. Zaten biliyorsan, işim daha çok kolaylaşır tabii. “
Kafamın içinde bilmiyorum diye haykırdım ama.. ağzımı açamadım.
“Maalesef, onunla aynı grupta takılmıyoruz. Kişisel tercihlerini bilmiyorum.”
“Öyle mi? Kızların lideri olarak bilmediğin çok şey varmış.”
“Muu…..kabalaşıyorsun.”
“Bilmiyorsan, öğren işte. Onun haberi olmasın.”
.”….eh, Shinohara-san’a sorarsam bir şeyler öğrenirim..”
“En ideal yöntemi seç, öğren.”
“Tamam, öğrenirim… ama nedenini söyle.”
“Detayları mail atarsın.”
İstediği cevabı alan Kiyotaka, benim sorumu duymazdan gelerek telefonu kapattı.
“Bu çocuğun nesi var be? Aklına ne eserse, onu yapıyor!”
Iki üç kez öksürmem gerekirdi ki..duysun, kendini kötü hissetsin.
Kendi kendime şikayet edip yakınırken Shinohara-san’a mesaj attım. Zor bir durumda olmama rağmen, ona olan sadakat ve dürüstlüğüme hayran kaldım. Onun isteklerini yerine getirmeye devam ediyordum..
Shinohara-san ile havadan sudan konuşmaya başlayıp Satou ile ilgili bilgi aldım.
Aldığım bilgileri bir araya getirip Kiyotaka’nın mail adresine gönderdim.
Her zamanki gibi cevap vermedi. Büyük ihtimalle mailim ona ulaşmıştır.
Kiyotaka….Satou-san’a abayı yakmış olabilir miydi..? Randevu öncesi bilgi toplayarak randevusu iyi geçsin diye çabalıyordu.. randevuları iyi geçerse, sevgili mi olacaklar yani? Yoksa… Satou-san’ı da piyonları arasına mı katmayı hedefliyordu?
Bu düşüncelerimin ardı arkası kesilmiyor ya.. kafam kazan gibi oldu.
“Ahh mou! Bu çocuk neyin peşinde ya?”
Bu gece uyuyamayacağım belli oldu.
Düzenleyen: Tasi Bey