Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 16 - Ejder Çocuk İş Başında
Cilt 7 – Bölüm 16 – Ejder Çocuk İş Başında
“Rehberlik dersimiz burada bitiyor. Bu okulun öğrencilerine yaraşır bir kış tatili geçirip pişman olacağınız hal ve tavırlarda bulunmamanızı tavsiye ediyorum. Ders bitmiştir.“
Sakagami’nin sözleri anlamsızdı ama neyse…
Telefonumu çıkarttım.
Beklenen saldırıyı bugün gerçekleşiyoruz.
Bugün, ikinci dönemin kapanış töreni vardı. Öğleden önce tüm dersler tamamlanacak, öğleden sonra tamamen özgür olacaktık.
Kulüpler de etkinlikler düzenlemeyerek öğrencilerin okuldan ayrılmasını sağlıyordu.
Kısacası, okul binasında çok az öğrenci kalacak.
“Olabildiğince çemberi daralttım ama hala 10 kişi aday var.“
Hiç adını dahi duymadığım birkaç kişi de var listemde…. onca çabama rağmen, X’in izini bulamadım.
Karuizawa’yı kullanmak istemiyordum ama başka çarem de kalmadı.
“Eh, böyle de eğlenecek malzeme çıkacak.“
Aslında kafamda belirlediğim birkaç işaret var fakat şuan çemberi daraltmanın anlamı yok.
Aksine, X ile sıfır ön yargı ile yüzleşmek çok daha heyecan verici olacaktır. Kağıt Karıştırma sınavından sonra da hamlemi yapmıştım.
C sınıfındaki herkese bir hedef seçip onları takip etmelerini söyledim.
X’in kimliğini sırf takip ettirmekle bulamayacağımı ben de biliyordum.
Büyük sorunlarla karşılaşmamak adına, hassa çocuk ve kızların peşine kimseyi takmadım.
Çok hırçın ya da sert görünümlü çocukların peşine birilerini taktım, Sudou ve Miyake gibi.
Ya da sorunlarla korkmadan tereddüt dahi etmeden yüzleşen Hirata gibilerine.
Tabii, bu kadarı bile D sınıfındakileri tehdit etmeme yetti.
Mesela, Sudou… tahmin ettiğimden daha salak birisi çıktı. Bizzat üzerine gidip manipüle ettim.
Tüm bunları yapmaktaki amacım, onların peşinde olduğumu bilmelerini sağlamak içindi.
X, şuan korkudan titriyordur.
‘Kimliği ortaya çıkacak’ diye endişelenmeden edemiyordur.
Şimdiye kadar her kim ya da kimlerse, Suzune’nin arkasına saklanıp duruyordu.
D sınıfının perde arkasında saklanan kişi, kimliğinin açığa çıkmasından korkuyordu.
X’i kovalamaya devam edeceğim ve köşeye sıkıştıracağım. Bu ihtimal onu mahvediyordur, ha.
Hatta, Karuizawa’ya saldıracağımdan da bahsettim. Hala bir hamle yapmadı.
X, iki üç haftadır gerilip duruyordur. Karuizawa ile nasıl iletişime geçeceğimi, onu nasıl sorgulayacağımı merak ediyordur.
Karuizawa’dan günlük bilgi bile alıyordur. Sorun var mı, garip bir şey yaşandı mı diye.
Kimliğini ortaya nasıl çıkaracağımın tahminlerini yapıyordur. Hamlelerimi tahmin etmeye çalışıp kuduruyordur.
Şüpheden daha fazlası sarmıştır kafasının içini. Yorucu olmaktan çok kafa karıştırıcı ve düşündürücü bir sürü ihtimal dolanıyordur aklında.
Ona ne kadar yaklaştığıma dair mantıklı çıkarımda da bulunamıyordur. Bu şüpheler, onu içten içe yiyip bitiriyordur kesin.
Bugün— X için güzel bir gün olacak. Panikleyip eli ayağı birbirine dolaşacak.
Birkaç dakika içinde sınıfın çoğu dağıldı. Sınıftaki saat, normalden daha yavaştı sanki.
Öğrenciler, ardı ardına sınıftan çıkıyordu.
“Kuku…”
Kalp atışımın hızlandığını hissettim. Böyle bir hazzı, mutluluğu hissetmeyeli epey olmuştu.
Birkaç gün önce, Ibuki’nin sorduğu soru aklıma geldi.
X’i bulmak için neden kendimi tehlikeye attığımı sordu. X’i bulmamın bir faydası olmayacağını, sadece kimliğini açığa çıkartabileceğimi söyledi.
Haklıydı.
‘Demek sendin!’ dedikten sonra, burada her şeyin biteceğini sanıyordu.
Bu sadece sıradan insanların düşüncesiydi.
D sınıfıyla pek çok çeşitli stratejilerle mücadele ettim. X’in benim gibi bir düşünce yapısına sahip olduğunu da biliyorum.
Benim gibi düşünen birisine hiç rastlamamıştım.
Bu olay, beni sürekli heyecanlandırıp gaza getirdi.
X ile yüz yüze geldikten sonra, kendimde nasıl değişiklikler olacak merak ediyorum.
O an, neler isteyeceğimi, neler arzulayacağımı merak ediyorum. Bunca zaman beni eğlendiren X’in nasıl birisi olduğunu görebileceğim.
Bu düşünce kalp atışımı hızlandırıyor, ha.
Sabah X’e gönderdiğim mesajda okundu işareti çıktı. Okuduğuna eminim artık.
Bugün olacaklardan haberdar… X’in kafasında nasıl bir strateji var merak ediyorum.
“Ryuuen-kun.“
Bana seslenen Shiina Hiyori idi.
“Efendim?”
“Bugün herkes huzursuz gibi.“
Etrafına bakınarak konuştu. Sınıfta kalan öğrenciler yanıma geliyordu.
“Bugün ne işiniz var?”
“Son birkaç aydır beni eğlendiren kişiyi görmeye gidiyorum. Sen de gel istersen?”
“Yok, kalsın. Pek eğlenmeye gider gibi bir haliniz yok……”
Biraz düşündükten sonra ekledi.
“Onu gerçekten alt edecek misiniz?”
“Ne?”
“…doğru, sınıfın lideri olarak karar senin, tabii.“
Hiyori ardından uzaklaşmaya başladı.
“Ben kütüphanede olacağım. Başınız belaya girerse ararsınız.“
“İşe yarayacağını sanmıyorum ama.“
“Bence de.. İyi tatiller.“
Hiyori çekinmeden düşüncelerini dile getirip sınıftan ayrıldı.
Hiyori açık sözlü birisi olsa da, sınıflar arasındaki çatışmalardan hoşlanmıyordu.
Onu manipüle edebileceğimi sanıyordum ama piyon olmaya hiç istekli değildi.
Onun aksine, peşimden ayrılmadan gelip itaatkar olanlar benim işimi görenlerdi.
Hazırlıklarımı bitirip piyonlarımı bir arada topladım.
“Vakit geldi, Ryuuen-san.“
Ishizaki heyecanla söyledi.
“Eğlenmekten çekinmeyin sakın.“
Ishizaki’ye bir çanta uzattım. Ihtiyaç duyacakları her şey içinde olan bir çanta.
Ibuki ile Albert de ayağa kalktılar.
Sayı hiç önemli değildi. Mühim olan işimi görecek insanların olmasıydı. Ve, ağzı sıkı, sır saklayabilenler… iş gören kişilerdi.
Yapmak üzere olduğum şey, böyle bir okulda yasak olan bir eylemdi.