Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 15 - Ejder Çocuk vs Küçük Kız
Cilt 7 – Bölüm 15 – Ejder Çocuk vs Küçük Kız
Okuldan çıkıp ağaçlarla kaplı, yurda giden yola, doğru ilerlemeye başladık.
Okul daha yeni bittiği için, etrafta az öğrenci vardı. Birkaç C sınıfı öğrencini gördüm.
Sınıfta arkaya dikkatli bakmadım galiba. Aralarında Ibuki de vardı.
Kouenji’yi de fark ettim. Onların önünden yurda doğru ilerliyordu.
Kouenji’ye saldırma konusunda ciddiler herhalde. Ryuuen aralarındaki farkı kapatırken, Ishizaki’e onun önüne geçmesi için sinyal veriyordu.
“Demek buradalar. Aynı Suzune’nin düşündüğü gibi çıktı. Hadi onları durduralım.”
Sudou, Horikita’dan olaya müdahale etmesini bekleyen bir emir bekliyordu.
“Bekleyip görelim. Ryuuen-kun’un neyin peşinde olduğunu bile bilmiyoruz zaten.”
Ryuuen’in az önce kendisi de dediği gibi, diğer sınıfların iletişim kurmasının kurallara aykırı bir durumu yoktu ve normaldi yani.
Henüz hiçbir şey yaşanmamışken onlara müdahale ederek, hiçbir şey kazanamazdık. Onlara yaklaşıp gözlemlemeye koyulduk.
“Hey, dursana, Kouenji. Bizi biraz eğlendir ya.”
“Neyiniz var sizin? Beni böyle durdurmanızı gerektirecek bir şey yaptığımı da hatırlamıyorum.”
Ishizaki önünü kapattığı için, Kouenji’nin yüzünü göremiyordum. Fakat ses tonu her zamanki gibiydi.
“Burada kararları sen vermiyorsun.”
“Cık cık. Sen de vermiyorsun ama.”
Kouenji’nin yanında, Ryuuen ve uşakları vardı. Fakat Kouenji’nin gözlerinde ne bir panik ne de endişe belirtisi vardı.
“Beni hatırlıyorsun, değil mi?”
İki eli cebindeyken Ryuuen, sallana sallana Kouenji’nin önüne geçti.
“Tabii hatırlıyorum. C sınıfının kabadayısı… sensin?”
“Daha önce seni görmezden geldim ama bugün benimle geliyorsun, seni ucube.”
“Bugün yorucu bir gün oldu, kusura bakma.”
Eliyle saçını tarayarak özür diledi. Pek özre benzemiyordu ama neyse.
“Az önce ‘Ucube’ diye bana mı diyordun yoksa?”
“Başka kime diyebilirim ki?”
“Anlaşılması güç bir kelime kullandın fakat hiç sorun değil. Çok toleranslı birisiyimdir, gördüğün üzre. Bir randevum var. Ne istiyorsan söyle de çabucak bitsin bu mesele?”
“Randevunu başka bir tarihe ertelemen gerekecek, maalesef.”
“Yani geri çekilmiyor musun?”
“Geri çekilmezsem ne yapacaksın?”
Kouenji kollarını birbirine bağlayıp biraz düşündükten sonra hemen ayırıp bir yeri işaret etti.
“O zaman işimizi şurada bitirelim.”
Kouenji biraz ilerdeki dinlenme alanını işaret etti. Ya bu işten kaçmanın bir yolu olmadığını ya da burada daha fazla olay çıkararak insanların yolunu kesmek istemiyordu.
“Nerede olduğumuzun hiçbir önemi yok.”
“O zaman beni takip edin.”
Kouenji önde, onlar arkada ilerlemeye başladılar.
Halka açık bir alandalardı… ama ıssız bir bölgeye geçtiler. Onları gözetlemek zor olacaktı.
“Bizim de gitmemiz gerekiyor.”
Sudou bu sözlerden sonra hemen harekete geçince, Horikita onu durdurdu.
“Şiddete başvurmak yok. Anladın mı?”
“T-tamam.”
Tekrar uyarıya maruz kalan Sudou, Horikita’nın yanında ilerleyerek Ryuuen ve grubunun yanına doğru ilerlemeye başladı. Çok geçmeden onları yakaladık.
Horikita hemen Ryuuen’e seslendi.
“Burada ne yapıyorsun, Ryuuen-kun? İşler çığırından çıkabilir.“
“Kuku. Demek buralara kadar geldiniz, ha?”
Arkalarından birilerinin geleceğini biliyormuşçasına kahkaha attı.
Hepimizi tek tek gözleriyle süzdü. Şuanki hedefi, Kouenji olmasına rağmen, aradığı kişiyi bulabilmek için aynı zamanda çemberi daraltmaya çalışıyordu?
Böyle bir amacı olmasaydı, uşaklarıyla beraber sınıfımıza girmezdi bugün..
Aradığı kişinin, ayağına gelmesini bekliyordu bir nevi.
“Ayanokouji, Miyake, ve Yukimura, ha? Eh, güvenlik önemli tabii.“
“Ben de burdayım, Ryuuen.“
Ryuuen, parmaklarını sıkan Sudou’yu görmezden geldi.
“Hirata’ya ne oldu?”
“Bilmem. Zaten ona bir takıntın yok, değil mi?”
“Elbette. Onun gibi bir doğrucu davut’un burada olması garip olurdu zaten.“
“Her zaman işler, istediğin gibi gitmez, Ryueen.“
“Eh, sıkıntı yok. Hallederiz.“
Ryuuen’ın sinyaliyle, Ishizaki ve diğer uşakları Kouenji’nin etrafını sardı. Bu itaatkar tavırları gören Akito, hislerini saklamadan dile getirdi.
“Kendini kral falan mı sanıyor? Etrafındakilere emir falan veriyor, ne la bu.“
“Miyake’ciğim, ben böyle büyüdüm.“
Ellerini cebininden çıkartmadan, Kouenji’ye yaklaştı.
“Durun.“ dedi, Horikita.
“Dur mu? Ne durması? Daha hiçbir şey yapmadık.“
Henüz Kouenji’ye el kaldırılmış dahi değillerdi.
“Etrafta caka satman beni hiç alakadar etmiyor, Ryuen…. burada bana ihtiyacınız yok, yanılıyor muyum?”
Kouenji yoluna çıkmakla kalmayıp üzerine geldikten sonra bir de başka biriyle konuşan Ryuuen’e işaret etti. Ryuuen, Horikita’nın uyarısını görmezden gelip Kouenji ile yüzleşmeye devam etti.
“Bugünün başrolü, sensin. Kouenji, bana borçlusun, unuttun mu?“
“Borçlu muyum? Ben böyle bir şey hatırlamıyorum.“
“Gemideki sınavda senin yüzünden birkaç puandan olduk.“
Her yerde kulağı var maşallah. Nerden duyduysa.
“Ahh, şu yalan oyununu diyorsun? Kusura bakmayacaksın artık.“
Kouenji özür dilemesine rağmen üzgün bir hali yoktu. Hiç korkmadan çantasından bir el aynası çıkardı.
C sınıfının anlayamayacağı tavırlar sergiliyordu haliyle.. Ona garip ve şüpheli baktıklarını fark edince, nazikçe konuştu.
“Bugün hava rüzgarlı. Yakışıklı ve havalı tarzımı korumaya çalışıyorum.“
Yüzünü bir sağa bir sola çevirerek aynada kendisini inceledi.
“Hmm….dağılmış hafif saçım ya. Hatta zarafetten yoksun bir halim var. Aynayı biraz tutar mısın, sana zahmet?”
Bu cümlesiyle beraber, Kouenji önünde duran çocuğa, Ryuuen’e, aynayı zattı. Ryuuen gülümseyerek aldı aynayı.
“Aynayı bana doğru tut.“
Kouenji elleriyle saçını düzeltmeye girişmeden önce çantasından jöle setini çıkarttı.
Bu saçma sahneye tanık olan C sınıfı bir süre tepki vermedi. Fakat çok geçmeden bir tepki geldi.
Kouenji’den aldığı aynayı yere bırakan Ryuuen’di..
Her zamanki gülümsemesiyle, Kouenji’nin kolunu tuttu.
“B ucube tavırlarını ne kadar çok devam ettireceksin merak ediyorum.“
Eliyle saçına şekil vermeye devam eden Kouenji derin bir iç çekti.
“Tam bir delikanlı havası var sende… fakat o el aynasının fiyatından haberin var mı?“
“Özür. Elimden kaydı.“
“Fufu. Peki, madem böyle diyorsun. Kolumu bırak. Rahatça saçıma şekil veremiyorum. Tabii, saçıma şekil vermesem de zarafetimden hiçbir şey eksilmiyor ama olsun.“
Gergin bu havada Ryuuen, Kouenji’nin kolunu bıraktı. Böyle bir ortamda sert tavırlar, riskliydi tabii.
Ryuuen’in rakibine karşı saldırı şekli buydu işte.
“Yeter artık, Ryuuen-kun.“
“Kes sesini, Suzune. Kouenji, benim oyuncağım şuan.“
“Tek taraflı saldırıyorsun işte! Oyununa dahil olmak istemiyor.“
El aynasının parçalarını yerden toplamaya başlayan Horikita, Ryuuen’e sert tepki verdi.
“Ben toplarım. Senin ellerine batmasın.“
“Sorun değil. Sen basketbolcusun, ellerine zarar gelmesin.“
Horikita, Sudou’nun teklifini reddetti.
“Saçmalama. Bir kızın yaralanmasına nasıl izin vereyim?’’
Horikita’yı ileri itip, Sudou keskin cam parçalarını toplamaya başladı.
“Yaralanırsan sana bakmam haberin olsun.“
Horikita özellikle vurgulamasına rağmen, Sudou toplamaya devam etti.
“Bu kargaşa nerden geliyor diye merak ediyordum ben de.“
Bu olay sadece D Sınıfı ve C Sınıfı ile bitmedi… A Sınıfından Sakayanagi ve arkadaşları da bize katıldı. Kamuro Masumi’yi aralarında fark ettim ama diğer 2 erkek çocuğun adını bilmiyorum.
“Sakayanagi, ha?…anlaşıp mı geldiniz naptınız?“
Durup hafifçe yere bastonunu vurdu. Burası iyice kalabalık olmaya başladı.
Kouenji dahil D sınıfından 6, C sınıfından 5 kişi vardı. A sınıfından da 4 kişi… 15 kişilik bir kalabalık vardı.
“Burada denk gelmemiz tamamen tesadüf.“
“Güldürme beni.“
Ryuuen bile tesadüf olduğunu anlayabilirdi, çok açıktı.
“C sınıfının önde gelenleri ile, D sınıfından öğrencileri burada görmek de… yoksa Noel partisi falan mı yapmayı planlıyorsunuz?”
“Gidin burdan. Sizinle işimiz yok.“
“Ayıp değil mi bu söylediklerin? Madem parti düzenliyorsunuz, ne kadar çok kişi gelirse o kadar çok eğlenceli olur. Belki ben de katılırım partiye, olmaz mı?“
Sakayanagi’nin provokasyonlarına karşı, Ryuuen ciddi tepki vermiyordu.
“Madem burda kalacaksınız, sessiz olun işime karışmayın.“
“Tabii, ne demek. Partiyi düzenleyenlere karşı asla saygısızlık etmem.“
Sakayanagi biraz geri çekilip alandaki banklardan birine oturdu. Arkadaşları da etrafını sararak onu korumaya alır gibi sıralandılar.
Böyle bir durumda şiddet patlak vermeyecektir ama … etrafta kamera yoktu.
Etrafta yürüyen öğrenciler vardı. Ne zaman ne kadar çok kişinin geçeceği belli değildi. Yumruk yumruğa girecekleri bir kavga çıkacağını pek sanmıyorum..
Olayların ortasındaki kilit isim, Kouenji Rokusuke, korkusuzca güldükten sonra söze girdi.
“Kalabalık neyse de, işimiz gücümüz var. Neyin peşindeyseniz söyleyin de bitsin artık. Yoksa ben gidiyorum.“
“Dur, Kouenji. Ryuuen-san bu sefer elinden kurtulamayacağını söyledi.“
“Özür, bu küçük sohbetler bizim işimizi uzattı. Hadi, devam edelim.“
Kouenji hafifçe gülümsedi.
“Şimdi anladığım kadarıyla— Diğer sınıflarla ittifak kuran birisini ya da C sınıfına sorun çıkaran birisinin peşindesin, doğru mudur?“
“Şöyle diyelim. Göze batan herkesi, ezilecek düşman olarak görüyorum.“
“Ve D sınıfından birisi, sana zorluk çıkartıyor. Sen de o gizemli kişinin maskesini düşürmeye çalışıyorsun?“
Kouenji, Ryuuen’den bir açıklamaya ihtiyaç duymadan durumu genel olarak anlayıp özetledi.
Etrafına sıfır ilgi gösteren birisi olmasına rağmen, beklenmedik bir cevaptı.
“Aynen öyle.“
“O zaman sana üzücü bir haberim var: Beni ne D sınıfının ne de başka bir sınıfın geleceği ilgilendiriyor. Şimdiye kadar hiçbir sınavda da takdire şayan bir başarı göstermedim, göstermeyeceğim de. Benim gibi birisi için, zamanını israf ediyorsun… farkında mısın?“
“Çok komiksin. Ya gemi sınavı? Dedikodular aldı başını gidiyor, duymadım demeyeceksin herhalde?“
“Maşallah, epey bilgi toplamışsın.“.
Gemideki özel sınavda, Kouenji ‘Maymun’ grubunun hedef kişisini başarılı bir şekilde tahmin etmişti.
Sonuçlara bakarak D sınıfının yendiğini söyleyebiliriz. Fakat kimin parmağı olduğunu belirlemek zordu.
Dersine çalışıp da gelmişti. Kouenji’nin Maymun grubunda olduğunu bilerek tahminlerde bulunuyor olabilirdi. Fakat Kouenji, onun iddialarını reddetmiyordu da.
“Ben de kendi çapımda zaman öldürüyordum. O sıkıcı toplantılara katılmak istemediğim için, kısa yoldan özgürlüğüme kavuştum. Olay bundan ibaret.“
Kouenji telefonunu çıkartıp ön kamerasını açıp kendisine bakmaya devam etti. El aynasız da yapamıyormuş, paşamız…
“Diğer sınavlarda da hamleler yapmadığın anlamına gelmiyor ama. D sınıfının dehası olma ihtimalin bitmiyor yani?”
“Doğru ama… eğer beynin bu kadar çıkarım yapabilecek kapasitedeyse, bu salak olduğunun göstergesidir, Ryuuen.“
Ishizaki şiddete başvurmak için elini kaldırdığında, Ryuuen gülerek onu durdurdu.
Çok iyi bir savunma yaptı… ana konuyla alakasız birisini deha diye diretip zorladığı sürece, bu onu aptal konumuna düşürürdü.
“Kuku, evet. Gerçeği söylediğini düşünürsek, benim için zararsız bir varlıksın.“
“Ha, şöyle. Leb demeden leblebiyi anladın. Beğendim bu huyunu, ejder çocuk.“
Sakayanagi ‘Ejder Çocuk’ dediği an kahkahayı patlattı. Ryuuen görmezden gelip konuyu değiştirdi.
“Peki, seni burda linç ettirirsem ne yaparsın? Gemi sınavındaki hamlene karşılık, hiçbir sebebi olmadan… seni şiddetle susturmaya çalışsam ne yapacaksın, merak ediyorum?”
Horikita bu rahatsız edici sözlere karşılık tepki verecekti ki Kouenji güldü.
“Çok saçma bir soru sordun şimdi. Şiddete böyle halka açık bir alanda başvurmazsın. Sana yarardan çok zararı dokunur, haksız mıyım?“
“Böyle bir yerde kargaşa çıkartmak bana koymaz. Benim için, yararlar her zaman ikinci plandadır.“
“Peki. O zaman sana cevabımı vereyim: Kendi itibarımı korumak için buradaki herkesi yere sererim.“
“Yani bu kadar yetenekliyim mi diyorsun?”
“Yapamayacak güçte olduğumu düşünmüyorum?“
Bu atarlı sözlere karşı, Sakayanagi gülümsedi.
“Yanlış hedef seçtik. Kouenji, X değil. Kendi dünyasında yaşayan delinin biri. Ekstra hiçbir özelliği yok. Bu kadar.“
“Asıl önemli olan bu yanlış anlaşılmayı düzeltmekti.“
“Sana bir sorum var, Kouenji. D sınıfının puanları sürekli artışta. Bunun arkasında birisi olduğu kesin. O kişi sen değilsen, kim? Bizi takip eden bu ayaktakımından birisi mi yoksa?“
İlk defa, Kouenji dönüp bize baktı. Sonra gözlerini devirip omuz silkti. Bizi küçümsedi.
“Soruna seve seve cevap veririm fakat—“.
“Sözünü kesiyorum, kusura bakma-“.
Bankta oturan Sakayanagi söze karışıp Kouenji’nin lafını kesti.
“Çok ilginç bir konudan bahsediyorsunuz. C sınıfının işlerine taş koyan D sınıfında bir deha var derken? Ejder Çocuk, böyle birisini arıyor diye dedikodu duymuştum.. doğru muydu yani?“
“Sana sus dedim ya, Sakayanagi. Bana o lakapla tekrar hitap edersen, seni öldürürüm. Anladın mı?”
“Fufu. Beğenmedin mi lakabını? Çok güzel bence. Kusura bakmayın ama ben neyin peşinde olduğunuzu hala anlayamadım.“
Kıs kıs güldükten sonra, Sakayanagi sözlerine devam etti.
“Altı üstü planını D sınıfı alt etti? Bu okulda yaşanan sıradan sınıf çatışmalarından birisi. Herkes böyle öne geçerek hamle yapıyor, nesi garip? İkimiz de bu tarz mücadeleleri kaç kez verdik. Kimden bahsettiğini bilmiyorum ama kendisini gizleyerek hamle yapmak da, kişinin stratejisinin bir parçası. Dahası, burada alakası olmayan birine saldırıyorsun?…bence şuanki halin içler acısı.“
“Planımın X tarafından alt edildiğini kabul ediyorum ama sorun bu değil ki. Arka plandaki kişiyi ortaya çıkartmak için yapıyorum, oyunun kuralı bu. “
“Yani, insanlara zorbalık etmek planının parçası mı?”
“Evet, gerektiğinde şiddete başvurmaktan çekinmem. Benim işlerim genelde böyle yürütürüm.“
“Yani sadece acınası bir halde olduğunu değil, ne kadar yeteneksiz olduğunu da kabul ediyorsun? Masumi-san ile Hashimoto-kun’dan ıssız ada sınavındaki stratejinin nasıl yerle bir edildiğini duydum.Biraz araştırma yapsaydın, Koeunji’nin bu sınava dahil bile olmadığını öğrenirdin. Issız adada tüm hamleleri yapanın Horikita Suzune-san olduğu da ortaya çıkardı. Aradığın gizemli deha gerçekten var mı diye düşünmeden edemiyorum doğrusu.“
Sakayanagi keskin bakışları ve sözleriyle Ryuuen’e saldırdı.
“…Planların elinde patlıyor diye saldırmak için bahane arıyor olabilir…?”
Sakayanagi’nin sözlü saldırısına devam ettirmek amacıyla, A sınıfından birisi kısık sesle söylendi.
“Abartmayalım, Kitou. Ryuuen o kadar salak değildir.“
Hashimoto adında biriydi, Ryuen’e saldıran. Ryuuen bu saldırılara karşı tepki göstermedi.
Ryuuen bu durumlara aşinaydı çünkü.
“Çok komiksin, Sakayanagi. Katsuragi ile bir anlaşma yapmıştım.“
Söylenenlere karşı gelip tepkisini koymak yerine, konuyu değiştirip saldırıya geçti.
“Anlaşma derken? Ah, hatırladım şimdi. C sınıfının adadaki yardımına karşılık, kişisel puan ödemesi yapılacaktı. Mezuniyete kadar her ay 20.000 puan ödemesi idi detaylandırırsak. Değil mi?“
Sakayanagi tereddüt etmeden cevap verdi.
“Ha? Nasıl yani? Arkadan iş mi çeviriyordunuz? Buna nasıl izin veriyorsunuz!?”
Sudou şaşkınlığını ve duruma olan şikayetini belirtti.
“Kurallara aykırı değil. İki sınıfında ortak kararı ile alınan bir anlaşmaydı. C sınıfının sınıf puanına karşılık, onlara kişisel puanımızla ödeme yapıyoruz. Yani, kişisel puan karşılığında sınıf puanı alındı.“
A ile C arasında bir ittifak kurulduğunu biliyordum ama böyle bir anlaşmadan haberim yoktu. Anlaşma çok iyiymiş. Tüm sınıf puanlarını kullanıp A sınıfını 270 puanla bıraktılar.-30 puan da Sakayanagi’nin devamsızlığı… buna karşılık 20,000 kişisel puan..
Ilk bakışta C sınıfı karlı çıkıyor gibi gözükse de, sınavda önemli olan sınıf puanıydı. Sınıf puanı, sınıfınızın seviyesini belirliyordu çünkü.
Kişisel puanlar, bonus gibi bir şeydi. Katsuragi puan kaybetmişti, kaybetmesine ama böyle bir anlaşma yapmasaydı, ya aynı sonuca ulaşacaktı ya da daha kötüsüne..
Aslında demeye çalıştığım sınıflar arasındaki puan farklının fazlasıyla önemli olduğu.
Issız ada sınavında her zamanki gibi bir yönelimle ilerletmeye çalışsalardı, hiç puanları kalmayacaktı ve B sınıfı ile aralarındaki fark kapanacaktı…
Fakat uzun zamandır sakladıkları bu sırrı neden açığa çıkarttıklarını anlayamadım..hem de şimdi?
Sakayanagi, Ryuuen’i zorlamak mı istiyordu? Ikisi de birbirine aşık atıyor? Sanırım olan buydu.
“Bu konunun açığa çıkması beni zora sokmaz, sizi sokar. Diğer sınıflar, sizden her ay 20.000 puan ödeme aldığımızı öğrenecekler. Siz bilirsiniz.“
“Duyurmak istersen, bizzat ben hallederim. Hiç endişen olmasın. Zaten bu anlaşma fikri, Katsuragi-kun’dan çıkmış.“
Ada sınavında olmayıp olaylardan tamamen bağımsız olan Sakayanagi, bu olayın yayılmasına karşı endişelenmiyordu.
Hmmm, sınıfına gereksiz bir şey yapmamaları talimatını vermiş olmalı. Kastsugari ile arasında yaşanan mücadeleye kilitlendiğini düşünürsek, özellikle konuyu askıya almış olabilirdi.
Hatta şuanda da Katsuragi düşük bir profil çizerken, Sakayanagi sınıfa liderlik ediyordu..
“Kahretsin. Demek C sınıfının her ay garanti harçlıkları var.“
“Aldanma bunlara, Sudou-kun. C sınıfı, sınıf puanından vazgeçerek almış. Kazançlı çıktılarını söylemek imkansız. “
“Öyle mi diyorsun, Suzune? Ada sınavında 200 puan kazanabilirdik biz? Hatta, şuan A sınıfı bunun bedelini ödüyor. A sınıfı güçten düşmedikçe de ödemeye devam edecek. “
“Yanılıyorsun. Kişisel puan ile sınıf puanı farklı şeyler.“
Hedefleri A sınıfına ulaşmaksa, Horikita haklıydı. Kazançlı çıkmaktan çok zarara uğramışlardı.
Fakat her ay 800,000 puan harçlık alıyorlardı A sınıfından… bu da azımsanacak bir tutar değildi.
C sınıfı tüm sınıf puanını kaybedip dibe vursa dahi, her ay düzenli bir harçlıkları var demekti.
Sakayanagi’nin tarafı onları kışkırtmaya devam etse de, Katsuragi’nin tarafı onlara bedava 3 yıllık harçlık sağlamış…
“Bitti mi? Sürekli konudan konuya geçiliyor. Sizin bu anlamsız sohbetinizden bıktım artık. Daha fazla katlanamıyorum. Resmen değerli vaktimi hiç ediyorsunuz.“
“Dur biraz, Kouenji. Bana cevabını söylemedin.“
Bir şeyler hatırlar gibi kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı, Kouenji.
“D sınıfında zeki birisi, ha? Hiç böyle bir ihtimali düşünmemiştim… kendini riske atarak o kişiyi aramıyor musun? Seni bu zevkten mahrum etmek istemem, kendin bul. Benim tek isteğim, bu okulda gençliğimi yaşamak. Bu okul, beni bir şeylere zorlasa, yorsaydı belki farklı olurdu ama öyle bir durum söz konusu değil. Tek derdim güzel kızlarla zaman geçirip, zarafetimi korumak. Bu kadar.“
“Yani sınıflar arası çatışmaya dahil olmayacağım mı diyorsun?”
“Hiç dahil olmadım, olmayacağım. Başından beri bunu anlatmaya çalışıyorum. Benim için, C sınıfı ile A sınıfının farkı yok. Buradaki herkes boğucu ve can sıkıcı.“
“Ne dedin lan sen!? Ryuuen-san, bu çocuk bizimle dalga geçip duruyor! Ona bir ders vermek şart oldu!”
Hakarete uğrayan Ishizaki yumruğunu kaldırdı. Kouenji’nin sözlerini tercüme edip aktaran kişi, Ryuuen’den önce Sakayanagi oldu. Ama o da sürekli dalga geçip gülerek olaylara müdahale ediyordu.
Kouenji’nin sözlerinde inkar edilemeyecek bilgiler mi vardı?…
“Duymamazlıktan gelemem ki ben.. Ejder Çocuk, —“
Bu sözlerini duyar duymaz Ryuuen aradaki mesafeyi bir hışımla kapatarak Sakayanagi’ye doğru bir tekme savurdu.
“Oha—!?”.
Hashimoto panikleyip Sakayanagi ile Ryuuen arasına girip tekme ona gelmesin diye sol kolunu feda etti.
Hashimoto tekmenin etkisiyle kendisini yerde buldu sonra…
Hashimoto araya girmeseydi, tekme büyük ihtimalle Sakayanagi’nin yüzüne denk gelecekti. Hashimoto ile diğer erkek öğrenci Kitou beyaz eldivenlerini takıp Ryuuen’e karşı hazır pozisyon aldılar.
“Damarına mı bastım yoksa?”
“Bana bir daha öyle hitap edersen, seni öldürürüm demiştim.“
“Yeter artık. Farkında değil misin? Bu tavırların sorunlu.“
Yaşananlara seyirci kalamayan Horikita onu uyarmaya çalışsa da Sakayanagi, Horikita’yı durdurarak müdahale etti.
“Az önce bir sorun yaşanmadı değil mi, Hashimoto-kun?”
“Hayır. Ayağım kaydı düştüm.“
Hashimoto , kıyafetindeki tozları çırparak savuşturarak yavaşça ayağı kalktı.
“Cevabını duydun, Horikita-san.“
“….delisiniz siz. Ikiniz de.“
Sakayanagi’nin liderliğindeki A sınıfı, böyle bir güç ve şiddet gösterisine karşı tek kelime dahi etmiyordu.
Aksine, onlar da bu oyunu sürdürmeye istekliydiler.
“Kusura bakma, Ryuuen-kun. Senin üzerine fazla geldim.“
Özür diledikten sonra, Kouenji’ye döndü.
“Asıl meselemize dönelim. Az önce ben de dahil buradaki herkesin sıkıcı olduğunu söylerken ne demek istiyordun?”
Sakayanagi için, Kouenji’nin az önce vurguladıkları, Ryuuen’den daha önemliydi?
Ryuuen de olaya karşı sessiz kalarak geri çekildi.
“Bu ne demek yahu…..”.
Horikita’nın şaşkınlığı ve öfkesi anlaşılıyordu. Buradaki herkesin kendine has garip huyları ya da ‘zevkleri’ vardı.
“Nedenini merak mı ediyorsun, Küçük kız?” [Ç.N: İngilizce Little girl diyor.]
Sakayanagi’nin oturduğu banka doğru ilerledikten sonra, Kouenji avucunu açıp ona doğru uzattı.
“Kuku. Küçük kız, ha? Çok güzel bir ad, bayıldım.“
Ejder Çocuk lakabından sonra intikam vakti sanki ona gelmiş gibiydi, Ryuuen kahkaha attı.
“Kouenji-san’sın değil mi? İngilizcenden dolayı anlayamadın sanırım. Ben küçük kız değilim.“
“Fu. Fu. Fu. Buna ben karar veririm, sen değil. Yanlış kullanmadım hem. ‘Kız’ kelimesi, yaşın ve fiziksel görüntünle uyumlu. Kısacası, sana böyle hitap edeceğim. “
“Yanılıyorsun. ‘Küçük kız‘ ilkokula giden çocuklara deniyor. Kurallar, ne zaman istersen kullanasın diye değil, insanlar uysun diye var.“
“Ben halka ayak uydurmaktan yana değilim pek canım ya.“
Saçını geriye doğru eliyle taradı.
“…yeter artık, Kouenji.“
Kitou bir adım öne gelip elindeki beyaz eldivenleri çıkartmaya yeltendi.
Ilk başta elini soğuktan korumak için eldiven taktığını sanmıştım ama öyle değil gibi?
“Bu çocuğun nesi var? Eldivenlerini çıkarınca şeytan falan mı çıkacak sanıyor?“
“O ne demek, anlamadım?”
Sudou ‘Şeytan’ deyince, merak edip soruverdim.
“Bilmiyor musun? Eskiden çok popüler olan bir manga vardı. Beyaz eldivenleri çıkarttıklarında, ortaya savaşacak bir şeytan çıkardı. “
Hiç duymamıştım… gerçi hiç manga da okumadım ya. Neyse.
“A sınıfıyla bir işimiz yok. Geri çekilin.“
“En azından şu çocuğun ses tonuna ayar yapayım, izin verin ne olur.“
“Fufufu, benim için kavga ediyor olmanız güzel. Kendimi iyi hissediyorum, gerçekten. Ama benden yaşça büyükleri tercih ediyorum..“
Kouenji, A ve C sınıfının temsilcileri, Sakayanagi ve Ryuuen, ile alay ediyordu.
Topluma ayak uydurmaması, kendisine ait prensiplerinin olması, onu güçlü yapıyordu. Bir nevi, ‘delilik‘ yalan ve şiddet kadar güçlü bir silahtı.
“Bugün seninle işimizi bitirdik. Kaybol hadi.“
Ryuuen için dahi, Kouenji gibi biriyle uğraşmak zordu.
Ondan bilgi edinemeyeceğini anlayınca, Kouenji’yi gitmesi için zorluyordu.
“Peki, madem. Görüşürüz.“
Karmaşık birisi olması Kouenji’yi, ‘günün kasırgası’ yapıyordu.
Bu olay da böyle kapanınca, sessizlik hakim oldu.
“Gösteri bittiğine göre, geri dönelim mi?”
“Sakayanagi, üçüncü dönem görüşeceğiz.“
“D sınıfı alt edebilirseniz, size kapım her zaman açık.“
Bu sözlerden sonra, A sınıfı olay yerinden ayrıldı.
“Biz de gidelim, Horikita?”
“Evet…..buraya daha fazla katlanabileceğimi sanmıyorum zaten.“
Sudou yerdeki tüm parçaları toplamıştı. Her şey normale döndü diyebiliriz herhalde.
“Kouenji’ye olan ilgisi tahmin ettiğimden daha az çıktı….”
Horikita, Ryuuen’in tavırlarından şüpheleniyordu. Tabii, C sınıfının tavrından da…
“…onu böylece salacak mıyız?”.
“Aradığım kişi o olsaydı, asla bırakmazdım.“
“Çok şüpheli birisi. Söylediklerinden ne düşündüğünü seçemiyorum. Yalan söylemiş olma ihtimali de çok yüksek, değil mi?”
“Düşünce tarzımız aynı değil. X ile aynı kafadanız. Kouenji’nin perde arkasından iş yürüteceğini sanmıyorum. Horikita ile iş birliği yapacak birisine de benzemiyor?”
“Evet, hayal etmesi bile zor. Peki, neden Kouenji’yi hedef seçtin?”
“Kouenji’ye neden bu kadar çok takıldın?”.
Kouenji’den gözlerini çeviren Ryuuen bize doğru yöneldi. Yüzünde hınzır bir gülümseme vardı.
“Fısıldayıp duruyorsunuz, ne dediğinizi anlayamıyorum.“
Ryuuen’in tavırlarını anlayamayan Sudou, ona dik dik bakıp yumruğunu gösterdi.
“Aptallar geri çekilsin.“
“Ne dedin sen!?
Horikita, Sudou’yu bir bakışıyla durdurdu..
“Ryuuen-kun, sınırı aşıyorsun. Zor işler peşindesin.“
“O zaman doğru yoldayım demektir.“
Kınanmasına rağmen Ryuuen hiç umursamadı. Aksine yaşananlardan zevk alıyor gibiydi.
“Bugün adaylarda azalma oldu, Suzune. Hani şu arkana saklanan kişi var ya. “
“Ne demek istiyorsan kendine sakla. Dinlemeyeceğim. Sınıf arkadaşlarımdan uzak dur, yeter.“
“İstediğim kişiyle iletişime geçer, istediğim kişiden uzak dururum. Burada kurallara aykırı bir durum söz konusu bile değil.“
Kuralları çiğneyen kişi, şimdi de kuralları kendisine kalkan olarak kullanıyordu.
“Bu oyun yakında bitiyor ama. Finali dört gözle bekliyorum.“
Bu sözlerinden sonra, Ryuuen, uzaklaşan A sınıfına baktı, ve yürüyerek yanımızdan ayrıldı.
“Sonunda gitti. Biz de dönelim. Hirata-kun’a yetişelim.“
“Ryuuen denen çocuğun nesi var? Neyin peşindeydi anlayan var mı?”
“Hiçbir fikrim yok. Anlayabilen de yok bence.“
Ryuuen…hazırlıklarını tamamlamıştı anlaşılan.
Bu gelişmeden haberdar bir şekilde onun gidişini izledim.