Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 18 - Bugün Burada
Cilt 7 – Bölüm 18 – Bugün Burada
Saat 14.00 civarı, buluşma zamanından biraz önce, bir kişi çatı katına giren kapıyı açtı. Bugünün yıldız oyuncusu, soğuktan gergin bir halde tam önümüze gelerek durdu.
“Kuku. Geleceğini biliyordum, Karuizawa.”
Telefonumu kapatıp cebime koydum.
Ibuki ile Ishizaki, hafif gergin bir halde Karuizawa’ya baktılar.
“..Sabah gönderdiğin mail de neyin nesi?“
“Sormana gerek var mı cidden? Ne demek istediğimi anladığın için buralara kadar gelmedin mi zaten?”
Karuizawa’ya gönderdiğim mesaj şöyleydi:
[Manabe’gil bana geçmişinden bahsetti. Okul bittikten sonra, çatı katına tek başına gel. Birine anlatırsan, yarın tüm okul geçmişini öğrenir.]
Manabe’gilden bahsedince, Karuizawa ciddiyetimi anlayarak buraya tıpış tıpış gelecekti, biliyordum.
“Sırrını saklamakta diretiyorsun anlaşılan. Gerçi, geçmişinin duyulmasına da izin veremezsin, tabi.”
X, onun geçmişinden haberdardır. Büyük ihtimalle panikleyip ona haber vermiştir. Ama umurumda değil.
Az önce de dediğim gibi, X’e mail gönderdim.
Karuizawa’nın defterini dürüp eline veriyorum diye mail attım.
Karuizawa’nın ondan yardım isteyip istememesi önemli değil kısacası. Bir taşla iki kuş vurmak; en büyük hedefimdi.
“Yalnız gelmene şaşırdım ama.”
“Yalnız gel demedin mi…..?“
“Kuku. Öyle dedim galiba.”
X’in kimliğini gizlemek için böyle önlemler alması normaldi. Karuizawa, X dışında başka kimseden yardım dileyemezdi.
Çünkü başka birinden yardım isterse, kimliği ortaya çıkacaktı.
Aynı şey, kimliğini saklayan X için de geçerliydi. İkisi de kendisini korumak istiyordu. Dahası, seçim yapacak pozisyonda da değillerdi.
“Derdiniz ne bilmiyorum ama… hava çok soğuk. Çabuk bitirelim bu sohbeti.”
Karuizawa ellerini ovuşturdu. Durumdan haberi yokmuş gibi yapmasının bir anlamı yoktu…
“Peki buralara kadar neden geldin? Mailimi görmezden gelebilirdin?”
“Çünkü—asılsız dedikoduların çıkmasını istemedim.”
Sakin görünmek için elinden geleni yapsa da blöf yaptığı belliydi.
“Asılsız dedikodu mu? Buradaki herkes biliyor ki? Liseye başlamadan önce sana zorbalık yapıldığını. “
“……“
Saklamaya çalışsa da gerçek, tavırlarından belli oluyordu.
“Manabe’gilin geçmişini öğrenmesi çok talihsiz olmuş canım ya. Birini suçlamak istiyorsan, bu hallere düşen kendini suçla.”
“..neyin peşindesiniz? Beni tehdit ederek bir şeyler elde edebileceğinizi falan mı sanıyorsunuz?“
“Sadece zaman öldürüyorum desem, inanır mıydın?“
Ona baskı yaparak bana olan savunmasını kırıyordum.
“Bana zarar verirseniz…. sizi anında okula şikayet ederim.”
“Hadi ama. Buraya kadar başka seçeneğin olmadığı için gelmedin mi? Kimseden de yardım istememişsindir sen.”
“..Ryuuen, bu kadar kibirli davranmaya gerek var mı? Belki bir hilesi falan vardır, tuzağa düşmeyelim sonra.”
Ibuki, tek geldiği için bir numarası, hilesi, olduğunu düşünüyordu.
“Karuizawa, X’den başkasına güvenemez. Endişelenmene gerek yok. Bizimle konuşmasını kaydetse bile, koz olarak kullanamaz. Geçmişinin ortaya çıkmasından korkuyor çünkü. Elimizdeki kozu iyi kullandığımız sürece, bize karşı gelemez.”
“Ama—“
“Yeter. Sessiz ol.”
Ibuki’nin ne geveleyeceğini biliyordum. Manabe’gilin nasıl tehdit edildiğinden bahsedecekti. Kanıt olduğundan falan.
Tekrar zorbalık etmeyeceklerine dair söz vermeye zorlandılar. Sonra da tehdit edilerek kullanıldılar…Kendi ayaklarına sıkmalarını istediler: C sınıfın bilgisini sızdırdılar.
Ibuki ise, benzeri bir şey yaşanır diye endişeliydi.
Fakat, böyle bir şey olmayacak.
Çünkü bizim de elimiz dolu: Karuizawa’nın zorbalık geçmişi ile.
Bu kozu iyice kullanmayı bildiğimiz sürece, korkmamıza gerek yoktu. Bizi köşeye sıkıştırmaları demek; Karuizawa’yı köşeye sıkıştırmaları demekti.
Çift taraflı kılıç gibi.
Karuizawa’ın geçmişini ortaya çıkarmak isteseydim, onu tehdit etmeme gerek yoktu.
Şuan elimdeki bilgiyi kullanarak, azımsanmayacak bir başarı elde edebilirdim. Fakat, ortaya çıktığında her şey biterdi.
Çift taraflı kılıç, artık kullanılamaz hale gelirdi. Karuizawa’nın dünyası başına yıkılır, X’in kim olduğunu öğrenemezdim.
Karuizawa’nın arkasındaki kişiyi ortaya çıkartmak istiyordum.
Bugün hamlemi yaptığıma göre, X’in kimliğini öğrenmek zorundayım, hem de bugün burada.
Karuizawa ile X arasındaki ilişkinin ne kadar derin olduğunu öğrenmeliyim önce.
“Hadi sadede gelelim. Sen de bu iş çabuk bitsin istiyorsun zaten. Arkandaki ismi söyle. Kim olduğunu söylersen, geçmişin bende gizli kalır.”
“Ne demek istediğini anlamıyorum.”
Karuizawa artık daha net tepkiler veriyordu. D sınıfının arkasındaki ismi aradığımı da biliyordur. Fakat onunla arasındaki ilişkiyi çözdüğümün farkında değil.
“Manabe’gil sana zorbalık ettiğinde, seni kurtaran kişi X’di, değil mi?“
“N-ne? Saçmalama.”
“İnkar etmenin manası yok. Kanıtlarım var.”
“..kanıt mı?“
Anlaşılan X, Karuizawa’yı tahmin ettiğimden daha fazla kullanıyordu.
Karuizawa’yı konuya yavaş yavaş ısındırarak her şeyi dökülmesini sağlayacağım.
“Manabe’gilden seni X nasıl kurtardı biliyor musun?“
“Bilmiyorum. Böyle X falan diyorsun ama bana zorbalık eden olmadı.….“
“Tamam, tamam. Inkar edeceksin yani. O zaman sana direkt çıkarımımı söyleyeyim. “
Ben bir şeyler söylemesem, Karuizawa’nın harekete geçeceği yoktu.
“X, Manabe’gili zayıf noktasından vurmuş. Sessiz kalmazlarsa ve sana zarar verirlerse, onları okula şikayet etmekle tehdit etmiş. Böyle sessiz kalmışlar. “
Karuizawa tek kelime etmeden bana baktı.
“Kuku, anladım! Demek onları nasıl susturduğunu biliyordun.”
“B-ben bir şey demedim.”
“Sözlerinle değil, tabii. Gözlerinle söyledin.”
Sözlerime devam ettim.
“Eğer bu kadarla bitiyorsa, çok normal bir hikaye olurdu. Ama X burada durmadı. Manabe’gili, spor festivalinde bana ihanet etmeye zorladı. Haberin var mıydı? Onları casus olarak kullanıp bilgi sızdırtmış. Tabii, yine aynı tehditle. Sana zorbalık ettiklerini ortaya çıkarırım diye yani.”
“Neyden bahsediyorsun?…anlamıyorum. Tek kelimesini bile….“
“Yalan söylemesen artık? Spor festivalinde olanlardan da haberin var gibi. “
Bir ihtimal…. Karuizawa da X’in kimliğini bilmiyor olabilir miydi?… ücretsiz hatlardan birini kullanarak onunla iletişime geçmiş olabilirdi…
Hayır. Karuizawa böyle birisine, kimliğini gizleyen, yüzünü dahi görmediği birisine itaat etmezdi.
Dahası kimliğini bilmiyor olsaydı, bir noktaya kadar yaşananları kabul eder; kimliğini bilmediğini söyleyerek konuyu kapatırdı.
Her şeyi inkar edecek olsaydı, mantıklı bir sebebi olurdu zaten.
“Bana saldıran X’in kimliğini öğrenmek istiyorum. Geçmişin umurumda değil. Onun kimliğini söyleyerek akıllık edeceksin, haksız mıyım?”
“Cevabım aynı. Kaç kez sorarsan sor. Hava gerçekten çok soğukmuş…“
Çok hafif kıyafetler giyiyordu. Burada uzun kalmaya niyeti yok gibiydi.
“Tabii, soğuk dediğin gibi. Hadi dökül de yurduna dön?“
“Benim söyleyecek bir sözüm yok.”
“Anladım. Demek X’i korumak istiyorsun… ve geçmişinin ortaya çıkması umurunda değil?“
“…….“
Karuizawa zor bir seçim yapmak zorundaydı.
Ona saldırırsam sessiz kalmaktan başka çaresi yoktu.
Kimi seçerse seçsin, iki taraftan biri onu düşman belleyecekti. Uzun süre düşünüp bir karar vermesi gerekirdi; ama sonuç değişmeyecekti.
“Düşünmene gerek yok. Artık kaçışın yok. Seçim hakkın çok kısıtlı sen de biliyorsun. Şuan için en iyi seçeneğin de o kişinin adını vermek olacak.”
Ancak o kişinin ismini verirse, Karuizawa geçmişini koruyabilecekti.
Şuanki bulunduğu pozisyonda, X’i kurban etmek onun için en doğru seçenekti.
“..eğer, eğer dediğin gibi arkamda birisi varsa, sana o kişinin adını doğruyu söyleyeceğimin garantisi yok değil mi? Kimliğinden nasıl emin olacaksın?“
“Nasıl emin olacağız, Ryuuen-san. Karuizawa haklı……“
Ishizaki da izinsiz konuya daldı. O da bu konuda endişeleniyormuş demek.
Karuizawa’yı desteklercesine itiraz edince, ona yardım etmiş oldu..
Ishizaki’yı bir bakışımla susturdum. İşime karıştığını anlayan Ishizaki, özür dilercesine bakarak sustu.
“Yalan söylediğini anladığımda senin geçmişini ortaya çıkarırım..?“
“Ama—“
“Kendini kurtarmak için gerçekleri anlatmak zorundasın.”
Güldüm. Karuizawa ise keskin bakışlarıyla bana baktı.
“Ben aptal değilim. Gerçeği söylesem bile beni tekrar tehdit edeceksin. İsteklerin yerine gelsin diye her seferinde oyuncağın olacak değilim.”
“Kuku. X’in Manabe’gili kullandığı gibi seni de kullanmayacağımın garantisi yok tabi…ama.. başka çaren var mı ki?“
“Sana ne arkamda birisi var ne de yok derim. Kimsenin adını da veremem. Kısacası, benden hiçbir şey öğrenemeyeceksin.”
Anlaşılan Karuizawa, sessiz kalmanın en mantıklı olduğunu düşünüyordu. Kötü bir karar değildi, ama en iyi karar da değildi.
“Sessiz kalsan dahi, geçmişini ortaya çıkaracağım biliyorsun değil mi? “
“Arkamda birisi olduğunu düşüyorsun. O kişinin kimliğini belirleyemediğin için peşime düşüyorsun. Bu şansını çabucak tüketme niyetinde de değilsin.”
“Anladım. Diyorsun ki geçmişini ortaya çıkarırsam hiç söylemeyeceksin. Benim de X arayışım devam edecek.”
Karuizawa bunu demeye çalışıyordu. Sözlerimden sonra gözlerini devirdi.
“Açıkçası, X’in kimliğini vermemen benim için önemli değil. Zamanımız çok. Ilerde onu bulabilmek için pek çok fırsatım olacağı gerçeğini atlıyorsun da zaten.”
“İlerde sana bizzat saldırırsa, anca öğrenirsin. Ki senin peşinde olduğunu biliyorken, sence arkasında iz bırakır mı?… hayır.”
Tahmin ettiğimden daha iyi çıktı. Kurnaz ve açık sözlü birisi.
X’in benimle aynı kafa yapısına sahip olduğunu varsayarak, Karuizawa’yı kurtarma sebebinin D sınıfındaki sosyal statüsünden yani, ‘işe yarar eleman’ olmasından dolayıdır.
X, gözünü kırpmadan insanları kullanan birisiydi. Karuizawa’yı bir kenara atmaktan da çekinmeyecek bir karakterdi.
X’in D sınıfını yükseltmek için çabaladığı kesindi. Fakat, kimliğini saklamak önceliği olabilir.
Karuizawa’nın ipini kendim çekersem, kimliğini hiç öğrenememe ihtimalim vardı.
X, şuan olduğundan daha fazla kimliğini saklarsa, ilerde… eğlenme şansım da azalacaktı..
“Sadece kendini savunmakla kalmadın, bir de bu kadar ileri görüşlü oldun yani?“
Karuizawa’nın buraya eli boş gelmesi garip olurdu. X’den tavsiye almış olabilirdi… ama çok düşük bir ihtimaldi.
“Şimdi anladın mı? Anlaştıysak gidiyorum?“
Telefonuma baktım. Herhangi bir bildirim yoktu. X’e gönderdiğim mail onu etkilememiş olabilir miydi…? onu açığa çıkartmanın kolay olmayacağını biliyordum ama..
O zaman, biraz risk alarak yeni bir hamle yapmalıyım.
“Tek istediğim, X’in adını vermen. Eğer kimliğini biliyorsan, şuan benim için en iyi seçenek ağzındaki baklayı çıkartmak.”
Bunu sen istedin, X.
Karuizawa’yı kurtarmak yerine kendini saklamaya devam etmenin sonucu bu.
“..tehdidin başarısız olduğuna göre, beni nasıl konuşturmayı planlıyorsun?“
“Belli değil mi? İşkence ile, geleneksel bir konuşturma aracı.”
“Ryuuen-san, ciddi misin…?“
“Ibuki, Karuizawa’yı tut. “
“Neden ben? Kendin yapsana?“
Ibuki, yapacaklarımızdan hoşnut olmadığı için, emrime itaat etmedi.
“Tut dedim.”
“Ben karışmayacağım. Neresinden bakarsan bak, bu iş çok tehlikeli. Riske değmez.”
“Çok kötüsün ama, Ibuki. Kaç kez başarısızlığa uğrattın bizi. Yapman gereken güvenimizi geri kazanmak oysa.”
Ibuki’nin kolunu tutup sıkıca çektim.
“Merak etme. Tüm sorumluluk benim. Asla geri çekilme. Tut onu.”
“Cık cık……“
Tekrar Ibuki’ye emir verdim ve çalışmasını sağladım.
Ibuki gönülsüzce Karuizawa’ya yaklaştı.
“N-ne?“
“Mecburum. Kusura bakmayacaksın artık.”
Ibuki hemen Karuizawa’nın arkasına geçerek iki eliyle kollarını kavradı.
“Ow!“
Karuizawa çığlık attı. İsteksiz tavırlarına rağmen Ibuki, onun direncini tamamen tüm gücüyle kırdı.
Dövüş sanatları bilen Ibuki’ye karşı, Karuizawa’nın karşı koyması imkansızdı.
“Ishizaki, kovaları suyla doldur. Iki kova ile başlayalım. Alt kattaki lavaboyu kullanan yoktur şuan. Erkekler lavabosunda temizlik için kullanılan iki kova var, onları doldur gel.”
“Ne? Su mu? Kovaları ne yapacağız?“
“Sen de mi itaat etmiyorsun yoksa?“
“H-hayır. Hemen geliyorum!“
Ishizaki panikle düşecek bir halde koşarcasına giderken Ibuki’nin yanında geçti.
“Ishizaki gelene kadar konuşalım mı biraz, ne dersin?“
“Hayır! Bırakın beni!“
Karuizawa tüm gücüyle İbuki’ye karşı koymaya çalışsa da başarılı olamıyordu.
Onun kaçmasına engel olmak için değil; birazdan yaşanacaklardan dolayı korksun diye onu tahrik etmeye çalışıyordum.
Karuizawa’nın çaresizce direnmeye çalışmasının sebebi de, birazdan başına gelecekleri bilmesindendir.
“Saçımın teline zarar verirseniz, sizi okula şikayet ederim!“
“Kukuku. Ne kadar sertmişsin. Bir de buraya kadar gelmişsin. X seni yine kurtarır sandın değil mi?“
Kaç kez sormama rağmen aynı cevabı verdi. Israrla o kişinin varlığını reddediyordu.
“Bu sadece tahminim ama. Doğru mu sen söyle? D sınıfı arkadan idare eden X, seni acil durumlarda koruyacağına dair söz verdi değil mi?“
Karuizawa’nın gözleri onu ele verdi. Saklamaya çalışmasına rağmen, saklayamıyordu.
“Sorun ne biliyor musun? Aksi halde bu puzzle tamamlanmıyor. Senin bu bok gibi olan karakterin diğer kızların da senden nefret etmesine sebep olmuştur. Belki Manabe’gil dışında başka bir grup daha sana saldırmıştır, kim bilir.”
Ibuki, bakışlarını Karuizawa’dan bana çevirdi.
“Her gün gerçeği bilenlerden dolayı korku içinde yaşamışsındır. Şimdiye kadar kimse fark etmedi, öğrenmedi de. Arkadanki kişi her kimse, sürekli seni korkuyor da ondan.”
“Sen de ona X diyorsun?“
Ibuki sordu.
“Şimdi—ama eskiden böyle değildir? Çünkü X, Manabe’gilin sana saldırdığı zaman öğrenmiştir…. yani, önceden Hirata ile sevgili olarak kendini koruyordun.. doğru mu tahmin ediyorum?“
Karuizawa gözlerini kocaman açtı.
“H-hayır…..“
“Doğru ama? Beni niye küçümsüyorsun, anlamıyorum, Karuizawa.”
Gözlerinin içine bakarak, bir şeyi fark ettim.
X de aynı şeyi yapmış..
“Ahh…….!?“
Sonunda sevimli bir yanını göstermeye başladı.
“..Ryuuen, nasıl anladın?“
Şaşıran sadece Karuizawa değildi, Ibuki de şaşkındı. Merakını gizleyemiyordu.
“İş deneyime gelince, hayatımda bir sürü insan tanıdım. Benim için çocuk oyuncağı.”
“Huff, huff. Kusura bakmayın. Beklettim.”
Panikle su doldurmaya giden Ishizaki, birkaç dakika içinde elleri dolu geri döndü.
Kovalar, % 80 doluydu. Ibuki kovaları görünce sormadan edemedi.
“İki kova mı? Nasıl bildin?“
“Bu okulda kaç güvenlik kamerası var onu da bilmiyorsunuzdur siz?“
“Ha? Nasıl bilelim?”
“Biraz dikkat edince her şey anlaşılıyor. Biraz araştırınca da doğru çıkarımlar da bulunabiliyorsunuz. “
Her gün, okuldaki güvenlik kameralarının yerini dikkat çekmeden inceleyerek tespit ettim.
Lavabolarda ikişer kova tutuklarını da öğrendim.
“İlk önlemlerimden biri, Ishizaki’gilin, Sudou’ya saldırmasıydı. İşin komik yanı, D sınıfından bir tanık çıkması oldu.”
Ishizakinin yüzü kızardı.
Eğer tanık olmasaydı, C sınıfı çok kazançlı çıkacaktı.
“Seni uyardım. Uyarmadım mı, Ishizaki? Ne olursa olsun, asla hatalı olduğunu kabullenme dedim.”
“E-evet…..o zaman çekindim ve…..“
Ishizaki’gil sahte kamera hilesiyle kandırılıp kendilerini ele verdiler.
“Başta okul disiplinle yönetiliyor sanıyorsunuz ama gerçek hiçte öyle değil. Işleri nasıl yürüttüğünüze bağlı olarak, şiddet kullanmak serbest olabiliyor.”
Etrafta bunun mümkün olduğuna dair ipuçları vardı.
“Siz büyük ihtimalle anlamazsınız ama zekilerin çoğu sürekli deneme yanılma yaparak neyin işe yarayıp neyin yaramadığını öğreniyor.”
Bu okula girer girmez ilk yaptığım şey, bu gizemli okulun ‘kurallarını’ öğrenerek onları nasıl ekarte edebileceğimi araştırdım.
Okula girdikten sonra sistemi anlamanın yanı sıra yaptığım bir diğer şey de özel puanların kullanılabilirliğini ölçmek oldu.
“Hiç okuldaki sınav sisteminin garip olduğunu düşündünüz mü? ıssız ada sınavı, gemi sınavı ya da kağıt karıştırma sınavı. Üst sınıflardan birine sorarsanız genel olarak bilgi edinebiliyorsunuz. Fakat detaylı sorduğunuzda tatmin edici bir cevap duymak mümkün değil. Neden sizce hiç düşündünüz mü?“
“..her yıl sınavlar değişiyor. Bu yüzden de kurallar da farklı.”
“Evet. Her yıl sınavlar aynı değil. Fakat asıl gizem; ‘her sınıf döneminin’ kurallarının farklı olmasında.”
“Nasıl yani, Ryuuen-san?“
Üst sınıflara sorarak sınavlardan kolayca geçilebilseydi, o zaman sınavların bir anlamı olmazdı. Ayrıca, soruları alabilmek için öğrenciler arasında, üst sınıfları pohpohlama yarışı olur; saçma bir sisteme dönüşürdü her şey.
Böyle bir durumun yaşanmasını engellemek için de, ağır kurallar konulması gerekiyordu.
“10. sınıflar sınav bilgilerini açıkladığında direkt okuldan atılır gibi bir kural varsa eğer?“
Sınavın içeriğinin aynı olup olmamasına bakılmaksızın, buna benzer önlemler alınırsa ne olurdu?…
“O zaman —-kimse konuşmazdı.”
“Aynen öyle. Alt sınıflar sorsa dahi, cevap vermezler. Koskaca bir yıl boyunca sınıflar arası savaş verirken bir alt sınıf öğrencisi için kendilerini okuldan attırma riskine girmezler. Üst D sınıflarından birkaç kişiyle iletişime geçip kişisel puan karşılığı birkaç bilgi öğrenmek istedim. Fakat hiç başarılı olamadım. Böyle bir riske girmek istemediklerinin kanıtı da bu.”
“Eh..haklısın galiba. Komimya ile Kondou da bir süre önce üst sınıflara bir şeyler sordu. Hiç cevap alamamışlar. Hatta sormamaları gerektiğine dair garip bir hisse kapılmışlar. Öyle garip tepki vermişler ki.”
Yasak olduğu içindir. Hatta bizim bilmediğimiz, henüz anlayamadığımız daha detaylı kurallar da olabilir. Zamanı geldiğinde anlarız artık.
“Aynen bu şekilde, her seferinde kuralların sınırlarını araştırdım.”
Güvenlik kameraları, üst sınıf öğrencilerine rüşvet teklifi, A sınıfı ile kişisel puan karşılığı bir anlaşma yapmak vs…. yapabileceklerim ile yapamayacaklarımın sınırını çizmeme yardımcı olan şeylerdi.
“Bugün, Karuizawa’ya yapacaklarımız da bu deneylerden birisi.”
Karuizawa soğuktan titremeye başladı.
“Travmalar, birkaç sözden çok aynı şeyi tekrar yaşayınca ortaya çıkar.”
Manabe’gilin ifadelerine göre, Karuizawa’nın sert tavırları zorbalık görünce yerini korkuya bırakıyordu.
Ishizaki’ye gözlerimle işaret verdim. Ne demek istediğimi anlamıştır hemen.
Ibuki, Karuizawa’yı öne doğru itti ve kendisini geriye çekti. Ishizaki ise, Karuizawa’nın başından aşağı kovanın birini boşalttı.
“!?“
Bu soğuk kış gününde, soğuk suyu tüm vücudunda hissetmiştir.
Karuizawa olduğu yere düşerek şok içinde titremeye başladı.
Iki koluyla kendisine sarıldı. Az önceki sert tavırları bir kova suyla kayboldu.
“Bu konuşmana yardımcı oluyor mu? Ortaokulda yaşadığın deneyimi canlandıralım dedik.”
“H–hayır…….!“
Kulaklarını kapattı. Sanki hayaletlerden korkan küçük bir kız gibiydi, titremesi devam ediyordu.
“Bana bu kadarı yetmez. Seninle işimiz hala bitmedi.”
Telefonumu cebimden çıkartıp kayıt altına almaya başladım. Karuizawa’nın kahküllerini tutup kafasını hafifçe kaldırdım. Gözlerinden yaş geldiğini fark ettim. Şuan geçmişte yaşadığı travmalar aklına geliyordur.
“Zorbalık gördüğünün kanıtını çekiyorum. Eğer konuşmazsan, tüm okul haberdar olacak.”
Yalan söylüyordum tabii ki. Fakat Karuizawa’nın sağlıklı düşünecek durumda olmadığını bildiğim için yalan söylüyordum.
“Devam et, ağla. Bağır. Bana yalvar.”
“Hayır, hayır!!!“
Derine kazılmış yaralarını gün yüzüne çıkartıyordum.
“Bu ne ya. Sana hiç yardım etmemem gerekiyordu…..“
Ibuki gözlerini devirerek, gözlerini kaçırdı.
“Zayıfları ezmek kadar eğlenceli başka ne var ki?”
Bana saldıran insanlar aklıma geldi.
Kibirlenip böbürlenmesine rağmen bebek gibi ağlayan bir çocuk bile vardı… neyse,
Karuizawa’nın durumu farklı tabi.
“Başına gelmeyen kalmamasına rağmen, D sınıfında ön plana çıkıp böbürlenip duruyorsun. Önünde şapka çıkartmak gerek.”
böyle bir zayıf noktaya sahip olmasına rağmen, kendisine yeni bir kişilik kazandırmayı başarmıştı.
Hirata’yı kullanarak sınıfta bir yer edinmiş, X’in sayesinde de kendisini koruma altına almıştı.
“Söylemesi kolay, yapması zordur ama.”
Zorbalık mağduru birisi tekrar köle konumuna düşerse, bu işten kaçınması epey zor olurdu. Zorbalığın getirdiği bir kötü tohumdu; kurtulması zor olan.
“Bir ihtimal, bana boyun eğmeyecek birisi olabilirdin.”
Çömelerek onun titreyen bu haliyle dalga geçerek konuşmaya devam ettim.
“Fakat bilirsin ya. Insanın doğası kolay kolay değişmez. Sen değişmezsin. Sürekli koşulsuz şartsız zorbalık görmeye mahkum birisisin. Bunu aklından çıkartma.”
Ishizaki’nin ayağının ucundaki diğer kovayı altım. Bu sefer ben döktüm başından aşağı.
“!?“
Sessizce çığlık atan Karuizawa, toplayabildiği gücüyle kendisini gizlemeye çalıştı.
“Ishizaki, su getir.”
“T-tamam.”
Ishizaki , yerdeki kocaları alıp tekrar aşağı indi.
“Manabe’gili susturarak seni koruyan kişi kim?“
“Öyle birisi yok…..! Yok diyorum, yok. Yok!“
Kafasını bir sağa bir sola sallayarak defalarca inkar etti.
“Kuku. Saklamaya devam ediyorsun. Sağlam çıktın bayağı. Yoksa…? zorbalığa alışkın olduğun için mi ses çıkarmıyorsun? Belki bu senin için zorbalık bile değildir, ha?”
Karuizawa’nın kolundan tutup zorla yukarı çektim.
“..ben bakamıyorum ya.”
“Şimdi eğlence başlıyor.”
“Bunun neresi eğlence, korku filmi gibi.”
Ibuki buradan çıkıp gitmedi, aksine çatı katının kapısına yaslanarak izlemeye koyuldu; eğlenceye dahil olmak istemiyordu.
“X’in kimliğinden emin olayım, gideceğiz.”
“Peki.”
Sizi eğlendirmek için değil, Karuizawa’ya baskı yapmak için çaba harcıyordum.
Not: Kimse ruhunu şeytana satmasın diye bir bölüm daha çevirdim size 😀