Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 22 - Kampta 6. Gün
Cilt 8 – Bölüm 22 – Kampta 6. Gün
Salı gününün gelmesiyle kampın 6.gününe kadar gelmiş olduk. Bu arada, erkeklerden garip şikayetler duymaya başladım: < kızları özlemişler >… kafeteryadaki yemeği dört gözle beklemeye başlamışlar ve koşa koşa gidip sıraya giriyorlarmış artık.
Erkeklerle çevreli bir ortam fena değil ama mükemmel de değil işte.. Sabahın erken saatlerinde de şikayetler devam etti.
“Ahh, yeter artık. Erkek lisesine döndü bu iş. Erkek görmekten yoruldum artık.”
“Erkek lisesi olsaydı, şuan ölmüştüm.”
Bu son yoruma herkes hemfikirdi.
“Yanlış anlamayın ama…sizi görmekten sıkıldım arkadaşlar..”
En azından böyle basit sorunlarımız var diyelim. Ya yazın olsaydı, etrafta kokan erkekler, yarı çıplak gezmeler falan.. daha kötü olurdu. Bu arada, benim için daha rahat oluyor.
“Ahh, totomm……“
Temizlik yaptığımız sırada Keisei belini tutarak olduğu yere çöküverdi. Günlük dersler bazen değişiklik gösterse de, biz sabahları kahvaltı hazırlayıp temizlik yapmak zorundaydık.
Keisei, fiziksel olarak yetersizliğini kabullenip bundan yakınarak zorlandığını dile getirdi. Temizlememiz gereken yer büyük ama grubumuz küçüktü. Bir de aradan birisi eksilirse, diğerlerinin daha çok çalışması gerekiyordu.
“Kalçan mı acıyor? Savsaklama da çalış.”
Ishizaki, Keisei’ye yaklaşıp zorla kolundan kaldırmaya çalıştı.
“Sorumluluklarımın ben de bilincindeyim. Savsaklamayacağım, beni rahat bırak biraz dinleneyim.”
“O zaman işe koyul.”
Ishizaki hafif sesini yükselttikten sonra, işinin başına döndü.
Keisei hemen ayağa kalkmaya çalışsa da özellikle burktuğu bacağı ona izin vermiyordu.
“Offf.”
Keisei derin bir of çekti. Acısına dayanıp işlerini halletmek için kendisini zorluyordu. Ama yarınki sınavını etkileyecek, farkında değil.
“Sen dinlen.Ben senin işini hallederim.”
Keisei’nin temizlemesi gereken alanı temizlemeye karar verdim.
“Sana zahmet olacak, Kiyotaka.”
“Yardım etmeyeceğim de ne yapacağım, biz arkadaşız.”
Tam sorun çözüldü derken..
“Az önce ben hallederim demedin mi?“
Benim yardım etmemden hoşlanmamış olacak ki Ishizaki gözlerini benden kaçırarak müdahale etti.
“Ben hallederim.”
Bu cümleme rağmen, Ishizaki tatmin olmamıştı. Beni görmezden gelmeye devam ederek Keisei’ye ağır sözler söylemeye devam etti.
“Sen lider değil misin? Temizlikten bile yakınıyorsun, işten kaçıyorsun!”
“..Lider olduğumun farkındayım.”
Keisei’nin sorumluluk bilincine oynuyor resmen. Çocuğun kötü hissetmesi çok doğal yahu.
“Hayır, farkında değilsin. Şuan kendi işini başkasına kitliyorsun. Sen yapacaksın, başkası değil.”
“..Tamam ben yaparım.”
“İşte bu. Ne yaparsa yapsın, ona yardım etme, Ayanokouji.”
Ishizaki ilk defa bana hitap etti. Ardından da mesafeyi korurcasına birkaç adım geri attı.
“Ya Keisei temizlik yaparken daha kötü olursa?“
“Kötüleşirse, kendi kaybeder.”
Ishizaki, Keisei’nin ciddi rahatsızlanması durumunda grubun bunun bedelini ödeyeceğini umursamıyordu demek.
Albert, Ishizaki’nin yanına yaklaşıp kulağına bir şeyler fısıldadı ama dinleme niyetinde değildi. Albert bile durumun farkındaydı yani. İshizaki resmen kaşınıyor.
“Pardon, Kiyotaka. Ben hallederim.”
Grubun iyiliği için alttan aldı, Keisei. Ama Ishizaki ilk günden beri memnun değil bu durumdan.
Keisei’nin başkasından yardım umması hoşuna gitmemiş olabilirdi.. zaten bu durumdan Keisei de rahatsız olunca, kendi yapmaya karar verdi. Kendisini zorlayarak bizi de çıkmaza sürüklüyor gibi ama neyse.
Yani, bugün bir şekilde direndi diyelim. Ya yarın? Daha kötü olursa durumu…?! Asıl sınav gününde böyle zorlanması bizim dezavantajımıza olurdu. Özellikle fiziksel güç isteyen zazen ve uzun koşu için..
Ishizaki’yi bu konuda uyarıp ağzından çıkanı kulağın duysun demek istiyorum ama pek dinleme modunda değil.
“Oi, Ishizaki. Abartıyorsun, kardeşim.”
Yahiko, Ishizaki’ye laf attı.
“Temizlik yapamayacak durumda olmak onun sorunu değil mi, neyini abartıyormuşum?“
“İyi de çocuğun gayet mantıklı bir bahanesi var. Madem çok zoruna gidiyor birinin savsaklaması. Git şu çocuğa da konuş.”
Yahiko eliyle ilk günden beri etliye sütlüye karışmadan bazen bir kenarda dikilerek, bazen ormanın derinliklerine inerek zaman geçiren Kouenji’yi işaret etti.
“O çocukla aynı dili konuşmuyoruz. Hem ben gorillerle iletişim kuramıyorum, kusura bakmayın.”
Ishizaki, Kouenji’yi defalarca uyarmasına rağmen, Kouenji hiç tepki vermemişti. O da pes etti haliyle. Keisei ile iletişim kurabiliyordu, ya da dişine göre birisiydi mi demeli?…
“O çocuk seni rahatsız ediyorsa, git kendin uyar. Boşuna dil dök de görelim.”
“Eh……evet, ben gitmeliyim değil mi?”
Yahiko eline bir süpürgeyi kapıp Kouenji’ye doğru yürüdü. Yine bir Kouenji denemesi başlıyor, hadi bakalım.
“Elin nasıl boşa çıkıyor dene ve gör.”
Ishizaki dalga geçip güldü. Yahiko ise elindeki süpürgeyi ona uzatarak temizlik için ikna etmeye çalıştı. Galiba burda güzel atasözlerimizden birisi devreye giriyor : Umut fakirin ekmeği.. İkna etmesi kolay olsaydı, şimdiye kadar bu problemleri yaşıyor olmazdık.. Hele ki onunla 8 9 aydır birlikte olan C sınıfı öğrencileri başta bu sorunu çözmüş olurdu.
Birkaç dakika içinde siniri bozuk ve bitkin bir halde yanımıza geldi.
Şuan aynı gruptan olsak da sınıflarımızın rakip olduğu bilinen bir gerçekti. Bu sebeple de rakipler arası iletişimin kolay olması beklenemez.. Hele ki söz konusu kişi, Kouenji ise…
Büyük ihtimalle herkes finalin gelip de grubun dağılması için can atıyordur. Tabii bu bizim grup için geçerli. Diğer gruplarda dostluk bağı kuranlar olduğuna şüphem yoktu. En azından arkadaşça geçinenler vardır.
Dahası, bu sadece 9’lar için de geçerli değil. 10 ve 11’lerin verdiği izlenime göre, aralarında dostluk bağı kuranlar var. Belki de bu tarz sınavlarda, iş birliği yapmanın önemini çoktan kavramışlardır.
Geleceğini düşünen öğrenciler ile hinlik peşinde olanlar.. var diye okulu iki gruba ayırabiliriz. Yetenek konusunda dağlar kadar fark olmadığı sürece, sonuçları tahmin etmek zor değildir.
“Ahh, katlanamıyorum artık. Neden başka sınıflarla arkadaş rolü kesmek zorundayım? Haksız mıyım, Albert?“
Albert bu sözlere karşı ne tepki verdi ne de cevap. Ishizaki tek başına konuşmaya devam etti.
“Bu gruptan nefret ediyorum. Goril bozması Kouenji’den de boş konuşup bir iş başaramayan Yukimura’dan da nefret ediyorum.Salak A ve B sınıfı öğrencileri de bir halta yaramıyor. Nereye düştüm ben bilmiyorum.”
Tak. Ishizaki süpürgeye tekme attı.
“İstediğin kadar söylen ama görevini yerine getirmek zorundasın.”
“Yeter artık. Kouenji hiçbir şey yapmıyorken ben niye yapacakmışım?“
“O zaman Yukimura’ya niye sabahtan beri saldırıp duruyorsun?”
Hashimoto, Ishizaki’ye saçmaladığını göstermek için elinden geleni yaptı ama Ishizaki bu ya, temizliği de bırakmak için bahane arıyordu. En son da ‘lavaboya gidiyorum ben’ diyerek çekip gitti. Keisei sinirle dudaklarını ısırdı.
“Keisei, herkesin sorumluluğunu almaya çalışma sen de. Son bir iki gün kalmış, bu saatten sonra hiçbir şey değişmez. Şuan kendi kendine bir karar verirsen, ilerde pişman olursun. “
Ona tavsiye verdim. Ama daha çok ondan onay bekliyordum.
“Biliyorum da ne yapabilirim ki? Birinden yardım isteyince, Ishizaki delleniyor. Grubu bir arada tutmak daha çok zorlaşıyor. Ben çabalamazsam, bu grup sonuncu gelebilir diye korkuyorum. Bunu bile bile elimden ne geliyorsa yapıyorum, başka ne yapmamı bekliyorsun…?“
Başka seçeneğimiz olmasaydı, Keisei haklı derdim. Ama böyle bir strateji de tutmuyorsa -hem de ilk günden beri denediği halde- başka bir şeyler düşünülmek zorunda..
…tabii, Keisei şuan yeni bir çıkar yolu düşünme ya da fikir üretme konusunda uğraşmadığı için, ona bu yaptığı tek ve son çare olarak geliyordur.
Bu grubu anlayıp herkes için harekete geçebilecek birine ihtiyaç vardı: Hashimoto. Tek başına temizliğine, şimdiye kadar yaşanan olaylara aldırış etmeden devam ediyordu. İkinci gün, Ishizaki ile Kouenji’nin kavga etmesine engel olmuştu. Bu çocuk bana grubu ayakta tutacak bir eleman gibi geliyor. Koşu antrenmanlarında da durumu gayet güzel idare etti. Keisei’nin rahatsızlandığını fark edip onun için sondan koşmaya başlaması falan. Bazı şeylerin fazlasıyla bilincinde olan bir çocuk.
Sakayanagi ile Katsuragi’nin ona ne kadar çok değer verdiğini bilmesem de, çok yetenekli birisi olduğu kesindi. Ona karşı rakibim olarak mücadele vermem gerekirse şayet, agresif Sakayanagi ile dar görüşlü Katsuragi’den daha güçlü, ne düşündüğünü anlaması zor bir rakip derdim.
“Ben yanındayım. Yardım edebildiğim kadar sana yardım edeceğim.”
“Sağ ol, Kiyotaka. Bunu duymak beni rahatlattı. Tekrardan sağ ol..”
Keisei’yi bu sözlerimle mutlu edebiliyorsam, ne mutlu bana.
NOT: SİTEDE DEĞİŞİKLİKLER YAPIYORUM. amp MOBİL UYUMLULUĞU KALDIRDIM. SORUN YAŞAYAN VARSA, SİTEYE DİRENK LİNK İLE GİREBİLİRLER.
✩ ☆ ★ ☆ ★ ✩