Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 3 - Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
Cilt 8 – Bölüm 3 – Kartlar Yeniden Dağıtılıyor
9, 10 ve 11. sınıfların erkek öğrencileri olarak jimnastik salonunda toplandık. İlk defa bu kadar senpaiyle yan yana bulunan 9’lar tedirgin bir şekilde kendilerine ait olan yerde kümelenmişlerdi ve hocalardan gelecek olan talimatları bekliyorlardı.
Üst sınıflardan birinin hocası olduğunu düşündüğüm birisi çıka geldi. Sahneye geçip elindeki mikrofona konuşmaya başladı.
“Sınavla ilgili ön bilgiyi otobüste öğretmenleriniz vermiştir. Burada size ekstra bilgi verilmeyecek. Şimdi küçük grupları kurmaya başlayacağız. Sizin için süre tutacağım. 9-10 ve 11’ler kendi aralarında 6 küçük gruba ayrılacak. Büyük gruplar da akşam 20.00 gibi belirlenecek. Benim size vereceğim bilgiler bundan ibaret. Grupların büyüklüğüne siz karar verebilirsiniz. Okulun bu konuda bir kısıtlaması yaptırımı yoktur. Biz de hakem olarak size müdahale etmeyeceğiz.”
Bu açıklamayla, erkekler için grup seçimi başladı. Önce küçük gruplar…
Eh sıra geldi kuru fasulyenin faydalarına… bakalım diğer sınıflar nasıl bir strateji ve hedef ile bu sınava giriş yapacaklar. Otobüste kaba taslak dahi olsa bir plan yapmışlardır diye düşünüyorum.
9, 10 ve 11’ler, jimnastik salonunda ayrı ayrı toplandılar. Herkes nasıl bir strateji kuracak merak ediyorum ama uzaktan bir fikir edinmem zor tabii.
Üst sınıflara göz gezdirirken, gruplaşmalar başladı. 9.sınıflarda tık yok şuan. Bir süre boş boş birbirimize bakarız diyordum ki A sınıfından hareketlenmeler oldu, toplu bir grup kurmaya başladılar.
Eh, kilit nokta.. haliyle 9’ların dikkatini çektiler. A sınıfı, 14 kişilik bir grup oluşturdu. Sonra B ve C sınıfına doğru döndüler.
“Gördüğünüz üzere, A sınıfı bu üyeleriyle bir grup oluşturmak istiyor. Eğer bir kişi daha bize katılırsa, 15 kişilik küçük bir grup olacağız. Katılmak isteyenleri bekleriz.”
9/A sınıfından, Matoba adında bir öğrenciydi bu sözleri söyleyen. Katsuragi de bu 14 kişilik grubun içindeydi ama lider olan Matoba idi.
…Katsuragi’nin tahtının sallandığı kesin herhalde? Neyse, A sınıfı ilk grubu kurarak önderlik ettiler ve en önemlisi, çoğunluğu onlardan olan bir grup kurmayı planlıyorlardı anlaşılan.
“Oi, oi. Neden kendi aranızda grup açıp kenara geçtiniz? Grubun tamamı siz oldunuz be.”
Sudou, sinirlenerek Matoba’ya seslendi.
“Çok mu bencil geldi size? Bizim şu anki grup oluşturma mantığımızla ilerlerseniz, her grup en az 2 sınıftan oluşacak. Birinci olursak da çok büyük bir bonus almayacağız. A sınıfının avantajına bir teklif olmadığını düşünüyorum.”
“H-hayır. Sizden 14 kişi olması haksızlık diyorum.”
“Aksine, en doğrusu bu. Kalan 3 sınıf, 15’er kişilik 3 grup kurabilir. Yani, bizim gibi gruplar kuracaksınız. Aynı hesap?“
“Öyle mi olacak?“
Sudou, Matoba’nın ne dediğini anlamayıp etrafta Hirata’yı aradı.
“Doğru diyor, evet.”
“Madem anlaştık. İşler daha hızlı çözülecektir. A sınıfından kalan 6 kişi, sizin kuracağını gruba dahil olmaktan çekinmeyecek.”
Nasıl dercesine Matoba, gülümseyerek Hirata’ya bakış attı. Ardından da 9/B’den Kanzaki ile Shibata’ya çevirdi başını.
“Umm—…..Fena fikir değil bence.. sen ne dersin, Kanzaki?”
“Biraz düşünmeden size cevap veremem.”
“Tabii—. A sınıfından kalan 6 kişinin, diğer grupları aşağı çekmeye çalışacağını sanmıyorum ama dikkatli olmakta fayda var.”
A sınıfı hemen gruplar belirlensin istiyordu ama Kanzaki hemen kestirip atmadı. Düşünmek için zaman istedi.
Matoba: “O zaman size 5 dakika vereyim. Siz de karar verin.”
“Süre mi veriyorsun, pardon? Grup kurma daha yeni başladı. Dahası, bu fikir sadece A sınıfına ait? Tek başınıza karar veremezsiniz. 5 dakika nedir?“
Her sınıfın 14 kişilik bir grup oluşturacağını söyleyerek, tüm sınıflara adaletli bir teklif diye diretemezdiniz…
Bonus puan elde etme şansının düşük olduğu gibi bunu umursamayacağını söyleyen tarafın… şu an 9’ların liderliğini yapan A sınıfı olması da ironikti.
“Haklısın. Biz karışmayalım. Fakat 5 dakika sonra sizinle anlaşma yapmayız demiyorum. Bu 5 dakikayı size bir ‘özel bir teklif’ olarak sunuyorum.”
“Özel bir teklif derken?“
Matoba, sohbette liderliği eline alarak konuşuyordu. Bunun sebebi de… diğer sınıfların kafasında net bir strateji oluşmaması bence. Eğer fikirleri olsaydı, bu çocuğa söz hakkı vermezlerdi.
İşte buna, önleyici savaş taktiği deniyor. [Ç.N: Preemptive war: Algılanan, yaklaşan bir saldırıyı veya istilayı geri püskürtmek veya yenmek ya da bu saldırı gerçekleşmeden kısa bir süre önce yaklaşmakta olan bir savaşta stratejik bir avantaj elde etmek amacıyla başlatılan bir savaştır.]
“Bizler A sınıfı olarak 14 kişilik bir grup kuracağız ve bize katılmak isteyen kişiye kapımız açık. En ideal strateji bu mudur? Bilemem ama sizi zorladığımız doğru. Gelecek kişiye özel muamele göstereceğimiz için özel bir teklif.”
Matoba, otobüste kurdukları planı ince ince işliyor, insanlara anlatıyordu.
“Grubumuza katılan kişiye, zarar gelmeyeceğinin garantisini veriyoruz. Katsuragi-kun, bu grubun lideri olacak. Ve ezkaza sonuncu geldik diyelim, bu grubun tüm sorumluluğunu Katsuragi-kun üstlenen tek kişi olacak. Yoldaş olarak sizden birini de sürüklemeyeceğimizin garantisini veriyorum. Tabii, katılacak kişinin de bizim grubu sabote etmemesi şartıyla. Ne bizim arkadaşlara zarar vermenizi ne de özellikle puanınızı düşürmemenizi bekliyoruz. Elinizden geleni yapıp da başarısız oluyorsanız, size saygımız sonsuz olacak.”
Özel teklifi buymuş demek.
“Ciddi misiniz…..?”
Bu bahsedilen özel tekliften etkilenen bazı öğrenciler çıktı. Sınıflarını düşünerek, okulun en iyi öğrencilerinin olduğu bir grupta başarıya ulaşma ve güzel bonus alma şansları vardı. Böyle riskler alınmalı da… ama böyle düşünen öğrenciler, ancak sınıfın bel kemiği olup da tek başına hareket eden kişilerdendir.
Okuldan atılmaktan korkan ortalama bir öğrenci için, özel teklif fikri, bu sınavdan %100 başarı ile çıkmanıza olanak sağlıyor. Hiç fena fikir değil.
Katsuragi lider olmuş olmasına da burada asıl borusu öten kişi Matoba. Hem ses tonundan da yetenekli biri olduğu anlaşılıyordu. Bu da… A sınıfında hala ortaya çıkmamış başarılı insanlar olduğuna işaret.
Katsuragi’nin neden liderliği almadığını anlayamadım. Sınıftaki statüsünü kaybedince, sorumluluk almak için grup lideri mi olacak yani?
“Biz 14 kişi olarak birinci olmayı hedefliyoruz. Bize katılacak kişinin, kişisel puan almaya hak kazanması yüksek. Diğer sınıflarda kendisine güvenen bir babayiğide ihtiyacımız var yani anlayacağınız.”
Bu sözlerinden sonra, Matoba etraftı gözleriyle taradı. Büyük ihtimalle bazı öğrencilerin kafasında bu özel teklif dönüp duruyor, hesap yapmaya çalışıyorlardır.
“Fakat… 5 dakika içinde karar verilmezse, özel teklifimizi geri çekiyoruz. Ola ki, başarısız olduk, sonuncu geldik. 5 dakika sonra katılan kişiyi de yoldaş olarak okuldan attırmaktan çekinmeyeceğiz.”
“İlginç bir teklifiniz var fakat 5 dakika sonra süresi doluyor? Böyle bir şeyi duya duya kim size katılmak ister ki?”
Ortamdaki gerginliğin sebebini dile getiren Kanzaki, oldu.
“Dahası, kimse bunu bile bile size güvenmez.”
Bir an fikri hoş görenler, fikre karşı çıktı.
“Bizi nasıl düşünüyorsunuz bilemem ama kararımız bu yönde ve sözümüzden dönmeyeceğiz.”
Bu sözlerinden sonra, Matoba grubuyla beraber biraz ileride beklemeye geçti. Bu haliyle, daha fazla bu konuyla ilgili açıklama veya görüş bildirmeyeceğini belirtmiş oldu.
“Bırakın bizi görmezden gelsinler. 5 dakika sonra kimse gruplarına katılmayacak. Anlaşmak için tıpış tıpış yanımıza gelecekler.”
“Herhalde öyle olacak.”
Kanzaki ile Shibata, aralarında durumu değerlendirdikten sonra konudan uzak kalmaya karar verdiler. Kaneda ve diğer D sınıfı üyelerinde de bir hareketlilik göremiyorum.
A sınıfından gelen bu teklife karşı Hirata, farklı bir tavır aldı. Keisei, Akito ve benim yanıma yaklaşıp nazik bir sesle düşüncelerimizi sordu.
“…Siz ne düşünüyorsunuz arkadaşlar?“
Keisei: “A sınıfının stratejisi hakkında?”
“Evet. Bana çok kötü bir teklif gibi gelmedi. Dahası, bizim ihtiyacımız olan tek şey, bu sınavı zararsız atlatmak. Zaten C sınıfına yükseldik. Gerilmemizin manası yok, değil mi? Hem sınıftan birisi atılsın da istemiyorum. A sınıfında kendine güvenmeyen bir arkadaşımızı koruyabilirsek, en azından içimiz rahat olur.”
Savunmaya geçeceksek, A’nın teklifi fena değildi.
“Fakat, A sınıfının iddia ettiği özel teklifi uygulayıp uygulamayacakları meçhul. Sonuncu olurlarsa, yabancı öğrenciyi yoldaş olarak attırabilirler. Sözlerinden dönme ihtimalleri var, arkadaşlar…”
Hirata’nın gerginliği anlaşılırdı. Söz uçar yazı kalır demiş atalarımız. Biz sözünüze güvenemeyiz desek, konuyu başka yere çekip kendilerini haklı çıkarabilirlerdi.
A sınıfı konuştuğumuz tüm bu konuları yalanlar, sözünden cayarsa; işte o zaman iş karışırdı. Zaten onları sabote etmeyeceğimize bağlı falan diye kendilerine arka çıktılar. Kaçamak cevaplar bunlar. Birtakım düzmece iddialarla aralarındaki yabancıyı “Sen bizi sabote etmeye çalıştın” diye suçlamaları her zaman ihtimal dahilindeydi.
Dahası, kişinin puanının düşük olduğunu varsayalım. Kasıtlı mı yoksa başarısız olduğu için mi o notu aldığını ayırmak çok zor.
Tabii, burada kâğıt kalem de yok ki yazıya dökelim. Öğretmenler de karışmayacaklarını baştan söylediler. Onlardan verilen söze şahit olmalarını istemek aptalca olur kısacası…
Matoba’nın özel teklifi, 9’lar arasında tartışma konusu oldu bile. Bu konuyu sonrasında görmezden gelip, kendilerini zarara da sokamazlar… Güvenebiliriz onlara bence.
“…birine kalkan olabilirler bence.”
Keisei ile Hirata’nın sohbetini böldüm.
“Evet. Biz hamlemizi yaparsak, B ile D’ye sıra gelecek hem.”
Zoraki tekliflerini kabul edince, A sınıfı ile iş birliği yaptığımız düşünülecek.
Kısa bir süre olmasına rağmen, Hirata son ana kadar düşünmek istiyordu. Bu arada, teklifin üzerinde 3 dakika falan geçmiştir.
Saniye hesabı yapıyorlar mı bilmem ama Matoba’gil bir kenarda dikilip rahat tavırlar sergiliyorlardı. Belki birinin gelmesini bekliyorlardır belki yeni bir strateji kuruyorlardır. Matoba’gil hamle yapacak mı diye 2 dakika daha bekleriz herhalde. Zaten diğer sınıflar da var.
“Kanzaki. Benim bir fikrim var?”
9/D sınıfından Kaneda, Kanzaki’ye yanaştı. Sessiz ve nazik bir ses tonu yerine, sert bir dille herkesin duyabileceği bir şekilde seslendi. Kaneda, Hirata’ya da işaret verdi. Hirata yanlarına gitti.
“Bana bu bizim için bir avantaj gibi geliyor. A sınıfı 2 sınıftan oluşan bir kombinasyon kurdu. Kazansalar bile 2 sınıflık bonus alabilecekler. Ayrıca, kalan 6 öğrenciyi de istediğimiz gibi gruplara ayırabileceğiz. Dört sınıfın da olduğu gruplar kurabiliriz anlamına geliyor. Riskimiz arttıkça, A sınıfına erişmemiz daha çok artacak diye düşünüyorum. Kazanacağımız bonusları göz önünde bulundurunca.. haksız mıyım? Böyle yüksek getirili bir sınavda elimizi korkak alıştırmayıp en fazla puan için risk almalıyız diye düşünüyorum. Bu yüzden 4 sınıftan oluşan gruplarla özel sınıfa katılmak önümüzdeki en mantıklı seçenek bence. Bilmem yanılıyor muyum?
“Neredeyse tamamı A sınıfından oluşan bir grubu yenebileceğimizi düşünüyorsun yani, doğru mu anlamışım?”
Kâğıt karıştırma sınavında kaça kaç yendiler bilmiyorum ama A, B’yi yenmişti. Amaç akademik başarı olsaydı, dezavantajlı olacaktık.
“Riskli, evet. Ama bu akademik başarı üzerine bir sınav değil. A sınıfını ezebileceğimize inanıyorum bu sınavda.”
B, C ve D olarak, A sınıfını kapana kıstırabiliriz demeye getirdi.
“Onları yenebilmek için, 14 kişilik grubu kabullenmemiz gerek. 4 sınıfla elde edebileceğimiz bonus puanı düşününce, biraz fazla ileri gitmiş olmuyor muyuz? Hatta özel teklif sunuyorlar da. Kazanmak için çalışıyorlar yani.”
“Evet. Kaneda-kun’un teklifi fena değil.”
Hirata hemen desteğini gösterdi. Kanzaki ise tereddüt ediyordu. Dört sınıftan oluşacak bir grubun avantajını hesap etmeye çalışıyordur.
“Peki, onlara kim gidecek? B sınıfında onlarla olmak isteyecek kişi çıkmaz bence.”
Özel muamele diyorlar ama… A sınıfıyla bir hafta geçirecek herkes, rahatsız olur.
“B ile D sınıfına sormak isterim, aranızda gönüllü var mı?”
Hirata’nın sorusuna karşılık, 2 sınıfın öğrencileri de birbirine baktı. Kimse elini kaldırmadı ama.
“Peki bizden gönüllü var mı, C sınıfı?”
Bu sefer bizim sınıfa sordu ama tepki aynı. Bu teklifi düşünen birkaç kişi vardır her sınıfta mutlaka ama kimse rahatsız olurum tek başıma diye el kaldırmıyordur.
“Fikrimce, herkes A sınıfının verdiği sözü tutacağını düşünüyor.”
“Nasıl emin olabiliyorsun ki?”
“Çünkü onlar A sınıfı… Yani, sözlerini tutmak zorundalar. Aksi halde ilerde onlara kimse güvenmez ve anlaşmaya gitmez. Daha 9.sınıfın 3.dönemindeyiz. Verdikleri sözü tutmazlarsa, ilerde çok şey kaybedecekleri kesin.”
Hirata haklıydı. 11.sınıfın son döneminde olsaydık, sözlerini tutmasalar da kazançlı çıkarlardı. Fakat daha önümüzde 2 yıl var ve nelerle karşılaşacağımızı bilmiyoruz.
Böyle bir strateji kullandılarsa, ilerde de benzer şeyler yapmak zorunda kalabilecekleri gibi, şimdi bizi satamazlar demeye getiriyordu, Hirata.
“A sınıfını övmek istemem ama bizden daha iyi olduklarını hepimiz biliyoruz. Sırf birini okuldan attırmak için kendi iplerini çekecek değiller. Kaybetme şansınızın çok düşük olduğunu düşünüyorum.”
Hirata, bizim sınıftan İke gibi kişilerin anlayacağı dilden konuştu.
“B ile D sınıfından istekli olmadığına göre, C sınıfından birini seçebiliriz. Kazanırlarsa, bizim sınıfta pastadan payını almış olacak. Hem de bir kişiyi okuldan atılmaktan kurtarmış olacağız. Ne dersiniz?“
Bu sözlerini söylerken özellikle İke ve Yamauchi’ye baktı. Kendi yeteneklerinden, ne kadar başarılı olacaklarından emin olmayan kesimden birini bu kararı verdirmeye zorluyordu.
“Özel muamele görecek öğrencinin puanı barajın altına düşerse, onu suçlamayacağınızın garantisini veriyor musunuz?”
Hirata, Matoba ile iletişim kurdu.
“Tabii. Zaten bir beklentimiz yok. Şartı sağladığı sürece, garantisini veriyoruz.”
“…ben gönüllü olabilirim.”
Mırıldanarak bu sözleri söyleyen kişi Ike’dı. Ardından Yamauchi de benzer bir cümle kurdu.
“..ben de gönüllüyüm.”
“..ben de.”
Ardından da profesör gönüllü oldu. Üç kişi aday, hadi bakalım.
“O zaman, taş-kağıt-makas yapalım, kazanan A sınıfına geçsin?”
Hirata onları yönlendirerek aralarından birini seçmeye çalıştı. Oyun oynamaya başladılar. A sınıfına katılacak şanslı kişi, Yamauchi oldu.
Böylece, A sınıfının küçük grubu tamamlanarak kuruldu. Kendi sınıflarından, A sınıfından, 6 kişiyi arkada bırakarak Mashima-sensei’nin yanına doğru gittiler.
Her şey birkaç dakika içinde gerçekleşti.
“Şimdi istediğimiz gibi grup kurabiliriz? A gibi 14 kişilik bir sınıf ağırlıklı da olabilir ama… tek kişiyi zora sokmamak adına tüm sınıfları karıştırabiliriz de. Az önce dediğim gibi, dört sınıfı karıştırmak en mantıklısı bence.”
“Evet. A sınıfını eleştirdik zaten. Bu sefer dört sınıftan karma gruplar kurmalıyız.”
“İtirazım yok benim de. C sınıfı ne düşünüyor peki?“
Kanzaki ile Kaneda kazanma durumunda en yüksek bonus puanı hedefleyecek grup seçimi taktiğini önerdi.
“Amacımız kazanmaksa, tabii ki itirazımız yok.”
Sudou: “Nasıl yani, Hirata. Ben İshizaki gibi biriyle aynı grupta olmam.”
Fikri Sudou dile getirmiş olsa da kendisine ait bir düşünce değildi. Keisei, gibi pek çok C sınıfı öğrencisi hemfikirdi. B ile D sınıfından da şikayetler geliyor, bir de..
Karma grubun getirisi çoktu ama çok kolay sorun da çıkıyor. Daha grup kurmadık bile. Kedi-köpek misali atışan kesimler olunca, iş birliği zorlaşıyor haliyle.
“Tamam. Kolayca karar veremeyeceğimiz anlaşıldı. A sınıfı kolayca 14 kişilik grup kurdu diye bizler de kolayca bu işi çözebilecek gibi değiliz..”
A sınıfı öğrencilerinin hoşnut tavırlarından, az çok kazanacakları puanları aralarında paylaşacakları fikrine kapıldım. Belki 6 büyük ödülü de aralarında paylaşacaklardır, malum riskli bir strateji uyguluyorlar. A sınıfı oldukları için, rahatça alabildikleri bir riskti.
“Şimdilik geçici gruplar kuralım, herkesin fikrini alalım? Bir sorun yaşarsak da, hemen grupları dağıtırız.”
“Olur. Ben de hemfikirim. Burada tartışarak bir yere varamayız. A sınıfı çoktan grup işini çözüme kavuşturup ikinci aşamayı planlamaya geçti. Boşa vakit harcamayalım.”
Herkes aynı fikirde şu an. Öğrenciler de liderlere bırakarak itirazda bulunmadı.
“İtirazımız yok.”
Kaneda de fikrini belirtti. D sınıfında bazılarının yüzünden durumdan hoşnut olmadıkları belli olsa da ses çıkartmadılar. D sınıfının asıl lideri, Kaneda değil Ryuuen’di. Fakat Ryuuen, konudan uzak kalarak herkesle mesafesini koruyordu.
Üçüncü dönem başlayalı çok oldu ve Ryuuen’in liderliği bıraktığını bilmeyen kalmamıştı. Tabii, gerçekleri tüm çıplaklıklarıyla bilmeyen bir kesim onun numara yaptığını sanıyor falan.
“Bir sorum var. Ryuuen’e göre mi hareket ediyorsun?”
Hirata ile Kanzaki’nin tereddütte kalıp sormadığı soruyu çekinmeden soran kişi, Shibata idi.
Kaneda gözlüğünü çıkartıp tozunu silmeye başladı.
“Hayır, bu benim fikrim. Onun düşünceleriyle hareket etmiyorum. Arkadan yardım ediyor diyelim hadi, şu an sizinle muhatap olan benim… Bir itirazınız mı var?“
Shibata, Kaneda’ye yaklaşıp boynunu eğdi.
“Emin olmak istedim sadece, seni kırdıysam özür dilerim.”
“Sorun değil. Grup kurma konusuna geri dönelim. Boş konuşmalarla vakit harcamayalım.”
Grup kurma işi zordu ya. Herkes hem grubu için hem de kendisi için çalışacak sonuçta. Hem kendileri için, hem grup için çalışacaklar ve sınıfları için de puan toplamaya uğraşacaklar…
Kulağa gayet hoş ve herkes için kazançlı gelse de arka planda neler döneceği hala meçhul. Kimileri sınıfları sabote de edebilir? Çok değişik şeyler olabilir. Şu an yapılabilecek en iyi şey, grubu geriye çekecek isimlerin başka gruplara kitlenmesi
Grup kurulumu için, C sınıfından Hirata, B sınıfından Kanzaki ve D sınıfından Kaneda liderliği ele alıp 15’er kişilik grup kurmaya başladılar.
Küçük grupları bir kenara bırakıp sınıf sıralamasına göre ilk 11’e giren kişileri seçmeye başladılar.
Diğer sınıflara geçmek istemeyen birkaç kişi de Hirata’nın yanında aldı soluğu. Bilindik bir grupla çalışarak iş birliğini sürdürüp okuldan atılmak istemiyorlardı.
Böylece diğer sınıfların müdahalesi de en aza indirilmiş olacaktı. Aynı uygulamayı B sınıfı da yaptı ve hareketlenme hızlandı.
D sınıfı da yavaşça gruplaşmaya başladı. D sınıfından gözünü ayırmayan tek ben değilimdir herhalde. Kanzaki ile Shibata’yı saymazsak, pek çok öğrencinin gözü onların üstündeydi. D sınıfı için, Ryuuen Kakeru’nun ne anlam ifade ettiğini herkes merak ediyordu. Şimdiye kadar, epey kumar oynayıp sınıflara kök söktürdüğü için…ona hala güvenemiyorlardı.
“Ne yapacaksın, Kiyotaka?”
Keisei ile Akito yanıma gelip düşüncemi sordular.
“Siz ne düşünüyorsunuz?”
Düşünceli bir surat ifadesiyle onlara sordum.
“Ben Keisei ne derse onu yapacağım. Saksıyı çalıştırmak bana göre değil ya.”
“…C sınıfının çoğunluk olduğu bir grup… ben Hirata’nın mantığını anlayamıyorum.”
Akito: “Anlayamıyorum derken?”
“Zafer kazanmak yerine, sınıfı korumaya odaklanmış ya? Kötü bir fikir değil ama kazanma şansımızı azaltıyor. İke, Onizuka ve Sotomura da Hirata’nın grubuna katılmak istiyor. Benden iyi puanda alabilirler bir şey diyemem; ama sınav farklı bir boyutta….nasıl desem… içim rahat değil.”
“Eh, haklısın…..”
“A sınıfı mükemmel bir uyumda olmayacaktır. Yamauchi de onları biraz daha indirdi diyelim, Hirata’nın grubunun yenip yenemeyeceği belli değil ki. Kumar gibi. Bizim sınıftakilerle kötünün iyisine talim etmektense, bizim sınıfın elit kesiminden olarak başka bir sınıfın çoğunluk olduğu bir grupta zafere odaklanmayı yeğlerim.”
“Ortalama puan almamız yeterliyse, başarabiliriz diyorsun yani?”
-
-
-
-
-
-
-
- sınıflar arasında, 80 erkek öğrenci var. Her sınıfta; 20. Bir sıra içerisinde ayrılırsak;
-
-
-
-
-
-
A sınıfı (14 A’dan, 1 C’den) = 15 öğrenci
B sınıfı (12 B’den, 1 A’dan, 1 C’den, 1 D’den) = 15 öğrenci
C sınıfı (12 C’den, 1 A, 1 B’den, 1 D’den) = 15 öğrenci
D sınıfı (12 D’den, 1 A’dan, 1 C’den, 1 B’den) = 15 öğrenci
Kalan 20 (3 A sınıfından, 6 B sınıfından, 5 C sınıfından ve 6 D sınıfından).
Son 20, iki ayrı gruba ayrılır gibi.
Çoğunluk sınıf temsilcilerinin dediğini uygulamaya başlasa da, bazılarının umurunda değildi. Mesela, D sınıfından Ryuuen Kakeru.
Sanki sınava katılmayı hiç düşünmüyormuş, buraya seyirci olmaya gelmiş gibi bir kenarda tek başına bekliyordu. Kendisini inzivaya çekmiş gibiydi.
Gruplar belirlendi ama ilerlemek zor şu an. Bir grup Ryuuen’i almak zorunda.
Kendi sınıf arkadaşlarından Ishizaki bile onunla konuşmazken, ona yaklaşabilecek tek bir isim vardı: Hirata.
“Ryuuen-kun. Bize katılmak ister misin?”
Ryuuen için, C sınıfının liderliğinden ayrıldığı için böyle sınavlar artık önemsiz sayılırdı.
“Ne, Hirata! Ryuuen’i mi alacağız içimize, şaka mı bu!.”
Hirata’nın grubundakiler ona karşı çıktı. Ayaklı bomba gibi çocuk, kim yanında yoldaş olsun ister ki hem de 1 hafta boyunca?
A sınıfı savaşında, herkes bir şeylerin farkındaydı. Bu yüzden herkes tereddüt ediyordu ya. Herkesin aklında ya A sınıfından mezun olamazsam düşüncesi var. En azından olabildiğince yüksek bir sınıfta yer alıp kendilerini geliştirmek isteyen öğrenciler çoktu. İş garantisi, gelecek kaygısı derken, herksin kafası karışıktı. Bu okulda, iyi haberle kötü haber aynı anda veriliyordu.
Tabii, devlet destekli böyle özel bir okulda 3 yıl geçirmenin de kayda değer bir avantajı da olacaktı. Bu açıdan bakanlar için de en azından bu okuldan mezun olmak yeterli gelecektir.
Pesimist olmayıp okuldan atılmadan mezun olmak herkesin ilk önceliğidir, demek istiyorum.
-
-
-
-
-
-
-
- sınıflar içinse, Nagumo çoktan tacını takmış, diğer sınıflara kök söktürüyordu. Hala bir yılları olsa da, kartların yeniden dağıtılması çok zor. 11’lerde farksız değil.10’lar gibi, tek taraflı bir dövüş olmasa da HorikitaManabu da birinciliği elden bırakmıyordu.
-
-
-
-
-
-
Uzun lafın kısası, 10 ve 11’lerdeki D sınıfı için geri dönüş çok zor.
…şimdiye kadarki aldıkları puanları kat kat bu sınavdan toplamak için tüm benlikleriyle çalışmazlarsa, imkansız.
Büyük resmi göremeyen 9’lar bile, okuldan atılmak istemiyor… hangi işveren ya da üniversite, okuldan atılan öğrenciyi almak ister ki?
Liderlere yoldaş sorumluluğu, caydırıcı olabilir… Kimse, okuldan atılmaya zorlanmasın diye koyulmuş bir kural ve şartları da var ama açık bulunabilirdi.
Üyelerin, liderlerden daha yüksek puan alması gerekiyordu. Bir puan fazla bile olsa bu şarttı; okuldan atılmak istemiyorlarsa tabii. Lideri de, zor duruma düşürmemeleri gerekiyordu.
“Hirata, abartmıyor musun sence de? Beni içinize almaktan bahsediyorsun, grubun istemiyorken hem de.”
Haklı. Grupta sesler yükseliyordu, birlik zorlaşacak. Sudou’gil asla Hirata’nın sözleriyle ikna olmayacaklardır.
“Hey, Keisei. Sınıfın iyileri arasında olmak da riskli değil mi?”
Kalan kişilere bakarak Akito mırıldandı.
“…beklediğimden daha fazla.”
Keisei de farkına varmış ki iç çekmeden edemedi.
Diğer C sınıfı öğrencileri; ben, Keisei, Akito, Profesör, Onizuka ve Kouenji.
Profesör ile Onizuka, Hirata’nın grubuna katılmak istiyor ama grup da ağzına kadar dolu nasıl katılacaklarsa..
Kouenji ise, kendi halinde, bize bulaşmadan takılmaya devam ediyordu.
Bu beş kişi aynı grupta yer alabilir ama bu sefer de iki grup 10 kişilik kalır. Zaten lider olmak isteyen öğrenci de pek yok diye düşünürsek, zaman ilerledikçe herkes geriliyordu.
“Ryuuen ile aynı grupta olmadığım sürece, ben her şeye tamamım.”
B sınıfından bir öğrenciden geldi bu sözler.
“Ben de Ryuuen’den uzak olmak istiyorum.”
Keisei de aynı fikirdeydi. Hatta herkes…Ryuuen ile aynı grupta olmak istemiyordu. Sağı solu belli olmayan birisi diye düşünüyordu herkes. Onunla grup olabilecek kişiler, Ishizaki’gil iken, onlar bile uzak duruyor ondan..
Ryuuen’in kötü yanını görmemiş olan Shiina Hiyori de burada bir etki bırakamadı herhalde.
“Böyle bir sonuca ulaşamayacağız bence.”
“D sınıfında kalsın daha iyi.”
“Keşke ama şuan öyle bir durumda değiliz.”
“..aralarında kavga çıkmış.. Tabi şahit olmadığımız için bilemiyoruz ama.”
Kanzaki için, hatta tüm öğrenciler için ‘ama’ sözünün bir değeri vardı… D sınıfının özellikle Ryuuen’e karşı tavır alıp ayrı bir strateji kurduklarını düşünüyorlardır.
“Kanzaki-kun, Ryuuen-kun’a yardımcı olmalıyız bence.”
“Yani…? B sınıfı ile C sınıfı, Ryuuen’e kucak mı açsın?”
“Evet.”
“D sınıfını yaşadıkları bu dertten kurtaralım diye, iki sınıfı kurban mı edelim? Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan mı olalım?”
Kanzaki haklı ya. Ryuuen’i gruplarına dahil etmek demek tüm grubu riske atmak demekti.
Böyle bir riski almanın manası yoktu. Kaneda ile Ishizaki’gil istemiyorken onu, biz niye içimize alalım?
Hirata seve seve onunla takım olurdu ama neyse. 10+ grup kurmamız gerekiyor. Ihtiyatlı olmakta fayda var.
Bu sessizlik…fırtına öncesi sessizlikti. Ryuuen yüzünden kurulan gruplar da dağılacak demekti.
Patreon hesabından, hem bize destek olabilir hem de çevirileri önden okuyabilirsiniz!