Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 2 - Dağ Okulu
Cilt 8 – Bölüm 2 – Dağ Okulu
Bahsedilen mekana varmamızla, özel sınav başlamış oldu.
Telefonların toplanmaya başlamasından, sınavla ilgili bilgiyi bizzat kişinin kendisinin edineceği ya da çevresini – bağlantılarını – kullanmak zorunda olduğu bir teste tabii tutulacağız…
Ne kadar pervasız davranırsan, o kadar bilgi sızdırırsın karşı tarafa.. bizden bekletikleri ihtiyatlı olmamızdı.
“Ben böyle şeylere alışık değilim ya….”
Istemsizce mırıldandım. Şimdiye kadar pek çok özel sınava girdik ama hiç birine alışamadım. Hayatım boyunca, birileriyle ortaklaşa hiçbir işe girişmişliğim yoktu ki..
“Birazdan ineceğiz. Ardından grup seçimine geçilecek. Grup tamamlansın tamamlanmasın, odalarınıza ayrılacaksınız. Sonra öğle yemeğine geçilecek. Öğleden sonra serbestsiniz.”
“Ooooo……oley beee! Bugün ders mers yok demi, demi?.”
Ike heyecanla bağırıp sevinç naraları attı. Bugün tatil günü değil ki? Emin olamadım. Yani, otobüs yolculuğu da dahil olmak üzere, tatil olursa şayet, gezi kampından farkı yok…
Otobüs varış noktasına geldiğine yavaşça ilerleyerek park noktasına ulaştı.
“İsim sırasına göre herkes telefonunu teslim edecek. Başlıyorum: Ayanokouji, Ike—.”
Chabashira hece sırasına göre yoklama alır gibi, herkesin telefonunu bir bir topladı. Ben de telefonumu kapatıp sensei!nin yanındaki plastik kutunun içine koydum.
Otobüsten indikten sonra, tanımadığım bir hoca bize yaklaşıp otobüsten uzakta bir noktada beklememizi söyledi.
“Ahh—buuuz gibiii!.”
Ike koşar adımlarla birkaç metre uzağa giderken, kendisini sıvazlayıp kucaklamaya başladı.
Dağda olduğumuz için daha soğuk herhalde. Ancak çok geçmeden soğuğu unutturacak bir manzarayla karşı karşıya kaldık.
“Vayyy….be? Burası dağlık okula benzemiyor pek yahu…..”
Önümüzde büyük ve geniş bir okul avlusu vardı. Avlunun en uç kısmında da iki eski tip okul binası. Tüm okulun sığabileceği büyüklükteydi bence. Zaten bir hafta burada kalacakmışız.
Issız adadan farkı yok diyebilirim. Doğanın içindeyiz sonuçta. Ama ben pek alışık değilim..
Bu tarz bir sınav olacağını düşününce, gezi kulübünde olan Ike işe yarar birisi gibi geldi. Fiziksel güç konusunda da, Sudou’nun varlığı da rahatlatıcı.
Kızlar da üstesinden gelir gibi. Horikita sanki benimle konuşmak istiyordu ama sıraya çoktan girdik bile. Mümkün değil artık.
Kızlar ve erkekler olarak ikiye ayrılıp okul binasına doğru ilerledik. Erkekler olarak, ana binaya geçtik.
Binaya girer girmez, alışık olduğumuz ahşap kokusu burnumuzu gıdıklamaya başladı.
“Eski ahşap binalardan. Çok güzelmiş.”
Hirata sanki herkesin aklından geçenlere tercüman oldu. Hayran bakışlar sürüyordu. Koridorda yürürken sınıfa benzer bir odanın içinde klima yerine soba tarzı bir ocağın yerleştirilmiş halde gördüm.
Yarından itibaren böyle sınıflarda ders göreceğiz galiba. Sonra jimnastik salonuna benzer bir yere girdik. A ve B sınıfının erkek öğrencileri de geldi, bize doğru baktılar. Ardından D sınıfı geldi. Devamında da 10 ve 11.sınıflar girer herhalde.
Sıra olup beklememiz söylendi.
A ve B öğrencileri sakindi, aralarında konuşmuyorlardı. Büyük ihtimalle otobüste bir strateji kurmuşlardır.