Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 4 - Manabu vs Nagumo
Cilt 8 – Bölüm 4 – Manabu vs Nagumo
“Ryuuen’in hangi grupta olacağını belirlerken tartışma çıkıyor, değil mi? Bu sorunu çözmek adına, Ryuen’in olacağı grupta lider olmaya hazırım..”
Yanımda durumu inceleyip gözlem yapan Akito, bu sözleri söyledi. Kimse kabul etmezse, Ryuuen’i grubuna almak istediğini belirtti.
“…amacın ne?”
“Tek isteğim, 1.lik ödülünden hakkımı isterim. Fazlasıyla hem de.”
Ryuuen’i almanın riskini herkes bildiği için, karşı gelen olmadı. Fakat, Akito’nun ödül garantileyici bir planı olduğunu bilmiyordum. Ryuuen’i almak için güzel bir bahanesi var artık.
“Nasıl yani? İşi eline yüzüne bulaştırınca, yanına yoldaş aramayacak mısın?”
“Bizi açıkça sabote etmediğin sürece, öyle bir işe kalkışmayacağım. Zaten kurallar açık değil mi?”
Akito’nun bu sözlerinden sonra, tartışmalar bitti. Bayağı değişik şikayetler gelse de, 9’lar toplamda 6 gruba ayrılmış oldu.
Böylece, bulunduğum grup da belli oldu.
C sınıfından: “Kouenji”, “Keisei” ile “ben.”
B sınıfından :“Sumida”, “Moriyama” ve “Tokitou.”
A sınıfından: “Yahiko” ile “Hashimoto.”
D sınıfından “Ishizaki” ile “Albert.”
Toplamda 10 kişi.
Bana diğer 4 gruptan farklı gibi geliyor… Daha karışık mı desem? Gerçi Akito’nun grubu da farksız değildi.
Bizim grubun ciddi bir sorunu var: liderin kim olacağı belli değil. Liderlik vasfına sahip birisi olduğunu da düşünmüyorum. Bize ön ayak olup liderlik edecek birisi olduğu da meçhul.. kimseden çıt çıkmıyor be.
Neyse, grubun okula bildirilmesi gerekiyor. 6 grup olarak okula bildirmek için öğretmenlerin yanına geçtik.
“Ryuuen belasından kurtulduk ama ortalamanın üstünde bir puan alabileceğimiz kesin değil.”
Keisei huzursuz olduğu konuyu dile getirdi. Diğer öğrencilerin bizden ne kadar iyi olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. Hatta Ishizaki ve Albert ile aynı grupta olmak istemezdim ama bu konuda elim kolum bağlı.
Ishizaki bakışlarını benden kaçırıp duruyordu… büyük ihtimalle kimse şüphelenmeyecektir ama ne bileyim…
“Kouenji…de problemli birisi.”
Akademik ve sporcu kimliğine diyecek söz yoktu. Ama ciddiyetle yaptığında..
“Kouenji, bizi ateşe atmaz demi ya? Hani yoldaş olarak onu aşağı alırız diye de korkar herhalde?”
Bence ortalama üstünde puan alacaktır. Tek bildiğim, kendisini bir planımız olursa içine dahil edemeyeceğimiz. Sağı solu belli olmuyor malum. Kouenji bize motive olduğunu göstermezse şayet, kafasından ne geçtiğini anlayamayız.
Okula grubumuzu bildirdikten sonra, A sınıfı çevresinde toplanan grubun, dışarı çıkmış olmaları gerekirken geride kaldığını fark ettim.
Başta diğer gruplar hakkında bilgi toplamak için kaldılar sanıyordum ama 10 ve 11.sınıflar da burada..En önemlisi, Nagumo Miyabi, 10’ların kralı konsey başğanımız.. hala buradaydı.
9’ların gruplaşmasının bittiğini teyit ettikten sonra, bize seslendi.
“Uzun sürer sanmıştım ama hızlı çıktınız.”
10 ve 11.sınıflar çoktan gruplaşmasını tamamlamış meğer.
“Büyük grupları hemen kuralım mı ne dersiniz?”
“Nagumo-senpai, bu akşam olmayacak mı o?”
“Çünkü okul, hemen grup kurmanızı beklemiyordu. Hatta tüm okulun gruplaşması bitti. Biz de bir sonraki aşamaya geçelim dedik?”
Anlaşılan hocalar da bunu beklemiyordu. Etrafta bir hareketlilik söz konusuydu. Konsey başkanı böyle bi teklif sunduğu için, kimse reddetmedi.
“Horikita-senpai, sorun yok, değil mi?”
“Tabii. Bizim için de iyi olur.”
Küçük bir onaydan sonra, sohbetin liderliğini tekrar Nagumo aldı.
“Şansa bıraksak, olur mu? 9’ların grup liderleri, taş-kağıt-makas ile hangi sıralamayla hangi grubun ilk seçim yapacağını belirlerler. O sıraya göre, 10 ve 11’lerden grup seçerler. Böylece tarafsız ve hızlıca büyük grupları kurmuş oluruz..”
“9’lar endişelenmeyin, bu söylediği de tarafsız değil.”
“Tarafsız seçim mümkün değil. Herkesin bilgi birikimi farklı zaten.”
Kısa ama önemli bir konuşma geçti Nagumo ile Manabu Horikita arasında.. bunlara müdahale etmek mümkün değil tabii.
“Siz ne diyorsunuz, gençler? İtirazınız varsa, fikriniz varsa söyleyin.”
Nagumo, ona karşı gelinemeyeceğini bilerek sordu.
“İtirazımız yok.”
A sınıfından Matoba, 9’ların temsil ederek cevap verdi.
“O zaman, hemen başlayalım.”
Nagumo kendi grubuna kaş göz işareti yaptıktan sonra, yanlarına geldiler.
Ardından 10 ve 11’ler aralarında 6 gruba ayrıldılar. 9’lardan 5 lider öne çıkarak sohbete giriştiler. Onlara bakarken, Nagumo’un yüz ifadesi çok yumuşadı, sanki çocuklara bakar gibi nazik ve sevimli bir yüz ifadesi vardı.
“Tek bir grup kaldı.”
Bizim gruptan lider çıkmadığı için, taş kağıt makas için adım atan da yoktu. Keisei’nin arkasına saklanarak hem onu öne itmiş oldum, hem de kendimi gizlemiş..
Önce bi suratını ekşittikten sonra Keisei elini kaldırdı. İleri adımlar atmaya başladı. 6 .grup lideri olarak oyuna dahil edildi. Taş-kağıt-makasa başladılar.
Oyun sonunda, A sınıfından Matoba birinci, C sınıfından Hirata ikinci, D sınıfından Kaneda üçüncü ve bizim gruptan Keisei dördüncü çıktı.
“Kimi seçmek istediğinizi aranızda konuşabilirsiniz.”
Aslında ilk seçilecekler, şuanki 10/A Nagumo’nun grubu ya da 11/A Manabu Horikita’nın grubu olur..
Fakat Hirata gibi pek çok kişiyle içli dışlı olan bir öğrenci olarak, potansiyel gruplar da görebilirdi üst sınıflar arasında. Matoba, Horikita Manabu’nun grubunu tereddüt dahi etmeden seçti. Hirata ise, 11’lerdeki grupları tek tek inceledi. Tanımadığım grupları taradı gözleri. Nagumo senpai’nin grubunu seçmedi…
Ike: “Oi, Hirata. Emin misin? Konsey başkanının grubu daha mantıklı değil mi?”
“Evet ama başarılı öğrencilerin, sorunlu tarafları da oluyor. Üst sınıflardan seçtiğim grup hiç fena değil.”
Güven verici bu cümlelere karşılık, Hirata’nun kararına saygı duymak zorunda kaldı, Ike. Kafasında bir bildiği vardır diyordur şimdi. Şimdiye kadar, sınıfa verdiği güvenin meyvesini topluyor, Hirata da.
Sıra, D sınıfında. Kaneda, sınıf arkadaşlarına danıştı. Birkaç dakikalık sohbet sonrası kararını verdi.
“10.sınıflardan Gouda-senpai’nin grubunu seçiyorum.”
Yine, Nagumo’nun grubu seçen olmadı..
“Neden Nagumo’yu seçmediklerini anlayamadım.”
Benim mırıldanmama Akito cevap verdi.
“Çünkü Nagumo-senpai dışında, diğer üyeler biraz şüpheli.”
“Öyle mi?”
“Eh, C ile D sınıfı öğrencisi dolu. 10/A sınıfının olduğu grubu Kaneda kaptı.”
Yani, Kaneda…Nagumo’dan çekindiğinden değil de güçlü ve güvenilir bir takımı seçmek istemişti. Olaylar arasındaki bağları az çok kurmaya başladım, hadi bakalım.
Peki, Nagumo neden A sınıfının çoğunluk olduğu bir grup kurmadı ki? 10’lara hükmettiğini biliyorum ama kendi sınıfı daha garanti olurdu.. Sıra Keisei de.
“Seçmemde sorun var mı?”
Keisei gruba sordu.
“Bilmem. Sorun değil.”
Ishizaki’gil, kararı Keisei’ye bıraktı. Diğerlerinden de henüz bir yorum çıkmadı.
“Nagumo-senpai’nin grubunu seçer misin?”
C ve D sınıfı çoğunluklu bir grup… konsey başkanının seçimiydi. Birkaç kişinin ısrarı üzerine, Keisei, Nagumo’nun lider olduğu grubu seçti.
Diğer gruplar da seçimini yapınca, 6 büyük grup da kurulmuş oldu.
“Horikita-senpai, farklı gruplara düştük. Yarışalım mı ne dersin?”
Horikita Manabu, bu teklifi sunan Nagumo’ya keskin bakışlar attı. 11’lerden iç çekip söylenenleri duydum. Bıkmışlardı sanki.
11’lerden Fujimaki adından birisi üfleye püfleye öne çıkarak, şikayetini dile getirdi. Spor festivalinde görmüştüm, hemen hatırladım.
“Nagumo, yeter artık. Bu kaçıncı yahu, bıkmadın mı?”
“Bu nasıl soru, Fujimaki-senpai?”
“Manabu Horikita’ya sürekli meydan okuyorsun ama bir şey de yapamıyorsun. Bu sınavda 9’lar da var. Senin için bu sınavı, oyun bahçesine çeviremeyiz.”
“Nedenmiş o? Hem bu okulda 9 ile 11’ler arasında ayrım mı yapılıyor ki? Kim kime meydan okumak isterse, okur. Bu özel sınav olsun olmasın, kimsenin karıştığı yok.”
Konuyu kapatmak yerine kendisinden epey heybetli duran Fujimaki senpai’yi kışkırtmaya devam etti. İşte feraset, işte fazilet işte adam gibi adamlık… (Ç.N: sadece espridir.)
“Burada görgü kurallarından bahsediyoruz. Özellikle belirtilmedi diye, yapabileceğin ve yapamayacağın şeyleri birbiriyle karıştırmaman gerek. Bu kadarını da bil artık.”
“Bence siz kafanızda farklı şeyler düşünüyorsunuz. Derdiniz herkes yaşıtlarıyla dövüşsün, ama bu okulda böyle bir kısıtlama yok. Niye her şey, istediğiniz gibi olsun istiyorsunuz da ben küçük bir değişiklik yapınca bana kafa tutuyorsunuz?”
“Konsey başkanı oldun diye her şeyi yapacak yetkiye sahip değilsin. Görevini kötüye kullandığının farkına bir varsan artık.”
“Peki, aklımda tutarım. Ya sen, Fujimaki-senpai? 11/A’nın 3.sü olarak seninle de yarışmak isterim. Ne dersin?”
Karşı tarafa ‘sen çantada kekliksin’ dercesine, ellerini cebine atıp kaşını kaldırdı. Çok ucuz bir hamleyle, 11’leri aşağılamış oldu. Birkaç öğrenci öne çıkmaya yeltendi. Manabu Horikita onları tuttu.
“Sürekli seni reddettim, nedenini hiç merak etmiyor musun?”
“Bir düşünelim bakalım. Arkadaşların kaybetmenden korktuğu için miydi? Yok, yok.. Sebebi bu değil. Horikita-senpai, sen şimdiye kadar tanıdığım insanlar arasında en iyisisin. Asla kaybetmekten korkmazsın, kaybedeceğin aklının ucundan bile geçmez çünkü..”
Nagumo’nun tahrik edici sözlerine karşı, 10.sınıflarda hayran dolu bakışlar hakim..?
Nagumo’ya olan sevgileri ya da hayranlıkları; yardımsever, dost canlısı veya… konsey başkanı olduğundandı ya da Nagumo onlar için daha fazla anlam ifade ediyordu?..
Manabu’yu, Nagumo’nun can düşmanı olarak görmeye çoktan başlamışlar bile. Bu okulda daha 2.yılını yeni dolduran birisi için, bu çocuğun başarıları takdire şayandı. Kimse yapamaz böyle şeyler.
Bu arada… 10.sınıflar arasındaki etkisini, ne 11’ler biliyordu. Ne de biz 9’lar.
“Ben de aynı senin gibiyim, Fujimaki-senpai. Anlamsız savaşlara girmeyi sevmem.”
“Senin girmek istediğin savaşlara pek çok alakasız insan dahil oluyor ama.”
“Bu okulun istediği düşünce yapısına cuk oturuyor ve heyecanlı da…. eh, aramızdaki fark da burdan kaynaklanıyor zaten. Bu arada seninle spor festivalinde yarışmak istiyordum ama kısmet olmadı be, senpai?”
“Bu sınavda 10 ve 11’ler arasında çıkacak bir ekstra mücadelenin meyve vereceğini hiç sanmıyorum.”
“Doğrudur…. Senpai, sen böyle düşünmeye odaklısın. Fakat ben, eski konsey başkanı ile yenisi arasında bir savaş olsun istiyorum. Siz gitmeden önce, senden daha iyi olduğumu kanıtlamak istiyorum, senpai. Mezuniyet hediyem olarak düşün, istiyorum.”
Nagumo’nun heyecanı da, tahriği de bitmek tükenmek bilmiyordu.
“Ne üzerine yarışacağız?”
11’ler şaşırıp kaldı. Manabu Horikita, meydan okumayı kabul edecek gibi bir hamle yaptı.
“Hangimiz daha fazla öğrenci okuldan attıracağız… nasıl ama?”
9 ve 11’lerden çok fazla kişi : “Dalga geçmesene.” diye mırıldandı. Manabu boş gözlerle ona baktı.
“İlginç olurdu ama neyse… ciddi bir teklif istiyorsan şayet, hangi grup daha fazla puan alır—bunun için yarışabiliriz. Basit ve kolay.”
“Peki. Yarışabiliriz bunun için.”
“Teşekkürler, kabul edeceğini biliyordum, senpai.”
“Fakat, bu sınav sadece seninle benim aramda. Başkalarını karıştırmak yok.”
“Başkalarını karıştırmak yok mu? Fakat sınavın özünde öğrencileri kullanarak grupları sabote etmek var.”
“Bu sınavın amacının dışında bir görüş. En azından grubunun birliğine önem vermelisin. Başka grupların açıklarını bularak onları sabote etmemelisin.”
“….Yani ne demek istiyor..?”
Ishizaki, Keisei’ye sordu.
“Yani, adil bir sınav olsun diyor. Anlayacağın bir örnek vereyim; Ryuuen gibi bel altı saldırmasın diyor.”
“..Anladım.”
Manabu Horikita ile Nagumo’nun sohbeti devam ediyordu.
“Kurallarıma uymazsan, kabul etmiyorum.”
Kısaca, Nagumo’yu zayıf noktasından vurdu. Çocuğun olayı bu zaten ya. Milleti kandırarak sabote etmek, akıllarını karıştırmak falan.
“Yani, bu yarışı kazanmak için Horikita-senpai’nin piyonlarına dokunmayacağım. Tamamdır.”
Karşı çıkar sanıyordum ama Nagumo hemencecik kabul etti. Manabu Horikita ise devam etti sözlerine.
“Sadece benim grubuma değil. Hiçbir gruba saldırmayacaksın. Fark ettiğim an yarışmamız biter.”
“Hiçbir şeyi de atlamıyorsun be, senpai. Ben de tam Horikita-senpai’nin grubuna saldırmak için diğer gruplarla anlaşmayı düşünüyordum!!!…….”
Kahkaha atarak güldü.
“Tamam, tamam. Bu yarışma için can atan tek benim galiba. O yüzden heyecanlandım. Adil olacağız, evet. Grup birliğiyle yüksek puan almalıyız. Tamamdır kazanan ya da kaybeden için bir ceza ya da ödül yok değil mi? Sonuçta onurumuzu koyuyoruz ortaya.”
Manabu Horikita ne reddetti ne de kabul etti. Sanki hiç gururunu onurunu ortaya koymaya niyeti yok gibiydi, başını dik tuttu.
Patreon hesabından, hem bize destek olabilir hem de çevirileri önden okuyabilirsiniz!