Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Başlangıç : Ichinose Honami'nin Monoloğu
Cilt 9 – Başlangıç : Ichinose Honami’nin Monoloğu
Hiçbir zaman kendimi iyi ya da kötü birisi olarak tanımlamadım.
Tıpkı annemin istediği gibi, sadece dürüst birisi oldum. İlkokulda da ortaokulda da rahat bir yaşamım oldu. Erkek olsun kız olsun bir sürü arkadaşım vardı.
Spor yapmayı oldukça zor bulsam da, derslerime harcadığım zamanı spora da harcayıp çokça çaba sarf ettim.
Ortaokulda üçüncü sınıftayken, çoktandır istediğim “Öğrenci Konseyi Başkanı” unvanını elde etmiştim. Hatta özel bir liseden burs teklifi de almıştım.
Eğlenceli, özel ve mutlu bir okul hayatı yaşıyordum.
Ama… bir hata yaptım.
Kesinlikle affedilemez bir hata.
Asla yapmamış olmam gereken bir hata.
Hastalıktan kırılan annemin o anki sinirli yüz ifadesi…
O anki gözyaşları.
Kız kardeşimin üzüntüsünden kendi kabuğuna çekilmesi…
O zaman yaşadıklarımı asla unutamam.
Bazen aklıma geliyor, çok hüzünleniyorum.
Titreyen parmaklarım…
Titreyen vücudum…
Bir kalp daha siyaha boyanmıştı artık.
Yaptığım hata yüzünden ortaokuldaki üçüncü yılımın yarısını odama kapanarak boşa geçirdim.
Ama bir gün, bu kendimi cezalandırmam sona erdi. Ne zaman bu okulu öğrendim, işte o zaman bu işe bir son vermem gerektiğini anladım.
Annemin ve kız kardeşimin gülümsemelerini geri getirmek adına, kendi hatamdan kaçmayacak, onunla yüzleşecektim.
Evet, kendime ettiğim yeminim buydu.
Ama… İşler pek de öyle istediğim gibi gitmedi.
Tam bu okula hayallerimi gerçekleştirmek üzere kaydolmuşken, bir notta yazan suçlamayla karşı karşıya geldim.
Notu bulduğumdaysa öylece kalakalmıştım.
Etrafımdaki sınıf arkadaşlarım, meraklı bakışlarla bana odaklanmış, benden bir tepki bekliyordu.
Notu tekrar tekrar okudum.
Ama kaç kere okuduğum fark etmiyordu; kelimeler değişmiyordu işte.
“İchinose Honami suçlu.”
☆ ★ ☆
İchinose, o not olayı patlak vermeden çok, ama çok önce aşırı derecede gergindi. Bit tatil gününde, öğrenci konseyi odasındaydı.
“9/B sınıfından İchinose Honami, ha?”
“Evet.”
Boğazının derinliklerinden gelen bir sesle konuşuyordu. İchinose, Başkan Yardımcısı Nagumo ile görüştüğü esnada oldukça gergindi. Birebir, özel bir mülakattaydı.
“Öğrenci Konseyi Başkanı sana ne söyledi?”
“Şimdilik bunun zamanı olmadığını.”
Öğrenci konseyine katılmak isteyen İchinose, okula girdikten hemen sonra, çok zaman geçmeden, konseye giden kapıyı aralamıştı.
Ama Başkan Horikita, İchinose ile görüşüp onun başvurusunu reddetmişti. Konseyde güçlü bir yer edinmek isteyen İchinose hayal kırıklığına uğramıştı. Bunu duyan Başkan Yardımcısı Nagumo ise, onu hedefi seçerek ona yaklaştı.
Bunun arkasında üç sebep vardı:
Birincisi, kendisi gibi İchinose de B sınıfındandı.
İkincisi, onun akademik başarısı mükemmeldi.
Üçüncü ve son sebebi ise, İchinose taş gibi kızdı. Tam Nagumo’nun karşı cinsten beklediği fiziksel özellikleri taşıyordu.
Ona yaklaşmasının ana sebebi üçüncüsüydü aslında. İlk ikisini bonus olarak düşünebilirsiniz.
Şuan aklındaki soru: Onu kendi malı olarak kullanmasına değer birisi olup olmamasıydı.
“Ortaokulda öğrenci konseyi başkanı olduğunu duydum.”
“Evet, bu nedenle buradaki konseye de katılmak istiyorum zaten.”
İchinose hem doğru, hem de yalan söylüyordu.
“Sınıf öğretmeniniz Hashinomiya-sensei’den duyduğum kadarıyla, giriş sınavında da mükemmel denebilecek sonuçlar almışsın.”
“Teşekkürler.”
İtaatkâr bir şekilde övgüyü kabul etti.
“Dürüst olmak gerekirse… oldukça iyisin.”
“Öyle desen de… Başkan Horikita beni reddetti sonuçta, yani…”
İchinose acı bir gülümsemeyle içten içe kendini yiyordu. Çünkü öğrenci konseyine kabul edileceğini düşünmüştü.
Yine de başkan yardımcısına depresif görünmenin iyi bir izlenim bırakmayacağını düşündüğünden, zorla da olsa gülümsedi.
“Manabu Horikita çok katı birisi. Büyük ihtimalle A sınıfında olmadığından dolayı seni baştan reddetmiştir. Bu çocuk statüye acayip önem veriyor, öyle böyle değil.”
“Anlıyorum…….”
Bu da Nagumo’nun söylediği bir yalandı.
İlk bakışta Horikita Manabu statüye çok önem veren birisi gibi görünse de aslında durum tam tersiydi.
Öğrencinin D ya da A sınıfında olduğundan ziyade, kişisel yeteneklerini değerlendirip ona göre karar veren türden birisiydi, Manabu Horikita.
Ama reddedilen İchinose ‘e, Nagumo’nun sözleri doğru gibi gelmişti.
“Yani Öğrenci Konseyine katılmak için A sınıfına yükselmem gerek… öyle mi?”
“Yani, aslında o da kesin değil. A sınıfına yükselsen bile, Başkan Horikita‘nın seni kabul edeceğinin garantisi yok. Başka bir deyişle, İchinose, kaydolduğun an zaten “B sınıfından bir öğrenci” olarak etiketlendin. Ne kadar çabalarsan çabala, önemi yok. Horikita asla böyle damga yemiş bir öğrenciyi kabul etmez.”
Bu kaba açıklamadan sonra, İchinose’nin yüzündeki gülümsemenin kırıntıları da yok olmuştu.
“A-ama sen de B sınıfındasın, öyle değil mi Nagumo-senpai? Ve hala başkan yardımcısısın, bu da demek oluyor ki–“
Nagumo, onun geride kalan son umudunu da söndürmek üzere ağzını açtı.
“Benim durumum başka, iki sebebi var. Birincisi, ben Horikita’nın tam kontrolü ele almasından önce öğrenci konseyine katılmıştım. Yani geçen sene, 11. sınıfların öğrenci konseyi başkanının döneminde. Eğer benim başvurum da Horikita’ya kalmış olsaydı, ben de reddedilirdim. Çünkü başvurumu kabul etmek istemeyen konseydeki tek üye o’ydu.”
İchinose’nin yüzünden ne kadar üzüldüğü anlaşılıyordu.
Bunu gören Nagumo ise, kalbinde sevinç naraları atıyordu. İchinose’i ne olursa olsun öğrenci konseyine kabul ettirecekti. Ve kendi mülküymüşçesine de sevecekti.
“İkincisi, ne kadar yetenekli olduğumun farkındayım. Normalde A sınıfına yerleştirilmesi gereken birisi olduğumu söylemekten gurur duyuyorum. İşte tam da bu yüzden; öğrenci konseyine katılmak için, B sınıfına alınmama neden olduğunu düşündüğüm sebebi itiraf ettim. Hiçbir şeyi atlamadan, eksiksiz ona gerçekleri söyledim.” dedi, Nagumo.
“İtiraf… etmek mi..?”
“Evet. Onlara iş yeteneğe geldiğinde, A sınıfındakilerden aşağı kalır yanım olmadığını kanıtladım. Bu da bana şu anki pozisyonumu kazandırdı.”
“Buna neden olan sebebi söylemek… ne anlattın onlara, Nagumo-senpai?”
Bu sözlerden sonra, Nagumo zorla da olsa gülümsedi.
“Pardon ama bu soruyu yanıtlamak zorunda değilim. Dahası, şuan sorgulanan kişi sensin İchinose.”
“B-ben miyim…?”
“Hala tam olarak ikna olmuş değilim. Yani, normalde A sınıfında olman gerekmiyor muydu sence de? Notların mükemmel, yeteneklerinde hiçbir problem yok. Üstüne üstlük önceden konsey başkanlığı bile yapmışsın. Ama neden A değil de B sınıfındasın? Bunun bir sebebi olmalı.”
İchinose, Nagumo’nun bu kurnazca sözlerinden sonra yaşadığı olayı daha fazla gizleyemezdi.
Tabii, bu sadece Nagumo’nun, 9/B’nin sınıf öğretmeni Hashinomiya-sensei’den edindiği bilgilere dayanarak varsaydığı bir hipotezdi.
“Bana bu sebebin ne olduğunu söyle. Eğer seni haklı bulup A sınıfına layık bir öğrenci olarak görürsem, sorumluluğu alır ve seni öğrenci konseyine memnuniyetle kabul ederim.”
“Bu… mümkün mü?”
“Başkan Horikita’nın otoritesine göre koca bir hayır cevabı alırdın. Ama ya o mezun olduktan sonra? Eğer 9. sınıflara izin verilmezse, öğrenci konseyinin kendi varislerini eğitmesi imkânsız olur. Bununla uğraşacak olan da bir sonraki öğrenci konseyi başkanı, yani ben olacağım, öyle değil mi?”
“Yani… sanırım.”
“Böylesine bir fırsatı kaçıranın da zaten öğrenci konseyinde yeri yok, bunu da biliyorsundur umarım.”
Ichinose’nin uzun zamandır içinde gittikçe büyüyen bir sırrı vardı.
Ortaokulun üçüncü yılında, yarım yıl boyunca odasına kapanmasına neden olan anıları şimdi geri dönüyordu.
“Burada ne söylersem söyleye–“
“Bu odadan dışarı çıkmayacak, tabii ki. Senin sırrın bizim sırrımız.”
Geçmişini kimseye açmayan İchinose için şimdi yüzleşme vakti gelmişti.
Başkalarına güvenmeye ihtiyacı vardı, çünkü insanlara olan güvenini kaybetmişti.
“Ben… ben…”
İchinose artık her şeyi dışa vurmak üzereydi.
Kendi “hatasını” anlatmaya koyuldu.
Çeviren: lightningbridge
Editor: Fatoshisme