Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 1 - Nagumo’nun Hedefleri

Cilt 9 – Bölüm 1 – Nagumo’nun Hedefleri
Eğitim kampı bittikten sonra, şubat ayının başı gibi, 9/A sınıfından Sakayanagi Arisu, öğrenci konsey odasına girdi.
En sevdiği şapkasını masaya koyarak, öğrenci konsey başkanı Nagumo Miyabi’nin karşısına oturdu.
“Öğrenci konsey odası bayağı gösterişli bir yere dönmüş. Eskiden böyle değildi.”
İddialı ve güzeldi. Oda resmiyet kazanmış desek daha doğru olur. Duvar kağıtları değişmiş, Nagumo’ya ait özel eşyalar etrafa yerleştirilmişti.
Öğrenci konsey odasından çok, Nagumo’nun kişisel odasına dönmüştü. Bu tarz değişiklikler yapılmıştı. Onun çalışma odasını andıran, ‘ona özel bir oda’ gibiydi.
Bu odanın, Sakayanagi’de bıraktığı izlenim böyleydi.
“Horikita-senpai, seni öğrenci konseyine mi davet etti yoksa?”
Sakayanagi’nin bu çat kapı gelmesinin sebebine karşılık böyle bir soru sordu, Nagumo.
“Maalesef, böyle bir rol için uygun değilim. Davet de almadım. “
“Zaten insan seçme konusunda pek iyi sayılmaz.”
“Yani, yeni konsey başkanı olarak ben ondan farklıyım mı diyorsun, senpai?”
Nagumo hafifçe gülümsedi.
“Tabii, sana kapımız açık. Ama benim özel malım/mülküm olman şartıyla.”
Bu sözlerinden sonra, Nagumo masanın üstünde duran pelüş tavşanın başını okşadı.
…bu pelüş ona mı ait acaba? Yoksa buradaki kızlardan birine mi?
Onun özel malı olmak?…
İnsanların yeteneğini kullanmaktan bahsetmiyordu. Sadece kişinin dış görüşüne göre karar veriyordu.
Konuyu görmezden gelebilirdi ama Sakayanagi, konuyu kapatmak yerine üzerine gitmeyi seçti.
“Senin gözünde değer görmek için ne yapmak gerekiyor acaba, merak ettim senpai?”
“Bana yeteneğini göstersen yeter. Öğrenci konseyine katılmak için geç kalmış sayılmazsın, Sakayanagi. Benim tarafıma geç.”
“Demek öyle.”
Sakayanagi gülümsedikten sonra, ekledi.
“Kalsın. Zaten buraya iki lider fazla gelir. En önemlisi de üst sınıflar kendini kötü hisseder.”
“İki lider, ha?”
Sakayanagi, ondan bir yaş küçük olsa da, Nagumo ile bir tutuyordu kendini.
Nagumo sözlerinin anlamını hemen fark etti ama sinirlenmedi. Aksine, yüzünde hınzır bir gülümseme oluştu.
“Sen, Ryuuen falan… Dokuzlarda ilginç öğrenciler var.”
Bu okulda, öğrenci konseyini karşısına almak isteyen tek bir öğrenci bile yoktu. Çoğu öğrencinin bu okulda kalmak için iki amacı vardı; ya A sınıfına çıkmak için uğraşır, ya da hiç kimsenin dikkatini çekmeden yaşamaya çalışırdı.
Sakayanagi ile Ryuuen, birini düşman edinmek için iki kez düşünecek insanlar değillerdi. Acımaları da yoktu.
“Doğru bir düşünce tarzı mı bilemedim ama.”
Düşmanlarını övecek öğrenciler vardı ama Nagumo onlardan biri değildi.
Hedef giden yolda gururunu bir kenara bırakıp elinden geleni ardına koymayan insanlara saygı duyardı sadece.
Bu sırada, Nagumo’nun telefonu ısrarla titredi.
“Açmayacak mısın?”
“Şu an sana zaman ayırıyorum.”
“Popüler insanlar da bir başka oluyor. Sürekli telefonun çalıyordur?”
“Meşgul olduğumun farkındaysan sadede gelelim. Konseye katılmayacaksan, odadan çık. Kusura bakma ama başka bir 9.sınıf öğrencisiyle görüşmem var. Sana zaman ayıramam.”
“Öyle mi? O zaman konuya geleyim.”
Nagumo özellikle, 9.sınıf diye vurgulasa da Sakayanagi’nin tavrında değişiklik olmadı. Fakat, Nagumo onun bu tavrından dolayı meraklandığını düşünüyordu.
“Bugün bir ricada bulunmaya geldim, öğrenci konseyinde yer alan 9/B öğrencisi, İchinose Honami-san için. Ona yakın zamanda küçük bir saldırıda bulunacağım. Belki işler karışabilir, haber edeyim dedim.”
“Bunu duymuştum sanırım, eee?”
Nagumo konuya gelmesini istiyordu. İkisi arasında daha önce gerçekleşen bir görüşmeden bildiği bir konuydu. Tabii, bu gerçekten haberdar olan çok kişi yoktu.
“Öğrenci konseyinde yer alan tek çömez o. Gelecekte öğrenci konsey başkanı olacak gözüyle bakılabilir ona.”
“Öğrenci konseyine 9’lardan başka kimse alınmadı diye düşünürsek, yeni gelenler arasında yetenekli öğrenci yok denebilir. “
“Evet, doğrudur.”
Kısacası, İchinose’nin kaybetmesi demek, öğrenci konseyi ve Nagumo’nun kaybetmesi demekti.
“Geçen gün için teşekkür etme niyetiyle, sana önceden haber vereyim dedim. En kötü ihtimalle, İchinose Honami-san’ı okuldan atabilirler. Bilgin olsun.”
Sakayanagi, Nagumo’dan korkmadan olabilecekleri söyledi.
“Sana o kadar ileri gidebilirsin dediğimi hatırlamıyorum, Sakayanagi.”
İlk kez, Nagumo’nun yüzündeki gülümseme kayboldu.
“Evet, Ichinose-san’a zorbalık edebileceğimi söyledin. Ben de biraz sert bir oyun çıkartmak istiyorum, hepsi bu.”
“Honami benim sevdiğim bir mülküm. Ona biraz zorluk çıkartabilirsin, demek istediğim buydu.”
“Farkındayım ama bazen öngörülemeyen şeyler olabiliyor; bilirsin, senpai.”
Nagumo, sert bakışlarla Sakayanagi’ye baktı. O ise, soğukkanlı bir tavırla, görmezden geldi.
“Okuldan atılırsa, seni etkilemez herhalde?”
Nagumo yavaşça oturduğu koltuğun kolundan dizini kaldırdı.
“Çok cesursun. Benden korkmuyor musun?”
“Yapım böyle, ne yapayım.”
“İstediğini sormadan da yapabilirdin. Ama görevinmiş gibi buraya kadar gelip iznimi istiyorsun. Bu tavrını, beni düşman edinmek istemiyorsun diye yorumluyorum?”
Nagumo, saygı safsatasına inanmadığını belirterek, Sakayanagi’ye ciddiyetle sordu.
“İstediğin gibi yorumlayabilirsin.”
“Gerçeği söyle. Saklama benden.”
Nagumo asıl niyetini öğrenmek için sordu.
“Bu okulda, öğrenci konseyi tahmin ettiğimden daha fazla yetkiye sahipmiş. İchinose-san’ı korumak için, öğrenci konseyi… yani, başkan Nagumo hamle yaparsa, tekerime çomak sokmuş olacaksınız.”
Sakayanagi, Nagumo’nun İchinose’i kanatları altına almasını istemiyordu. Buraya gelmesinin asıl niyeti buydu.
Sunduğu dürüst cevabından hoşlanan Nagumo, hınzırca gülümsedi. Çünkü dolaylı yoldan Nagumo’yu karşısına almak istemediğini söylüyordu.
“Demek sana verdiğim bilgi işe yarayacak.”
“Evet, sayende İchinose-san’ı zayıf noktasıyla köşeye sıkıştıracağım.”
“Güzel. Öğrenci konseyi, senin tavırlarını görmezden gelecek, Sakayanagi.”
“Peki, öğrenci konseyinin tamamen olayın dışında kalacağına eminiz değil mi?”
Sakayanagi, özellikle sorarak Başkan Nagumo’nun da olaya karışmamasını istedi.
“…fuu. Ahh, böyle vurgulamana gerek yoktu. Ne yapmayı düşünüyorsun peki?”
“Orasını yaşayınca, görürsün artık. “
Stratejisini paylaşmak istemiyordu, Sakayanagi.
Nagumo, hiç güvenilir birisi değildi. Öğrenci konseyi için, yararlı olabilecek birisini gözüne kestirdi mi, geriye kalan herkesi bir kenara atardı…
“Bu arada böyle denk gelmemiz kolay olmuyor. Bir sorum vardı, sorayım.”
“Buyur?”
“Yaşanma olasılığı düşük olsa da bir ihtimal… Öğrencilerin mecburi bilek gücüne güvenmek zorunda kaldığı durumlar yaşanırsa şayet, nasıl bir durum olur senpai?”
Sakayanagi, diğer güçlü lider yeteneğine sahip öğrenciler gibi (Katsuragi, Ichinose veya Horikita), kendisine güveniyordu. Fakat söz konusu şiddet olunca, sağlık sorunları yaşayan Sakayanagi için, kazanma şansı sıfırdı.
“Kaba kuvvete başvuran öğrencilere pek hoş bakmıyorsun herhalde?”
“Pek uzmanlık alanım sayılmaz.”
Sakayanagi, fiziksel olarak engelliydi.
“Şiddet kullanımından nefret ediyorum diyemem. Öğrenciler arasında kavga- dövüş patlak vermesi de ayrıca doğal. Horikita-senpai gibi, sıkı yönetim kullanmayı da düşünmüyorum. Küçük bir çatışma yaşanırsa, gülüp geçerim herhalde.”
Fiziksel açıdan zayıf olan Sakayanagi, bu durumda dezavantajlıydı. Fakat onu endişelendiren konu bu değildi.
“Anladım… peki ilk dönem D ile C arasında çıkan kavgada, öğrenci konsey başkanı sen olsaydın, nasıl bir karar verirdin, başkan Nagumo?”
Birbirini tartakladıkları iddia edilen iki grup; Sudou ile İshizaki’gil. Güvenlik kamerası yoktu, görgü tanığı vardı falan diye konuştukları vaka.
Nagumo’nun bizzat dahil olmadığı ama Horikita Manabu’nun yanından da ayrılmadığı zamanlarda gerçekleşen bir olaydı.
“Bi hatırlayayım… şu okulun dahil olduğu vaka. O konuyla ilgili bir karar veremem şu an ama kimseyi okuldan attırmaya zorlamazdım herhalde. En fazla okuldan uzaklaştırma alırlardı. Tabii, sınıf puanıyla ceza da kesmezdim.”
Bu sözler, öğrenci konseyine aitti.
Eğer okul ‘hayır’ derse, cevap hayır olurdu. Sakayanagi, büyük ihtimalle bu gerçeği çok iyi biliyordu. Diğer öğrencilerden daha fazla yetkileri, sorumlulukları olsa da öğrenci konseyi de bu okulun öğrencisiydi. Bu gerçek değişmiyordu.
“Çok toleranslı birisiymişsin.”
İlerde; gözdağı ve şiddetin ön planda olduğu savaşların olacağına işaret ediyordu.
“Eğer endişeleniyorsan sağlığından, sana 10.sınıflardan birini ayarlayalım.”
Üst sınıflardan birisi, onu korumak adına çömezlere zorbalık edecekti, Öğrenci konsey başkanının teklifi buydu.
“Çok teşekkürler, ben almayayım. Elimdeki piyonları kalkan olarak kullanmak daha hoş.”
Sakayanagi’nin sormak istediği, can güvenliği kalmadığında ne kadar ileri gidebileceği idi. Karşı atak yapabilecek miydi, yoksa sözlü olarak iletişim kurmak mı zorunda kalacaktı.
“Cevap tatmin etti mi peki?”
“Evet.”
Nagumo ile lan hoş sohbetinden memnun bir halde ayrılmak için bastonunu tutarak ayağa kalktı, Sakayanagi.
“Oh, bu arada–“
“Efendim?”
Zamanımı alma diyen Nagumo’nun sözlerini görmezden gelerek, Sakayanagi devam etti.
“Az önceki sohbetimizden farklı bir konu bu. Değişik bir duyum aldım da o aklıma geldi. Mezun olmak üzere olan 11.sınıflardan puan satın almaktan bahsediliyormuş? Çok güzel bir strateji. A sınıfına yükselmek için garanti yol bile denebilir.”
Eğitim kampında Kouenji ile Nagumo’nun arasında geçen bir konuşmaydı bu. Sadece erkek öğrenciler arasında geçen bu konuşmayı, onlardan birisinden duyması doğaldı, Sakayanagi’nin. Hatta bazı öğrenciler özellikle Sakayanagi ’ye bu durumdan bahsetmiştir.
“O stratejiyi kullanamasın diye önlem aldım çoktan. Zaten sadece Kouenji’nin düşündüğü bir plan değildi. Şimdiye kadar mezun olacak öğrencilerden puan almak isteyen kişiler çıkmıştı okulda.”
Nagumo özellikle daha önce yapılmış bir durum olduğunu belirtti.
“İşte bu yüzden okul, mezun öğrencilerinden puanlarını toplayacağına dair onlara bir açıklama yapacak.”
“Öyle mi? Bizim anladığımız kurallara göre, puanlar mezun olduğumuz zaman ellerimizden alınacaktı. Bu yüzden 11.sınıfların kendilerinden küçüklere puanlarını vermeyi düşünmesi doğal geliyordu. “
Damlaya damlaya göl olur demişler. Birkaç kişiden toplanacak puanlar bile, beklenmedik yüksek meblağları bulabilirdi.
Nagumo’nun, Kouenji’nin hamlesini erken fark etmesine şaşmamalıydı.
“Normalde, sadece 11.sınıflara yapılan bir duyuru bu? 10.sınıf olarak bundan nasıl haberdar olduğunu bilemiyorum ama… Başkan Nagumo, 9.sınıfların içinde bu konudan hiç çekinmeden bahsetmenin sebebi, bu az önce bahsettiğin kuralı değiştirmek istediğinden… değil mi?”
“Kouenji okulun tahmininden daha büyük oynuyordu. Bu da bir çeşit kural ihlali.”
Erkek öğrencilerin içinde bu durumu açığa çıkartmasıyla, okul kurallarında açık olduğunu belli etmiş oldu. Okulun, 11.sınıflar için özel bir kural getireceği belliydi.
Normal şartlarda, ne kadar zengin olursanız olun, mezuniyetten sonra ödeme alacağınızın garantisi yoktur. Fakat bahsettiğimiz kişi, Kouenji’ydi.
… Kouenji Rokusuke’nin zengin ve varlıklı bir aileden olması, Kouenji Şirketler grubunun internet sitesinde kendi resmi ile adının yer alıyor olması, onu istisna kılıyordu. Sözünde durmama ihtimali olsa da denemeye değer bir riskti.
“Varlıklı bir ailede doğmak da bir yetenek sayılmaz mı… neden bu yeteneğini kullanmasına izin verilmiyor?”
“Peki benim bu durumu fark edip engel olmam da bir yetenek değil mi?”
“Fufu. Doğru, tabii.”
Sakayanagi sırıtarak bastonunu bir kez yere vurdu.
“Okulun 20 milyon puana A sınıfına öğrenci çıkarma kuralını hiç beğenemedim. Mümkün olursa, sistemi değiştirmek isterim. Gerçi bu sistem düzenlenecek olsa da, 9’lar için geçerli değil zaten.”
Önlem olarak, Sakayanagi gibi 9.sınıf öğrencilere bu kural haber verilmişti. 20 milyon biriktirmeye çalışanlar dahi vardı.
“Fakat şimdiye kadar bu kadar çok puanı biriktiren bir öğrenci bile çıkmamış diye duydum. Bu sebepten ötürü bile, endişelenmene gerek yok diye düşünüyorum.”
“İyi de bunun anlamı tek başına biriktirmenin mümkün olmamasından kaynaklı.”
“Sınıf olarak biriktirmek de manasız ki. A sınıfı öğrencileri, gelen kişinin sınıflarına casus olarak gönderildiğini düşüneceklerdir. Düşük sınıflardan üst sınıflara birinin çıktığını düşün, A sınıfının ayrıcalıklarından mahrum kaldıkları sürece, diğer sınıfların casusluğunu yapma mecburiyetinde kalırlar.”
“Evet. Söylediklerinde haklısın da… bazıları da sınıfın iyiliği için çabalıyor. Onları da görmezden gelmek mümkün değil. Yani, her zaman istisnalar vardır. “
“Eh, o da doğru ama kişinin adaptasyonu zor olacaktır. Aniden aranıza katılan birine, yardımcı olmazsınız. Sınavlarda da düşük not aldı mı, al başına belayı. Dahası, özellikle sınıfı sabote ederse, kendisi okuldan atılır.”
Sakayanagi, sistemi anladığını belli edince, Nagumo gülerek başını salladı.
“Sana bir tavsiye vereyim. Agresif tavırların hoşuma gitse de daha okulun başındayken kendine düşman edinmeni tavsiye etmiyorum. Hem önce çevrendekilerin güvenini kazanman senin için daha iyi olur. Daha yolun başında sayılırsın. Önce insanların güvenini kazan.”
“O güveni de.. kazanmak için mi kullanayım?”
“En etkili strateji bu.”
Sana asla ihanet etmeyeceğine inandığın kişinin aniden seni sırtından bıçaklaması… En ağır yenilgi buydu.
“Bana güven kazan diyorsun ama sen çok erken o güveni yıkmadın mı, başkan? Son ana kadar beklemek daha iyi değil midir?”
Eğitim kampındayken eski öğrenci konsey başkanına meydan okuyup onun güvenine ihanet etmişti.
“Güvenini mi yıktım?”
Sakayanagi’nin sözlerine karşılık, Nagumo bir eliyle ağzını kapattı, kahkahasını bastırmak ister gibi bir hali vardı.
“Horikita-senpai ile 11/A sınıfının güvenini kaybettim, evet. 10 ve diğer 11.sınıfların güvenini kaybetmedim. Bunu 9.sınıflar da anlamıştır. “
Nagumo kibirliydi ve egosu tavan diye düşündü, Sakayanagi. Fakat, Horikita Manabu ile koyduğu kuralları bile yıkmış ve bunu planlı olarak yapmıştı.
Belki de 10.sınıflar arasındaki birlik tahmin edildiğinden önce başlamıştı.
“Sakayanagi, yeteneklisin. Eğer öğrenci konseyine katılmak istersen, kapımız sana açık.”
“Teşekkürler. Buraya iyi ki gelmişim. Nasıl biri olduğunu öğrendim, başkan Nagumo. Eski başkan Horikita’dan daha çok seninle benzer düşündüğümüzü fark etmiş oldum.”
Hafifçe başını eğip selam verdikten sonra, Sakayanagi öğrenci konsey odasından çıktı. Ardından Nagumo peşinden çıktı.
“Şapkanı unuttun.”
“Ah! Çok teşekkürler.”
Şapkasını aldıktan sonra, Sakayanagi tekrar başını eğdi.
“Müsaadenle.”
“Sakayanagi, Ayanokouji diye birini tanıyor musun?”
Nagumo beklenmedik bir soru sordu.
“Ayanokouji…? Adı tanıdık geldi… o da mı 9.sınıflardan?”
“Demek tanımıyorsun, tamamdır.”
Eğer tanımıyorsa konuşmayı uzatmanın gereği yok diye düşündü, Nagumo.
“İstersen araştırırım kimmiş diye?”
Sakayanagi öne doğru bir adım atarak teklif sundu.
“Yok, boş ver.”
“Peki madem. Görüşürüz.”
Sakayanagi koridorda ilerlerken odaya doğru yaklaşan yalnız bir kız öğrenciyi fark etti. Sakayanagi gibi küçük bir çevresi olan birinin bile tanıdığı: 9/C’den
Kushida Kikyou.
“Merhaba, Sakayanagi-san.”
“Bu ne tesadüf. Öğrenci konseyiyle işin mi vardı?”
“Evet, öğrenci konseyine başvurmak istiyorum. Yoksa sen de mi bu yüzden geldin, Sakayanagi-san?”
“Benzer bir iş için geldim diyelim. Neyse, görüşürüz.”
“Görüşürüz~”
Sakayanagi, Kushida’nın böyle bir zamanda öğrenci konseyine katılmasına şaşırdı. Onun gibi bir öğrencinin, konseydeki durum karışıkken böyle bir karar vermesini mantıklı bulmadı.
Kızlar, Nagumo’nun hamlelerini özel sınavda gayet net gördüler. Senpailer için Nagumo’nun tavırları normal gelse de, 9.sınıflar için ürkütücü ve şüpheli gelmeliydi.
Ayanokouji Kiyotaka’nın gerçek kimliğinden haberdarsa, Nagumo’nun emriyle bilgi sızdırıyor olabilirdi.. Fakat, Ayanokouji gibi birisi böyle bir zamanda Nagumo ile aşık atmazdı.
Kushida Kikyou.
Bu kız hakkında hep iyi dedikodu dolaşıyordu. Herkesin sevdiği gözde bir öğrenci.
“Fufu. Genelde böyle tipler kötü kadın olurlar ama neyse.”
Sakayanagi, Kushida’nın kişiliğinin saf duygularla dolu olduğuna inanmıyordu.
Çeviren & Düzenleyen : fatoshisme