Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 2 - Değişen İlişkiler
Cilt 9 – Bölüm 2 – Değişen İlişkiler
Sabahın ilk dersi C sınıfında garip bir ambiyans ile başladı. Karuizawa Kei’nin etrafında toplanan kızlardan hafif uğultular yükseliyordu.
“Geç kaldın, Ayanokouji-kun.”
Ders zilinin çalmasına yaklaşık 5 dakika vardı, komşum Horikita Suzune bana seslendi.
“Uyuya kalmışım.”
Horikita sıkıcı bulmuşçasına derin bir of çekti. Ardından ekledi.
“Hirata-kun ile Karuizawa-san ile aran iyiydi. Biliyordun değil mi?“
“Aralarındaki meseleyi nerden bileyim?”
Eğitim kampında Hirata ile bağını koparmamıştı herhalde… Okulda da ünlü bir çift oldukları için, etkisi büyüktü.
Aralarındaki ilişkiyi bilmeyen herkes bu duruma şaşırırdı. Tabii, onların ayrılması, Kei ile Hirata’nın bağlantısının koptuğu anlamına gelmediği gibi, Kei’nin kızlardaki etkisinin azaldığı anlamına da gelmiyordu.
…belki olur da sınıftan birisi Hirata’nın kalbini çalıp onun sevgilisi olursa, o zaman bir değişiklik yaşanabilirdi. Böyle bir ihtimalde, Kei’nin sınıftaki pozisyonundan dışlandığını hayal dahi edemiyorum. Zaten böyle bir durumda ilk müdahaleyi Hirata yapardı.
…Kei’yi koruyacak olmasaydı, sahte bir ilişkiye girmezdi yani. O yüzden onu statüsünü korumasına önem vereceğine eminim.
“Peki, ayrılan kişi kimmiş?“
Horikita’ya sordum. Zaten bu sorunun cevabını ben de bilmediğim için, Horikita’nın şüphelenmesine gerek yoktu.
“Galiba Karuizawa-san.”
“İlginç. İyi biriyle çıkmanın faydası olacağını düşünen biri gibiydi. Nasıl derler statü için falan.”
“Ben de öyle düşünüyordum….”
Bir anlığına gözlerimin içine baktı, şüphelendi herhalde. Fakat yüz ifademden bir anlam çıkartması imkansızdı. Horikita da bunun farkındaydı artık.
Demek Kei, Hirata’yı terk etti ha?
Aralarındaki sahte aşkı başlatan Kei’ydi. Tabii, sahte olduğu için kimin ayrıldığının bir önemi yoktu. Büyük ihtimalle, Hirata, onun ayrılmasının daha iyi olacağını söylemiştir.
Hirata ayrılan kişi olsaydı, herkes Kei’de bir problem olduğunu düşünürdü ve sınıftaki statüsü riske girerdi.
Çevreme baktığımda, onların ayrılıklarının C sınıfında büyük bir bomba etkisi yarattığı belli oluyordu. İlginç gelen şeyse, kızların sınıf içinde yüksek sesle bu tarz meseleleri konuşması oldu.
“Ehh, ehh? Yeni birini bulmadan neden ayrıldın, Karuizawa-san!“
Shinohara’nın şok içinde bağırması tüm sınıfta yankılandı. Sözde aralarında konuşuyorlardı ama… Ike ve Sudou’gil onlara kulak kesilmiş, dinliyordu.
“Kendi kendime yetmek istiyorum artık. Yousuke-kun beni çok şımartıyordu, evet… ama artık büyüyüp olgunlaşmanın zamanı gelmişti. “
Ünlü çiftimizin ayrılığı sadece C sınıfında değil, diğer sınıflarda da bomba etkisi yaratmıştır. Hirata için, büyük bir savaş başlar yakında. Hadi, hayırlısı.
“Bir de aşk meşk peşine düşüyorlar. Çok şaşırıyorum. Bu okulda yarınımızın bile garantisi yokken, düşündükleri şeylere bak. ” diyerek eleştirdi, Horikita.
“Yarınımızın garantisi olmadığı için, bugünün tadını çıkaralım diye düşünüyorlardır belki?“
“Milletin geleceğine mani olmadıkları sürece, ne yaparlarsa yapsınlar....“
Hirata Yousuke’nın etrafı da kızlar ve erkeklerle çevreliydi. Yüzünde de nazik bir ifade vardı. Ben de merak ediyorum neler konuşuyorlar.
Kız arkadaşı tarafından terk edilen adam olmasına rağmen, yüzünde hüzünden eser yoktu. Bu yüzden Sudou’gil de yanına yaklaşıp onunla dalga geçemiyorlardı.
…hmm, belki de bu tarz çocuksu şeylerin peşini bırakmışlardır artık. Kızların sohbetine ruhen ve bedenen eşlik ettikleri için, onlara baktığında fark etmeyen kalmazdı ama dedikodu yapmak gibi bir çaba içinde de değillerdi.
Aksine, Horikita ile beraber ben dedikodu yapmıştık.
Özel sınavların etkisiyle -hele ki son karma kamptan sonra- sınıfta olgun tavırlar hakim olmaya başlamıştı.
Tabii, herkes aynı derecede olgunlaşmıyordu. Kimisi yavaş yavaş, kimisi hızlı olgunlaşıyordu.
Az çok Hirata’nın tavırlarından üzülmediğini anlamıştır herkes diyordum ki… Yamauchi, ‘beni hesaba katma’ dercesine atıldı.
“Yo, Hirata~. Karuizawa tekmeyi vurmuş sana~ Üzülme be kardeşimmmm!“
Empati yeteneği yokmuşçasına, mutlu bir şekilde Hirata’ya yaklaşıp omzuna bir tane yapıştırdı. Bu sahneye şahit olan, Ike ve Sudou rahatsız olup olaya müdahale etmek için ayaklandılar.
Yamauchi’yi iki yandan sararak onu tuttular.
“Oi, ne oldu? Hirata’yı teselli edelim, gençler! Seni üzen hayat, bize neler yapmaz be Hirata!“
“Yapma böyle şeyler. Boş ver.”
“Huh? Hirata’nın terk edilmesi kötü değil mi?“
Sudou onu tutup çekiştirmesine rağmen, Yamauchi olayı uzatmaktan yanaydı.
“Kusura bakma, Hirata. Hemen onu alıp gidiyorum.”
“Sorun değil. Zaten yalan da söylemiyor.”
Üzüntüsünü ya da dalga geçilmesine tepki verebilirdi ama Hirata çok doğal karşıladı.
“Bu arada, Ichinose-san ile ilgili bir şeyler duydun mu?“
Aniden Horikita, B sınıfıyla ilgili bir soru sordu.
“Son günlerde onun hakkında bir sürü iftira duyuyorum.”
“Kız popüler diye kıskanıp yalan söylüyorlardır? Ya da B sınıfını ezmek için bir stratejidir..? Ne söylüyorlar ki?“
“..söylesem mi bilemiyorum ama…”
Detayları anlatmak yerine sırasının altından bir not çıkarttı. Kağıda yazdıklarını bana gösterdi.
‘Çocukken şiddete uğramış‘
‘Garip aşk üçgeninde‘
‘Hırsızlık ve soyguna karışmış‘
‘Uyuşturucu kullanmış’ vb.
Okuldaki sorunlu insanların bile bulaşmadığı bazı saçma iddialar vardı.
“Sürekli böyle kötü iftiralar var hakkında.”
“Bana hiç öyle biri gibi gelmiyor ama….“
“Sadece dedikodular, iftiralar dönüyor. Ceza gerektiren bir durum da yok ki ortada..”
“İyi de doğruluğunu geçiyorum, bunlar hakaret. Özellikle de çok fazla kişi böyle iddialarda bulunuyorsa, dava açmak bile mümkün.”
“Bu kampüste olmasaydık dediğin doğruydu.”
Eh, burası lise işte. Resmi olarak erişkin sayılmayan öğrencilerle dolu bir kampüsteyiz. Zaten internette de yazmıyor ki tüm ülke görsün okusun falan.
“Yani ceza sayılmaz diyorsun.”
Belki okulda önlem olarak bir şeyler yapılabilirdi ama iftiraların kaynağını bulmak kolay olmayacaktır. Zaten bu kadar fazla dedikodu olmasının sebebi de herkesin başkasından duyması… ve ağzını sıkı tutmayıp başkasına yetiştirmesinden dolayıydı.
Okul tüm bunları kontrol edemeyeceği gibi, olayı olduğu gibi bırakırlar. En fazla yapacakları şey, iftira atmayın gibi bir uyarı yapmak olur herhalde.
Bu arada, bu dedikoduların sebebi, Ichinose’i alt etmek içindi. Sakayanagi’nin iş başında olduğuna şüphem bile yoktu. Farkında olan pek yok ama.
“Ichinose ne diyor peki?” diye sordum.
“Bilmiyorum. Çok yakın sayılmayız. Ona yaklaşıp dikkatleri üzerimize çekmek de istemedim.”
“Eh, seyirci kalmak en doğru seçim.”
“Fakat… böyle saçma bir yöntemin Ichinose-san’a ne kadar zarar vereceği tartışılır.”
“Nasıl yani?“
“Dedikodular ne kadar ağır olursa olsun, vereceği zarar kısıtlıdır. Ichinose-san’ı da bu okulda tanımayan yoktur.. bu tarz acınası saldırılar, az önce dediğin gibi ancak kıskançlıktan çıkmıştır diye düşünüyorum.”
“Yani boşa mı çabalıyorlar diyorsun?”
“Evet ama hani derler ya… ateş olmayan yerden duman çıkmaz.”
“…Ichinose’n şiddet yanlısı ya da uyuşturucu geçmişi olduğunu mu söylüyorsun?“
“Hepsi doğru olmasa da…aralarından biri doğrudur belki?“
Elbette doğru olma ihtimali çok düşüktü. Ardından ekledi.
Horikita’nın dediği gibi, kanıt olmadığı sürece dedikodudan ibarettir her şey.
Sakayanagi’nin sözlerinden de, bu konuda bir şeylerin doğru olduğuna eminim de….neyse.
“Eh, düşünerek biz bir yere varamayız zaten. Asıl bizi ilgilendiren konu, karma kamp eğitiminin sonuçları sınıf puanlarına yansıtılmış. Baktın mı?“
“Ehh, ilgilenmi—“
“İlgilenmediğini biliyorum ama bir bak işte.”
Masama koyduğu notlara göz atmak zorunda bırakıldım.