Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 5 - Körü Körüne İnanmak

Cilt 9 – Bölüm 5 – Körü Körüne İnanmak
Okçuluk kulübün geldik gelmesine de Akito’dan eser yoktu.
“Ha? Miyachi nerde?”
Akito’nun kafeye yanımıza gelmek için çıktığına şüphemiz kalmadı. Yolda garip bir durumla karşılaşıp yönünü değiştirdi büyük ihtimalle. O yüzden rastlaşmadık.
Üçümüz de Akito’yu bulmak için kolları sıvadık. Kulüp aktivitelerini bitirip yurda dönen birkaç öğrenciden bilgiler edindik. Spor tesisinin o tarafta görmüşler. Biz de yola koyulup okul binasına kısa mesafede kalan, açık hava spor tesislerinin, oraya vardık.
İki 9.sınıf öğrencisi birbirine girmiş, bağırışlar yükseliyordu. Haruka’gilin beklediği kişi yoktu kavga edenler arasında. Akito da dahil oldu sanıyorlardı ama birisi A sınıfından, Hashimoto. Diğeri B sınıfından Kanzaki idi.
Akito da ikisinin arasında zor durumda kalmıştı, garibim.
“Kavga etmeyeceksiniz, değil mi?”
“Sen de ateşe körükle gidiyorsun, Miyake. Olay çıkartan kişi ben değilim zaten, Kanzaki.”
Hashimoto olaya sonradan zorla dahil edildiğini iddia ederken göz göze geldik.
“Eh, kankaların gelmiş?”
Hashimoto’nun bu sözleri üzerine, Akito ile Kanzaki bize doğru aynı anda baktılar.
“…siz de mi geldiniz...”
Dahil olmamızı istemiyordu herhalde. Gerçi, iki kızı böyle bir olaya dahil etmek doğru sayılmazdı. Haruka, çekinmeden düşüncesini dile getirdi.
“Çünkü seninle alakası olmayan işlere burnunu sokuyorsun. Biz de dayanamayıp yardıma geldik.”
“Yardıma geldiniz…öyle mi..”
Tek kelime etmemesi gerektiğini geç fark eden Akito, gözlerini devirerek bir anlığına havaya baktı.
“Eee, ne oluyor? Burda kavga falan yok gibi….”
Baktı olmuyor, konuya farklı bir açıdan girmeyi denedi, Akito.
“….Galiba ortada bir yanlış anlaşılma var..”
“Burada tehlike saçan tek kişi, Kanzaki.”
Yanlış hatırlamıyorsam, Hashimoto her zamanki halindeydi. Akito, farklı düşünüyordu ama.
“Umarım öyledir.”
Akito bu sözleri söylese de, burayı terk etmek istemiyordu. İkisinin bir anda kavgaya tutuşup tutuşmayacağından emin olmadığı için, beklemek istiyordu.
Tam o anda, Kanzaki bize üzgün bir halde baktı. Galiba başka birini bekliyordu?… Beklediği kişinin gelmeyeceğinin farkında olması lazım. Sessiz kalmayı tercih etti.
Kanzaki bize tek kelime etmeden bakışlarını Hashimoto’ya çevirdi.
“Kaldığımız yerden devam edelim, Hashimoto. Burda n’apıyorsun? Bildiğim kadarıyla bu taraftaki herhangi bir kulübe de üye değilsin?”
“Kulübe katılmıyorum diye yurtta falan mı olmam gerekiyor? İstediğim yere giderim, kampüs kocaman. Hem zaten aramızda sadece Miyake okçuluk kulübüne giden tek kişi değil mi… haksız mıyım arkadaşlar?”
Hashimoto, Kanzaki’nin haksız çıkışındaki boşluğu bulup lafı çarptı. Bizim varlığımız Hashimoto için bir koz oldu.
…Ayanokouji grubunun üyeleri bir anda olaya dahil olunca, birbirlerine bakakaldılar. A ile B arasında herhangi birini seçmemiz mi gerekiyordu şuan?
Seçmek zorunda kalacaksak, B’yi seçerdik. Malum Horikita ile Ichinose iş birliği yüzünden mecburduk bir nevi.
“Ha! Cevap vermeyecek misiniz?”
Sorusuna cevabı sessizlikle alan Hashimoto, bir kahkaha patlattı.
Kazanki, Hashimoto’ya dönerek; “Sen de burda birini beklemiyorsun. Olabildiğince fazla insana ulaşmak için buradasın, değil mi?”
Kanzaki sakin görüntüsünün altında öfkeli bir yapıya sahipti.
Galiba, Kanzaki…Hashimoto’yu Ichinose hakkındaki dedikodulardan dolayı sorguya çekiyor? Akito da durumu fark edip müdahale etmek istemiş anlaşılan. İşler daha çok büyüyüp sarpa sarmasın diye.
Hashimoto yakalandığını düşünmüş olacak ki birkaç kez kafasını sallayarak ona onay vermiş oldu.
“Dedikodulardan mı bahsediyorsun? Ah, Ichinose’e söylenen kötü dedikodular, ha? O söylentilerle benim ne alakam varmış?”
“Salağa yatmana hiç gerek yok. Biz aptal değiliz. Sen ve senin gibi şeylerin peşinde olan kıçı kırık sınıfının, Ryuuen’in yaptığından farkı yok.”
“Bu sözlerine karşılık bir cevabım yok, biliyorsun.. değil mi?”
Ne demek istediği tam anlaşılmayan Hashimoto, kaçamak bir cevap verdi.
Akito, ikilinin hemen kavgaya tutuşmayacağını anlayınca onların yanından ayrılıp bize yaklaştı.
“Hey, ne yapacağız?”
Haruka, Akito’ya fısıldayarak sordu.
“Biraz bekleyelim. Dağılırlarsa, biz de gideriz.”
“Ya…. onların bu olayına dinleyerek dahil olmamız bize sorun çıkartmasın sonra?”
Airi’nin endişesi anlaşılırdı. Zaten bu konuya uzaktan yakından dahil değilken, bir anda saçma sapan bir olayın içinde kendimizi bulabilirdik.
…Kanzaki, burda olmamızdan hoşlanmıyor gibiydi. Bize tek kelime etmediği gibi, hoş da bakmadı.
“Sen ne dersin, Kiyotaka?”
Akito fikrimi sordu.
“Onlar bizi kovana kadar bekleyelim? Zaten kavga çıkarsa, belki varlığımız da onların işine yarar. Kanzaki’nin bu olumlu tarafını görmesi lazım.”
Akito benimle aynı fikirde olacak ki hemen başıyla onayladı. Hashimoto ise iftiralar konusunu, bir üst seviyeye taşımaya başladı.
“Hey, Kanzaki. Ichinose’n durumu var ya söylentiler falan… sadece iftira olduğuna emin miyiz peki?”
“Ne?”
“Ateş olmayan yerden duman mı çıkarmış? Herkes şuan böyle düşünüyordur.”
“İnsanları kandırmak için herkes bir şeyler söyler, bazı şeyler asılsızdır.”
Hashimoto hemen arkasındaki duvara yaslandı.
“Eh, doğrudur. Ateş ile iftira farklı şeyler tabii.”
Atasözlerini her duruma uygulamak mümkün değildi de….
“Yani, Ichinose’n kötü bir geçmişi olmadığına eminsin öyle mi, Kanzaki?”
“Nerdeyse 1 yıldır B sınıfındayım. B sınıfıyla neler atlattık. Eminim, tabii ki.”
“Pes et, Kanzaki. Böyle cevaplar bayatladı artık.”
Hashimoto gözlerini devirdi.
“Ichinose’e de bizzat sordum.”
“Hoh? Ne dedi peki?”
“Dedi ki, böyle iftiralar sizi yıldırmasın, iftiradan ibaretler.’”
“Yani, ne inkar etti ne de onayladı öyle mi?”
“Bu yüzden de ona inanmayı seçtim.”
“Oi oi, ne? Ciddi misin şimdi sen? Nasıl bir hassasiyet sendeki yahu.”
Hashimoto hınzırca gülümsedikten sonra devam etti.
“Geçmişinden bahsetmemek istememesi bile garip gelmedi mi? Arkadaşı olarak, sana her şeyi tüm çıplaklığıyla söylemesini beklemez misin? Ya da Ichinose şuan iyi birisi diye geçmişinde de iyi birisi diye mi kabul ettiniz?”
Hashimoto, Kanzaki’nin güvenine oynuyordu. Fakat, Kanzaki sarsılmadı bile. Gözlerindeki bakıştan Ichinose’e olan güveninin tam olduğunu anlayabiliyordum.
“..Sağ kolusun diye sana her şeyi anlatır sandın demi? Çok safsın be kardeşim.”
Hashimoto, Kanzaki’nin ona gözü kapalı güvenmesine şaşırmadı ama bir güzel dalgasını geçti. Ya da, bu konuyu daha fazla uzatmanın manası olmadığını fark etmiştir.
“Senden bunları duymaya gelmedim ben. Bugün ne yaptığını öğrenmek istiyorum.”
“O zaman söyleyeyim; Ichinose hakkında dedikodu edip durdum.”
Hashimoto itiraf etti.
“Hey, Kanzaki. Çok zeki ve sadık birisisin. Ama böyle şeylere kalkışmamalısın. Birine gözü kapalı güvenmek… akıl kârı değil..”
“Yani, laflarını geri çekmeyeceksin.”
“Çok garipsin… Dedikoduyu geri çekmenin yolu mu var, allah aşkına? Dedikodu dediğin ağızdan ağza dolaşır, farklı şekiller alır. Ben de akışa kapılıp bu rüzgara dahil oldum o kadar.”
Dedikodunun yayılmasına yardımcı olduğunu ama asıl kaynağın o olmadığını söyledi, Hashimoto. Fakat, Kanzaki bu durumdan yine hoşnut değildi.
Galiba, Kanzaki de dedikodunun kaynağının o olmadığının farkında.
“Birkaç gündür sizin sınıfı derinlemesine araştırdım.”
“Eee?”
“Bu dedikoduların kaynağının 9/A olduğundan eminim. Kime sorsam ben hatırlamıyorum, başka birinden duydum diye senin verdiğin gibi cevaplar veriyor. Bunun ne demek olduğunu benden daha iyi biliyorsun sen, Hashimoto.”
A sınıfından birinin, bu iftiraları başlattığına işaret etti.
“Kanzaki, ne demek istediğini hiç anlamıyorum. Açıklar mısın, sana zahmet?”
“Ichinose hakkındaki dedikoduların kaynağı A sınıfı diyorum.”
“Eh-”
“Bahanelerini dinlemek istemiyorum. Sadece 9’lara değil, diğer üst sınıflara da sordum. Duyanlar da aynı bilgileri verdiler. Gerekirse yüzleştiririm sizi.”
Hmm… Demek Kanzaki’gil sınıfça söylentilerin kaynağını araştırmaya koyulmuşlar. A sınıfının başının altından çıktığını da öğrenmişler. Bu yüzden de Hashimoto’ya saldırıyor demek.
Kanzaki’nin B sınıfından ayrı olarak burada tek başına görevde olması demek, tüm sınıfın benzer işler peşinde koştuğu anlamına da geliyordu. Her şey, Ichinose içindi. Hem büyük gruplar halinde de olmayarak çok fazla insanın dikkatini de çekmiyorlardı.
…başka bir ihtimal ise, Kanzaki’nin tek tabanca olarak çalıştığıdır.
“Demek bu yüzden bütün gün peşimi bırakmadın.”
Hashimoto ‘bütün gün’ diye özellikle vurguladığına göre, onu fark edeli çok olmuş anlaşılan. Pek de umrunda değil gibiydi..
Hashimoto, ona engel olamayacağını az çok bildiği için rahattı. Omuz silkip derin bir iç çekti.
Kanzaki: “Sakayanagi’nin başının altından mı çıktı bu?”
“Uh, ne?”
“Ya kim? Katsuragi dışında o kızdan başka yetkili yok ki sizin sınıfta.”
“Bilmem kim ki? Ben de diğer öğrenciler gibiyim, dedikoduyu başkasından duydum. A sınıfı diye diretsen de benim bilgim yok. Belki liderlikten çekildiğini söyleyip saman altından su yürüten Ryuuen’in işidir? Kim bilir?”
Kanzaki taktik değiştirmeye başladı.
“Sen de duyduğun dedikoduyu yaymak için canla başla çalışıyorsun…yani öyle mi?”
“Dünya dedikodu kazanı gibi, herkes bir şeyler konuşuyor. Doğru ya da yanlış kimin umrunda ki? İlginç geliyorsa, paylaşılıyor insanlar arasında. Hem kızların bu tarz konularda uzman olduğunu bilmiyor musun?”
Bu sözlerinden sonra, Hashimoto, bakışlarını bizimkilere -Haruka ile Airi’ye – çevirdi.
“Eh… dedikodu ben de severim ama…”
“ İşin üzücü yanı, dedikodu ne kadar çok saçmaysa, ilginçse, insanlar daha çok meraklanıyor. Mantıklı düşün, Kanzaki. Ichinose ne kabul etmiş ne inkar etmiş. Kendisi de bu konuya bir çare aramıyor. Bu bile sana garip gelmesi lazım. Yalan olsaydı, ilk o adını temize çıkartmak için çabalardı… haksız mıyım?”
“Ichinose tartışmaya girmek istemiyor. Suların durulmasını bekliyor. Böyle şeylere takacak bir insan değil.”
Ichinose bu konu hakkında bir şey demediği sürece, Kanzaki’nin ona güvenmekten başka çaresi yoktu.
“Aman ne güzel, B sınıfısınız…”
Bu ikilinim konuşmasından, Hashimoto’nun savunmasından, kafamda bir şeyler oluştu: Ichinose hakkındaki dedikoduların…..hepsi yalan değil.
Bu okuldaki öğrenci kimliğimi bir kenara bırakarak, toplumda olsaydık, neler olurdu diye düşünerek farklı bir açıdan duruma göz attım.
Karalama ve iftiralar karşısında, Ichinose kendisini savunmak için karşı tarafı normal şartlarda dava edebilirdi. Dedikoduların doğruluk payını bir kenara bırakıyorum, adını temizlemek adına böyle bir girişimde bulunması şarttı, en azından inkar etmesinin bilincinde olurdu, sırf bir nebze de olsa insanları susturmak için.
Tabii, gerçek ile söylentiler çelişmediği durumlarda, en doğru tavır; önlem almak, kişinin kendi adını bu kara lekelerden kurtarmasıdır.
Tüm bu tiyatronun senaristi Sakayanagi ise, her şey planına uygun gidiyor demektir. Ichinose’n, sessiz kalması bile onun istediği gibi planının tıkırında ilerlediğine işaretti.
Kanzaki’nin omzuna hafifçe vurduktan sonra, ellerini cebine atıp ilerlemeye başladı, Hashimoto.
“Konuşmamız daha bitmedi.”
“Yeterince konuşmadık mı? Diyecek neyin kaldı? Zaten konuşarak uzlaşacağımız falan yok ki.”
Haruka ile Airi’ye hafiften göz kırparak Hashimoto bulunduğumuz yeri terk etti. Okul binasına doğru ilerledi.
Hashimoto’nun gidişini izlerken garip bir hisse kapıldım. Eğitim kampında bana olan tavrıyla, şuanki tavrı bambaşkaydı. Sezgileri kuvvetli olabilir mi?..
O zamanla şimdiki arasındaki farkı nasıl anlatsam…. kelimelere dökemiyorum.
“Kusura bakmayın.”
Kanzaki hafifçe başını eğip bizden özür diledikten sonra yola koyuldu, yurda doğru ilerlemeye başladı.
“Sanki az önce çok değişik bir şeye şahit olduk!”
Heyecan ve şaşkınlık içinde düşüncelerini dile getirdi, Haruka.
Akito : “Bu olanlardan zevk aldığını düşünmem…normal mi?”
Haruka cevap olarak dilini çıkartıp güldü.
“Şu sözde şiddet meselesi heyecan vericiydi! Hem bize saldırsalar, sen bizi korurdun değil mi, Miyachi?”
Bu sözleriyle beraber Haruka ellerini yumruk yapıp havada salladı.
“Çok sertmişsin önceden, öyle dedi?”
Sohbetin akışına göre, bir soru sordum. Akito ise derin bir iç çekti.
“Bu konuyu konuşmak istemiyorum ya. Haruka, herkese anlatmasana.”
“Ne önemi var ki? Eskisi gibi değilsin işte. Yoksa çok mu güçlüydün?”
“Çok güçlü değildim. Zaten okulumuzdaki bir numara başkasıydı. O benden daha güçlüydü. ”
“Huh. Nasıl bir okul öyle?”
“Geldiğim yerde yetişkinlerin karmaşık bir hayatı vardı. Çocuklarını da öyle yetiştiriyorlardı. D sınıfından Ryuuen de bizim okulun yanındaki ortaokula gidiyordu.”
“Ehhh? Gerçekten mii!?”
“Aah. Birkaç kez okullar arası kavga çıktı, öyle tanıştık. Ama o çocuk beni hiç ciddiye almamıştı.”
Akito, bu tarz olaylara alışık olduğu için, böyle olaylara çekinmeden müdahale edebiliyor demek.
“Bu konu aramızda kalsın. Bizim grup dışında kimseye söylemeyin, olur mu?”
“Olur. Hadi kafeye dönelim? Yukimuu bizi bekliyor.”
“Olur.”
Bu iki sınıf arasındaki çatışmalar bizim meselemiz de değildi. En iyisi konuya bulaşmamak.
çeviren & düzenleyen : fatoshisme