Youkoso Jitsuryoku, Cilt 3 Bölüm 1, Part (5)

Uzaktan baktığımızda, görebildiğimiz kadarıyla iki çadır da tamamlanmıştı.

 Diğer kızlarla birlikte konuşurken, Shinohara kabak şeklindeki bir vantilatörü tuttu. Her iki çadır da kızlara özeldi. Başka bir deyişle, erkek çocuklar şu anlık dışarıda uyuyacaklardı, böylece bu deneyimle güçlenebileceklerdi.

Sınıf arkadaşlarımızın çoğunun daha önce dışarıda hiç uyumadığını düşünüyorum. Neyse ki, yaz mevsimiydi ve rüzgar esiyor olmasa da, hata yapmasak bile hala başımızda dertler vardı off.

Böcekler ellerimizi ve ayaklarımızı ısırması ve hava karardığında etrafı görmek sıkıntı olacak.

Özellikle ayağımızın altındaki çimlerde, gizemli böcekler uğursuz bir his yaratarak etrafta zıplıyor ve uçuyorlardı.

Şehirde yaşamış bir çocuk olarak, bütün bunlar bana itici geldi. Zaten bir haftayı bu yatakta geçirmek imkansız yaaa.

Fakat Ike’nin puan tüketimine ilişkin görüşlerini anlamaktan farklı ve bir kişinin en yüksek dirence karşı kendi başına harekete geçme becerisini gerektirir.

Yerden böcekler yatağa çıktığında çarşafları değiştirdik. Ağaçlardan bazı dalları kesmemiz gerekip gerekmediğini bile tartışıyorduk.

Gerçekten bir şeyin olması için saçma bir şekilde dua etmek yerine ne yapacağımızı bulmalıyız.

Hirata, kızlar için çadırı bitirdikten sonra, alnındaki terleri silerek bize doğru geldi.

“Ehm … Ayanokouji-kun, müsaitsen, seninle bir dakika konuşabilir miyim?”

Bu alçak gönüllü tutum ve neredeyse özür dileyen bir bakışla, benimle konuşmaya devam etti.

“Geceleri el feneri ile toplanmamız oldukça ürkütücü. Puanları nasıl kullandığımız veya kullanmadığımız konusunda hemfikir olabiliriz, ama bunun dışında geceleri ışığımız olduğundan emin olmamız gerek. Ancak, bu sadece Ayanokouji-kun’un ısrarı ile yapılamaz. ”

Kesinlikle gece ışıksız kalmaktan kaçınmak istiyorum. Geceleri tuvalete gitmek zorunda olduğumuzda bu çok sıkıntı yaratırdı. Bu konuda ne yapmalıyız duymak istedim.

Hirata, biraz düşündükten sonra konuştu.

“Bu alanda şenlik ateşi yakabiliriz. Dallar arayabilir veya etrafımızdaki ağaçlardan toplayabiliriz.”

Burada birçok adamımız var, böyle bir görevi üstlenebiliriz.

“Öyleyse, gidip yardım etmek için gerekli şeyler bulalım.”

“Teşekkürler! Ah, ama yalnız gitme, orman tehlikelidir, o yanına başka birini alman daha iyi olur.”

Hirata bunu dediğinde bir ortak aramak zorunda kaldım.

Hala o noktada durup, gökyüzüne bakan Horikita’yı buldum. Beni ona bakarken yakaladı ve bana doğru yürümeye başladı.

“Genelde işbirliği yapmıyorsun, ama şimdi gerçekten uysalsın, lehine karar veriyorsun.”

“Sadece onun isteğini duydum, her neyse, öyle yada böyle  Hirata bu şekilde kendini kurtarabilir. Ayrıntılar bizi bağlamıyor. Sadece işin bir parçası.”

Öğrencilerin bir kısmı, sınıfa yardımcı olmak için gönüllü olarak harekete geçecek ve çalışacaktır. Sınıf hiyerarşisindeki konumunuz, bu zamanlarda başarılı bir hamle yapıp yapmamanıza bağlı olarak değişecektir.

“Nispeten sınıfın merkezinde, bu yüzden sana güvenmeyi kabul edemiyor.”

“İyi ya da kötü, D sınıfı Hirata ve Karuizawa’ya güveniyor. Bu iki üye dışında, eğer diğer insanların gücünü birleştirirsek, onlara ihtiyacımız kalmaz.”

Yanımda duran Horikita, sınıfın beceri ve yetenekleriyle ilgili durumunu açıkça ifade etti, ancak cömertlik ve onur gibi başka yeteneklerden yoksunduk.

Bu doğru, ben bile, bu iki önemli yeteneğe sahip olduğumu sanmıyorum.

Zaten bir kargaşaya neden olan Kushida, etrafındaki sorunları takip edemediği için kendisini fazla zorladığını söyledi. Şimdi bile, bir yerlerde, yoğun bir şekilde bir şeyler yapıyordu.

“Ya Hirata’nın asistanı olsaydın? Dahası, sınıf uğruna bu işi yapmayı tercih edersin.”

“Ben, asistan olmak? Şaka yapma. Bu durumda, o zaman bir firavun faresi yeteneğine sahip olmayı tercih ederim.”

“Bir firavun faresi yeteneği mi? …”

Şimdi ne söyleyeceğim önemli değil, Hirata’ya karşı bir rahatsızlık hissediyordu, hayır, kesinlikle rahatsızdı.

“Bu sadece bir şakaydı. Nasıl bir firavun faresinden farklısın yada değilsin, peki, bu başka bir hikaye. Bu sefer, daha güçlü olabileceğim hiçbir şey yok. Net bir amaç olup olmadığını düşünmeliyim. Kendim için değil de puanların nasıl kullanılacağını düşünmek için. Puanları ne derece kullanabiliriz veya tam olarak nasıl kullanabiliriz. Hala bunun için bir cevabım yok. “

Sessizce konuşarak ayrı yollara gittik ve kendimi yeni kurulan çadırın yakınında buldum.

Şimdilik gitmek için kolayca anlaşabileceğim bir ortak arıyorum. Çocuklar için kalacak yer bakarken nehir kıyısına doğru yöneldim ve Sudou’nun gökyüzüne baktığını gördüm.

Acaba daha önce Ike’yi takip eden kişi miydi, ya da belki de güvenebileceği bir adam olmuştur. Aslında ihtiyacı olan bir arkadaşa yardım etmek için harekete geçip bir şeyler yapabilir.

“Hey, Sudou … Bir şenlik ateşi yapmamız gerekiyor, bu yüzden biraz dal toplamak zorundayız, bana yardım eder misin?”

“Ehhh… Nolduu? Beni yoracak bir iş ise, sanırım pas geçeceğim”.

Hiç hareket etmeden olduğu yerden konuştu. Ancak, başka bir ortak aramak istemediğimden, daha da ısrar ettim.

“Zahmetli olabilir, ama buralarda kampa yakın bir yerde toplanacağız.”

“Bu tam olarak zahmetli bir iştir, kusura bakma ama suda yüzmeyi tercih ederim.”

Ayağa kalktı, yanımda bulunan çantayı aldı ve suya yöneldi.

“Peki … Eğer durum buysa.”

Reddedildiğim gibi, daha önce Yamauchi ile çadırın yakınında sohbet eden birkaç kız gördüm, bu yüzden ona sormaya karar verdim.

“Dal toplamaya ihtiyacımız var, böylece bir şenlik ateşi yakabiliriz, gidip birkaç tane alacağım, ama biri gelip bana yardım edebilir mi?”

“Eh … Bela kokusu alıyorum … Bak, bu Kanji’nin ekibi ve bu ekipte iyi bir yer buldum, değil mi? Şu anda aklımız düşüncelerle dolu, bu yüzden gerçekten yoruldum. Üzgünüm ama beni pas geç, dinleneyim.”

Böyle reddedildiğim için ona sert bir şekilde cevap vermek zorunda kalmak istemedim. Bu çok rahatsız edici.

İşler devam ederken, güvenebileceğim ve gerçekten konuşabileceğim bir arkadaşla günü bitirme şansım sıfıra yakın yaa.

Horikita, ondan iyilik isteyeceğim durumda değil. Kushida, yine kızların takımında olacak.

“Günün sonunda …. Yine yalnızım.”

Tam da ormana doğru gitmeye karar verdiğim zaman, benim durumumu gözetleyen , Sakura ortaya çıktı.

“Immm… Seninle gelsem olur mu?”

Konuşmamı dinlemiş gibiydi, daha önce ne yaşadığımı şimdi anladım.

“Eh? .. Müteşekkirim, ama iyi olacağına emin misin? Çünkü yorgun görünüyorsun, belki dinlenmen daha iyi olur. “

Sakura daha önce ormanda aramada bana eşlik etmişti. Bu yüzden, zaten yorgun olmalıydı ve kendini daha fazla zorlamamalıydı.

“İyi olacağım. Ama eğer burada kalırsam … bu… Biraz rahatsız edici.”

Bunu söylerken, sınıfımızın kızlarına doğru baktı.

Sakura’nın durumu kendime benziyor gibi hissediyorum. Bir toplulukta yaşamak zorunda kalmak, bir ekibin parçası olmak bize acı hissettirirdi.

“Öyleyse gidelim.”

Kouenji bizimle olmadığından, rahatlayabiliriz ve hızımı Sakura’nınkiyle eşitleyebilirim.

“Hey!”

Ormana girmeye hazır olur olmaz, arkamızda durmamızı söyleyen bir ses duydum ve biri hemen bize doğru koştu.

“Düşündüm de bende yardım edebilirim!”

Yamauchi biz daha karar vermeden önce karşımızda belirdi, ancak bizimle birlikte gitme fikrinde bir tuhaflık var gibiydi.

“HA? … Bizimle mi geliyorsun?”

“Hey, hadi, şimdi. Başınız dertte olduğunda, bir arkadaşınız kurtarmaya gelmeli, değil mi? Sakura?”

“HA?… ev…Evet!”

Sakura utanarak büzüldü, arkama saklandı ve başını eğdi.

Yamauchi onunla gerçek bir konuşma yapmadı, ancak bu Sakura’nın arkadaş çevresini arttırması için iyi bir şans.


Gecikme için özür dilerim.

Hatalarımı ve kusurlarımı belirtirseniz sevinirim. Zor bir bölüm oldu benim için.

Keyifli okumalar 🙂