Bilge Okuyucu - Bölüm 12 – Anlaşma (2)
Bölüm 12 – Anlaşma (2)
Yıldız Akış Sistemi
Yıldız akış sistemi, içeriğini tüm evrene göstermek için tasarlanan bir yayın sistemiydi.
Katılımcıları, uzak galaksilerin üzerinde bulunan takımyıldızlarıydı.
Oyuncularıysa, insanlardı…
Katılımcıyı, oyun ile buluşturanlar- yani sunucular- dokkaebilerdi.
[Ha, hahahahat! Delirmişsin sen! Deli! Sponsor istemediğinde anlamalıydım!]
Bihyung tekrar konuşmaya başlamadan önce uzun süre kahkaha attı.
[Yıldız Akış Yayınını nereden duydun bilmem ama.. teklifini kabul edemem. Ben dokkeabiyim, takımyıldızı değilim. Sponsorun olamam.]
“Bir yanlış anlaşılma var herhalde. Bana sponsor ol demedim ben.”
[Ha?]
“ Acemi ve zayıf bir dokkeabi olduğunu biliyorum. Gücüne değil, kanalına ihtiyacım var.”
[Kanalım mı?]
“Konuştuğum dile adapte olamıyor musun yoksa bana mı öyle geliyor?”
[Ne demek istiyorsun?]
“Şöyle açıklayayım: Kanalınla özel bir anlaşma yapmak isterim.”
Bihyung idrak edene kadar boş gözlerle bakmaya devam etti.
[Nasıl yani? ‘Yayın anlaşması’ mı yapmak istiyorsun benimle?]
“Evvet.”
Yayın anlaşması, dokkaebi ile takımyıldızları arasında imzalanırdı.
Takımyıldızlarının varisçileri bir kanalda ortaya çıkar ve dokkaebi de komisyon olarak puan kazanırdı.
Varisçi, anlaşmaya müdahale edemeyen taraf olurdu.
Kısacası, sponsorluk diye bahsedilen şey, kölelikten başka bir şey değildi.
[Hahat, harikasın.]
Bihyung eliyle ağzını kapatarak güldü. Etraftaki atmosfer değişmeye başladı.
[Nerden duydun bilmem ama… anlaşmayı çocuk oyuncağı falan mı sandın? Sponsorun bile yok senin!]
Ses tonu değişti, keskin bakışlar ve kana susamışlık hakimdi ortamda.
Acemi bir dokkaebi, insanlardan daha güçlüydü.
Ancak bu kadarıyla beni yıldıramaz ki.
“ İşte tam da bu yüzden istiyorum ya zaten. Sponsorum yok.”
[…Ne?]
“Sence takımyıldızlarının kanala girmesinin amacı nedir?”
Bihyung anlamsız bakışlar attı. İlkokul çocuğu gibi, neden okulda olduğunu anlatacağım şimdi ona.
“Gerilme, aramızda yabancı yok. Ama istersen bi’ gözden geçirelim ne nedir, ne değildir.”
Bihyung bilinçsizce başını sallayıp ilgisini bana çevirdi.
“Katılımcılar, genel olarak 2 gruba ayrılırlar; Birinci grup ‘eğlence arayan tayfa’dır, kanallarda gezerek eğlenceli vakit geçirmeyi amaçlar. İkinci tayfaysa ‘Varisçi arayanlar’dır, varisçisini bulup onunla anlaşma imzalamayı hedefler. Haksız mıyım?”
[Doğru, evet.]
“Yıldız Akışında ünlü olmak için bu iki gruptan birinin dikkatini çekmek, onları tatmin etmek zorundasın. İster eğlence istesinler, ister varisçi, bu iki gruptan birine malzeme sunmak zorundasın.”
[Dersine çalışıp gelmişsin, güzel. Ama ne yapabilirsin ki? Bu anlaşmanın, katılımcılarla ne alakası var?]
“Sana daha ne kadar ipucu vereceğim bilemiyorum yahu. Katılımcı sayısının 3 basamaklı sayılara çıkmamasına şaşmamalı.”
[…Uzatma… söyle..]
Bihyung’u böyle sabırsız bir halde tüm dikkatini bana vermişken görünce, çok değil belki yarım saat önce insanları hiç acımadan öldürdüğüne inanmak zordu.
Lafı dolandırmadan ona isteğimi açıklamaya karar verdim.
“Hem eğlence arayanları hem de varisçi arayanların isteğini karşılayacak bir kanala ne dersin?”
[Ne saçmalıyorsun? Bu söylediğin mümkün değil. Hadi birisi yaptı diyelim, uzun sürmesi imkansız.]
Bihyung haksız değildi.
‘Varisçi arayanları’ tatmin etmek çok zordu.
Onların amaçları ‘varisçi’ bulmaktı. Sponsor seçimi biter bitmez kanalı değiştirirler, geçici katılımcılara dönüşürlerdi.
“Bu dediğin, sponsor seçimi tamamlandığında geçerli.”
[Ne?]
“Diyelim ki… bir varisçi hiçbir takımyıldızıyla sponsor anlaşması yapmadı…? ve hatta bu varisçi tüm sponsorların beklentilerini fazlasıyla karşılayacak bir yetenek sergiledi?”
Güçlü bir varisçinin doğuşu, tüm takımyıldızlarının dikkatini çekerdi.
Bir de bu varisçi sponsor seçmemekte ısrar ederse, ‘varisçi arayan gruplar’ kanaldan ayrılmadığı gibi, sürekli de katılımcılar akın ederdi.
[B-bi dakka! Sen… bu yüzden mi sponsor seçmedin yani….?]
“Evet, aynen öyle.”
[Ha…güzel.]
Bihyung sırıttı.
[Sponsorsuz en güçlü varisçi olmak…. Gerçekleşirse, en iyi kanal seçilirim bu kesin. Ama böyle bir varisçi yok.]
“Emin misin?”
[…Sıradan olmadığının farkındayım. Baştan beri bazı takımyıldızlarının dikkatini çekiyorsun…ki sayende çok da eğlendim. Ama hayallerine bir dur demen lazım. Yaşadıkların sana hiç mi bir şey öğretmedi? İnsanlar, varisçileri yenemezler. Bu evrenin doğası/kuralı bu.]
“Yanlış çıkarımlarda bulunuyorsun.”
[Sen çoktan şansını kaybettin. Etrafına bir bak. Bu ana senaryo bile değil. Fakat alt senaryoyu tamamlayamadın ve hayatın dahi tehlikede. Takımyıldızların da seni beğenmi―]
“Böyle mi düşünüyorsun gerçekten?”
[……?]
“Şuan takımyıdızları kesin yaygara koparıyorlardır. Kanalı açman için de baskı yapıyorlar, eminim bundan. Beni bunlarla kandıramazsın.”
Bihyung cevap vermedi.
“İzleyenler meraktan çılgına döndüler, değil mi? Regresöre karşı gelen de kim? Gerçekten kahin mi? Geleceği gerçekten biliyor mu? Madem gerçeği biliyor, neden ihtiyozora yem oldu….ve daha bir sürü soru?”
[Y-yeter. Sus…]
“ İpleri ben elime alıyorum artık. Soruma cevap ver. Dokkaebi kralı olmak istiyor musun, istemiyor musun?”
Bihyung’un bakışları değişiverdi. Yutkunduğunu duyabiliyordum.
Bihyung endişelenmişti çünkü. Kaybedecek bir şeyi olmadığını biliyordu.
Bihyung’un göz bebekleri büyüdü.
[Önce ceza ücreti olan 5,100 puanı öde, sonra konuşalım…]
“Ne cezası? Ne ödemesi? Başarısız olmadım ki.”
[…Ne?]
“Çoktan beklediğim sonucu elde etmiş olmam lazım…”
Gerilen vücudumu gevşetip ayağa kalktım. Bihyung salak salak bakıyordu.
“Kanalı aç. Birazdan başlıyoruz.”
[Neyden bahsediyorsun―]
Mesaj işitildi.
[Gizli Senaryo Başlıyor!]
+
[Gizli Senaryo – Kumandanı Öldür]
Kategori: Gizli
Zorluk : A+
Görevler: ‘Deniz Komutanı İhtiyozoru’ Öldür & Midesinden Çık.
Süre : 10 gün
Ödül : 9,000 puan
Ceza : Ölüm
+
“Bak, ben sana ne dedim?”
HKY’da 3 tip senaryo vardı. Ana senaryolar, ana hikayenin akışını sağlardı.
Alt senaryolar küçük olaylar- bağlantılar- içindi, gizli senaryolar da özel şartlarda gerçekleşirdi.
[Sen.. nesin…?]
Bihyung’un şaşkınlıktan dudağı titredi.
Dokkaebi’nin kontrolü altında olan senaryolar, alt ve ana senaryolardı.
Gizli senaryolar; özel şartlar gerçekleştiğinde belirir, bir anda ortaya çıkardı.
“Yaptığın işten bile haberin yok, acemi ddokkebi.”
[Sen… nesin diyorum…?]
“Neyse. Eğer bu görevi tamamlarsam, anlaşmayı yapabilecek yeteneğe sahip olduğumu kanıtlamış olacağım. Ne dersin, denemeye değer mi?”
Bihyung ekrana umutsuz gözlerle baktıktan sonra bakışlarını bana çevirdi.
[Bu senaryonun zorluk derecesi A+. Tamamlayabileceğine gerçekten inanıyor musun?]
“Evet.”
Nehrin suyu, ihtiyozorun mide duvarına çarptıkça dalgalanmalar duyuldu.
Bihyung tekrar konuşmaya başlamadan önce bir müddet sessiz kaldı.
[…Tamam. Bu senaryoyu tamamlarsan kabul.]
“Anlaşma şartlarını, senaryoyu tamamladıktan sonra konuşuruz.”
[Ne kadar küstahsın…peki, kanalı açıyorum. Görelim bakalım yeteneklerini.]
“Bekle biraz.”
Ayağıma gelen fırsatı kaçırmak istemedim. Ondan bir ricam olacak.
“Bir sorunum var.”
[…Şimdi ne oldu?]
Bihyung’un alaycı tavrı sinir bozucuydu.
“Sistemde bir hata var, düzeltmeni istiyorum.”
[Sistem hatası mı?]
“Yetenek pencerem açılmıyor.”
[İmkansız. Sistemde hata olamaz. Senaryo sistemi, hatasız işliyor.]
“Bir de sen bak istersen.”
Bihyung bana şüpheli gözlerle baktıktan sonra mırıldanmaya başladı.
[Dokkaebi ‘Bihyung’, ‘Sistem Müdahalesini’ üzerinizde kullanıyor.]
Sistem Müdahalesi
Senaryolara müdahale edebilen dokkaebiler tarafından kullanılan ‘mutlak müdahale yeteneği’ buydu.
Aslında, sorunun sistem hatası olup olmadığı belli değildi. En azından bu dokkaebinin bir ipucu ya da bir neden-sonuç ilişkisine ulaşacağını düşünerek yardım istedim.
Dahası, bir sorun bulamaması da işime gelir, avantajıma olurdu.
[Özel Yetenek, ‘Dört Duvar’ aktive edildi!]
Ardından sanki bir anda gök gürlemiş, şimşekler çakmış gibi, Bihyung sarsıldı.
☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆
☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆ ☆