Bilge Okuyucu - Bölüm 14 – Anlaşma (4)
Bölüm 14 – Anlaşma (4)
☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★
Ne kadar zaman geçtiğini bilemiyorum. Nefes alışverişlerim kesilip duruyor, tüm kaslarım kas katı kesildi ve nerdeyse hareket edemeyecek haldeyim.
[Bazı takımyıldızları, yaşam mücadelenizi takdir ediyor!]
[100 puan ile ödüllendirildiniz.]
Ancak direniyorum. Başaracağıma inanarak bu yöntemi seçmiştim, direneceğim.
Dikenden yansıyan ışık sayesinde hala hayatta olduğumdan emin oldum.
Bilincim daha çok netleşince, midenin ısısını kontrol ettim. İhtiyozor ölüm döşeğindeydi.
[Takımyıldızı ‘Şeytani Ateş Yargıcı ’ enerjinize bayıldı.]
[100 puan ile ödüllendirildiniz.]
Acıkınca, dikeni ısırdım.
Diken, ihtiyozorun yaşam gücünü emmişti. Salgıyı önceden ağzıma boca ederek ihtiyozorun gücünü emmeyi kolaylaştırmıştım.
[İhtiyozorun yaşam gücünü emmeniz sebebiyle, Dayanıklılık Gücünüz Arttı.]
İstatistiklerimde hemen bir değişim olmadı. Büyük ihtimalle buradan tamamıyla kurtulduğumda dayanıklılık seviyem 2 lv yükselir diye düşünüyorum.
Çok büyük bir etkisi yoktu. Ancak puan harcamaktansa dayanıklılık gücümü böyle arttırmak en mantıklısıydı.
…Maalesef.. rüya değildi, bu olanlar.
Yapabileceğimin en iyisi buydu….sıradan bir okuyucu olarak..
Başrol değildim ben.
Bir an yatağımdan sıçrayarak uyanacağımı hissettim.
Gözlerimi ne kadar açıp kapattıysam da aynı yerdeydim: rüya değildi.
…Annem iyidir herhalde?…
İyidir büyük ihtimalde. Söz konusu olan başkası değil, ‘Annemdi.’
İçerdeki sıvı bir kuruyor bir sularla kaplanıyordu. Kuruduğu müddetçe uykuya dalıyor, nehrin suyu ağzıma kadar geldiğinde uyanıyordum.
ihtiyozorun sindirimini durmuştu çoktan.
İç organların yavaşça soğuduğunu hissediyordum. Ayrıca elastik olan mide duvarları da katılaşmıştı.
Emindim artık, ihtiyozor öldü.
[…Harika çıktın.]
Karanlığın içinde bir ışık belirmesiyle, Bihyung’u havada süzülürken görmem bir oldu.
[Yaban domuzu dikenini böyle bir amaç için kullanmak… Vay be. Takımyıldızları siz ne düşünüyorsunuz? Etkileyici değil mi?]
Bihyung, dikenden yayılan zayıf ışığa dikti gözlerini.
[Yaban domuzları genelde deniz kenarlarında yaşar, küçük deniz ürünlerinden beslenir. Dikenlerini, avlanırken kullanırlar. Mide sindiriminde…]
Bihyung’un parıldayan gözleri benim üzerimde değildi. Bu açıklamaları da bana değildi.
[Bazı Takımyıldızları planınızı önceden fark ettiklerini bildirdiler.]
[100 puan ile ödüllendirildiniz.]
[Bazı takımyıldızları planınızı sonradan fark ettiklerini bildirdiler.]
[Takımyıldızları, bir dahaki sefere planınızı dile getirmenizi talep ediyor.]
Takımyıldızlarından gelen mesajları görmezden gelip kalan ihtiyozor yaşam gücünü ağzıma attım.
[İhtiyozorun yaşam gücünü emmeniz sebebiyle, Dayanıklılık Gücünüz Arttı.]
[Dayanıklılık gücünüz arttı!]
[Dayanıklılık Lv. 11 -> Dayanıklılık Lv. 12]
Hedeflediğim amacıma ulaşabildim. Bihyung yanıma gelip mide asidinden yanan koluma baktı.
[Ayrıca… denizatı salgısının… bu kadar güçlü olduğunu ben bile bilmiyordum!]
Normalde, ihtiyozorun sindirim sıvısı (mide asidi) insan vücudunu eritirdi.
Bihyung’un saçmalamasını önlemek için lafa giriştim.
“Denizatları, mide asitlerine çok dayanıklıdır. Özellikle de ihtiyozorlar tarafından yendikten sonra.”
[Bazı takımyıldızları, bilginize hayran kaldı.]
Bihyung, sahnesini çalmışım gibi dik dik bana baktı.
[….Açıklama yapmak benim işim…]
“Bilmediğin için yardımda bulundum. Açıklanacak konu kalmadı şimdi, değil mi?”
[…Peki.]
“O zaman, ödülümü alayım.”
[Ne kadar arsızsın.]
Bihyung homurdanırken mesaj penceresi önümde açıldı.
[Gizli senaryo bitti.]
[Ödül olarak 9,000 puan kazandınız.]
[ 7. Seviye bir canlıyı alt eden ilk kişi siz oldunuz.]
[ 1,000 puan başarı ödülüne hak kazandınız. ]
9,000 puan ile 1,000 ek puan, ha. Güzel bir gelir elde etmiş oldum böylece.
[Toplam Puan: 14,800 ]
Takımyıldızlarından gelen 500 puanlık ek kazançları da dahil edersem toplam kazancım 10,500 puandı. Beklentimden fazla kazanç sağlayabildim.
[Haha, Takımyıldızları, gördünüz mü ne kadar yetenekli! Bir sonraki senaryoya geçmeden önce bir reklam arası veriyoruz!]
Uzaklardan boğuk sesler geliyordu. Herhalde bahsettiği reklamlardır.
[……..Yeni senaryo…. paketi…. 8,800 puan…]
Takımyıldızlarının bakışları başka yöne çevrilince, Bihyung bana daha dostane bir ses tonuyla yaklaştı.
[Vay bee…harikaydın. Takımyıldızlarının tepkisi inanılmazdı.]
“Ne kadar süre geçti?”
[4 Gün. Heyecandan öldüm öldüm dirildim! Zamandan haberin yok muydu?]
“Telefonumun şarjı bitti.”
Demek beklediğimden daha uzun sürmüş. Planım 2 günlüktü…
Eh, Yoo Jonghyuk 4. seferinde 4 günde başarmıştı. Fena sayılmam herhalde.
En azından başardım..
Tatmin olmanın verdiği hoş bir huzur vücudumu kapladı.
Sıradan yetenekleriyle sıradan bir yaşam süren birisiydim.
Ancak bu sıradan yaşamım, bunları başaramayacağım anlamına gelmiyordu ve başarmıştım.
“…Ne komik ama.”
ilginçti. 28 yıllık hayatımda bir kez bile yardımı dokunmayan roman, beni çok üstün birisine dönüştürüverdi?!
[Oh, kendi kendine mi konuşuyorsun?]
“…”
[Güzel, güzel. Varisçilerin, kendi kendine konuşması gerek. Tabii, bazı takımyıldızları sevmiyor ama olması gereken bu…]
“Sus da Dokkaebi Dükkanını aç.”
[Ne? Neye ihtiyacın var?]
“Bu sefer hem alıcıyım hem de satıcı.”
[Kahretsin. Reklamları kısaltsaydım!…]
[ Saygıdeğer Takımyıldızları, reklamların sesini biraz kısıyorum.]
Bihyung, Dokkaebi Dükkanını açtıktan sonra, duvara gömülü dikenlere baktım.
Vücudun üst bariyeri yeterince sertleşmiş, dikenler arasında derin çatlaklar oluşturmuştu. Şuanki gücümle ve dayanıklılığmla üst bariyeri rahatlıkla parçalayabilirdim.
Tek diken kalana kadar yavaşça bariyeri kırdım. Mavi renkli İhtiyozor özünü çekip çıkardım. [1]
[İhtiyozor Özü]
seviye 7 ve üzeri canavarlarda bulunan eter özüydü.
Büyü gücümü, bu özü yutarak arttırabilirdim. Gayet iyi bir kalitedeydi, malum deniz komutanı ihtiyozora aitti.
Bihyung’un sersem bakışları altında, özün etrafındaki gereksiz et parçalarını kestim.
“Bunu satıyorum.”
[Ne yani?…]
“Tabii ki sana satmaktan bahsetmiyorum. Dokkaebi Dükkanında satışa çıkarmaktan bahsediyorum.”
Bihyung bana bir şeyler sormaktan bıkmış olacak ki hemen kabul etti.
[Off…ne yaparsan yap. Kaç puana satacaksın?]
“Puan istemiyorum. Takas olacak.”
[….Bilmediğin ne var acaba, off.]
Bihyung homurdanarak dükkana yükledi.
İstekleri basit bir dokkaebi idi, düşündüğümden daha çok söz dinler bir hali vardı.
“Alacak birisi var. Takas ürünü de ‘Bozuk İnanç’ olacak. ”
[Bozuk İnanç? Bu ürüne sahip birisi ….varsa tabii.. Peki, kaydettim.]
“Var. Bir de sepettekini alacağım…”
Saf Ak Yıldız Enerjisi hala sepette duruyordu. Demek kimse almamış.
Çoğu takımyıldızı satılık ürünlerin değerini bilmiyordu. Tabii tüm pahalı ürünler koşulsuz şartsız iyi ürünler anlamına da gelmiyordu.
[Biraz bekle. Seninle konuşalım?]
Bihyung’un sözleriyle, reklamların sesi tekrar yükseldi.
[Takımyıldızları uzun reklamlardan şikayetçi oldular.]
Ekrana gelen mesajlardan reklamların gittikçe uzadığını fark edebiliyordum. Tabii Bihyung’un ne söyleyeceğini de.
“Anlaşmayla ilgili mi?”
Kanalı kapatmadan takımyıldızlarının ilgisini başka yöne çevirecek tek yol vardı: reklamlar.
Bu andan itibarenki gerçekleşecek konuşma, onları ilgilendirmiyordu.
[Evet. Bu senaryoyu tamamlayınca beni ikna ettin. Deneyelim bakalım. Sana yardımcı olacağım.]
“Sunucu yeminine ne oldu peki?”
[Ah, tabii ki yardım edemem. Lafın gelişi söylüyorum. Anlaşacak mıyız?]
“Şartlar neler?”
[Bir göz at.]
Dokkaebi hazırladığı şaşalı anlaşmayı yansıttı.
Havaya transparan yansıyan anlaşma metnini okumaya başladım.
—–
[Yayın Anlaşma Metni]
Madde 1: Varisçi Kim Dojka (Gap), Bihyung (Eul)ile yaptığı bu anlaşmayla;
bu anlaşmanın, tüm senaryolar tamamlanana ya da kendi ölümü gerçekleşene kadar geçerli olduğunu kabul eder. [2]
—–
“… Gap ben miyim yani?” * Ç.N: İşveren *
[Haha, siz insanlar böyle hazırlamıyor musunuz? Bunun çok bir önemi yok zaten. Okumaya devam et.]
—–
Madde 2 :Varisçi Kim Dokja (Gap) tüm senaryolar bitene kadar ya da ölene kadar hiçbir sponsor seçmemekle yükümlüdür.
—–
Beklediğim ve olması gereken bir şartı koymuş.
—–
Madde 3 : Varisçi Kim Dokja (Gap) sadece Dokkaebi Bihyung’un kanalında aktif olarak çalışacaktır.
Madde 4: Varisçi Kim Dokja (Gap) ile Dokkaebi Bihyung (Eul) anlaşmadan elde edilen geliri paylaşacak ve oran, karşılıklı istişare sonucu belirlenecektir.
Madde 10 :Varisçi Kim Dokja (Gap) ile Dokkaebi Bihyung (Eul) anlaşmayı bozmaları dahilinde, Yıldız Akış yasalarına göre yargılanıp ölüm cezasına çarptırılacaktır.
—–
Sonuna kadar okudum anlaşmayı. Garip bir şaka yapar diye bekliyordum ama değişik yada çetrefilli bir şart yoktu.
Ama bir eksiklik vardı.
“En önemli part nerede?”
[Neyi kast ediyorsun? Tamam demen yeterli. Bu tarz sözleşmelere, ruh anlaşması denir, sözlü de kabul ed―]
“Puan ödeme oranından bahsediyorum.”
[A-Ahh. Haha. Tabii.]
Sanki bilmiyormuş gibi.. bir de lafı dolandırıp duruyor, ha.
Bundan başka önemli bir şey yok ki anlaşmada?
“ 5/5 ne dersin? Ayrıca ödemen gereken kanal komisyon ücretini almayacağım senden. Nasıl olduğunu bilmiyorsundur belki. Sana yapılacak tüm sponsorluk ücretlerini yarı yarıya paylaşacağız. 100 puan aldın diyelim, 50’sini ben alacağım, 50’sini sen.]
Tüm anlaşmalar nerdeyse böyleydi. Dokkaebi kanalında beliren varisçiler için takımyıldızlarnın ödemeleri ile takımyıldızlarının sponsorluk ödülleri belirli bir oranda paylaşılırdı.
“Beni çocuk mu sandın? Kabul etmiyorum.”
[Ne? Bu oran standart, her anlaşma böyle yapılır…]
“Ben sponsorsuz bir varisçiyim. Takımyıldızları, sponsorsuz varisçilere ne kadar çok ödeme yapıyorlar, bilmiyorum mu sanıyorsun? Şimdiye kadar kim bilir ne kadar kazandın, sayemde.”
Bihyung yüz ifadesi değişti, dudağını büzdü.
Gereksiz bir hareket yapıyor. Bunlar bana sökmez ki.
“10’a 0. Sadece komisyon payı senin. Sana 5 kuruş vermem.”
[Ne?! Saçmalama…. 7’ye 3e ne dersin?]
Pay fena değildi. Ancak geri adım atmak istemiyorum.
“10’a 0.”
[Ne bu şimdi? Saçmalıyorsun―]
“Anlaşma falan yok o zaman. Ben de başka bir kanala geçerim. ‘Gildal’ gayet iyi diyorlar. Belki onunla anlaşmak daha kolay olur.”
[…8’e 2 yapalım. Daha fazla inemem.]
“10’a 0.”
[······.]
Bihyung’un bakışları artık tehditkardı. Vücudumu her an patlatacak gibi dik dik bakıyordu.
Ama biliyorum, anlaşmadan vazgeçmeyeceğini. Varlığım, onun elindeki tek şans.
“Reklamları birazdan bitirmek zorundasın. Takımyıldızları sinirleniyor, görmüyor musun?”
Bihyung vazgeçti.
[Kahretsin, tamam. Anlaşmayı imzalayalım mı?]
Çabuk teslim oldu. Ben 9’a 1 demeyi düşünüyordum.
…Belki de şimdiye kadar fazlasıyla kazanmıştır. Düşüncesi bile mide bulandırıcı..
“Evet. Ayrıca bir isteğim var.”
[Ne? Yine ne istiyorsun?]
“Erken ödeme istiyorum. 5,000 puan ver.”
Bihyung gerildi.
[Se-ni var ya…]
Kıs kıs güldüm. Neden insanlar ‘gap’ demişler, neden bu kadar bu kelimeye bağlanmışlar, sana bir güzel öğreteyim de gör, lanet dokkaebi.
[Yayın anlaşması tamamlandı.]
[Ön ödeme olarak 5,000 puan aldınız.]
Reklamlar bitti, takımyıldızları geri döndü.
Dokkaebi’nin omzuna hafifçe vurup konuştum,
“Hadi buradan çıkalım.”
İşte şimdi başlıyorduk.
☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★
[1] Core olarak ingilizcesi verilen kelime: Çekirdek, öz anlamına gelmektedir.
[2] Basit tabir ile anlatıyorum. Gap: İşveren – Eul : İşçi. Yada taraf A, taraf B olarak düşünülebilir. İşi bulandırmamak için hukuki terimler yazmadım fakat eskiden bu kelimelere daha fazla anlamlar yüklenmiş, günümüzde sözleşmelerde tarafları belirtilmek için kullanılıyor. Detaylı bilgi için linke tıklayınız.
☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★ ☆ ★
DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞLERİNİZİ YORUM YAPARAK ÇEVİRMEN VE EDİTÖR ARKADAŞLARIMIZI CESARETLENDİRİNİZ 🙂