Bilge Okuyucu - Bölüm 35 – Acil Durum Savunması (4)
Bölüm 35 – Acil Durum Savunması (4)
Savaş başlayalı 1 saat oldu. Gong Pildu durmaksızın savaştı. Canavarların sayısı nerdeyse hiç azalmıyordu. Fakat savunması gayet iyiydi.
Gong Pildu, 10 iblis içinde en iyi savunmaya sahip olarak bilinirdi. Hakkını veriyordu.
“Sizi pislikler!”
[Karakter Gong Pildu’nun silahlı alanı level atladı.]
[Karakter Gong Pildu’nun özel alanı level atladı!]
[Karakter, Gong Pildu, ‘Korumalı Duvar’ yeteneğini kazandı.]
Silahlı alanın gelişimi hızlı oldu. Gong Pildu’nun sponsoru, onun gelişimini arttırmak için elinden geleni yapıyordu demek. Gong Pildu buradan sağ çıkarsa, efsane bir üne sahip olacaktı. Büyük ihtimalle hedefi buydu, sponsorunun.
Tabii, buradan sağ çıkması şartıyla.
“Offf…!”
Senaryoya göre, Gong Pildu’nun 7 saat daha direnmesi gerekiyor. Off, şurda bir çekirdek olacaktı ki, var ya…. Efsane olurdu.
Lee Jihye alt katta olanları seyrederken kıkırdamaya başladı. Az önce onları kurtarmam gerektiğini söyleyen kimdi acaba?… Yoo Jonghyuk’un öğrencisinden beklenen ani değişimi gösteriyordu.
“Yoo Jonghyuk nerde?’’
“Nerden bileyim? Usta hep meşgul.”
Meşgul… evet, meşguldür. Tek başına takılan bir insan her zaman en meşgul insandır.
Zar zor nefes alan Gong Pildu’yu izleyerek sordum, “Yoo Jonghyuk saat kaçta girdi zindana?”
“Sabah 9 civarıydı…” Lee Jihye duraksayıp bana dik dik bakarak: “…Ne? Sen ustanın zindana gittiğini nerden biliyorsun?”
Lee Jihye’nin sorusunu görmezden gelip süreyi hesaplamaya çalıştım.
Şuan akşam 8’di. Basit bir hesaplamayla 11 saattir zindanda demekti. Ve hala çıkmamıştı…
Kahretsin ya! Bir şeyler yapmam gerekiyor. Bu çocuk başrol. Eğer başına bir şey gelirse, bizi de etkileyebilir…
Dokkaebi iletişimini kullandım hemen.
‘Bihyung.’
Bihyung hemen havada beliriverdi.
[N’oldu? Aniden seslendin.]
‘Dokkaebi Dükkanını aç.’
[Ne? Hayır, hayır! Bir sürü abonelik alıyorum şuan, asla olmaz!]
Gong Pildu’yla yaşananlardan dolayı değerim artıyordu, farkındaydım. Tuzağa çekip kenarda oturup onu izliyor olmam, Gong Pildu’nun olduğu kanaldaki takımyıldızlarını, yani eğlence arayan tayfayı, harekete geçirmişti.
Tabii ki, Bihyung’un kanalına akın ediyorlardı.
[Kanala yeni takımyıldızları girdi!]
[#BI-7623 kanalı büyümeye hazır.]
[Huhu, huhuhut, bak şuna bak! Benim kanalım da artık…!]
Bihyung’un böyle eteklerinin zil çalması normaldi.
‘Kanalının mahvolmasını istemiyorsan, aç hemen. Kanalının büyümesi için bir reklam aç bakalım.’
[Off, peki…tamam.]
Bihyung homurdansa da bir reklam göstererek açtı. Biriktirdiğim puanlarımı harcamanın zamanı gelmişti artık.
‘5,000 puana karşılık beni altın üye yap.’
Bihyung bana dik dik sessizce baktı.
[5,000 puan hesabınızdan düşüldü.]
[Tebrikler! Dokkaebi Dükkanının altın üyesi oldunuz!]
Üyeliğimle beraber Dokkaebi Dükkanının ekran görüntüsü de değişti.
Puanlar güzeldi. Yeni ürünler listeleniverdi. İhtiyacım olan ürünleri sepete ekledim.
* Perde Arkası Sözleşmesi – 10,000 Puan.
* 10’lu Büyü Gücü İyileştirme İksiri – 5,000 Puan.
Bir sözleşme ile 10 iksir….. yeter herhalde.
Harcama büyük oldu ama kanalın büyümesine yardımcı olacaktı. Yani, kısa zamanda tekrar bu puanı elde edebilirim. Bihyung ürünleri aldığımı görünce iyice gerildi.
[…ne anlaşması? Şartları unuttun mu? Sponsor sahibi olamazsın!]
‘Ne diyorsun? Niye sponsor edineyim ki?’’
Sponsor sahibi olmaya karar versem… niye kendi anlaşmamı puanla satın alayım ki?
bu Bihyung’un…daha kırk fırın ekmek yemesi lazım.
[15,000 puan hesabınızdan tahsil edildi.]
[‘Perde Arkası Sözleşmesi’ sahibi oldunuz.]
[10’lu Büyü Gücü İyileştirme İksiri kullanıma hazır.]
Yoo Sangah ürünler havada belirince şaşkınlığını gizleyemedi.
“Bunlar ne?”
“İşçi-işveren sözleşmesi.”
Sözleşmeyi dikkatlice doldurup ‘işveren’ kısmına adımı yazdım ve ‘işçinin’ gelmesini beklemeye koyuldum.
[Karakter ‘Gong Pildu’nun sponsoru, yakınlardaki takımyıldızlarından yardım istiyor.]
Sonunda Gong Pildu’nun sponsoru limitini doldurup yardım istemeye başladı.
Başından beri çok puanı olmayan bir takımyıldızı idi.
Takımyıldızlarının hepsi çok puana sahip değillerdi. Bu tarz yardım istemeleri de normaldi.
[Takımyıldızı ‘Altın Taç Esiri’ durumu gülünç buluyor.]
Gong Pildu’nun kanalındaki takımyıldızları desteğini çekince… varisçi ölüm döşeğine düşmüştü. Her şey planladığım gibi gidiyordu.
Bihyung bir şeyi fark edip mırıldandı.
[Dur…yoksa sen…]
Bir ayağı çukurda olan Gong Pildu’ya karşı konuşmaya başladım.
“Oi, buraya bi’ bak.”
Dududududu!
Gong Pildu zar zor nefes almasına rağmen rastgele ateş açmaya başladı.
“Ölmek mi istersin yoksa benimle bir anlaşma imzalamak mı?”
“Ne…?”
“Takımyıldızı değilim, sponsor olamam fakat istersen… perde arkasındaki adam olabilirim?”
“Bu pislik neden bahsediyor be…?”
“Gong Pildu, kes sesini. Sana değil bu sözlerim.”
“Ne…?”
Bir elimde ‘Anlaşma’ diğer elimle de ‘İksiri’ tutup havada salladım.
“Çabuk cevap ver. Anlaşmaya varırsak, iksir senin.”
Mesajlar yığıldı önüme.
[Karakter ‘Gong Pildu’nun sponsoru kendisini açığa veriyor.]
[Takımyıldızı ‘Savunma Ustası’ deli olduğunuzu düşünüyor.]
Tabii ki henüz ‘işçi’ pozisyonuna hazır değildi. Fakat zaman ilerledikçe kendisi yalvarır hale gelecek.
Bihyung beni izliyordu.
[Sen… deli misin sen?]
‘N’olmuş ki.’
[Takımyıldızını desteklemeye çalışan ilk insan sensin.]
‘Yapamaz mıyım?’
[Bir takımyıldızından bahsediyoruz! Önemsiz bir insanla neden anlaşma yapsın ki?]
‘Düşüncelerini kendine sakla.’
Ortalama bir Takımyıldızı, Savunma Ustası.
Yeteneğine kıyasla düşük bir seviyede Takımyıldızıydı.
Bu takımyıldızının hayatı çoktan ‘senaryoya’ dönüşüp yok edilmiş, Savunma Ustası efsanesi artık unutulmaya yüz tutmuştu. Efsanesi unutuldukça puan kazanamaz hale gelmişti. Bir gün, varlığı dahi unutulacak, yok olacaktı tamamen.
İşte tam da bu yüzden çoğu takımyıldızı, Savunma Ustası gibi, ‘varisçi arayışı’ içinde olurlar, bunu takıntı haline getirirlerdi. Seçtikleri varisçileriyle, bu dünyada anılmaya devam edip hatırlanırlardı çünkü.
‘Takımyıldızının hiç puanı kalmadı.’
[Ne?]
Gong Pildu’nun gücü, hiç olmadığı kadar çok düşmüştü. ‘Küçük Eşkıyalar Kralı’ takımyıldızının aksine, Savunma Ustası için varisçisi önemliydi. Gong Pildu’nun ölüm döşeğinde olmasının tek bir anlamı vardı: puanı bitmişti.
Puan olmadan sonu belliydi. Buradaki puan, bizim dünyamızdaki ‘paraya’ karşılık geliyordu. Yeni bir varisçi çıkaramayan takımyıldızına ne olurdu peki?
‘Gong Pildu ölürse, takımyıldızı da unutulup gidecek çünkü.’
Bir takımyıldızı için, unutulmak ölümle eş değerdi.
Bihyung’un gözlerinde korku vardı artık.
[Sen…?]
Gong Pildu, risk almaya değer bir karttı. Yoo Jonghyuk dahi onu zapt etmek için defalarca teşebbüste bulundu. Fakat hiç başarılı olamadı.
Yoo Sangah : “Dokja, bu adam ölmek üzere.”
Gong Pildu dilini o kadar sert ısırıyordu ki kan akmıyor fışkırıyordu adeta.
Mini kalelerinden sadece 2 tanesi kalmıştı, silahlı alanında. Pili bitmek üzereydi, yani.
[Takımyıldızı ‘Savunma Ustası’ anlaşma maddelerini merak ediyor.]
İşte beklenen an geldi. Bihyung’un küçücük gözleri kocaman açıldı.
[…Gerçekten mi? Yok artık, gerçek mi bu ya?]
[Takımyıldızı ‘Savunma Ustası ’ anlaşma metnini okuyor.]
Alt katta kanlar içinde yerde yatan Gong Pildu acıyla bağırdı. Büyük ihtimalle sponsorundan mesaj gelmiştir.
“N-NE? BU NE BEE?”
Neyine şaşırıyor ki…? Şuan satılıyordu.
“Pildu’ya ne oluyor?”
[Takımyıldızı ‘Savunma Ustası ’ düşünmek için zaman istiyor.]
Bir süre sonra, beklediğim güzel mesajı aldım.
[Takımyıldızı ‘Savunma Ustası’ anlaşmaya bir şart ekledi.]
[Şartı kabul ediyorsanız, Takımyıldızı ‘Savunma Ustası ’ sizinle anlaşma yapacak.]
Hemen anlaşmayı okudum.
…….
-
- Varisçi Kim Dokja (İşveren), Takımyıldızı Savunma Ustasının (İşçi)mülkiyet hakkını tanımakla ve ‘Gong Pildunun’hayatta kalmasını sağlamakla yükümlüdür.
-
- Varisçi Kim Dokja (İşveren),Takımyıldızı Savunma Ustasına (İşçi) yardım ederek özel mülkü ‘Gong Pildu’nun gelişmesinden sorumludur.
…….
Gong Pildu’nun hayatını ve gelişimini garantilemeye dayalı maddeler…
anlaşma imzalanırsa, zaten canını garantilemiş olacağı için, böyle bir madde gereksizdi. 3.madde aklıma takıldı.
-
- Varisçi Kim Dokja (İşveren), ‘Gong Pilduya’ veTakımyıldızı Savunma Ustasına emir verme hakkına sahiptir (Günde 10 kez ile sınırlıdır).
Maddeleri kontrol ettim ve başımı sallayarak onayladım.
“Anlaşmayı kabul ediyorum.”
Net görülmeyen bir ip, Gong Pildu ile aramızda bir bağ oluşturdu. Ardından sistem mesajları geldi.
[Anlaşma tamamlandı.]
[Anlaşma sayesinde ‘Gong Pildu’nun ortak sponsoru oldunuz.]
[Anlaşma şartlarına göre, Varisçi ‘Gong Pildu’ya emir verme hakkına sahipsiniz.]
[Anlaşma süresi 5 yıldır. Süre dolduğunda otomatik olarak yenilenmeyecektir.]
Yoo Jonghyuk, Gong Pildu’ya bu kadar kolay sahip olabileceğini bilseydi, şaşkından deliye dönerdi. HKY’nin 2.yarısını okumamış olsaydım, ben de perde arkası anlaşmasını nasıl kullanmam gerektiğini bilmiyor olurdum.
Yoo Sangah’a iksirleri uzattım.
“Bunu Gong Pildu’ya verir misin? Her 40 dakikada bir vermen gerekiyor.”
“…emin misin…ona bunu verecek misin?”
Vermesi gerekiyordu. Aksi halde senaryoyu tamamlayamazdık. Gong Pildu, iksiri alınca şaşırdı.
“Bu ne?”
“İç ve savaş.”
Gong Pildu tereddütte kaldı fakat iksirin kapağını açınca, mavi bir duman etrafını sardı. Çok geçmeden tüm kaleler eski haline dönüverdi.
[Karakter ‘Gong Pildu’nun büyü gücü tamamen iyileşti.]
Gong Pildu iksir bulaşan dudaklarını sildikten sonra kafasını kaldırıp bana baktı.
“Salaksın, oğlum sen. Yardım ettin diye seni affederim sandın demi? Burdan bir çıkayım, senin sonun…”
“Kes sesini, Gong Pildu.”
[Anlaşma şartlarına göre, ‘Emir Hakkı’ aktive edildi!]
“Oo-of oof?”
Yazık la. Nasıl bir durumun içine düştüğünü bile bilmiyor. (Çevirmen burada Ankaralı olduğunu belli eder 😀 )
“Savaş bakalım. Bizim ekibe dokunma.”
“Ha…! Oof oof…!”
Dududududu!
Yoo Sangah’ın gözleri kocaman oldu, Gong Pildu’nun emirlerime itaat ettiğini görünce.
“D-Dokja? Bu nasıl..yani ne…?”
“ Bir işvereni, ‘İşçiye’ çevirdim.”
“…bir şey mi yazdın?”
“Gong Pildu için endişelenmenize gerek kalmadı artık.”
Takımyıldızlarından mesajlar yağmaya başladı.
[Takımyıldızı ‘Gizli Entrikacı’ fikrinizi ilginç buluyor.]
[Takımyıldızı ‘Altın Taç Esiri’ stratejinize şapka çıkartıyor.]
[Takımyıldızı ‘Abisal Siyah Ateş Ejderha’ küstah olduğunuzu düşünüyor.]
……
Anlaşmayı olabildiğince gizli imzalamaya çalıştım ama bazıları fark etmiş demek.
Savunma Ustası, ortalama bir takımyıldızıydı.
Basit bir insanın, bir takımyıldızıyla ortak sponsorluk yapması…. etkisi büyük olacak bir olaydı. Geri tepen takımyıldızları da vardı tabii. Ama büyük olaydı.
[Takımyıldızlarının ilgisini çekiyorsunuz.]
[Bazı Takımyıldızları, sponsorunuz olmak istiyor.]
Değerimin arttığını fark edenler artıyordu. Çünkü sponsorum olacak takımyıldızı, Savunma Ustası’nın gücüne de sahip olacaktı aynı zamanda.
Gong Pildu’nun bağlı olduğu kanalın sahibi, Dokkaebi Biryu, havada belirdi.
[Takımyıldızları! N-Neden… çıkıyorsunuz? Gitmeyin! Biraz bekleyin…!]
Kanalı mahvolan Biryu, son çırpınışlarını sergiliyordu. Gumho istasyonunda ‘yaşam ücreti’ cezasını getiren dokkaebi idi.
[H-ayır! Hayır…lütfen.]
Dokkaebi Biryu bu sözlerinin ardından transparan bir hal alarak gözden kayboldu.
[Kanal # BIR-3642 aboneleri azaldığı için, devre dışı bırakıldı.]
Bihyung gözlerinin önünde bir kanalın kapatıldığını görünce, titrek bir sesle bana seslendi.
[Bir bakar mısın… Dokja…. bey?]
‘Ne?’
[Sen… baştan beri, Gong Pildu’yu mu hedefliyordun?]
Omuz silktim.
[Çılgın… insan… ben nasıl bir insanla anlaşma yaptım ya…?]
Bihyung söylenmeye devam etti. Fakat aldırmadım.
Buradaki sorun çözüldüğüne göre, artık başka bir yere geçeceğim.
Hala tam olarak ne olduğunu anlayamayan ekip arkadaşlarıma dönüp konuşmaya başladım.
“Arkadaşlar, ben bir süreliğine aranızdan ayrılacağım.’
“Efendim..? Ne?”
“Acil gitmem gereken bir yer var. Hyunsung ile Yoo Sangah, burada kalın lütfen. Yapmanız gereken tek şey, Pildu’ya yeni senaryo başlayana kadar iksir vermek. Rahatlayın.”
Jung Heewon sordu, “Gilyoung’la ben ne yapacağız?”
“Benimle geliyorsunuz.”
“Nereye?”
“Hmm… nasıl desem… kötü bir çocuk var.”
“Kötü bir çocuk mu?”
“Evet. Tek başına ürün toplamak için kaybolan birisi var. Burda ölmüşüz, kalmışız umursamayan. Kafasına vurmaya gidiyoruz.”
Kafası karıştı böyle söyleyince tabii. Jung Heewon cevap vermeden önce düşündü.
“…Gong Pildu!dan daha kötü birisi mi?”
Cevap vermeden önce bir süre nasıl açıklasam diye duraksadım.
“Çok daha kötü birisi.”
“Hadi, o zaman.”
“Detayları sonra anlatırım.”
Jung Heewon ile Lee Gilyoung’u yanıma alarak yürümeye başlamıştık ki birisi omzumdan tuttu. Lee Jihye idi.
“Dur, nereye gidiyorsun?”
Fena fikir değildi. Gelsin o da bizimle.
“Güzel. Sen de gel bizimle.”
“Nereye gidiyorsunuz?”
“Yoo Jonghyuk’un canı tehlikede.”
Lee Jihye şaka yapıyorum sanarak kahkaha attı.
“Hahahahahahaha. Ne? Bu ne saçmalık şimdi? Usta mı tehlikedeymiş-miş?”
Ciddiyetimi koruyunca, Lee Jihye’nin kahkahaları kesildi.
“…Cidd misin sen? Nerden biliyorsun peki!?”
Nerden mi bildim…? belki de bu dünyada, ustasını tanıyan 2. en yetkili uzman bendim.
Zamanı kontrol ettim.
“O pislik, gizli zindana 1.çıkıştan girdi değil mi?”
“H-ha?”
“…ve dönmeyeli de 11 saat oldu?”
Lee Jihye : “Uhhh…”
Yoo Jonghyuk’un, Chungmuro’daki ‘gizli zindana’ tam olarak 8 yıl saldırdığını hatırlıyorum. 6 kez başarılı, 2 kez başarısız olmuştu. İki başarısızlığı da ilk regresyon zamanlarına aitti: 8. ve 11.seferlerindeydi.
-
- Regresyonunda, Yoo Jonghyuk,Chungmuro’daki gizli zindanda ölmüştü.
Fakat şıanki Yoo Jonghyuk… 3.seferindeydi.
“Bu gidişle, Yoo Jonghyuk bugün ölür.”
Eğer tahminlerim doğruysa, bizim salak regresör şuan ‘güneş balığı yolundaydı.’

DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞLERİNİZİ YORUM YAPARAK ÇEVİRMEN VE EDİTÖR ARKADAŞLARIMIZI CESARETLENDİRİNİZ 🙂