Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 10 - Asıl Amaç
Cilt 10 – Bölüm 10 – Okulun Oylamadaki Asıl Amacı
Sınıftan çıkar çıkmaz, okulun girişine indim. Koridorda A sınıfından Sakayanagi Arisu ile Kamuro’ya denk geldim.
“Ayanokōji…”
Kamuro kendisine çeki düzen verdi. Sert bir tavır aldı.
Sakayanagi ise her zamanki gibiydi, tepki vermedi. Sakin ve doğal bir tavır takınıyordu. İkisinin verdiği tepkiler…ilginç, ha.
“Bu ne tesadüf, Ayanokōji-kun.”
“Evet. C sınıfına mı gidiyorsunuz?”
Bizim sınıfa doğru ilerliyorlardı.
Soruma cevap vermek yerine Sakayanagi, gülümseyerek başka bir soru yöneltti.
“Ya sen nereye gidiyorsun?”
“Yarım saat sonra arkadaşımla Keyaki AVM’de görüşeceğim de.”
“Öyle mi? Liseli hayatının tadını çıkartıyorsun bakıyorum. Biraz zamanın da var gibi, azıcık konuşabilir miyiz?”
Sakayanagi telefonunu çıkartıp saati gösterdi.
Benimle görüşmek için mi buraya gelmiş diye düşündüm ama… garipti.
Saat 4.10’du. Keyaki AVM’ye ulaşmam birkaç dakikamı alırdı..
“Biraz yürüyelim istersen?”
“Olur. Burada konuşmayalım, başka bir yere geçelim. Dikkat çekmeyiz hem?”
“Peki.”
Ben de dikkat çekmek istemediğim için güzel bir teklif oldu. Başka birisi olsa neyse de, Sakayanagi ile görüşmem dikkat çeker ya.
O da bunun farkında olduğu için, benden önce harekete geçip tenha bir bölgeye doğru ilerledi.
Sakayanagi’nin hızına ayak uydurarak yavaşça özel binaya doğru ilerledik.
“… Ayanokōji-kun, Masumi-san. Bu ek sınavın çok mantıksız olduğunu düşünmüyor musunuz? Kimse okuldan atılmadı diye her sınıftan birini okuldan attırmak için seçim yapmamız bekleniyor. Böyle bir sınavı…… mantıklı düşünmek mümkün değil. Saçmalık.”
“Aynen. Mashima-sensei’nin her zamanki sakin tavırları bile değişti. Adam birkaç gündür titriyor.”
Demek diğer öğretmenler de bu sınavdan hoşnut değiller.
Sakayanagi ile Kamuro sohbetlerine devam ettiler.
“Bunun bir sebebi var.”
“Ne? Ne biliyorsun ki?”
“Biraz utandığım ailevi bir konu ama… babama görevden uzaklaştırma cezası vermişler.”
“Uzaklaştırılmış… mı? Senin baban mı? Hani şu yönetim kurulu başkanı olan baban?”
Sakayanagi’nin babasının kimliğini bilen Kamuro, olayı öğrenmek için daha çok soru sordu.
“Detayları duyamadım ama… galiba babamla ilgili garip söylentiler dolaşıyormuş. Babam böyle işlere bulaşacak adam değildir ama… tabii, kızı olarak belki bilmediğim şeyler de vardır… bir ihtimal, babam tuzağa düşürülmüş de olabilir.”
Kamuro ile olan sohbetinin asıl amacı, ‘kızım sana söylüyorum gelinim sen anla’ idi. Sakayanagi’nin babası masumsa şayet, ‘o adamın’ el attığına şüphe yoktu.
Sakayanagi’nin babasının bende bıraktığı izlenimin, yanlış anlaşılmadan ibaret olmadığını da düşünüyorum. Art niyetli birisi değildi.
“Tabii, bu konular biz öğrencileri ilgilendirmez.”
Sakayanagi, bir nevi babasının uzaklaştırılmış olmasını önemsemediğini dile getirdi.
“Peki, bu konunun sınavla alakası ne?”
“Bu zalim sınavın zorla uygulamaya koyulmasının……okuldan tek bir öğrenciyi attırmak için olabilir desem?”
“Tek bir öğrenci..…”
Kamuro hemen bana sert bir bakış attıktan sonra, Sakayanagi’ye kafasını geri çevirdi.
“Şimdiye kadar kafama takmayayım, beni ilgilendirmez dedim ama… niye sürekli Ayanokōji ile yüz göz oluyorsun, onunla nasıl bir ilişkin var ki ya da daha önceden tanışıyor musunuz?”
Kamuro, Sakayanagi’nin yanında yürürken ona bu soruyu sordu.
“Oh? Demek kafana takmamaya çalışıyordun?”
“…Tabii ki.”
Kamuro, Sakayanagi’nin tepkisini bastırmaya çalışsa da, Sakayanagi durumu anladığını belli ediyordu. Konuya takılmadan Kamuro’nun sorusuna cevap verdi.
“Uzun süredir bir tanışıklığımız var.. bu cevap seni tatmin etti mi?”
Kamuro’in merakını ve endişesini gidermek adına, Sakayanagi ilgisizce bir cevap verdi.
Kamuro’ya hiçbir şey anlatmadığını düşünürsek, mantıklı bir cevap verdi.
…bir ihtimal bu cevapla tepkimi de bekliyor olabilirdi. Sohbetlerine dahil olur muyum, sözünü keser miyim diye beni test ediyor olabilirdi. Hani, nasıl desem?Amacı kimliğim konusunda ne kadar hassasım, bu konu benim zayıf noktam mı diye anlamaya çalışıyordu.
Eh… işin aslı, hiçbir şey umrumda değil.
“Yani siz ikiniz şans eseri burda tekrar bir araya mı geldiniz? Bu daha garip ama.”
“Evet, o gariplik yaşandı.. değil mi, Ayanokōji-kun?”
“Bilmem.”
Onunla bir tanışıklığım olmadığı için, onun söylediklerine bir şey diyemiyordum.
Ne zaman beni gördü bilmesem de, tek taraflı bir tanıma durumu söz konusuydu.
“Zor birisi mi? Pek öyle görünmüyor ama.”
Sakayanagi’nin az önce yaptığı gibi, Kamuro da direkt sadede geliyor. Bu ikisinin ortak noktaları var, ha.
“Son günlerde meraklı birine döndün. Önceden böyle sorular sormuyordun.”
Birkaç kez Kamuro ile görüşünce, onda bıraktığım izlenimlerden dolayı böyle sorular soruyor olmalı. Bu da Sakayanagi’nin şaşırmasına sebep oluyordur.
“Kime sorsan aynısını söyler. Birisine bu kadar çok kafayı taktığını görmemiştim.”
“Başkasının işine burnunu sokacak tipte birisi olmadığın için, seni Ayanokōji-kun’un peşine takmıştım ama….sen de pek meraklı çıktın?”
Sakayanagi hem şaşkındı hem de mutlu.
Tepkimi beklerken aynı zamanda Kamuro’nun vereceği cevaplara karşı fikir edinmeye çalışıyordu.
Onlar konuşurken, tenha olan yere vardık.
“Burda kimse bize karışmaz, duymaz da.”
Okula kıyasla çok ıssız ve tenha olan özel binaya geldik.
“Masumi-san, yurda bensiz dön, olur mu?”
Sakayanagi bu tavrıyla yolda konuşacak adam arıyormuş ve Kamuro ile konuşmuş gibi bir izlenim bıraktı. Az önceki sohbeti de böylece kapatmış oldular.
“…peki.”
Sakayanagi, Kamuro’yu hakkımda bilgi vermeden yurda gönderdi.
Kamuro ise tereddüt etmeden arkasını dönüp merdivenlerden aşağı indi. Sohbetinin boşa gideceğini, buraya kadar boşa geldiğini biliyor muydu acaba?
“Kızı gönderdin, emin misin?”
“Evet. Ona her şeyi anlatsaydım, iyi miydi?”
“Benim için fark etmez.”
Ona zayıf noktamı göstermek istemediğim için, genel bir cevap verdim.
Sakayanagi’ye daha fazla bilgi vermenin manası da yok zaten.
“Demek beni düşmanın olarak belledin. Şimdilik meydan okumanı kabul ediyorum. Bana göre hava hoş, Ayanoukoji-kun.”
Cevabımla Sakayanagi, sözlerimin arkasındaki anlamı çoktan fark etmiştir. Ona açık vermeyeceğimi anlamıştır.
“Kamuro’yu bile gönderdin. Ne hakkında konuşmak istiyorsun?”
Buraya gelene kadar bile epey zaman geçti, Hirata ile görüşmeme geç kalacağım.
Hemen sadede geldim.
“Verdiğimiz söz var ya.”
“Bir sonraki sınavda yarışalım demiştik. Yani bu sınav.”
“Evet, plan buydu ama…. eğer istersen, bir sonraki sınavda yarışalım. Bu ek sınav, sınıflar arası bir yarışma değil. Sınıf içinde kimin daha çok sınıf arkadaşlarına hükmettiğine dair bir yarışma yapmışlar. Diğer sınıflara da sadece övgü oyu kullanabileceğimiz için, istesek de birbirimize saldıramayız. Sen de uygun görürsen, bir sonraki sınavda kapışalım..?”
Yarışma sayılmadığı için, bu sınavın kapışmak için uygun olmadığını dile getirdi.
“..Ne dersin?”
“Sen nasıl istersen.”
Istediği cevabı verince, Sakayanagi teşekkür etti.
“Sağ ol. Kabul etmezsen diye başka ihtimalleri düşünüyordum. Şimdi A sınıfının iç meselelerine odaklanabilirim. Ama…”
“Ama?”
“Ateşkes yaptığımıza göre, güvenini kazanmak adına söz vereyim ki yanlış anlaşılma olmasın. Bu sınavda seni zora sokacak hiçbir şey yapmayacağım. Yani, sana şikayet oyu kullandırtmayacağım.”
Söz vererek ilerisi için yol yapmaya başladı.
“C sınıfına ister istemez dahil olup sonuçlarını olumsuz etkilersem eğer, kaybettiğimi kabul ederim. Önümüzdeki sınavda benimle kapışmayı reddetmen için de güzel bir şart olur.” diye ekledi.
“Sınıf arkadaşlarım bana şikayet oyu kullanırlarsa, zaten sonraki sınavda kapışmamız mümkün olmaz.”
Ben okuldan atılırım ve bu mesele burda biter.
“Haklısın. Kafan rahat olsun diye söylüyorum zaten. Seni zora sokmayacağım.”
Çok nazik konuşuyordu. Yoksa güvenimi kazanmak için adım atıyor mu demeli?
“Belki senin sınıf arkadaşların sana ihanet eder.”
“Fufu, çok da komikmişsin.”
A sınıfından nerdeyse tüm öğrenciler, Sakayanagi’nin tarafını tutuyordu. Sınıfından kimsenin böyle bir işe kalkışmayacağını adı gibi biliyordu.
“Sınavı açıkladıklarında kimin atılacağına bile karar verdim.”
“Hemen karar mı verdin? Çok hızlısın.”
Sakayanagi sınıfının lideri olduğu için böyle çabuk kararlar alabiliyordu.
“Peki sınıfına ne zaman demeyi düşünüyorsun?”
“Onlara çoktan söyledim. Onlara son dakikada haber verirsem; gerilir, paniklerler. Erken haber verince sınıf da huzur buluyor, rahatlıyor… haksız mıyım?”
Sınıftan gidecek öğrenci için zorlu günler bekliyordu sadece. Fakat diğer öğrenciler, bu zorlu günleri yaşamayacak, kafası rahat olacaktı.
“Kimi seçtiğimi merak ediyor musun?”
“Bilmem, hiç fikrim yok.”
Aksini iddia etsem de kafamda bir isim vardı.
“Katsuragi Kōhei-kun.”
“Mantıklı karar mı?”
“A sınıfının eski lideri ile yenisinin aynı yerde barınması zor, sen de biliyorsun, iki lider bir arada duramaz.”
Katsuragi sakin ve dirayetli biriydi. Sınavı duyar duymaz, hedef tahtası olacağını anlamıştır. Demek ki sükunetle başına gelecekleri kabullenmiş.
Katsuragi’yi destekleyen Yahiko gibi birkaç isim vardı ama sayıca azdılar.
“Başından beri onu kendine rakip olarak gördüğünün farkındaydım ama bildiğim kadarıyla, liderlik koltuğunu kapma yarışından elini eteğini çekmişti.”
A sınıfı içinde Katsuragi, genel olarak çok iyi başarılara sahip birisiydi. Onu kaybetmek üzücü olacak. Sakayanagi ise, bir rakibini elemiş olacak.
“Arkadaşlarımın çoğu ondan nefret ediyor. Onun sabit görüşlü tavırlarından hoşlanmıyor, anlaşamıyorlar. Ona kapıyı göstererek sınıfıma güzellik yapmış olacağım.”
Sınıfın güçlü bir öğrencisini okuldan atarak, kalan öğrenciler için moral depolamaya çalışıyor demek.
“Neden bana bunları anlatıyorsun?”
“Onu korumak için çabalayacak değilsin, demi Ayanokōji-kun?”
Çabama değmeyecek işler için, kılımı kıpırdatmayacağımı bildiği için, özellikle vurguladı.
“C sınıfında neler olacak peki?”
“Bilmem. Karışmayı düşünmüyorum. Sınıf karar versin.”
“Olay çok basit… ya en yeteneksizi ya da sınıfta çok olay çıkaranlardan birini seçip kaderine terk edeceksin.”
Sakayanagi bu oylamadan zevk alıyor gibi konuşuyordu.
“D sınıfının ne yapacağı zaten belli: Ryūen-kun’dan kurtulacaklar.”
Bu konuda haklıydı. A sınıfı olarak Ryūen’e yardım eli uzatmak için hiçbir sebepleri yoktu. Hatta D sınıfıyla anlaşmalarından dolayı uzun vadede zararlı oldukları için onun okuldan atılmasını dört gözle bekliyorlardır.
“Tek merakım, B sınıfının ne yapacağı. Bakalım aralarından su sızmayan, can ciğer kuzu sarması olan B sınıfı ne yapacak. Belki Ichinose’ciğim bir hal çaresini düşünmüştür?”
“Vakit geçiyor, benim gitmem lazım.”
İstediği kadar konuşup tahminler üretebilir. Fakat benden ötede üretsin.
“Ah, evet. Şimdilik sohbetimizi başka bir zamana bırakabiliriz. Zaten özel sınav da haftaya başlıyor.”
Arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Bastonunu yere vurdukça gelen sesler, tüm koridorda yankılanıyor.
Bir anlığına, Sakayanagi bakışlarını duvardaki kameralara çevirdi. Eğer onu izlemiyor olsaydım, bu anlık olayı fark edemeyecektim.
Kasıtlı mı, öylesine mi baktı emin değilim.
“Yarışmamız 9.sınıfın son özel sınavıyla belli olacak. Zaten böyle planlamıştık. Söz, sözdür.”
Bu sözleri refleks olarak ağzımdan çıktıktan sonra, ben de özel binadan ayrıldım.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩