Elitler Sınıfı - Cilt 10 - Bölüm 30 - Azrail’in Yardımı
Cilt 10 – Bölüm 30 – Azrail’in Yardımı
Sınıftan bir kişi eksildi.
Sınıf aynı sınıftı ama ortamın havası değişikti.
Kim okuldan atılırsa atılsın, bu durum değişmeyecekti. Yine herkes mutsuz olacaktı.
Tabii, aramızdan birinin okuldan atılmak zorunda olduğu bir durumda, herkes artı ve eksileri düşünerek hareket ederdi.
Bu okulun sistemi, bunun üzerine kuruluydu. Ne kadar çok başarılıysanız, o kadar çok değer görüyordunuz.
Sınıfın tümünün aklında gereksiz eleman, çürük elma kim sorusu vardı.
Ve bu soru yanıt buldu.
Birisi yerinden kalkıp sınıftan çıkıp gitti. Böylece, kalanlar derin bir nefes alıp olayın şokunu atlatmaya çalıştı.
Yarınki pazar tatilinden sonra, herkes pazartesi yine okula gelecek, okul devam edecekti. Tek bir fark olacaktı. Yamauchi artık derslere katılmayacak.
“Tahminimden daha deli biri çıktı.”
Horikita’nın bahsettiği kişi Hirata idi. Şuan sırasında hareketsiz duruyor. Yamauchi sınıftan çıktığından beri boşluğa bakmaya devam ediyordu.
“Hirata-kun… Uhm…”
Mii-chan onun sağlığından endişe ederek gergin bir ses tonuyla ona seslendi. Hirata hafifçe başını ona çevirerek bakıp tek kelime etmedi.
Hirata bu sınıfla ilgili şuan ne düşünüyor acaba?
Cevabı bir Allah bir kendisi biliyor. Fakat mecbur durumu kabullenip hayatına devam edecek.
Sudō ile Ike da sessizce sınıftan çıkıp gitti.
『Bugün ayrı ayrı dağılalım.』
Haruka’nın mesajına herkes tamam dedi. Çantamı alıp kapıya doğru yürürken, Kōenji’nin önünde durdum.
“Ne oldu, Ayanokōji çocuk?”
“Sınıf için kılını kıpırdatmazsın sanıyordum.”
“Ne demek. Horikita ile okuldan atılmamak adına iş birliği yaptım. Bunda abartılacak bir şey yok.”
“Ondan bahsetmiyorum. Yamauchi’ye özellikle saldırarak tüm nefretini kendi üzerine çektin. Sınıfa kin beslemesine izin vermedin.”
Yamauchi okuldan ayrıldıktan sonra sakin kafayla düşününce sınıftan nefret edecektir, tabii.
Fakat sonuçlar açıklanmadan önce, Kōenji özellikle üzerine giderek Yamauchi’nin nefretini kendi üzerine çekerek sınıfa saldırıp, bağırıp çağırmasını engelledi.
Kōenji, Yamauchi okuldan atılacağını öğrendikten sonra da üzerine giderek dikkatini kendisine vermesini sağladı.
Sınıfa göre, Kōenji’nin tavırları ukala ve itici olsa da, sınıf için bir şeyler yaptığı gerçekti.
“Eh, ben böyle düşünmüyorum. O çirkini daha fazla görmemek için elimden geleni yaptım o kadar.”
“Öyle mi? O zaman konuyu kapatayım. Görüşürüz. ”
Sınıftan çıkınca, Horikita peşimden koşarak kolumdan tuttu.
“Ayanokōji-kun…sen bu sınavın ne kadarını ön görebildin?”
Sakayanagi bir süre ateşkes sağlayalım dediğinde % 90 falan okuldan attırmak için uğraşmayacağından emindim. Onun için, benimle kafa kafaya bir mücadeleyi kazanmak daha ilgi çekiciydi. Arkadan bıçaklayarak kazansa, rahat edemezdi. Hatta kazanmış saymazdı bile kendini.
Ayn zamanda Yamauchi’yi manipüle edip beni attırmak için çabalamıştı.
Ateşkesi kendisi bozarak, oyunbozanlık yapmıştı yani.
Bu oyunbozanlığını gidermek için, yani Yamauchi yüzünden alabileceğim şikayet oylarını sıfırlamak için, elinden geleni yapacağı aşikardı.
Mesela, A sınıfının övgü oylarının bir kısmını bana vermek gibi.
C sınıfından 20-30 şikayet oyu alsam dahi, onların oyları ile denge sağlanacak, okuldan atılmayacaktım.
Fakat…neden bunca zahmete girdiğini tam anlayamadım?
Yamauchi Haruki’yi okuldan attırmak için uğraşmış olabilir. Onu sınıfın ajanı konumuna düşürerek, C sınıfındaki otoritesini yerle bir etti.
Tabii, bunlar sadece kendi düşüncelerim. Sakayanagi sürpriz bir atak ile saldırıyor bile olabilir?
Horikita’yı maşam olarak kullanarak Yamauchi’yi alt ettim. Dahası, Yamauchi’nin benim gibi zararsız, ağzı var dili yok birisini hedef aldığını ortaya çıkartarak, sempati veya koruma adı altında oy toplamış oldum. Tabii, birinci olmayı beklemiyordum..
“Sana demedim mi? Sınava karışmayacağım diye.”
“…Ama…”
“Ben yurda gidiyorum.”
“Ayanokōji-kun!!”
Ayakları yere sabitlemişti sanki, arkamdan dahi gelmeden Horikita bağırdı. Bense aldırış etmeden yürümeye devam ettim.
“Sendin değil mi? Abime, Sakayanagi-san ile Yamauchi-kun arasındaki bağı söyleyen kişi….o sendin?”
Ona cevap vermeden ilerleyip koridorun bitimindeki merdivenlerden inerek zemin kata indim. Panoya yaklaşıp sonuçlara baktım.
Her sınıfın bu sınavda kimi kaybettiği yazılıydı.
Sınıf oylaması sonuçları:
Okuldan atılanlar:
A Sınıfı : Totsuka Yahiko
B Sınıfı : Yok
C Sınıfı : Yamauchi Haruki
D Sınıfı : Manabe Shiho
Sadece okuldan atılanların adı yazıyordu. Sınıf puanlarında bir düşük vs bilgi yer almıyordu.
“Yahiko mu…? Katsuragi’yi attıracağım derken de yalan söylüyormuş demek.”
Okuldan atılanların yani sıra en yüksek övgü oyu alanlar da yer alıyordu. A sınıfından Sakayanagi, B sınıfından Ichinose ve D sınıfından Kaneda.
Kaneda en az övgü oyuna sahip olandı, 27 oyu vardı. Ichinose 98 oy almış. Vay anasını be…
A sınıfının çoğunluğunun bana oy vermek zorunda kaldığını düşünürsek, Ichinose’e bu okuldaki öğrencilerin çok fazla değer verdiğini görmek mümkündü.
Arkamda bir öğrenci belirdi. Katsuragi de sonuçlara bakmaya gelmiş herhalde.
Katsuragi’nin hemen ardından da Ryūen merdivenlerden inip çıka geldi.
“Okuldan atılmamışsın, Katsuragi.”
“…Asıl sana ne demeli? İlk seni şutlarlar sanıyordum.”
“Kuku. Azrail bana acımış.”
“Azrail mi?”
“Boş ver sen, zaten senin görebileceğin bir varlık değil.”
Sırıtarak sonuçlara baktı, Ryūen.
“Sakayanagi seni fena tongaya düşürmüş. Tek sadık destekçini keserek seni kolsuz kanatsız bırakmış, vah vah..”
Ryūen neşeyle dalga geçse de, Katsuragi’nin hali hal değildi. Bir matem havası vardı yüzünde.
“Savaşma arzunu tamamen kaybettin demi?”
“Daha fazla uğraşacak halim yok, yeter bu kadar.”
“Sakayanagi’nin sadık köpeği rolüne mi bürüneceksin yani? Çok komiksin, Katsuragi.”
“………”
Bir anlığına sessizlik çöktü ortama. Katsuragi’nin yüzü iyice kötü oldu. Onu sürekli takip eden en iyi destekçisi, sağ kolu, arkadaşı, Yahiko’nun okuldan atıldığını iyice kabulleniyordu galiba.
Katsuragi, aynı zamanda tutunacak dallarını da kaybetmişti. Kimse ona destek olmazdı artık.
“Vay be, ne günlere kaldık..? Demek yüzünde böyle ifadeler de görecekmişiz, ha Katsuragi?”
Katsuragi’nin hüznünü fark eden Ryūen ile aynı düşünceyi paylaşıyorduk.
“Şu halinle Sakayanagi’yi kolay kandırırsın, bi dene la.”
“…Benimle dalga geçmeyi kes, Ryuuen. Sen ne yapacaksın asıl? Hayatımı azrail kurtardı diyorsun. Daha beter olan Sakayanagi, Ichinose ya da Horikita’ya mı saldıracaksın yine?”
“O taraklarda bezim yok benim.”
Ryūen net ve sert bir şekilde kestirip attı.
“A sınıfı ile yaptığım anlaşma hala geçerli. Şuanki tek amacım, A sınıfının içten içe eridiğini görürken eğlenmek. Seni panonun önünde ağlak bir halde görerek yüzüm tekrar gülsün istedim.”
Demek Ryūen, onu arıyordu. Katsuragi okuldan atılsaydı, aralarındaki anlaşma da bozulacaktı.
Katsuragi cevap vermeden okuldan çıkıp gitti. Ryūen ile arkada tek kaldık.
“Biraz konuşalım.”
Reddetmeyip Ryūen’in yolu göstermesi için elimi uzattım. Okulun arka tarafına doğru yürümeye başladık.
“Ne zamandan beri iyilik perisi oldun, Ayanokōji?”
“Ben bir şey yapmadım ama desem de inanmayacaksın.”
Ryūen ne yaptığımdan haberdardı.
“Eh, ben bir şey yapmış sayılmam. Seni sevenler yaptı. Benim alakam yok.”
Gökyüzüne kafamı çevirerek birkaç gün önce yaşananlar aklıma geldi.