Elitler Sınıfı - Cilt 11.5 - Bölüm 12 - Harika Taktik
Cilt 11.5 – Bölüm 12 – Harika Taktik
Aynı gün, 11:30 civarı.
Keyaki AVM’nin 2.katında iki çocuk tuvalette dikelerek sohbet ediyordu.
Birisi, D sınıfının liderliği bıraktıktan sonra yeniden ele aldığı kişi: Ryuuen Kakeru.
Diğeri, bir yıl boyunca 9.sınıflarda liderliği bırakmayan A sınıfından, Hashimoto Masayoshi.
Birbirlerine denk gelmemişlerdi. Hashimoto, Ryuuen’i böyle garip bir yere çağırmıştı.
“Ee? Beni buraya çağırmaktaki amacın ne, neyin peşindesin?”
“Neyin peşindesin falan ayıp oluyor ya. Ben yılı özetleyelim, yad edelim diye görüşmek istedim.”
Hashimoto sorun yokmuş gibi söylendi.
Ryuuen, bu tarz gizemli ve tahmin edilemeyen kişilerden nefret etmez ama sevmezdi de.
Bileğine güvenmeyi bilen Ishizaki ve Ibuki gibi aptallarla uğraşmak daha kolaydı, onları parmağında oynatabildiği için severdi.
Ne Hashimoto, Ryuuen’e güveniyor. Ne de Ryuuen ona güveniyordu.
Aralarındaki ilişki, çıkar ilişkisi üzerine kuruluydu.
Fakat ikisi de, bu yolla daha stabil bir ilişki kurabilecekleri biliyordu.
“B sınıfını ezip geçmişsin, lider olarak döndün anlamına geliyor bu, değil mi?”
“Bilmem. Belki bir hevesle yapmışımdır.”
Ryuuen ellerini havaya kaldırıp hınzırca gülümsedi.
“Heves mi? Ne korkunç bir heves bu. A sınıfına da böyle bir hevesle saldırırsan kaldıramam vallahi!”
Hashimoto elini beyaz bayrak sallarcasına kaldırdı.
“Benden bu kadar mı korkuyorsun?”
“Gölgelerin arkasına saklanıp tekrar ortaya çıktın. Herkes sana karşı gardını alır.”
Kendi hedeflerini engelleyecek insanlara karşı, herkes duyarlıdır.
“Seni Sakayanagi’ciğim mi gönderdi?”
“Ah, buna cevap vermem çok zor, çook.”
Hashimoto genel bir cevap verip geçiştirse de Ryuuen, Sakayanagi’nin isteği üzerine burada olmadığını anladı.
Anlamak için de özellikle Sakayanagi’nin adını öne attı ki tepkisini görebilsin.
“Eee? Gelecekteki planların neler?”
“Var mıymış planlarım benim?”
Ryuuen, küçümseyerek ona doğru birkaç adım yaklaştı.
Bir anlığına Hashimoto gerilip kendisini koruma pozisyonuna aldı.
Hashimoto böyle bir yerde görüşmeyi seçtiği için, lavabonun kamerası olmadığını biliyordu.
Hashimoto bir anlığına diğer ihtimalleri de düşündü. Kendisine saldırı olacağını tahmin etseydi, telefonunu kaydetmek için mutlaka kullanırdı. Fakat bu ihtimali düşününce de, Ryuuen ile olan bağının ortaya çıkacağını farkındaydı.
“İki taraf arasında git gel yaparak kazacağını sanıyorsan şayet, yanılıyorsun.”
Ryueen, yüzündeki gülümseye rağmen, sözleriyle eziyordu onu.
“Ha! Sen de yenildikten sonra ayağa kalkıp geldin. Çok abartma bence!!”
Hashimoto biraz mutlu biraz da gergindi.
A sınıfı şuan stabil olsa da, Sakayanagi’nin heveslerine bağlı olarak durumları değişebilirdi.
Sınıfları düşüş yaşarsa, Ryuuen’in sınıfı yeni A sınıfı olabilirdi.
Bu yüzden önceden önlemler almaya çalışması önemliydi.
Ilişkisini iyi tutmak, kendisini sağlama almak adına Hashimoto, Ryuuen’e söylediklerini düzeltmekle başladı işe.
“Özür, Ryuuen. İki sınıfa sırtımı vererek karlı çıkmaya çalışmayacağım.”
“Oho, bu da ne demek oluyor?”
“Biraz erken ama-”
Hashimoto telefonunu çıkartıp ekranını Ryuuen’e gösterdi.
Telefonunda ses kaydı almadığını gösterdikten sonra birini aradı.
Ryuuen karşı tarafın hemen telefonu açmasından, aramayı beklendiğini fark etti.
“Hadi gel. Sana bahsettiğim yerdeyim.”
Bu kısa cümleden sonra telefon kapandı.
“Sence kimi aradım, Ryuuen?”
“Nerden bileyim?”
“Ayanokouji.”
“Ayanokouji mi? Ah, bir anlığına o olduğunu düşündüm.”
Ryuuen, Hashimoto’nun bu isimden bahsetmesinden etkilenmedi.
Hashimoto’nun bilgi alma umutları suya düşmüş oldu.
Fakat pes etmek için erken olduğunu düşünerek ağzını aramaya devam etti.
“Ayanokouji’yi niye çağırmış olabilirim, bir fikrin var mı?”
“Yok.”
Ryuuen sert cevap verdikten sonra ekledi.
“Onu mu çağırdın gerçekten? Bence başkasıydı.”
Asıl amacı onun ağzından bakla almakken, Hashimoto köşeye sıkıştı.
“…Ciddiyim! Genel geçer yalanlar sende işe yaramıyor demek.”
Hashimoto, Ayanokouji’nin adını söyleyerek bir tepki bekledi ama Ryuuen’nin umrunda olmadı.
“Ne zırvalıyorsun? Anlat bakalım, Hashimoto?”
Şüpheci Hashimoto’dan içerden bilgisi var mı diye sordu.
Ryuuen bu sözleri söylerken numara yapmıyordu.
Bu sözleri Hashimoto’nun, Ryuuen ile Ayanokouji arasındaki bağdan dolayı şüphesini gidermemişti.
Ryuuen’in Ishizaki’gil tarafından yenildiğine inancı sıfırdı.
Ayanokouji’nin gölgesini Sakayanagi’nin eylemlerinde de görebilmişti.
Bir ipucuna daha ihtiyacı vardı, tüm şüphelerini netleştirmek için.
“Gelen kişi──.”
Ayak sesleri 2.katın lavabosunda yankılandı, bir erkek öğrenci kapının önünde belirdi.
“Ah? Çok ilginç birisini çağırmışsın, Hashimoto!”
Gelen kişi B sınıfından, Ryuji Kanzaki idi.
Normalde birbirlerine tek kelime dahi etmemiş, selam vermemiş 3 kişi bir aradaydı.
“Seninle konuşmak istediğini söyleyince, aracı olayım dedim.”
“Öyle mi? Sen ne kazanacaksın bu işten peki?”
“Tabii ki, B sınıfıyla iş birliği.”
“Sayakanagi, Ichinose’e iftira attı, olay çıkarttı. Onlar düşman sayılır. Kanzaki, bunu kabul eder mi?”
“Eder, eder… değil mi, Kanzaki?”
“Sana güvenmiyorum, Hashimoto. Ama değerlisin diyelim.”
“Duydun işte!”
Hashimoto, Ryuuen’e aralarında çıkar ilişkisi olduğu müddetçe iş birliği kurabileceklerini gösterdi.
Ardından Hashimoto, bir elini Kanzaki’nin omzuna atarak güldü.
“Sana söylemek istediklerini dinle.”
“Anladım şimdi. 2 sınıfa güvenmekle kalmayacağım diyorsun. ”
Şimdiye kadar Hashimoto, sadece Ryuuen’in sınıfıyla ilgilenmişti.
Ryuuen liderliği bırakınca kafasında endişeler oluştu ve….
“Ah. Ayanokouji’nin sınıfına da tohumlar dikeceğim, dallanıp budaklanacağım.”
Hashimoto, hangi sınıf liderliği alırsa alsın, o sınıfta yer alacağını belirtti.
Fakat, Ryuuen’in ilgisini artık çeken o değil, Kanzaki idi.
“Canımı sıkmayacaksın değil mi?”
“Benden beklentin ne bilmiyorum ama hoşuna giden şeyler söylemeyeceğim kesin.”
Kanzaki, Ryuuen’den korkmadan fikrini dile getirmeye devam etti.
Buraya birkaç kelam etmeye, derdini anlatmaya gelmişti.
“Sene sonu sınavını konuşmak için geldim.”
“Yenilginin hıncını almaya geldin yani?”
“Kusura bakma ama Ryuuen, sana yenildiğimizi düşünmüyorum.”
Net cevabına karşılık, Hashimoto ıslık çalıp ‘Ooooo’ dedi.
“Kazanmak için hile yaptın. Bunu unutmadık!”
Kanzaki’nin şikayetleri anlaşılırdı.
Ryuuen’i hilesiz hurdasız yenebileceklerine dair güveni olduğu için, bu yenilgiyi kabullenemiyordu.
“Çok sıkıcısın. Bunu konuşmak için mi geldin buraya?”
Ryuuen’in gözünde, hileli ya da hilesiz strateji arasında fark yoktu.
Zafer, zaferdi. Kanzaki’gilin yenilgisi, ne söylerse söylesin değişmeyecekti.
“Bir de ne hilesiymiş bu? Kumandan olmam mı zorunuza gitti?”
“Salağa yatmasana! Sınav günü arkadaşlarımızın zihinsel huzursuzluklarıyla karın ağrılarından bahsediyorum.”
Detayları duyan Hashimoto, alkış tutarak stratejiyi tebrik etti.
“Bu kadar öfkelenmesine şaşmamalı! Harika taktik, allah belamı versin harika taktik!”
Alkış
Kanzaki gözlerini devirdikten sonra dikkatini Ryuuen’e verdi.
“Bu tarz davranışların, B sınıfı için tek seferlik olacak ve bir daha böyle şeyler yapmana izin vermeyeceğiz.”
“Kukuu. Ichinose, saldırılarıma karşılık verebilecek yani? Öyle mi? Yoksa ağlayarak okula mı şikayet edeceksiniz?”
“Hayır, o böyle şeyler yapmaz.”
Kanzaki, Ichinose’n nazik ve yumuşak kalpli karakterini bildiği için, hemen inkar etti.
“O zaman nasıl engel olacaksınız, sorması ayıp?”
“Ben engel olacağım.”
Kanzaki ile kapışma fikri, Ryuuen’in kafasında iki soru işareti bıraktı.
Blöf mü yapıyordu yoksa──
“Ichinose’in ayakçısı olarak, ne yapacaksın merak ediyorum. Daha doğrusu ne yapabilirsin ki?”
Ryuuen, Kanzaki’nin ne demeye çalıştığını öğrenmek için yem attı ortaya.
“Bütün yıl Ichinose’in asistanlığını yapıp onu destekledim. Bu okula geldiğim günden beri, onun liderliğinin, diğer sınıfların liderlerinden iyi olduğuna emindim. Ona olan güvenim henüz sarsılmadı fakat acil durumlarla başa çıkmakta zorlanıyor. Zayıfları da arkada bırakmaya yanaşmıyor.”
“Ohoooo? Sıkıcı konuşacaksın sanıyordum, vay vay vay.. Arkadaşlığı ve iş birliğini savunan B sınıfından birinin, böyle cafcaflı sözler söyleyeceği günleri de gördük, heyt be.”
Ryuuen endişeli bile değildi, ekledi.
“Ama boş laf yapıyorsun, aslanım. Havlayan köpek ısırmaz derler.”
“Sana kanıtlayacağım.”
Hashimoto sadece Kanzaki’ye, B ile iyi iletişim kurmak için yardım etmişti. Bu sözlerinden sonra, Kanzaki’ye olan izlenimi değişti. Tahmin ettiğinden daha yetenekli diye düşünmeden edemiyordu.
“Olur. İstersen, bir sonraki sefere daha fena ezerim sizi.”
“Hala ne hilen var bilmiyorum ama… Ben, Ichinose değilim. Sana acımam. Hele ki kendi sahamızda asla yenilmemize izin vermem.”
Hashimoto, Ryuuen’in olduğu yere doğru yaklaştı.
“O zaman dört gözle bekliyorum, göster bakalım işe yarar bir sınıf olduğunuzu da görelim, kuku.”
Ryuuen gönülsüzce güldü, kendisini rahatlatmakla, lavaboda su dökmekle meşguldü.
“İlginçsin, Kanzaki. İlerde ne olursa olsun, anlat mutlaka. Merakta bırakma beni.”
Hashimoto, Kanzaki’nin bu iddialı sözlerinden sonra ayrılacağını düşünerek ekledi.
Fakat Kanzaki, Hashimoto’nun yanına gelip dikeldi.
Kaybetmek istemediğini belirtircesine varlığını göstererek baskı kurmaya çalışıyordu.
Kanzaki de lavaboyu kullandıktan sonra, yineledi sözlerini.
“Söylediklerimi unutma, Ryuuen.”
Ardından ikisinin yanından çekip gitti.
“Hehehe. Çok korktum yav!”
“B’yi ezip geçeceksin yani?”
“Bilmem.”
Ryuuen soruya gülüp geçiştirdikten sonra, alakasız bir konu aklına geldi.
Bu aklına gelen konuysa, bir saat önce gerçekleşen, Hashimoto ve Kanzaki’yi ilgilendiren bir konuydu.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩