Elitler Sınıfı - Cilt 11.5 - Bölüm 7 - Ümit
Cilt 11.5 – Bölüm 7 – Ümit
Marketin önünden geçtikten sonra Hirata, kafasını çevirip bana baktı. Sonra, hiçbir şey olmamış gibi tekrar önüne döndü.
Birkaç kez bu olay tekrarlanınca, sohbet başlatmak için fırsat kollamaya çalıştığını düşündüm.
Çok geçmeden, cesaretini toplayıp konuştu.
“Aslında—-Ayanokouji-kun, seninle konuşmak istiyordum.”
Hirata tereddüt etse de, ağzındaki baklayı çıkarttı.
Bir anlığına, final sınavından bahsedecek sandım ama hiç öyle bir izlenim vermiyordu.
“Konuşmak istediğin bir konu var herhalde, konu nedir?”
“Eh, evet bir konu var, yok değil...”
Biraz düşündükten sonra, Hirata kabullendi durumu.
“Yardımcı olabilirim umarım, anlat bakalım.”
Hirata’nın bana güvenmesi fena hissettirmiyor ya.
Sadece konunun ne olduğunu kestiremiyorum.
Yamauchi’nin okuldan atılmasına bir süre bozuk atsa da, o konu da kapandı. Hala içten içe kendisini kötü hissediyor olabilir ama bana danışacak kadar ciddi bir durumda olduğunu sanmıyorum.
“Biraz garipseyebilirsin ama…”
Böyle bir cümleyle giriş yaptı, Hirata.
“Ben, aşk konusunda pek bilgili değilim……….daha doğrusu, kendimden emin değilim.”
Evet, garip bir başlangıç oldu. Hirata’nın açtığı konu: aşk yav.
“Kendimden emin değilim derken?”
Önce bir ne demek istiyormuş öğrenelim.
“Galiba hiçbir kıza aşık olmadım…”
Hirata utanarak itiraf etti.
“Kimseyle görüşmedim mi diyorsun yani?”
“Karuizawa ile anlaşmalıydı… onun dışında hayır.”
Beklenmedik demek garip gelebilir ama hala şaşırtıcı bir bilgi.
Hirata herkese eşit davrandığı için, en azından birkaç kişiyle deneyimi olmuştur diye düşünüyordum.
Kei’yi zorbalıktan korumak için, aşık numarası yapmak falan…
Hirata ile Kei’nin ilişkisi de anlaşmalı olunca, bunu da sayamıyorum.
Kimseyi sevmedim diyorsa şayet….
“Hiç mi sevmedin yani? Hala mı gönlün boş?”
“Evet…”
Kızlar dahil herkese eşit davranması takdire şayan olmasına karşın, inanması da güç bir yetenek.
“Mii-chan ile durum ne peki?”
Mii-chan, Hirata ile sevgili olmak istiyor, tüm ciddiyetini ona belli ediyordu.
“Onunla kendimi yan yana bile hayal edemiyorum… ona diyemedim tabii.”
Mii-chan önce arkadaş olmak istemiştir. Ardından da sevgili olmayı umuyordur.
Hirata’nın gönlü olmadığın düşünürsek, işi zor.
Onu görmezden gelmeye çalışarak kıza net bir cevap vermemesi de kızı zora sokar..
Demek olay buymuş.
Hirata’nın tereddüt edip ne diyeceğini bilememesinin sebebi… buymuş.
“Direkt söylemen iyi olacaktır ama yapması zor…”
Karşındakini incitmeden ‘bizden olmaz’ demek herkesin, kolayca yapacağı iş değil.
“Yine farklı bakış açılarımız var.”
“Evet.”
Hirata’nin nazik tavırlarından dolayı bu tarz durumlarda, ikilemde, kalıyordu.
“Peki, şöyle diyeyim o zaman… İlerde ne olacağı ne malum, belki fikrin, düşüncelerin değişir?”
Aşk, insanın kontrol edebileceği bir duygu değildir. Her an bir kıvılcım yanabilirdi.
…en azından benim düşüncem bu yönde.
“Tabii, olabilir ama…”
Hirata, Mii-chan ile ileriyi düşünmüyordu. Mii-chan güzel, zeki ve karakteri iyi birisi olsa da, aşk bu tarz faktörlerle belirlenen bir duygu değil..
“Sorun şu ki…ilerde de bu tarz duygulara sahip olacağımı sanmıyorum.”
Emin olmadığı halde Hirata, ısrarla aynı şeyi söylüyordu.
O zaman verilebilecek tek bir cevap kalmıştır;
“Sen, Mii-chan’a söyle. Hala seninle gelecek planı kuruyor, umutlu.”
Özellikle Hirata’nın gözlerinin içine baktım. Bu kararsızlığına bir cevap bulamazsa şayet, Mii-chan’a boşa ümit vermiş olacak.
En iyisi, dallanıp budaklanmadan bu işe bir son vermek.
Mii-chan bile bile Hirata’nın peşinden ayrılmazsa, sorumlusu kendisi olur.
Hirata gözlerini kaçırdı.
“Peki…. üzülecek ama?”
“Bekletmek üzmeyecek mi sanki?”
Tekrar gözlerinin içine baktım. Yine göz göze geldik ve bakışlarını kaçırdı.
“Evet, evet.. haklısın, doğru…”
Birkaç kez başını sallayarak onayladı. Ardından bir düşüncesini dile getirdi.
“Sağ ol, Ayanokouji-kun. Durumu kabullenebildim. Onu bekleterek boş ümit vererek üzmek ile, üzülmesin diye hislerine cevap vermekten kaçınmak aynı şey. ”
Galiba anladı.
“Peki ona duygularını net bir şekilde ifade edebilecek misin?”
“Tam olarak nasıl kalbini kırmadan anlatabilirim bilemiyorum ama her türlü üzüleceğine eminim artık.”
Hirata iki türlü de düşünüyor. Sessizliğe bürününce, düşünceleri, endişesi, yüzüne vurdu.
Hirata artık Mii-chan için bir çözüm bulmuştu. Kafası karışık değildi.
Eski Hirata olsaydı, çıkmazda kalır çözüm bulana kadar bolca boşa vakit kaybederdi.
‘kimseye zarar vermemek’ ile düşünceleri ve duyguları arasında gidip gelir; bir türlü çıkış yolunu bulamazdı.
Sorunu çözüldükten sonra, Hirata ağzını açıp kapatıp durdu.
“Ne oldu?”
“Oh, err… şey…sana Kiyotaka-kun diyebilir miyim?”
“Eh?”
Ne diyecek diye merak ediyordum ben de… demek bunu sormak istiyormuş. Beklenmedik bir cevap oldu.
“Eh, istersen sen de bana adımla hitap edebilirsin…. olur mu?”
…arkadaşlığımız ilerliyor mu yoksa?
Hirata ile olan arkadaşlığım da Keisei, Akito, Haruki ve Airi gibi farklı bir üst boyuta geçti galiba.
“Neden olmasın, tabii.”
Gönüllü olduğumu duyunca, Hirata çok içten bir gülümseme ile karşılık verdi.
“Olur mu? Çok sevindim!”
“Bu tarz şeylere alışık değil misin sanki, Hira-Yosuke?”
Hirata genelde herkese soyadı ile seslenirdi, adıyla seslendiğine pek şahit olmadım.
“Eh, sana anlattığım o olaydan önce, adıyla sesleniyordum çok kişiye.”
Hirata’nın ortaokulda yaşadığı olaydan bahsediyor. Arkadaşının zorbalığa uğrayıp intihara teşebbüsünden falan…
“O zamandan beri… insanlarla yakın ilişki kurmaya korktum. Herkese eşit davranıyorum ama samimi olmuyorum, olamıyorum..”
Bu 2 yıl içinde Hirata, herkese soyadı ile seslenmiş demek.
Dediği de doğru, herkese eşit davranıyor.
Tüm sınıf Yamauchi’yi okuldan attırdığında da, tavrı aynıydı.
Çok şükür o kötü günleri atlattı.
Hirata’nın gelişimi gözle görülür oldu. Özellikle de sınıftaki çoğu kişiye göre epey aşama kaydetti.
“Sağ ol… Kiyotaka-kun.”
Az önceki bakışlarını kaçırması tekrar başladı. Az önceki duygularını bakışında hissettim.
“Çok sevindim ben de.”
Aptalca hisler olduğunu düşünsem de, reddetmedim.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩