Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 13 - Hoshinomiya Sensei
Cilt 11 – Bölüm 13 – Garip Hoshinomiya Sensei
Perşembe sabahı, okula giderken…
Bahar yaklaşmasına rağmen, bugün hava olduğundan daha soğuktu.
“Günaydınlar! Günaydınlarrr! Çok esiyormuş heh~”
Arkamdan enerjik ve neşeli bir ses duydum. Bana seslendiğini düşünmediğim için duymazdan gelip yürümeye devam ettim. Ama bu sefer de panikle bana seslendi.
“D-dursanaaa!? Ayanokōji-kun?”
Demek bana günaydın diyormuş. Arkamı dönüp baktığımda B sınıfının rehber öğretmeni Hoshinomiya-sensei ile göz göze geldim.
“Beklesene yahu~”
Bir anda buz kesmiş eliyle, elimden tuttu.
Acaba dünyada kaç kadın öğretmen, erkek öğrencilerinin elini böyle rahat bir şekilde tutuyordur diye düşünmeden edemiyorum şuan.
“Özür dilerim. Bana seslendiğinizi anlayamadım. Buyurun hocam?”
“Sana selam vermek için bir sebebe mi ihtiyacım var?”
Elimi tutarak bakışlarını gözlerimin içine dikti. Sevimli olmaya çalışıyor galiba.
Kushida’nın her haline dikkat kesildiğim için, bu tavırları anlamaya başladım artık.
“Sadece, ben nasıl…”
Biraz güç kullanarak elimi çekip elinden kurtuldum. Nedense tepkimi görünce sinsice sırıttı.
“Aman, aman!~ Kız arkadaşın vardır şimdi senin?”
“Yok. Olacağını da sanmıyorum.”
“Huh? Neden? Etrafın güzel kızlarla doluyken, böyle söylemen garip oldu.”
Ne demek istediğini hiç anlamadım.
“Aiya~ anlamadın mı gerçekten?”
Hoshinomiya-sensei hafifçe yaklaşıp kulağıma doğru ‘Hiç eğlenceli değilsin.’ dedi.
“Gençsin ve kocaman bir kampüsün içindesin. Etraf aşk yaşamak için fazlasıyla müsait~?”
“Anlayamadım?”
Ne demek istiyor anlayamıyorum. Hoshinomiya-sensei biraz geri çekilip;
“Anlamıyor musun gerçekten yoksa numara mı yapıyorsun?”
“Evet, anlamıyorum hem de hiç.”
Sözlerimden sonra, hafifçe omzuma vurarak beni teselli etmeye çalıştı.
“Bir bakıma, çok tatlısın. Bilmem farkında mısın….”
Gittikçe garip konuşuyor..
“Sana bir sır vereyim madem…… günümüz yaşam stiline pek alışık değilim. Bir süredir bunu düşünüyorum…. Nasıl desem, kızlarla erkekleri aynı yurtta barındırmak, pek mantıklı gelmiyor.”
“Öyle mi?”
Herkesin kaldığı oda farklı olduğu için, sorun göremiyorum.
Aramıza biraz mesafe koydum, kadının tüm nefesini içimde hissedecek kadar yakınımda ya. Bu arada, ben uzaklaştıkça Hoshinomiya-sensei arayı kapatıyor. Tövbe tövbe..
“Bir arkadaşım bana ilginç bir hikaye anlatmıştı. Bir şirket yeni çalışanları için 2 aylık deneme sürecinde şirketin yurdunda kalmalarına izin veriyormuş. Aynı odada cinsiyete göre tabii, 2 kişi kalabiliyormuş.”
“Huh.”
Kaçmaya çalıştıkça arkamdan geliyor, aradaki mesafeyi kapatıyor. En iyisi ne diyecekse desin de bu sohbet bitsin artık.
“Ama iki kişi aynı odada kalınca, problemler çıkıyormuş. Nattodan nefret eden bir çocuk varmış. Hani, adının geçmesinden bile nefret eden, kokusuna tahammül edemeyenler vardır ya o cinsten bir nefretmiş. Yurt arkadaşına ilk uyarısı şöyle olmuş: ‘önümde sakın ama sakın natto yeme.’ İşin garip yanı, yurt arkadaşı da natto HASTASIYMIŞ. Yurt arkadaşı ona zorla yedirmeyi düşünmediği için, önünde natto yemenin sorun olmayacağını düşünmüş ve yemiş. Diğeri de, olay çıkartıp yurdu birbirine katmış. ” [Ç.N: Natto, geleneksel bir japon yemeği]
Bu kadın ne demeye çalışıyor yahu? Kızlarla erkeklerin aynı yurtta kalmasıyla ne alakası var?
“Ana konudan saptığımı düşünüyorsundur şimdi ama iyi dinle.”
Ardından Hoshinomiya-sensei devam etti.
“Şirket olayı öğrenip yurtta oda paylaşımını yasaklamış. Gelecek yıl itibariyle, yeni çalışanlar için tek kişilik odalar ayarlanmış, aynı bizim okuldaki gibi. Ama o yıl, bir önceki yıla göre farklı bir olay yaşanmış. Ne olmuş dersin?”
“Kızlar ve erkeklerle alakalı bir sorun falan mı?”
“Evet. Odalar paylaşılırken, en fazla 2-3 kişi sevgili olurken, tek kişilik oda sistemine geçince bu sayı 7-8e ulaşmış. Malum odaları paylaşırken, sevdiğin kişiyi odana çağıramazsın. Hem dedikodu çıkabilir hem de odanda başka birisi varken görüşmek zor olur. Ama-”
Tek kişilik odalarda, gizlice görüşmek daha kolay olur.
“Tek kişilik oda olunca, bu tarz ilişkilerin kurulması çok daha kolay oluyor..”
Hala sevgilim olmadı diye şaşırmasının sebebi bu galiba?
“Peki, şöyle sorayım o zaman: çok fazla öğrencinin sevgilisi var mı?”
Eh, bu yıl nedense yok. Şaşırtıcı oldu.”
Oi.
Madem çoğu öğrenci bekar, beni niye yalnızım diye yadırgıyor?
Tepkimi göstermek isterdim ama içimde tutmayı tercih ediyorum.
“Belki tahminleriniz yanlıştır?”
“İmkansız!”
Hemen inkar etti.
“Öğrenci olarak, ne kadar şanslı bir yerde yaşadığının farkında değilsin. ”
Bu tavırları pozitif bir yaklaşımdan mı yoksa emin olamadığım gizli bir amaçtan mı kaynaklı anlamadım henüz.
“İlerde pişman olursun, söylüyorum bak. Şansın varken, kullan! Aşık ol, sevgili yap?”
…eğitim hayatının en önemli noktasında olan öğrencilere, çalışmasını tembihlemesi gerekirken, ne tür tavsiyeler veriyor bu kadın ya?
Çeşit çeşit öğretmen var, biliyorum ama bu hoca bir değişik.
“Bir soru sorabilir miyim?”
“Hm? Kendimden küçüklerle sevgili olup olmayacağımı soracaksan şayet.. o biraz…”
“Niye böyle bir soru sorayım?”
“Burada gülmen gerekiyordu.”
Tam olarak nerde gülmem gerekiyordu acaba? Kendi kendine konuşup beni sohbetine dahil etmeye çalışıyor sanki.
“Eee? Sor hadi!”
Konuyu kendisi değiştirmeye çalışmışken, geri dönüş yaptı.
“Öğrencilerin ilişkilerine destek oluyorsunuz sanırım ama farklı sınıftan öğrencilerin sevgili olması sorun çıkartmaz mı?”
“Ne gibi?”
“Sınıflar rakip olduğu için, mutlaka sorunlar çıkacaktır.”
Çok bariz bir çıkarımda bulundum ama Hoshinomiya-sensei’nin gözlerinin içi parıldadı.
“O daha iyi olur ya!”
“…ne?”
“Herkes kendi sınıfı için elinden geleni yapar değil mi? Ama sevdiğin kişi rakibinse, o zaman daha çok karmaşa ve olay çıkar. Tiyatro izleriz bizde!!”
Sanki söylediklerinden çok hoşnutmuşçasına, kafasını defalarca sallayarak güldü.
“Bu karışık ilişkilerle beraber rekabet daha çok artar. Daha çok eğlence çıkar, haksız mıyım?”
“Eh, doğru.”
Açıkçası, birisi sevdiği için kendi sınıfına ihanet etse, garipsenmez.
Dahası, her şeyi fark edip kontrol altına almak da zor.
“Ne hakkında konuşuyorsunuz siz?”
“Haaa? İti an çomağı hazırla...”
İt mi? Hoshinomiya-sensei biraz abartılı bir cümle kurdu. Karşı taraf da garipsedi, kaşlarını çattı.
Hoshinomiya-sensei sohbetimizi yarıda kesip aramıza mesafe koydu.
“Havadan sudan sohbet ediyorduk, Sae-chan. Bana öyle sert bakışlar atma, ne olur?”
“O benim öğrencim.”
“Ayanokōji-kun’a epey düşkünsün, maşallah. Eh, ne kadar yetenekliymiş bu sınavda göreceğiz. Bu yılın en iyi öğrencisi olan Sakayanagi-san gibi biriyle yarışacakmış, bakalım neler olacak.”
“Seni ilgilendiren bir durum söz konusu değil.”
“Ah, doğru. Senden de böyle cümleler kurman beklenirdi zaten, Sae-chan.”
Chabashira ile dalga geçen Hoshonimya-sensei gülümsedi.
Demek beni test etmek için yaklaştı?
Hoshinomiya-sensei gidince, Chabashira bana dik dik baktı. Ne konuştuğumuzu merak ediyor galiba.
“Gerçekten ne konuştuğumuzu mu merak ediyorsunuz?”
Hala yolda olduğumuz için, konuşacak vakit vardı. Chabashira sensei cevap vermedi ama konuşmamı bekliyor gibiydi.
“Yurt odalarından bahsediyorduk.”
“Oda paylaşımından mı bahsetti yoksa? …saçmalığa bak.”
Anlaşılan Chabashira sensei de Hoshinomiya-sensei’nin bahsettiği bu yurt odası paylaşımı konusundan haberdar.
Hoshinomiya-sensei’nin şirket diye bahsettiği yerin, bu okul olma ihtimali çok yüksek.
Sadece şu, daha önce 2 kişilik oda konusundan emin değilim.
İstesem hemen öğrenebilirim ama umrumda değil.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩