Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 16 - Dost Mu Düşman Mı
Cilt 11 – Bölüm 16 – Dost Mu Düşman Mı
C sınıfı, herkesin hangi alanda başarılı olduğunu öğreneceği bilgileri toplamakla meşgul.
Okul çıkışı yapılan toplantılar azalmakla birlikte, sınıf grup sohbeti daha aktif bir hal alıyordu. Kōenji ile Hirata hala sohbetlere dahil olmadılar. Sohbet herkese açık bu arada.
Gruptaki aktifliğe bakarak, C sınıfının yüz yüze konuşmasındansa grup sohbeti daha iyi oldu diyebiliriz. Sözünü sınıf içinde yüksek sesle dile getirmektense, yazarak belirten insanlar daha çok gibi. Tabii, bu sadece dışarıdan izleyen birisi olarak kendi gözlemim.
Açıkçası, Horikita’nın her şeyi halletmesini bekliyorum ben.
Rolümün detaylarını belirlemek, sonra yapılacak iş.
Şuan dikkatli olmam gereken kişiler de yok değil; Kōenji ve Hirata gibi.
Özellikle Hirata. Horikita şuan bu konuyu nasıl çözeceğini bilmiyor.
İkisinin de sohbete dahil olmamasından, sınava katılmaya istekli olmadıklarını anlayabiliyorum. Kōenji’nin tavırlarına pek tabii aşinayız da, Hirata’nın yokluğu sınıf için büyük bir eksiklik.
Hirata kısa zamanda büyük bir değişim yaşadı: sanki başka birine dönüşüverdi.
Biraz acımasızca olacak ama hali hal değil. Sanki çürümüş bir dişe benziyor. Etrafına zarar veriyor ama kimse dokunmaya da kalkmıyor. Yapılan tek şey, dua edip ağrısının geçmesini beklemek.
Normal halinde olsaydı, şuan joker kartlarımızdan birisi olarak her etkinlikte rol alabilecek kapasitede olur, sınıfa güven verirdi.
…dikkatli olmamız gereken meseleler çok.
“…Hirata-kun!”
Hirata’nın peşine Mii-chan’ı taktıktan sonra, okula döndüğüm gün aklıma geldi. Herkes ondan vazgeçmişken Mii-chan hala umutla ondan medet umuyor, normale dönmesini bekliyordu.
Bu aşkın gücü olabilir mi? – Yok yahu.
Aşk gözünü bu kadar kör etmiş olamaz? Yani ne bileyim, tam oturtamıyorum kafamda sebebini.
Kendisinden nefret eder diye çekiniyorken, onun peşinden gitmeye devam ediyordu?
“Hirata-kun’u böyle görmekte ne bileyim. Dünyanın sonu gelmiş gibi….”
Kei sınıftaki arkadaşlarına durumu özetledi.
“Evet. Onu kendi başına bırakmamız doğru mu, Karuizawa-san?”
“Ne desem bilemiyorum. Bana kinlenecek diye endişeliyim.”
Hirata’nın geçen gün Kei’ye sert çıkışı herkesin hafızasında tazeydi.
“Evet, önce Karuizawa-san terk etti, sonra Yamauchi-kun okuldan atıldı derken…”
Sınıftan çıkmadan önce sınıfta konuşan kızlara hafif bir bakış attım. Bugün Hirata’nın peşinde değilim. Başka bir sorunla ilgilenmem gerekiyor. Özellikle de az önce Mii-chan’dan hemen sonra sınıftan çıkan kızla bir derdim var.
“Hey, zamanın var mı?”
Bir anlığına arkasını dönen kıza seslendim.
“Efendim, Ayanokōji-kun?”
Bu özel sınava pek destek çıkmayan Kushida ile konuşmak için harekete geçtim.
Sınıfa yardım etmek için ne sözlü olarak ne de eylem olarak harekete geçti. Aksine birkaç kelime konuşup sadece Horikita’ya basit konularda yardımcı olmakla yetindi. Eskiden olsa, Kushida bu sınavda yeteneklerini ön plana çıkartmak, sınıfı bir araya getirip ortaklaşa iş çıkartmak için çırpınırdı.
Fakat tek bir adım dahi atmadı. Bu tavrının 2 sebebi olacağını düşünüyorum.
Sınıf oylaması sınavıyla, sınıftaki güvenilirliği ya da pozisyonumu mu desem….sallantıya uğradı. Şuan stabil bir pozisyonda değil.
Yamauchi’ye aldanıp kandırıldığını lanse etse de beni okuldan attırmak için Yamauchi ile iş birliği yaptığı herkese yayıldı.
Kushida’nın yufka yürekli olduğuna inanlar olsa da, hala unutulmuş bir mesele olmadığı gibi, herkes tam olarak ona güven duymuyor bence.
Bu olay, onun en çok övündüğü, kendisini pohpohlamaya bayıldığı varlığına doğrudan çomak soktuğu için.. yani, erdemli kişiliği ya da meleksi karakterine ters olduğu için, kendisini geri plana özellikle atıyordur diye düşünüyorum.
Bir ikinci sebepse, bu özel sınavın liderliğini Horikita yapıyor.
Hatta Kushida için, bu en önemli sebep olabilir. Horikita’dan nefret ettiği için, kasten geri planda kalıyordur diye düşünüyorum. Sınıf oylamasında da az azarlamadı kızı yani.
Tabii, mecburiyetini bir kenara bırakıyorum; sınıftan birini attırmaya çalışmanın cezasını çekiyordu şuan.
Gururuna yedirememesi, bu durumdan hoşnut olmaması doğal.
“Horikita’ya pek destek olmuyorsun.”
Az çok herkesin tahmin edebileceği bu durumu, özellikle dile getirdim ki Kushida’nın bu sınav için aklında bir şeyler varsa öğrenebileyim diye.
Bu gülümseyen, enerjik ve meleksi tavırlarına kim bakarsa baksın, arka planda ne düşündüğünü anlaması imkansızdır.
Kushida’nın maskesinin altındaki gerçek kimliğini bilmeyenler için, bu kızla aşık atmak epey tehlikeli.
“Yürürken konuşalım mı?”
“Olur.”
Etraftan kimsenin kulak misafiri olmasını istemeyerek yürümeyi teklif etti.
“İşin var mıydı?”
Evet. B sınıfından kızlarla takılacağım. Bu tarz bir sınavda eğlenmek için dışarı çıkmak kötü mü dersin?”
“Yok. Zaten kendine de zaman ayırman lazım. Herkes bu kadarını normal karşılar bence.”
24 saat boyunca bir sınavı kafaya takmak aptallık olur zaten.
Ciddileşmek gerektiğinde, ciddileşmeli insan. Rahatlamak da hayatın bir parçası.
“Beni anlıyorsun değil mi… neden yardımcı olmadığımı? Yamauchi-kun’a destek çıkıp seni attırmak normal diye düşündüm. Ama şimdi herkes ne yaptığımı biliyor. Sınıfa hangi yüzle liderlik edeyim?”
Kushida, Horikita’nın liderliğinden bahsedip kendisini geriye çekme sebebini açıkladı.
“Pek ikna olmamış gibisin.”
“Eh, evet olmadım.”
“Açıkça söylüyorum o zaman, Horikita-san lider diye ben yardımcı olmuyorum?”
“Öyle mi?”
“Öyle.”
Birkaç kez kafasını sallayarak ikna etmeye çalışsa da, yalan söylediğini adım gibi biliyorum.
“Bana inanmıyorsun değil mi?”
Tabii ki inanmıyorum. Her ne kadar yüz ifademe yansıtmasam da, o da bunun farkındaydı.
Ondan uzun süredir şüphelendiğimi biliyordur.
“Şuan nasıl gözüküyorum, Ayanokōji-kun? Dürüst ol, lütfen.”
“Eh…”
Dışardan sevimli ve güler yüzlü bir öğrenciye benziyor ama…
Kushida’nın gerçek karakterini, maskesiz, hayal etmeye çalıştım.
“O kızın işini bitireceğim! Tüm sınıfın önünde beni ne hale düşürdü! Bir de bu saatten sonra onu affetmemi bekliyorsa rüyasında görür! Onu mahvedeceğim! Onu doğduğuna pişman edeceğim!!!!”
Hayalimde öfkeden deliye dönüp Horikita için sövüp sayan, alnında sinirden damarları beliren bir Kushida canlandı.
“…”
Aklıma gelenleri söyleyecek söz bile bulamıyordum.
“Beni kötü hayal ettin değil mi?”
“Yok… hiçte bile.”
Kafamda canlanan manzara, çok ama çok kötüydü. Ne diyeceğimi bilemedim. Kafamdaki manzarayı silip hemen konuyu değiştirmeye çalıştım.
“Madem karışmayacağım diyorsun, sana saygı duyuyorum.”
“Fakat karşılık olarak sınıfla ilgili bilgi istiyorsun… değil mi?”
Kushida bu sınavın ne ifade ettiğini anlamış demek.
“Evet.”
“Bu sınıfta güvenebileceğin başka kimse yok mu, Ayanokōji-kun?”
Gülümsemesine rağmen, kolayca ikna olmayacağını biliyordum. Aramızda bir anlaşma olsa da, bana karşı tavır alıp kendisini geriye çekeceğine şüphem yoktu zaten.
Aramızdaki ilişki yakın zamanda şekil alacak diye düşünüyorum. Yani, birbirimize dost mu olacağız yoksa düşman mı… belirlenecek.
“Kimse senin tırnağın olamaz.”
“Bunu duyduğuma sevindim ama şuan derdim başımdan aşkın.”
“Derdim başımdan aşkın derken?”
“Çok acımasızsın, Ayanokōji-kun.”
İtibarı bir nevi iki paralık olduğu için, kendisini toplamaya ihtiyacı vardı. Bir yıldır kurduğu dostluk bağları, iyi kız imajı yerle bir olmuştu.
Sınıftan çok fazla destek aldığına eminim ama onların dürüstçe ona yaklaşmadıklarını düşünüyorum. Hani derler ya, güven kurmak zaman alır, yıkmaksa bir anlıktır diye. Öyle bir şey onunkisi.
“Peki sorumu şöyle değiştireyim. Bana yardım etmen için ne yapmamı istersin?”
“Bence bu seferlik benden umudunu kes. Sınıfta huzura kavuşana kadar düşük profilde takılacağım. Sorun olmaz senin için de herhalde?”
Bana yardım etmeyeceği gibi, yoluma da taş koymayacağını ima etti.
Dahası, bu aynı zamanda bir etkinlik için seçilirse, gerektiğinden fazla çaba harcamayacağının da sinyalini veriyordu.
“Emin misin? Horikita da var işin ucunda?”
“Evet. Eminim. Şu sıralar, bu okulun çok rahat bir yer olduğunu düşünüp duruyorum.”
Bana kurduğu cümlelerle başka bir yeteneğini gösteriyor gibiydi.
Şimdilik, yalanlarına devam ederek iyilik timsali rolüne bürünmeye devam edecek.
Onun yardımını alamamam kötü oldu. Mecbur durumu kabulleneceğim.
“Anladım. Senden mantıksız bir istekte bulunduğum için özür dilerim.”
“Ne demek. Bana güvendiğin için çok mutlu oldum.”
Okulun girişine gelince, yolumuzu ayırdık.
Kushida, Keyaki AVM’ye doğru arkasına bile bakmadan gitti.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩