Elitler Sınıfı - Cilt 11 - Bölüm 7 - Kapıları Aralamak
Cilt 11 – Bölüm 7 – Kapıları Aralamak
Odama döner dönmez, Horikita’ya hangi sınıfla kapışacağımızı ve kumandan olarak görevlerimi nasıl yerine getireceğimi mesaj attım.
Açıkçası, ilk defa bir sınavda direkt rol alacağım.
Teke tek bir yarış olsa, kazanacağıma eminim. Ama bu savaşı sınıfça vereceğiz.
Sınıf arkadaşlarımın yeteneklerine dayanarak bir savaş vermem gerekiyor ki– epey zor olacak.
Bir avuç çocuğun eline silah verip ‘Hadi savaşa!’ demek gibi bir şey bu. Zamanının en iyi savaş stratejisti olan Sun Tzu bile, bir avuç çocukla, yetişkinlere karşı savaş veremez.
Kumandanların özel yetkileriyle sınavı kazanmamız olası olsa da, bu görevi başarıyla tamamlamak için eksiklerim var hala : C sınıfındaki potansiyel yetenekleri keşfetmek gibi.
Kim neyi seviyor, neyden nefret ediyor? Zayıf ve güçlü yönleri neler falan. Bu sınavdan alnımın akıyla çıkabilmem için, zafere giden yoldaki tüm kapıları aralamak zorundayım.
Dahası, liderlik ve sosyallik konusunda sınıftaki herkesten geriyim. En basitinden, Shinohara ya da Onodera’nın neleri sevdiğini bilmiyorum gibi gibi.
…şimdi ilk iş olarak ne yapmalı….?
Sınıfı avucunun içi gibi bilen birisine ulaşmalıyım. Bu bilgilere sahip kişiler ise: Kei, Hirata, ve Kushida.
Açıkçası, üçüyle birden görüşmem işime gelir.
Fakat şuanki durumu değerlendirerek bir seçim yapmak zorundayım. Çünkü aralarından yardımcı olabilecek tek kişi, Kei.
Hirata’nın durumu içler acısı, Kushida desen sınıf oylamasında epey zarar gördü. Belli etmese de, Horikita’ya karşı kinlendiğine adım gibi eminim.
Bana karşı cepe aldı mı bilmem ama eskiye nazaran daha dikkatli olacaktır.
**
Akşam saat 6 gibi, birisi zile bastı.
Tereddüt etmeden kapıyı açıp misafirimi içeri aldım.
“…Heyo.”
Misafirim Karuizawa Kei idi. Hala üniformalarıylaydı.
“Okuldan yeni mi çıktın?”
“Senin aksine bir sürü arkadaşım var benim. Hem bugünün yıldızı benim.”
Sözlerinden tam ne demek istediğini anlayamadım. Dönüp bana baktı.
“Yıldız mı? Ne?”
Ne dediğini anlamadığımı belirtince, Kei gözlerini devirip yüzünü ekşitti.
“…Neyse, boş ver. Beni böyle bir zamanda neden çağırdın? Dikkatli olmama gerek kalmadı da ne demek? Beraber görünmemiz sorun olur demedin miydi?”
Gözünün ucuyla odamı süzdü.
“Sorun olmaz. Olan oldu zaten. Boş ver gerisini.”
“A sınıfından Hashimoto-kun yüzünden demi? Bir de senpailerden birisi görmüştü, ondan mı?”
“Öyle bir şey, evet.”
“Aramızdaki ilişkiyi herkes öğrenecek diyorum… emin misin?”
“Sorun yok.”
Genel cevaplarım Kei’yi rahatlatmış olacak ki derin bir oh çekti.
“Eh, tamam o zaman.”
Kei ile aramdaki bağı kimsenin öğrenmemesi, işlerimi daha çok kolaylaştırırdı ama artık şartlar değişiyor.
Hem Kei’nin ajan gibi arkadan iş çevirmesindense, açıkça hareket etmesi daha iyi olacaktır.
“Ama…. sınıftan iki arkadaş olsak da, senin odana gelmem demek… hakkımızda dedikodular çıkacak demek?”
Böyle şeylere takan biri miydi?.. yoksa ben mi..
“Bu sınavda kumandan benim. Sen de C sınıfının kilit öğrencilerinden birisin. İkimizin görüşmesinin nesi garip.”
Sakinleşsin diye özellikle açıklama ekledim ki bu durumun garip olmadığını hissetsin.
“Umm, peki, haklısın…”
Nedense rahatsız olmaya devam etti.
“Bu arada neden kumandan olmaya karar verdin? Koruma puanı sende diye, kendini mecbur hissetmiş olamazsın, böyle bir yapın yok. Şaşırdım doğrusu.”
En azından nasıl birisi olduğumu az çok anlamış.
“Sınıfa olan samimiyetimi göstermem gerekiyordu. Yamauchi daha yeni okuldan atıldı, herkes hem şok içinde, hem de korkuyor. Kendimi öne atmak en iyi seçeneğimdi.”
“Bu kadarcık mı?”
“Evet, bu kadarcık.”
“Eğer ben yerinde olsaydım, asla ama asla kumandan olmazdım.”
Sınıfa geçip ben kumandan olmam gibi bir cümle kursa, kimse garipsemez hoş görürdü. Kendi koruma puanı olsa dahi, istediği gibi kullanma hakkına sahip. Böyle bir statüye sahip olduğu için, ona kimse bir şey diyemezdi.
“Konuyu değiştirelim. Sınıfın iç meselelerinden bahset bakalım.”
“Sınıfın iç meselelerinden mi, huh? Nerden başlayacağımı bile bilmiyorum ya. Dahası, her şeyi de bilmiyorum. Özellikle de erkekleri hiç bilmiyorum. Sonra demedi deme.”
“Önemli değil. Hirata ile Kushida’ya danışmayı da düşünüyorum.”
Tabii, bu düşüncem küçük bir umuttan ibaretti : İkisinin de benimle konuşup konuşmayacağı meçhul..
Evet, onlarla konuşursan daha çok bilgi edinirsin ama…”
Kei bir anlığına durup kollarını birbirine doladı.
“Kushida-san neyse de, Yōsuke-kun ile konuşmak zulüm olacak gibi? Ölmüş de ağlayanı yok ya.”
“Onun için endişeleniyor musun?”
“Eh, evet. C sınıfında Yōsuke-kun’u böyle görmek isteyen tek bir kişi bile yoktur.”
C sınıfı Hirata’sız avantajını kaybediyor. Kimse de onun boşluğunu doldurmaya kalkmadığı için, yani elini taşın altına koyup birlik ve beraberliği sağlamadığı için, sınıfın genel stabil durumu değişiyor, düşüşe geçiyordu.
“Neyse, sınıfın iç durumunu ilk senden dinleyeceğim işte.”
“Ben bazı şeyleri atlayabilirim ya da dozu kaçırabilirim. İstersen sen sor ben cevap vereyim?”
Madem böyle istiyor, ayak uydurayım. Tek tek kızların adını sorup bilgi alayım.
Bir anda takır takır dökülmeye başladı. Ben de C sınıfındaki kızların bilgilerini ezberlemeye.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩