Elitler Sınıfı - Cilt 12 - Bölüm 3 - ÖYD
Cilt 12 – Bölüm 3 – ÖYD
Açılış töreninin üzerinden birkaç gün geçti. Haftasonu da vız gelip geçti, Pazartesi çattı gene.
Huzurlu bir okul hayatım var şu sıralar. Kendini sürekli tekrarlayan bir günlük rutin yaşıyorum.
Yeni okul yılı beraberinde birçok değişiklik getirdi. Bunların en göze çarpanı ise, kara tahtaların akıllı tahtalarla değiştirilmesi ve tüm ders kitaplarımızın yerini elektronik tabletlerin almış olmasıydı. Okulun geçen hafta verdiği gıcır gıcır tablete baktım.
Son zamanlarda elektronik kitapların oldukça popüler hale geldiğini vurgularcasına, tüm ek ders materyalleri de ayrıca bu tabletlere taşınmıştı.
Her öğrenciye kendisine ait birer tane verilmişti, turbo şarj etme makineleri sınıfın arkasına yerleştirilmişti. Ders esnasında şarjımızın bitmesi gibi olaylar yaşanmasın diye taşınabilir şarj aletleri de istediğimiz an emrimize amadeydi.
Genel bir kural olarak, tabletlerimizi yurda götürmemiz yasaktı. İhtiyacımız olduğu takdirde istediğimiz veriyi her zaman okulun ağı üzerinden transfer edip yurtta kullanabilirdik.
Taşınması zor sayıda ders kitaplarımızın yerini şimdi 12 inçlik bir tablet almıştı. Grafikler ve resimler gibi görsel materyallerden faydalanmayı daha kolay hale getirmekle kalmamış, hiçbir sorun yaşamadan İngilizce derslerinde yabancılarla iletişim kurmak gibi imkanlarla daha verimli, küresel kullanımı da mümkün kılınmış.
İş bu değişiklikleri tanıtmaya geldiğindeyse, devlet tarafından denetlenen bu okul çağının biraz gerisinde kalıyordu.
Aynı zamanda bu değişiklikler gerçekten gerekli miydi, cevaplaması zordu.
Bu gereklilik seviyesini büyük oranda belirleyen de, öğrencilerin ileride toplumla entegre olmaları için bunlara ihtiyaç duyup duymadığıydı.
Bu yılın müfredatı doğal olarak geçen seneninkine göre daha zordu. Karşılaştırabileceğim bir referansım olmasa da, bu okulun ortalamanın üzerinde bir zorluk seviyesi olduğu bir gerçekti. Kendimi Sudou, Ike ve bazı diğer öğrencilerin geçen seneki performanslarını koruyup koruyamayacağını düşünürken buldum. Atılmamak için hiç olmadığı kadar desteğe ihtiyaç duydukları açıktı.
Sonuçta büyük değişimlerin çoğu eğitim sisteminin dijitalleştirilmesiyle alakalıydı.
Yine de farklı bir şey söylemek gerekirse, kişisel puanları kullanarak hangi sırada oturacağımızı belirleyebilmek mümkündü artık.
Eski pencere kenarı yerimden ayrılıp, arka taraflarda kalan koridor kenarı bir sıraya geçtim. Bu tip sıralar çok gelen giden olduğu için pek tercih edilmiyordu ama umrumda değil.
Ve gün boyunca yeni gelen 9. sınıflara sürekli rastlasam da, bir klüp aktivitesine bile dahil olmadığımdan ötürü henüz hiçbirisiyle konuşamadım. Geçen sene üst sınıflardan biriyle ilk defa adam akıllı konuşmam, özel sınav için geçmiş sınav sorularını elde etmeye ihtiyaç duymamdan dolayıydı.
Geçen yılki kendi durumumu düşününce bile, benimle hiç etkileşime geçmemiş olmaları tuhaf değil.
Uzun lafın kısası, yeni dönemin ilk günleri oldukça sakin geçiyor.
“Herkes burada, değil mi?”
Sınıf öğretmenimiz Chabashira-sensei, zilin çalmasından birkaç saniye sonra sınıfa geldi.
İlk dersin başlamasıyla, yüzünde çok ciddi bir ifadeyle öğretmen kürsisinde her zamanki yerini aldı.
Bugün ilk ve ikinci saatlerde ders yapılmadığını da hesaba katınca, bir şeylerin olacağı belliydi.
Sakin günlerimiz sona eriyordu anlaşılan.
“Sensei, özel bir sınav mı olacağız?”
Chabashira-sensei ağzını açmaya fırsat bulamadan Ike bir soru sordu.
Haline bakılırsa, şaka amaçlı değil de duyduğu rahatsızlıktan ötürü soruyor.
Chabashira da bunu anladığından, söz hakkı almadan konuştuğu için Ike’yi azarlamadı.
Önceden ne zaman bir özel sınav çıkagelse, sınıf arkadaşlarımız endişe ve belirsizliğe kapılıp boşluğa düşüyordu.
Şimdiyse, daha çok zirveye ulaşmak için aşmamız gereken engeller gibi geliyordu bu sınavlar.
Sınıf, yüzünü geleceğe dönmeye başladı demek daha doğru olur. Karamsar bir bakış açısı yok artık kimsede.
“Endişenizi anlıyorum. Fakat bu sorunuzu cevaplamadan önce sınıfça yapmamız gereken bir durum söz konusu. Okulda kalan zamanınız için çok önemli bir mesele.”
Chabashira konuşurken bir yandan da telefonunu çıkarıp bize doğru tuttu.
“Telefonunuzu sıranın üzerine koyun. Eğer getirmediyseniz yurda dönüp almanız gerekecek… tek bir kişinin bile unuttuğunu sanmıyorum ama uyarayım dedim.”
Bugünlerde cep telefonu, hayatta ihtiyaç duyduğumuz en önemli şeylerden biri haline gelmişti. Hatta her zaman yanınızda taşımanız gereken en birincil şey olduğunu söylemek dahi mümkündü.
Çok sürmeden 39 telefon da sıraların üzerine dizildi. Herkesin sıraya koyduğunu görüp, kimsenin unutmadığından emin olduktan sonra, Chabashira-sensei konuşmaya devam etti.
“Yapmanız gereken ilk şey, okulun anasayfasına girip yeni bir uygulama yüklemek. Şuan indirilebiliyor olmanız lazım. Uygulamanın resmi adı ‘Öğrencilerin Yetenek Düzeyleri’. Yükledikten sonra sadece ‘ÖYD’ şeklinde görüntülenecek.”
Tahta, altyazı eklenmiş bir rehber videonun oynamaya başladığı farklı bir ekrana geçiş yaptı.
Yeni teknolojinin bize sunduğu çeşitli imkanlardan biriydi işte.
Videoda bize gösterilen yönergeyi uygulayıp uygulamayı yükledikten sonra, ‘ÖYD’ harfleriyle okulun resminin bir araya gelerek oluşturduğu simge anasayfamda çıktı.
“Uygulamayı yüklediyseniz telefonu bırakın. Anlamadığınız bir şey varsa elinizi kaldırın.”
Yükleme süreci oldukça basitti. Buradaki herkes telefonu nasıl kullanacağını bildiğinden, işler problem yaşanmadan halloldu.
“Bunu tek yapan da sizler değilsiniz. Şu an okulda bulunan her öğrenci aynı şekilde yüklüyor uygulamayı. Şu andan itibaren, bu uygulama Modern Eğitim Lisesi’nde yer alan sizler için oldukça kullanışlı olacak. Eh, inanmak için görmek gerekir derler. Herkes etraflıca incelesin, baksın uygulamaya.”
Uygulamayı çalıştırmak için simgeye bassam da, uygulamanın kendisi yerine telefonumun kamerası açıldı.
“Öğrenci kartınızın fotoğrafını çekin, gerisini uygulama halledecek.”
Verdiği talimata istinaden kimlik kartımın fotoğrafını çektim. Uygulama kimlik numaram gibi çeşitli bilgiler için kartı ve fotoğrafı taradıktan sonra giriş sürecine devam etti.
“Bu noktada her biriniz kendi kişisel hesabınıza erişim sağlamış olmalısınız. Hesabınız telefonunuzdan direkt bir giriş kurduktan sonra, tekrar giriş yapmanıza gerek yok. Bu yüzden bağlantınızı kaybetmemek için dikkatli olun.”
Uygulamaya giriş yaptıktan sonra, birkaç farklı menü çıkageldi karşıma.
“Bu uygulama her dönemden öğrencilerin kişisel verilerini saklıyor. Örneğin, 10-D sınıfı için olan menüye tıklarsanız o sınıftaki öğrenciler alfabetik sırada dizilecek karşınıza. Deneyin.”
Söylediği gibi 39’umuzun da okul resimleri ve tam adları alfabetik sırada dizilip önümüzde açıldı.
“İstediğiniz her profile bakmakta özgürsünüz, ama tavsiyem önce bir kendinizinkine bakın.”
Chabashira’nın söylediği gibi kendi ismime tıkladım.
Doğum tarihim gibi temel bilgilerle karşılaşmayı beklesem de, bundan çok daha ileri bir seviyedeydi.
Daha önce hiç görmediğim verilerle karşılaştım.
10/D – Ayanokouji Kiyotaka
9.sınıf Değerlendirmesi
Akademik Başarı: C (51)
Fiziksel Yetenek: C+ (60)
Uyum Becerisi: D+ (37)
Topluluk Katkısı: C+ (60)
Genel Yetenek Düzeyi: C (51)
“S-sensei, benim puanlarım video oyunlarındaki istatistiklere benziyor, hatta aynısııı!?”
“Evet. Okul, ilk yılda gösterdiğiniz başarıları baz alarak bu puanlamaları her biriniz için hesapladı. Ve evet, bu bilgilere tek erişebilen de sizler değilsiniz. Herhangi bir şubeden veya sınıftan herkes istediği tüm kişilerin bilgilerine erişebilir. Bu sistemin dahil edilmesinin nedeni, eğitiminizin geleceği için önemli bir araç olduğuna inanmamız.”
Başka bir deyişle, bu ÖYD uygulamasının amacı herkesin yeteneklerinin belli bir sayısal değerle ifade edilmesiydi. Bunun yanında okuldaki her öğrenciye, herkese, açık bir şekilde mesaj gönderilmesinde de kullanılabilir gibi duruyordu.
Sağ üstte yer alan bir soru işareti simgesi vardı ve üzerine basınca profilimde yer alan tüm kategorilerin detaylı açıklamasını gösteriyordu.
Akademik Başarı: Temel olarak yıl boyunca yapılan yazılı sınav sonuçlarınıza göre belirlenir.
Fiziksel Yetenek: Spor gibi derslerde, klüp aktivitelerinde, özel sınavlarda ve diğer fiziksel çalışmalarda gösterdiğiniz performans baz alınarak hesaplanır.
Uyum Becerisi: Çevrenize uyum sağlama kapasitenize göre hesaplanır. Kendi başınızın çaresine bakabilme beceriniz, iletişim yetenekleriniz, sosyal çevrenizin büyüklüğü ve bu çevrede sosyal statünüze yaraşır bir şekilde davranıp davranmadığınız gibi faktörler dikkate alınmakla beraber; bunlarla sınırlı değildir.
Topluluk Katkısı: Derslerdeki genel tutumunuz, katılımınız, potansiyel sorun teşkil eden tavırlarınız ya da öğrenci konseyi gibi oluşumlarla okula sağladığınız katkı gibi çeşitli faktörler baz alınarak hesaplanır.
Genel Yetenek Düzeyi: Bir öğrencinin yukarıdaki dört yeteneğinden türetilerek hesaplanır, genel beceri düzeyini ifade eder. Yine de Toplumsal Katkı, Genel Yetenek Düzeyini diğer üç beceriye kıyasla yarım kat daha az etkiler.
※ Genel Yetenek Düzeyi’nin hesaplanma formülü:
((Akademik Seviye + Fiziksel Düzey + Uyum Becerisi) + (Toplumsal Katkı * 0.5)) / 350 * 100 (Yuvarlanmış Hali)
Anladım.
Böylesi değerlendirme kriterleri, uyum becerimin neden diğerlerinden daha düşük olduğunu açıklıyordu.
Sonuçta sosyal çevrem ve iletişim yeteneklerim standarttan daha öte değildi.
Diğer kategorilerdeki puanlarım ise günü gününe yaptığım şeyler sonucu belirlendikleri düşünülürse, normaldi.
- sınıfın yanında 10 ve 11. sınıf için de ek sayfalar mevcut. Ama şuanlık boş duruyorlar.
“Şimdilik sadece 9. sınıf değerlendirmeniz görüntülense de, bugünden sonra yeni puanlamalar belirlendikçe 10. sınıf sayfasına yansıyacak. Her ayın ilk günü güncellenecek, aynı gün kişisel puanlar da dağıtılacak. Örnek vermek gerekirse, Sudou, şu an senin akademik seviyen E, ama olur da gelecek yazılı sınavlardan full çekersen 10. sınıf sayfandaki akademik seviyen A+ olarak işlenecek.”
Bu, 10. sınıf değerlendirmelerimizin geçen seneninkinden ayrı yapıldığını gösteriyordu. Dahası, değerlendirmeler yıllık süreçte kayıt altında tutulacaktı. Yani Sudou nisanın ilk sınavından 100 alsa bile, gelecek sınavdan 0 çekerse seviyesi de C gibi bir düzey olacaktır.
Yıl bitimindeyse, tüm bu değerlendirmelerin ortalaması son sonuç olarak karşımıza çıkacaktır.
Bu uygulamanın en dikkate değer özelliklerinden birisi de, sınıfınızdakilerle yetinmeyip her sınıftan her kişinin bilgilerine erişim sağlayabilmenizdi. Bunun öncesinde, birebir takılıp bilgi toplayamadığım öğrenciler hakkında veri toplamaktan acizdim. Ama şimdi, tüm sınıf ve şubelerden herhangi birinin adını, yüzünü ve ne çeşit puanlamalar aldığını uygulamadan basitçe öğrenebilirim.
Bu arada, 9. sınıfların verisi ortaokulda geçirdikleri 3 yılı ve giriş sınavında gösterdikleri performansı baz alıyordu. Yani akademik seviyeleri, fiziksel yetenekleri ve topluluk katkısı bir yana; uyum becerilerinin çok da güvenilir olmadığını söylemek mümkündü.
Kullanışlı bir nitelik kontrol aracı… hayır, bundan daha fazlasıdır kesin.
Bu uygulamanın önemli bir rol oynaması amaçlanıyorsa şayet…. bundan daha fazlası lazım.
“Muhtemelen aranızda aldıkları puanlardan mutlu olmayan ve kayıtlara böyle geçtikleri için hüsrana uğrayan öğrenciler var. Bu kişilere söyleyebileceğim tek şey, ektiğinizi biçiyorsunuz.”
Bir öğrenci akademik seviye ya da fiziksel düzey gibi önemli yetenekleri E’ye ne kadar yakınsa, o kadar rezil rüsva olmuş hisseder.
“Yine de 9. sınıf puanlamanız geçmişte kaldı ve 10. sınıf değerlendirmelerinize hiçbir etkisi olmayacak. Başka bir deyişle, sözüm tatmin edici sonuçlar almayanlara, bu fırsattan istifade ederek kendinize çeki düzen verip avantaja geçmeniz önemli. Okul, performansınızı gözler önüne sermenin bu tarz bir gelişimi tetikleyeceği görüşünde.”
Uygulama bilgileri herkese açık bir şekilde sakladığından, çok sayıda öğrenci kendilerini olabildiğince iyi göstermek için çaba sarf edecektir. Bu da Chabashira-sensei’in dediği gibi puanların yükselmesinde olumlu bir çeşit etki yapacaktır muhtemelen, yine de…
“Sensei, neden topluluk katkısı diğerlerinden farklı hesaba katılan tek kategori?”
Bu soru Hirata Yousuke’den gelmişti, topluluk katkısının diğer üç kategoriye kıyasla neden yarım kat az etkidiğini merak etmiş demek.
“Akademik seviye, fiziksel düzey ve uyum becerisi. Okul bu üç kategoriyi son derece önemli görüyor. Topluluk katkısıysa birazcık daha farklı bunlardan, ahlak ve görgü kurallarına dayalı. Bir öğrenciye, ne kadar yaraşır bir şekilde davrandığınızın genel anlamda değerlendirilmesi esasa alınıyor. Kişinin, öğretmenlerle konuşurkenki ses tonu ve tavrı, yoklama kağıdındaki devamsızlıkları veya derste bulunmayışları, kurallara uyup uymadığı hatta ve hatta sözünün yarattığı etki ve doğruluğu bu kategorinin değerlendirilmesinde baz alınan faktörler. Bu tür davranışlar zaten herkesin genel olarak uyguladığı, yapmadığında toplumca garipsendiği davranışlar. Bu yüzden genel yetenek düzeyine etkisi de haliyle daha düşük.”
İlk üç kategori gibi bir gecede halledemeyeceğiniz kategorilerden değildi bu topluluk katkısı meselesi, istediğiniz an sadece düşünce yapınızı ve işleri hallediş biçiminizi değiştirerek büyük oranda ilerletme imkanınız vardı. Fark da buydu.
“Uygulama herkesi aynı kefeye koyuyor ve sizi eşit değerlendiriyor. Sınıf ve öğrenci ayrımı göz etmiyor; yok böyle kısıtlayıcı şeyler. Eşitsiniz. Şuan, genel yetenek düzeyi yüksek olanların bireysel olarak övgüye değer bir şeyler başarmış olduğunu söyleyebiliriz.”
Uygulama öğrencileri alfabetik sıralamayla dizse de, bundan farklı faktörleri de dikkate alarak sıralama opsiyonu, yani filtreleme mevcuttu.
Bu sayede, 2-D sınıfı öğrencilerinin her birine tek tek bakarak en yüksek genel yetenek düzeyi puanına sahip kişiyi belirleme zahmetine girmeme gerek kalmadı.
Bu özelliği ufak bir kurcaladıktan sonra, zirvedeki kişinin Yousuke olduğunu öğrenmiş oldum.
10/D – Hirata Yousuke
9.sınıf Değerlendirmesi
Akademik Başarı: B+ (76)
Fiziksel Yetenek: B+ (79)
Uyum Becerisi: B (75)
Topluluk Katkısı: A- (85)
Genel Yetenek Düzeyi: B+ (78)
Yousuke’nin harikalığı, puanlamalardan yalnız birine bakıldığında bile ortadaydı. Objektif bir şekilde, tüm kişiler arasında başarılı bir seviyedeydi. Geçen yılın sonunda zayıf noktasını açığa çıkarmasaydı, daha yüksek bile olabilirdi.
Diğer yandan, en düşükten başlayacak şekilde sıralandığında 37 puanla zirveyi Ike devralıyordu.
Ike’nin hemen altında da yine 37 puanla Sakura Airi vardı.
Herkesin en düşük puanlı unvanını layık gördüğü Sudou’ysa tahminleri boşa çıkarmıştı, birkaç sıra öne geçmişti sadece.
10/D – Sudou Ken
9.sınıf Değerlendirmesi
Akademik Başarı: E+ (20)
Fiziksel Yetenek: A+ (96)
Uyum Becerisi: D+ (40)
Topluluk Katkısı: E+ (19)
Genel Yetenek Düzeyi: C (47)
Akademik seviyesi ve topluluk katkısı geçen seneki hareketleri sağ olsun son derece düşüktü. Yine de fiziksel başarısı nötrlemek şöyle dursun, artıya geçirip listenin dibini boylamaktan kurtarmıştı onu.
Bir şey daha eklemek gerekirse, 10. sınıflar arasında en yüksek fiziksel düzeye sahip öğrenciydi kendisi. Tek A+ alan oydu.
Sudou hem akademik hem de mental açıdan okula ilk geldiği zamana göre oldukça ilerleme kaydetti, muhtemelen zaman geçtikçe daha da iyi bir seviyeye gelecek.
“D sınıfına özgü olmamakla beraber şöyle bir şey de var, 10. sınıflar arasında bazı özel istisnalar mevcut. 10-A sınıfından Sakayanagi Arisu’nun fiziksel yeteneği, 10. sınıflar arasındaki en düşük fiziksel yetenek puanıyla aynı kabul edilecek.”
Sakayanagi Arisu doğuştan fiziksel engelliydi.
Etrafta dolaşmak, yürümek için bile bir bastondan destek almak zorundaydı.
Yani istese bile fiziksel aktivitede bulunma imkanı yoktu.
Bununla birlikte fiziksel düzey kategorisi ona özel olarak hesaplamadan öylece kaldırılamazdı. Bunlar dikkate alındığında, en düşük fiziksel düzeye sahip öğrenciyle eşdeğer tutmak mantıklı bir çözüm olmuş.
Ne olursa olsun, bu ÖYD uygulaması muhtemelen Nagumo’nun bireysel başarıya dayalı sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Yani onun başının altından çıkmıştır.
“Bu uygulamanın sadece zihin yapınızı değiştirip gelişmenizi sağlamakla kalmayıp, sınıf fark etmeksizin istediğiniz herkesin yüzünü ve adını öğrenebileceğinizden ,diğerleriyle olan etkileşiminizi de arttıracağına eminim. Fakat…bundan daha da fazlası olacağını düşünüyorum. Bu sadece benim tahminim ama bence… belki bir yıl sonra, genel yetenek düzeyini belli bir eşiğin üzerinde tutamayan öğrencilere çeşitli cezalar verilecek. Bu tarz ihtimalleri aklınızda bulundurun.”
“Cezalar derken…Okuldan atılmak falan demiyorsunuz, değil mi Sensei?”
“Mümkün, yine de dediğim gibi sadece tahminden ibaret. Kesin olacak diye bir şey yok. Yine de genel yetenek düzeyiniz E’ye ne kadar yakınsa, o kadar tehlikeli bir pozisyonda kaldığınızı bilin.”
Şu anki durumda, Ike ve Airi E’ye yakın puanlarıyla en dipteki isimlerdi.
Eğer bu seneyi de geçen sene gibi geçirirlerse, sıkıntı yaşayacakları aşikardı.
“Almanız gereken puanı almadığınızı düşünüyor, okulun değerlendirmesinden memnun kalmayanlar varsa aranızda şayet, size küçük bir tavsiye vereyim. Ne düşündüğünüz bir yana, okul sizi şu an böyle görüyor, değerlendiriyor. Eğer haksızlık yapıldığını düşünüyorsanız, bu sene çok çalışarak yanlış yaptığımızı kanıtlayın bize. Okul da yanılabilir sonuçta.”
“A-ama Sensei, bunu nasıl yapacağız!?”
Ike en dipte olduğundan telaşla elini kaldırıp sordu.
“Yani, örnek vermek gerekirse bir öğrencinin fiziksel düzeyi kulüp aktivitelerinde yer alıp almadığına bağlı olarak belirleniyor. Eğer yeteneklerine güveniyorsan, bir klübe katılmak iyi bir fikir olabilir.”
Chabashira’nın dediği şey yeteneklerini okula gösterenlerin genelde daha iyi skorlar aldığıydı. Bununla birlikte bu artış, bireyden bireye değişir.
Eğer öğrenci okula kötü bir şekilde itiraz ederse, gelecekte başına bela alabilir.
“Yalnız başımıza savaşıyoruz gibi.”
Horikita’nın sessiz mırıldanması Chabashira’nın kulağına kadar gitti.
Horikita için bu uygulama, geçen sene bellediği sınıf bazlı rekabet anlayışını yerle bir etmişti muhtemelen.
Ve büyük ihtimalle bu şekilde hisseden başkaları da vardı.
“Haklı olduğun kadar yanılıyorsun da Horikita. Okul şu anki konsey başkanı Nagumo Miyabi’nin bir teklifini kabul etti ve yürürlüğe koydu, ki şimdi tanıttığımız sistemin ta kendisi oluyor zaten.”
Yani Nagumo’nun, ferdi yetenekleri baz alan bir sistem hayali sonunda gerçek oluyor? Geçen sene çok aktif olamayışının nedeni muhtemelen zamanını ve kaynaklarını bu uygulamayı yapmaya harcaması olmalı.
“Okulun sınıf bazlı anlayışı değişmiş değil. Kendinizi geliştirmek için sıkı çalışırken bunu da aklınızda tutun.”
Uygulamanın yüklenmesi ve açıklamaların yapılmasıyla ilk ders bitmiş oldu. Teneffüsün başlamasıyla herkesin gözü telefonuna şöyle bir kaydı. Herkes kendi değerlendirmesi kadar sınıf arkadaşlarının ve okulda bulunan diğer öğrencilerinkini de merak ediyordu.
“Kouenji’den daha az topluluk katkım olmuş demek, nasıl oluyorsa!”
Sudou dik dik Kouenji’ye bakarken bağırarak söylendi. Tamamen skorlara kitlenmiş.
Konuşmasını gizlice dinlerken (ki çok sesli olduğundan duyması zor değildi) dediği şeyi doğrulamak için uygulamaya baktım.
10-D / Kouenji Rokusuke
9.sınıf Değerlendirmesi
Akademik Başarı: B (71)
Fiziksel Yetenek: B+ (78)
Uyum Becerisi: D- (24)
Topluluk Katkısı: D- (25)
Genel Yetenek Düzeyi: C (53)
Kouenji hem akademik hem de fiziksel kategoride yüksek puanlar almıştı, ki derslerde ve testlerde bir dereceye kadar yetenekli olduğunu kanıtladığı düşünüldüğünde normaldi.
“Sen neyin derdindesin ki? Senin fiziksel düzeyin onunkine bin basıyor zaten.”
Hiçbir kategoride iyi olmayan Ike, Sudou’yu kıskanarak mızmızlandı.
“Çünkü Kouenji okulu ciddiye almıyor. Yediremiyorum kendime.”
Kouenji’nin fiziksel yetenekleri tıpkı Sudou’nun dediği gibi olağanüstü derecede iyiydi.
Sudou’yla aynı, belki daha da yüksek bir seviyede. Ve beyefendimizin hiçbir klübe üye olmayışına ek olarak beden derslerine de kafası eserse katıldığından, kesin bir şey söylemek zordu. Kendisi istemedikçe, aniden işi bırakıp tüyen tiptendi.
Zaten parmağını oynatmamaya yeminli olduğundan çok da garip sayılmaz. Diğer yandan Sudou, elini taşın altına koyarak spor konusunda sınıfın başını çekip problemin ne olduğuna bakmadan her zaman en iyisini hedefledi. Fiziksel yetenekleri yakın olsa da, puanlar arasındaki farkın nedeni açıktı.
Bununla birlikte Sudou’nun memnun olmadığı kategori topluluk katkısıydı.
Bu kategorideki değerlendirme de hal ve hareketlere göre yapılıyordu.
Bu bakımdan, eleştirilerin hedefi olan Kouenji, en az Sudou kadar problemli bir çocuktu.
Görünen o ki arada çok fark olmamasına rağmen Sudou ondan düşük almasını kendine yedirememiş.
Sudou’nun sitemini anlamıyor değil, ama…
Kouenji’nin topluluk katkı puanının Sudou’nunkinden yüksek oluşunun ardında yatan neden muhtemelen sınıfa ya da okula sıkıntı çıkarmak için eline çok fazla fırsat geçmemesidir.
Geçen sene Sudou’nun şiddet yanlısı tavrı ve karşılaştığı yaptırımlar dikkate alınığında, Kouenji’nin yüksek alışı hiç de şaşırtıcı değildi.
Bu arada paşamız, Kouenji, Sudou’nun dediği her şeyi duysa da hiç oralı olmadı.
Etrafındakiler gibi kendini ÖYD’ye fazla kaptırmayıp onun bunun profiline bakmaması da çabasıydı.
Geçen seneden bu yana, en az değişime uğrayan kişi muhtemelen Kouenji’dir.
Neyse. Bu uygulama sağ olsun geçen sene okulda gösterdiğimiz performansı öğrenebildik.
Ve sonuç olarak bizim için avantajlı olduğu kadar dezavantajlı bir durum diye düşünmeden edemiyorum.
Örnek vermek gerekirse, genel yetenek düzeyi gibi bir kategori; insanlar hakkında ön yargılı davranmaya neden olabilir.
Yine sorunlu bir özel sınav yaptılar diyelim, atılacak isimleri tartışmaya ihtiyaç bile duymayacaktı sınıf muhtemelen. Olan en düşük puanlı kişilere olacaktır.
Ike’yle beraber dibi paylaşan Airi de kalbinin derinliklerinde bundan ötürü çok mutlu hissetmiyordur, eminim.
Çeviren: lightningbridge
Düzenleyen: Fatoshisme
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★