Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 17 - Gizli İttifak
Cilt 13 – Bölüm 17 – Gizli İttifak
Yaz ayı gelmeden, özel sınav başlamadan önce, en fazla üç kişilik grupların oluşturulabileceğine dair bir kural vardı.
Ama bunun ötesine geçen bir sohbet gerçekleşiyordu, geleceğe dair bir sohbet.
“Ah, geldin mi, Ichinose-san.”
“Beklettiğim için özür dilerim, Sakayanagi-san.”
Gruplaşmalar başladıktan sonra gelen Cuma günüydü.
Sakayanagi, Ichinose ile iletişime geçerek kafede buluşmak istediğini belirtmişti.
“Doğru bir zamanda iletişime geçtim mi? Ani bir teklifte bulunduğum için, beni reddetmene veya görüşmeye gelmemene de hazırlamıştım kendimi.”
“Hiç sorun değil, ancak benimle iletişime geçeceğini düşünmemiştim, bu yüzden biraz şaşırdım.”
O gün kafede buluşmadan bir saat önce Sakayanagi, Ichinose’e ani bir görüşme talep etmişti. Ichinose’n önceden planı olmadığı için, reddetmedi.
“Açıkçası, bugün ne pahasına olursa olsun seninle görüşmek istiyordum, Ichinose-san.”
Sakayanagi yalan söylüyordu.
Ichinose’i bu kadar kısa sürede görüşmeye çağırarak, bilinçli olarak ona düşünmek için zaman tanımamıştı. Birkaç gün önceden söyleseydi, Ichinose görüşmenin ne hakkında olacağını düşünür, savunma ve saldırı stratejisi geliştirebilirdi.
Duruma bağlı olarak, Kanzaki gibi sınıf arkadaşlarından yardım bile isteyebilir, önlem alabilirdi.
“Peki, sen neden ani isteğimi kabul ettin?”
“Neden diye mi soruyorsun? Çünkü bugün için özel bir planım yoktu.”
“Demek istediğim bu değildi. Seninle uğraşıp seni zora soktum ya, Ichinose-san. Benden nefret ediyorsun diye düşünmüştüm.”
Ichinose’i bastırmak için Sakayanagi gizlice Ichinose’n geçmişini öğrenmiş, Ichinose’n herkes tarafından bilinmesini istemediği geçmişini ifşa etmiş, ona zorlu günler geçirtmişti.
Güvendiğiniz birisi size ihanet ederse, ondan nefret etmeye başlarsınız. Hadi nefret etmediniz diyelim, ona karşı yoğun ve güçlü bir güvensizlik duygusuna kapılır; ondan uzak durursunuz.
Ancak Ichinose, Sakayanagi’nin ani davetini hemen kabul etmekle kalmıyor, ona kin gütmediğini belli ediyordu.
“Eh— aşırıya kaçtığını düşünmüyorum, Sakayanagi-san. Zaten, ortaokulda olanları düşünüp ders almam gerekiyordu. Yaptığım utanılacak bir şeydi. Ayrıca, senden sır olarak saklamanı istemediğim için, ifşa etmenden dolayı sana sitem de edemem, seni suçlayamam da.”
Ichinose’n demek istediği, geçmişinin ortaya çıkması kendi hatasından ibaret olduğuydu.
“Sen gerçekten çok iyi bir insansın, Ichinose-san.”
“Ben iyi bir insan mıyım? Pek emin değilim.”
Ichinose biraz utanıp yanaklarını hafifçe kaşıdıktan sonra bakışlarını kaçırdı. Sanki Sakayanagi’nin ona nazikçe bakmasını kaldıramıyor gibiydi.
“Ee… Benimle ne hakkında konuşmak istiyordun?”
Ichinose, bu konuyu konuşmaya devam etmekten rahatsız olduğu için, Sakayanagi’yi ana meseleye gelmesi için zorladı.
“Nasıl istersen, sadede gelelim. Ama bu konu da seni rahatsız edebilir.”
Ichinose tam “acı bana” diye mırıldanırken, Sakayanagi onu uyardı.
“Açık açık konuşacağım. Eğer böyle devam ederse A Sınıfı, B sınıfını tekrar ensesinde hissedecek. Bu konu hakkındaki düşünceni öğrenebilir miyim?”
Sakayanagi, Ichinose ve sınıfının mevcut durumda, dış kapının dış mandalı olduğu gerçeğine acımasızca dikkat çekti.
“Ahaha… çok açık konuştun, evet.”
Bir an için, Ichinose donup kaldı. Ardından yüzünde acı bir gülümsemeyle kendini gaza getirdi.
Sakayanagi de kasıtlı bir gülümsemeyle ona bakarak cevabını bekledi.
“Bu savaşta epey geride yer almamız üzücü bir gerçek.”
1 Mayıs’ta Ichinose’un sınıfı ile arkasından takip ettiği Ryuuen liderliğindeki B sınıfı arasında, sınıf puanı farkı sadece 26 idi. Ichinose, başta bu puan farkını devamsızlıklar veya geç kalma gibi okuldaki davranışlarla atlatıp özel bir sınavla ekstra puan kazanarak kapatmaya gerek olmayacağı kanısındaydı.
Geçirdikleri bir yıl boyunca, bu küçük hareketliliklerin sınıf puanında birikerek ciddi farklar yarattığı bir gerçekti. Fakat Ryuuen’in sınıfı, B Sınıfına yükseldikten sonra sınıf puanlarını azaltacak günlük eylemler nerdeyse hiç yoktu.
Haziran ayı yaklaşırken, aradaki fark azaldı azalmasına ama sadece 2 puan. Başka bir deyişle; Ryuuen ve sınıfının güçlü iradesi, Ichinoise’in sınıfının yoluna taş koymaya devam ediyordu.
Ichinoise, Ryuueen’in peşinde olduğu Sakayanagi’nin de bunu fark edip hissettiğini bildiği için, yüksek sesle dile getirmesine gerek yoktu.
“Ne kadar zorlu rakip olduklarını da biliyorum.”
“Bilmene rağmen, elinden bir şey gelmiyor mu yoksa? Ryuuen-kun’un daha önceki kusurlu stratejilerinin aksine sınıfı, son zamanlarda sorunsuz ilerliyorlar. Basit konularda onları aşamıyorsan, tek yapman gereken özel sınavlar.”
Ichinose hafifçe başını salladı. Ancak Sakayanagi ona yumuşak sözlerle karşılık vermedi.
“O sıradan bir insan değil. Karşına çıkan sorunlarla direkt başa çıktığını düşünürsek, o senin en büyük rakibin desem abartmış olmam.”
Yıl sonu özel sınavında Ryuuen ile karşı karşıya gelen Ichinose, bu dediğini çok iyi anlıyordu. Agresif ve alışılmadık bir rakip olan Ryuuen, kuralları çiğnemeyi umursamayan bir tipti.
Ichinose için, mümkün olduğu sürece karşılaşmak istemediği bir rakipti.
“Fakat dağa tırmanmak için, taşlı yoldan geçmek şarttır. Ryuuen-kun’un zorlu bir rakip olduğu aşikar olsa da, sen de kolayca yenilecek biri değilsin, Sakayanagi-san.”
Sakayanagi, Katsuragi ile sınıflarının liderliği konusunda geçmişte bir anlaşmazlık yaşasa da, A Sınıfı, Ryuuen’in B Sınıfından neredeyse iki kat daha fazla puana sahipti. Ve aralarındaki bir numara onlardı. Bu aradaki fark, A Sınıfı birkaç kez kaybetse bile, rahat bir şekilde zirvede kalmalarını sağlardı.
“Bu arada, C ve D sınıfı arasındaki farkı 200 puanın üzerinde olmasına rağmen, D sınıfı hızlı kazanıyor, değil mi? Onların seni ezmesine izin vermeyeceksin herhalde?”
“Horikita-san ve sınıfı da hızla güç kazanıyor, evet. Bireysel başarıdan yana, içlerinden bazıları zirveyi kimseye bırakacak gibi değil… Gidişata bakınca, çok fazla seçeneğim yok gibi görünüyor.”
“Evet, dediğin gibi. D sınıfında Hirata-kun ve Kushida-san önderliğinde, güçlü iletişim becerileri ve iyi notlara sahip bazı ilginç yetenekli öğrenciler var, 10.sınıflar arasında fiziksel becerisi A+ olan Sudo-kun ile birlikte, son derece zor olan matematik sınavında tam puan alan, D sınıfının gizli kozu Ayanokouji-kun var. Bir de, potansiyelini ve potansiyelinin sınırlarının hala gizemli olduğu Kouenji-kun var; O da tehlikeli bir rakip.”
Kasıtlı olarak D sınıfının zorlu rakiplerinden bahseden Sakayanagi, Ichinose’e durumu tekrar idrak ettirdi.
“Ve tabii, sınıfı bir araya getiren ve ileriye taşıyan liderleri, Horikita-san. Hem çok iyi bir akademik başarısı hem de güçlü fiziksel yeteneklere sahip birisi. Ah, bir de öğrenci konseyine katıldığını duydum.”
Sakayanagi, Ichinose’e tekrar dış kapının dış mandalı olduğunu hatırlattı.
“Seni rahatsız edebilecek konulardan bahsediyor olabilirim ama sınıfınızın D sınıfına düşmesi an meselesi bence.”
“Şu anki değerlendirme doğru olabilir, ama—-“
“Ama ne? Çaba ve dostluk önemli gibi soyut kavramlardan mı bahsedeceksin yoksa?”
Sakayanagi, Ichinose’in ağzını açmasına izin vermeyip diyeceklerini tahmin edince, Ichinose yutkundu.
“Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bu tür soyut şeylerle kazanmanız imkansız. Geçen yıl her sınıf gücünü gözle görülür derece de arttırırken, sizin sınıf nerdeyse yerinde saydı, Ichinose-san.”
“Şey… Yanlış düşünüyorsun, biz de geliştirdik kendimizi.”
“Gelişmediğinizi söylemedim. Sorun, gelişimin azlığı.”
“İnanmayabilirsin, Sakayanagi-san. Ama kaybedeceğimizi sanmıyorum.”
Sakayanagi hafifçe gülümseyip yavaşça başını salladı.
“ÖYD programına bakarsan, sınıflar arasındaki genel değerlendirmede sizin sınıfın gelişiminin en az olduğunu hemen görürsün. Bu kadarını düşünüp analiz yaptığını sanmıştım…..Yoksa analiz yaptığın halde korkundan bilmiyormuş gibi mi yapıyorsun? Veyahut kontrol etmeye cesaret edemediğin için mi bakamadın…”
Ichinose, Sakayanagi ile yalnız kaldığı zamanı hatırladı. Bir çocukla yetişkin gibiydiler. Ona gerçekleri yüzüne vurarak hatırlatması doğaldı, Sakayanagi tarafından köşeye itiliyormuş gibi hissediyordu.
Zayıf yönlerine saldıran Sakayanagi ile karşı karşıya kalınca, ona karşı çıkmakta zorlanıyordu.
“Sen zeki bir öğrencisin. Eğer aynı şartlar altında yarışsak, benden aşağı kalır yanın olmaz. Ancak dezavantajlı bir duruma düştüğünde, güçlü yönlerini gösteremiyorsun. Geçen sefer ya da bu sefer, birisi zayıf noktana saldırınca, sessiz kalıp bekliyorsun. Ama Ryuuen-kun ile ben, dezavantajlı bir durumda olsak bile pençelerimizi çıkartıp saldırabiliyoruz.. Farkındasın değil mi?”
“Ev…evet.”
Bu iki kişi, hangi şartlar altında olursa olsun; güçlerinden asla şüphe etmeyecek kişilerdi.
“Kazanma şansın olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim, Ichinose-san.”
“Bana bunu söylemek için mi görüşelim dedin?”
“Amacım kusurlarını ortaya çıkartmak olsaydı, özellikle hafta sonunu seçmezdim. Tatilimi, değerli vaktimi, boşa harcamazdım.”
O an Sakayanagi, Ichinose’e bugün onunla neden görüşmek istediğini söylemeye karar verdi.
“Beraber çalışalım ister misin, Ichinose-san.”
“Eh…?”
Sakayanagi’nin teklifi o kadar beklenmedikti ki Ichinose cevap olarak tek kelime edemedi.
“Sınıfıma yetişmenin tek yolu bu.”
Hayır, ama—“
“Sınıflar arası işbirliği hiç fena fikir değil. Geçen yıl, Horikita-san‘ın sınıfı D ile böyle bir bağınız yok muydu zaten?”
Sakayanagi’nin bu işbirliğinden haberdar olması şaşırtıcı değildi.
“Söyleyeceklerim belki tahminden öteye gitmiyordur ama yine de söyleyeyim: Horikita ile olan ortaklığı çoktan fes ettiniz? Şuan son sırada olmalarına rağmen, geçen yıl diğer sınıflardan daha fazla sınıf puanı biriktirip inanılmaz bir ivme yakaladılar. Ichinose-san, siz de bir adım geriye düşüp C sınıfına düştünüz. Horikita-san ve sınıfı için, sizinle ortaklığa devam etmenin avantajı kalmadı.”
Sanki Ichinose ve Horikita arasındaki konuşmaya tanık olmuş gibi, Sakayanagi mükemmel bir noktaya değindi.
Ichinose bunu inkar edemeyip kabul edercesine cevap verdi.
“Evet… anlaşmalar sonsuza kadar süremezdi.”
“Evet. İşbirliğine dayalı ilişkinizi sürdürebilmeniz için <ortak koşullara> sahip olmanız gerekiyordu. Hem sizin hem de Horikita-san’ın sınıfı geçen yıl bu şartı sağladığınız için, gereksiz bir rekabete girmeden mücadele ettiniz.”
Ichinose hemfikir olduğunu belirterek başını salladı.
“O koşul…. sınıf puanlarındaki farktı.”
Aslında, Ichinose ve Horikita’nın sınıflarının rekabete ara vermelerinin nedeni, sınıf puanlarındaki büyük farktı.
“Kasıtlı olmasa da, şu anda sınıflarımız arasında puan farkı gayet iyi. Güçlerimizi birleştirmemiz mümkün diye düşünüyorum.”
“Beni üzen şey, bunun bizi sevindirecek bir teklif olmaması. Sınıfımızın sizin dikkatinize layık olmadığını, sizin için önemsiz bir varoluş olduğunu ima ediyorsun.”
“Kabaca konuşursak, dediğin doğru.”
Sakayanagi’nin sözlerinin acımasız gerçekliği, Ichinose’i onikiden vurdu.
Ichinose hala gülümsüyordu. Duygularını bir kenara bırakması zor olmasa da, sınıfının dar boğazda olduğu acımasız bir gerçekti.
“Bizimle işbirliği yapmanın senin için faydalı olacağını sanmıyorum, Sakayanagi-san.”
“Hayır, yanlış düşünüyorsun. Dövüş gücü olarak eksikleriniz olduğu doğru. Ancak, başka hiçbir sınıfın sahip olmadığı güçlü bir silahınız var.”
Sakayanagi gülümsedi ve :
“Yani, <güven> ilişkinizden bahsediyorum, Ichinose-san. Güçlerimizi birleştiğimiz zaman, ne olursa olsun bana ihanet etmeyeceğinize eminim. Bu, ittifak kurarken göz önünde bulundurulacak çok önemli bir faktör.”
Arkanı kollamak için güvenebileceğin bir ortak.
Sakayanagi, bu faktörün başlı başına ittifakı değerli hale getirdiğini söyledi.
“Bu değerlendirmeyi senden duymak güzel. Fakat, umursamadığımız bir durumdayız, farkındaysan?”
“Şimdiye kadar kurup koruduğunuz güven silahınızı bırakacağınızı sanmıyorum. Eğer ihanet söz konusuysa, o zaman sizi yanlış değerlendirerek ben hata yapmış olurum.”
Bu bir tuzak olsa dahi, Ichinose güvenilmenin kötü olduğunu düşünmüyordu. Sakayanagi’nin hafife alınamayacak bir rakip olduğununun bilincindeydi.
“Biraz daha açık olabilir misin?”
“Bu sözlerini, ortaklık konuşmamıza devam etmek istediğin anlamına geliyor diye düşünebilir miyim?”
“…evet.”
“Madem öyle, konuşalım.”
Sakayanagi, Ichinose liderliğindeki 10/C’yi kendi kanatları altına almak için, harekete geçti.
“Yaklaşan ıssız ada sınavı için biraz can sıkıcı bir kural var. Gruplar 10.sınıflar içinde kurulabileceği gibi, ödüller sınıflar arasında eşit olarak bölünebilecek. Başka bir deyişle, her sınıftan en iyilerin olduğu bir grup kurulursa, sınıf puanlarında bir fark olmayacak.”
“Evet. Bu yüzden kendi sınıfımızdan kazanan bir grup kurmamız gerek.”
“Eğer sınıflarımız birlikte çalışırsa…”
“Sınıflarımız arasındaki fark azalmasa da, Ryuuen-kun’un sınıfını yakalayabilir, D sınıfıyla farkı açabilirsiniz.”
“Ama—-bunu yaparsak, sizin sınıfa yetişme şansını kaybederiz.”
“İstikrarlı bir konuma geri dönmek, 2. ve 3. dönemlere hazırlanmak için birinci önceliğiniz olmalı diye düşünüyorum ama? Teklifimi şimdi reddederek kazanabileceğini garantilemeyeceksin. Yanılıyor muyum?”
“Şey…”
“Tekrar kaybederseniz, D sınıfına düşersiniz. Ayrıca çok fazla sınıf puanı kaybedip son derece zor bir duruma düşeceğiniz de kesin. Böyle dibe inmişken, A sınıfı hedefin neredeyse imkansız hale gelecektir.”
Bir kez daha Ichinose, Sakayanagi’nin söylediklerine cevap veremediği için sessizlik hakim oldu.
“Benden yana şüphelerin var herhalde. Diğer sınıflarla çalışmak için çok fazla fırsatın olmayacak. D sınıfı ya da B sınıfı, sınıfıma yetişmek için benimle güçlerini birleştirmeyecekler. Eğer güçlerini birleştireceklerse, A sınıfına meydan okumak için üç sınıftan oluşan bir ittifak kurabilirler. Anca böyle güçlü gruplar oluşturulabilir.”
A sınıfı ne kadar güçlü olursa olsun, B, C ve D sınıfları birlik kurarsa, A sınıfının kazanması zor olurdu.
“Bu konuyu daha önce düşünmediğimi söylersem yalan olur.”
“Doğrudur. Ancak, üç sınıfın ittifak kurma stratejisi gerçekçi değil. Ichinose-san, kuralların açıklandığı günden beri bu fikri dile getiren birisi oldu mu? Sınav açıklanalı birkaç gün oldu.”
Sakayanagi hafifçe gülümseyip yavaşça başını salladı.
“Üç sınıf bir grup oluşturursa, sınıf puanı ödülleri aralarında eşit olarak bölünecek. Elinden gelenin en iyisini yapıp 1.ci oldun diyelim; 1.ci için 100, 2. likte 67 puan, 3.lükte 33 puan sınıf puan farkı verilecek.“
-
- sınıflardan B,C ve D tüm üst sıraları kapsa bile, A Sınıfı ile puan farkı sadece 200 puan azalacaktı.
Küçük bir fark olmamakla birlikte, bu özel sınav ilk üçe girip ödülleri tekeline almak çok zordu.
“Tek başına kazanmayı hedefleyip farkı 300 veya 400 puana çıkartmayı istemek de doğal.”
“Ama senle ben grup kurarsak, Horikita-san ve Ryuuen-kun da gruplaşabilir… Ayrıca, sınıflarımızda çoktan belirlenmiş gruplar yok mu?”
“Evet. Aksine, grupların kurulmaya başlamasını bekliyordum. Sınıfların güçlerini birleştirmek istemediği bu mevcut durumda, grup oluşturmak için sınıflarımızın ana güçlerini seçip özel gruplar kurmayı öneriyorum.”
“Ana güçler derken neyi kastediyorsun?”
“Tıpkı geçen yıl olduğu gibi, rahatsızlığım nedeniyle ıssız adada hareket edemeyeceğim. Ama özel bir pozisyonda bu sınava katılmama izin veriliyor.”
“Özel mi?”
“Sağlık sorunları nedeniyle katılamayan öğrenciler sınavın başında eleniyor, değil mi? Ancak, ‘yarı diskalifiye‘ bir öğrenci olarak katılacağım.”
“Yarı diskalifiye mi?”
“Bacaklarım yüzünden adada özgürce dolaşamayacağım ama başlangıç noktasında kalıp herkesle aynı kurallar dahilinde yarışma hakkına sahibim. Yani, benden tavsiye istersen, sana yardımcı olacağım. Zor bir sorun yaşarsan, bunu birlikte çözebiliriz. Bu arada, grupta kalan tek kişi ben olursam o zaman grup elenecek.”
“Yani Sakayanagi-san, bu özel pozisyonda sınava katılabilecek misin?”
Ichinose, Sakayanagi’nin beyin olarak işlev göreceğini, onunla iletişim kurmak için bir araç gerekli olacağını hemen fark etti.
“Sınıfımdan, 4 öğrenci; Hashimoto-kun, Kitou-kun, Masumi-san ve beni seçebilirsin. Bu dörtlü, A sınıfının kemik takımı. B sınıfından; sen, Kanzaki-kun ve Shibata-kun var, değil mi?”
Verdiği listede yer alan tüm öğrenciler henüz bir grup kurmamış, durumu gözlemliyorlardı.
Bu aşamada, iki taraf içinde olumsuz bir durum söz konusu değildi.
“Evet. Issız adada fiziksel gücün de gerekli olacağını düşünürsek, doğru bir çıkarım. Ancak, özel sınav başladıktan sonra istediğimiz gibi grupları birleşebileceğimizin de garantisi yok, değil mi?”
“Zor olsa da, imkansız değil.”
Sakayanagi gülümsedi. Karşılaşacakları zorluklar ne olursa olsun, büyük grubu oluşturabileceğinden emin olduğunu gösterdi.
“Sakayanagi-san, sana ne düşündüğümü söyleyebilir miyim?”
“Tabii ki.”
“Sakayanagi-san, üç sınıfın birlikte savaşmasını istemiyorsun, hem de tahmin ettiğimden çok daha fazla bu duruma karşısın. Ya da böyle bir ittifaktan korkuyorsun mu demeli?”
“Anlayamadım?”
“Güvenebileceğin bir sınıf olduğumuzu söylerken yalan söylemiyordun. Ancak, senin önceliğin; B, C ve D Sınıfının A Sınıfına karşı ortak bir mücadele vermesini önlemek. Ortak bir birlikte, kazanılacak sınıf puanı düşecek, evet. Ama sen ileri odaklı bir strateji kurmaya çalışıyorsun. Yani— bu üçlü ittifakın sadece bu sınavda el ele vermesinden öte, ilerde de beraber çalışmasından yana endişelisin.”
Şimdiye kadar Sakayanagi’nin sözleriyle arka plana itilen Ichinose, ona duygularıyla saldırdı.
“A sınıfı, savaş meydanından dışarı atmak için üç sınıf arasında bir ittifak… Eğer bu ittifak başarılı olursa, gelecekte başın çok ağrıyacak ve zorlanacaksın, Sakayanagi-san… Haksız mıyım?”
Sakayanagi, şimdiye kadar savunmada olan Ichinose’n, saldırısına biraz şaşırdı.
“Sanırım seni biraz hafife almışım, Ichinose-san.”
Bu özel sınavda diğer sınıflardan birinin 300’den fazla puan alması, Sakayanagi’nin gözünde kayda değer bir durum değildi. Zirvede olan A sınıfı için, Sakayanagi’nin bu sınavda engel olması gereken şey, üç sınıfın kendisine karşı ittifak kurmasıydı.
Şuanki görüşmesi, bu sınavdan daha fazlasını düşünerek, yani gelecekte olacaklara karşı, Sakayanagi’nin almaya çalıştığı bir önlemdi. Eğer üç sınıfı bir araya getirebilecek bir yetenek varsa şayet, o Ichinose Honami olurdu. Bu yüzden Sakayanagi, bu senaryo gerçekleşmeden önce Ichinose’i kendi tarafına çekmeye çalışıyordu.
“Bu ortak çalışma önerisini kabul edecek misin, etmeyecek misin?”
Söylediklerini kabul ettikten sonra Sakayanagi, Ichinose’nin işbirliği kabul etmesini istedi.
“Eğer ortak çalışırsak, sana üç kişilik depozito verebilirim. Okuldan atılma riski yüksek olan öğrenciler için size toplam 3 milyon puan borç vermekten bahsediyorum. Ceza alırlarsa, ödemeleri için kullanırsınız. Sınıfınızdan kimsenin ayrılmasını istemediğiniz için, bu teklifim sizin için altın değerinde olmalı.”
Reddedilmekten korkan Sakayanagi, Ichinose’a yardım eli uzattı.
“O zaman, bana beş kişilik depozito ver? Anca böyle, güven tazelemiş hissederim.”
“Ne kadar aç gözlüsün. Bu tutarı gözden çıkaracağım farklı bir durum olsa da, senin için özel olarak ayarlayacağım.”
Bir yıldan fazla bir süredir, A Sınıfı sürekli olarak diğer sınıflardan daha yüksek miktarda kişisel puan almıştı. Her öğrencinin biriktirdiği puan miktarı, diğer sınıflarınkiyle karşılaştırılamazdı.
“Böylece anlaşmamız sonuçlanmış oldu. Depozito puanlarını bana ödünç vermeseydin bile, seninle güç birliği yapmayı seçerdim. Asıl amacımız elbette A sınıfına ulaşmak ama dediğin gibi C sınıfına düştük ve daha fazla düşmeyi göze alamayız. D sınıfına düşersek, sınıfımın motivasyonunun çok kötü etkileneceğini düşünüyorum ve bu durumdan kaçınmak isterim.”
Ichinose, Sakayanagi’ye elini uzattı.
“10/C ile 10/A arasındaki ittifak önerisini—kabul ediyorum.”
El sıkışarak iki sınıf arasında bir ittifak kurulmuş oldu.
“Güzel, şimdi güvenle savaşabilirim. Biraz acele olacak ama bir ricam var.”
“Kazanma şansımızı en üst düzeye çıkarmak için, A Sınıfının kemik kadrosuna, “Ek eleman” kartını vermekle başlayabiliriz… Değil mi?”
Bir müttefik olarak, Ichinose ileriye dönük en iyi stratejiyi kurmaya başlamıştı.
10.sınıflarda sadece bir tane olan “Ek eleman” kartını kullanarak, 7 üyeden oluşan bir grup kurmak mümkündü.
Sakayanagi’nin, Ichinose ile birlikte savaşmaya karar vermesinin bir başka nedeni de buydu.
“Hızlı anlıyor olman işimize geliyor.”
“Ancak, hem Ryuuen-kun hem de Horikita-san zorlu rakipler.”
Sakayanagi ikisini de küçümsemiyordu.
Horikita’nın arkasında Ayanokouji olduğunu düşünerek, savaşın kolay olmayacağının bilincindeydi. Ancak, kesinlikle kazanacağından emin olduğu için Ichinose ile savaşmayı seçti.
“Birincilik bizim olacak. Bunun için gerekli çabayı göstermekten çekinmeyeceğim.”
Sınıflarının kemik kadrosunu birleştirerek Ryuen ve Horikita’nın sınıflarının yanında, hem 9. hem de 11.sınıflarla savaşmaya hazır olacaklardı.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩