Elitler Sınıfı - Cilt 13 - Bölüm 9 - Kalan Zaman
Cilt 13 – Bölüm 9 – Kalan Zaman
Haziran ortası yavaş yavaş yaklaşıyordu.
Nisan ayındaki sınavdan sonra yeni özel sınavlar yapılmadı, böylece normal okul hayatımıza bir süre daha devam edebildik. Beni hedef alan Beyaz Oda öğrencisinden de tık yok hala.
Şu zamana kadar beni etkileyen tek şey, Amasawa’nın odama geldiği gün.
Okuldan atılma gibi ciddi bir durum yaşanmadı.
O olay üzerimizde çok derin bir etki bırakmış olmalı ki Kei ile tekrar öpüşmek için doğru zamanı yakalayamadım. Ortamdaki hava ne kadar güzel olursa olsun, sanki aramızda bir duvar var gibiydi. İlişkimizi ilerletmek adına o duvarı yıkmak istesem de, aceleye mahal yok.
Zamanla, Kei o duvarı kendisi kaldırıp bir sonraki aşamaya geçecektir. Bu, büyüyüp olgunlaşmasına da yardımcı olacaktır.
Bu arada, bir lise öğrencisi olarak güzel bir okul hayatı yaşıyorum.
Mevsim değişimini, her gün sıcaklığın artımasından anlayabiliyorduk. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da dışarıdaki sıcaklık yavaş yavaş artıyor. Güneşli bir günde sıcaklık 30 dereceye kadar çıkabiliyor.
Kısa bir süre sonra, sıcaklık artarak ilkbaharın bitip yazın geldiği anlaşılır.
Bu okulda sıradan bir okul hayatı yaşamak için uzun zaman harcayınca, sık sık duyduğum bazı sohbet konuları var. Bu konulardan biri ‘en çok hangi mevsimi seviyorsun’ idi. Bu soruyu derin düşündükçe garipsiyorum.
Aynı yerde doğup büyüyen insanlar, farklı favori mevsimlere sahip olur.
Bu okuldaki dört mevsimi de yaşadıktan sonra, ‘sıcak’ mevsimi dört gözle bekler oldum. Düşününce, en sevdiğim mevsim yaz mevsimiydi.
Belki de bu yüzden, mavi gökyüzü bu kadar güzel ve göz kamaştırıcı görünüyordur.
“Günaydın, Ayanokouji-senpai.”
Gökyüzüne bakarak yürürken, önüme biri geçip selam verdi.
Sesin geldiği yöne bakınca, 9/D sınıfından Nanase Tsubasa olduğunu gördüm.
Yanında giden öğrenciler arkadaşı değil gibiydi, tek başına okula gidiyor galiba.
“Oh, sen misin? Günaydın.”
Önümde yürürken beni görüp mü selamladı yoksa benimle konuşmak istediği için beni mi bekliyordu?
“Gökyüzünde bir şey mi var?”
Tüm dikkatimi masmavi gökyüzüne verdiğim için, Nanase’nin varlığını fark etmedim. Beni arıyor olacak ki etrafıma bakmadığımı görmüş.
“Yok, sadece mavi gökyüzüne bakıyordum.”
“Mavi gökyüzüne bakıyorsun demek, ha?”
Yanıma geçip yürüyen Nanase, beni örnek alıp gökyüzüne baktı.
Bugün gökyüzünde bulut yoktu. Uçsuz bucaksız mavi bir denizi andırıyordu.
“Ne güzel bir gün.”
“Evet. Bu arada, seni uzun zamandır görmedim.”
Karşılaşmış olsak da, sadece yanımdan geçmişti. Konuşmayalı uzun zaman oldu.
“Evet, yaklaşık bir buçuk aydır görüşemedik.”
Nanase ve Housen bir önceki sınavda beni okuldan attırmak için ortaklaşa plan yapmışlardı. Bu gerçeğin ortaya çıkmasına rağmen, bana karşı aldıkları tavır her zamanki gibi soğukkanlı idi. Amasawa da farksız değildi.
“Sana yaptıklarım için hep kendimi kötü hissediyorum, Ayanokouji-senpai.”
Gökyüzüne bakarak, Nanase bu sözleri dile getirdi.
Tahmin ettiğimden daha derin düşünüyormuş.
“Senpai, benden nefret ediyor musun?”
“Senden nefret etmek için bir nedenim yok. Özel sınav içindi, değil mi? Kendini mecbur hissettin. Ayrıca, beni nasıl korumaya çalıştığını da gördüm, Nanase.”
Nanase, Housen ile ortaklaşa çalışmasına rağmen, kritik bir anda öne geçip Housen’i durdurmuştu.
Bana karşı düşmanca davranan Housen’e kafa tuttuğu anı dün gibi hatırlıyorum.
“Şu bahsi geçen özel sınav bitti mi? Bitiş tarihinden bahsettiğini duymadım.”
“Hayır, sınav hala devam ediyor. Bitiş tarihi, ikinci dönemin başlangıcı.”
Yani, özel sınav bir süre daha devam edecek? Sınavın devam etmesine karşın, Housen ve Nanase sessiz kalmaları daha garip değil mi?
“Peki, neden peşime düşmediler diye mi düşünüyorsun, senpai?”
“Bunu düşünmediğimi söylersem yalan olur. Yine sırtımdan bıçaklamaya mı kalkacaksınız diye merak ediyorum.”
“Geçen sefer olanlar sonra, iyi düşünülmüş bir planla bile kolayca sonuç alabileceğimizi sanmıyorum. Zaten sana yaklaşma amacımız da ortaya çıktı. Sürpriz saldırı artık yapamayacağımıza göre, işlerimiz daha çok zorlaştı.”
“O zaman, ortak özel sınav olmasını bekleyeceksiniz demektir? Ya suç ortaklarınıza ne oldu?”
“Nasıl oldu bilmiyorum ama sanırım Housen-kun’un hamlesini yaptığını anlamışlar.”
“Housen gibi birisinin başarısız olduğunu görünce, iyi bir hazırlık yapmadan boşa uğraşacaklarını düşünmüşlerdir belki? Durum buysa, yaralanmam işe yaradı demektir.”
“Sol eline değip değmediğinden emin değilim, senpai.”
9.sınıflar arasında Housen Kazuomi, iyi ya da kötü çok dikkat çeken öğrencilerden biriydi.
Housen’un bana kafa tutan ilk kişi olması, tesadüfiydi.
Ancak asıl soru, bu özel sınavın arkasında tam olarak kimin olduğu. Nanase’ye burada sormak kolay olsa da…
Ona birkaç kez bakmama rağmen, bakışlarını kaçırıyor. Şimdilik bu konuyu pas geçeyim. İleriye odaklanayım. Soruyu şimdi sorsam bile, Nanase cevap veremez.
Diğer üç sınıfta bu sınava dahil edilen kimliği belirsiz öğrenciler var. Adil olmak adına, onlara ihanet etmez. Nanase, D sınıfının özel ödüllü sınavda dezavantajlı olmasını önlemek için, özel sınavın varlığını kabul etmişti sadece.
“Anlayışın için teşekkür ederim.”
Sessizliğimden düşüncelerimi tahmin ederek, Nanase bana teşekkür etti.
Okula doğru yürüdüğümüz için, tamamen alakasız konulardan sohbete girmeye karar verdim.
“Bu kampüs hayatına alışmış gibisin, rahat görünüyorsun.”
Kendisini taşıdığını düşünürsek, bu okula ilk geldiği zamanların aksine, okula daha çok ısınmış gibiydi.
“Evet. Ben de dahil olmak üzere, 9. sınıfların hepsi, bu okulda yaşanan özel durumlara alışıyor. Üst sınıflar ne kadar bizim dönemden bilgiye sahip bilmiyorum ama mayıs aynının sonuna 2. özel sınavımız başlayacak.”
Tıpkı 10.sınıflar aralarında savaştığı gibi, 9.sınıflar da kendi aralarında savaşıyordu.
“Doğrudan haber almamama rağmen, 9’lardan birinin okuldan atıldığını duydum.”
10.sınıflar, özel sınavda okuldan atılan bir öğrenci olduğunu duymuştu.
“Ah, demek sen de biliyorsun? 9/C sınıfından bir çocuk okuldan atıldı.”
ÖYD uygulamasından bir öğrenci silinmişti. Ancak, okuldan atılan kişinin akademik başarısı A idi. Bu sebebe dayanarak, özel bir ceza aldığını düşünüyorum.
“Böyle büyük bir olay yaşanırsa, herkes duyar.”
“Bu okulda, dün birlikte güldüğün arkadaşların, bugün gözünün yaşına bakılmadan okuldan atılabilir. Bu yüzden, bu okulda her günün güzelce değerlendirilip pişman olmadan geçirilmesinden yanayım.”
Yaşananlara seyirci kalıp diğer sınıfların savaşlarını izleyebilirler. Fakat 9/D de elbet bir gün, zorlu şartlarla yüzleşmek zorunda kalacak. Bu süre zarfında ise, Nanase’nin çıldırmasını izlemek harika olur.
Bu arada, hala 9.sınıflar arasındaki sınıf puanları durumunu öğrenemedim.
Hala hangi sınıfın kazandığını, hangi sınıfın kaybettiğini bilmiyorum.
“D sınıfının özel sınav sonuçlarına nasıldı?”
“Geçen sefer sonuncu gelmiştik, bu sefer üçüncü olduk. Her ne kadar A ve B sınıfı kıyasıya mücadele etse de, sınıflar arasında puan farkı çok az.”
A ve B sınıfı birbirine rakip olmasına rağmen, kendi sınıfları çok geride kalmamış. Öte yandan, C sınıfının sonuncu gelmesinin ana nedeni, okuldan birinin atılmasıdır.
“Housen son günlerde daha iyi tavır takınıyor mu? Yoksa…?”
“Tavırları değişti desem yalan olur. Ama bu okuldan atılan öğrenciyle bir alakası yok. Şuan sadece sana kafayı takmış durumda, Ayanokouji-senpai.”
Bakışlarını gökyüzünden çekip bana çeviren Nanase, acı bir gülümsemeyle baktı.
“Bunu söylemek garip hissettirse de, sayende biraz daha akıllandı diyebilirim. 9.sınıflara odakladığı enerjisini, artık üst sınıflara da odaklıyor. Son zamanlarda sürekli “İzin versinler 10.sınıflarla da kapışayım” deyip duruyor. Öyle işte.”
9.sınıf öğrencisi için gayet iyi bir düşünce tarzı. Ama şimdi böyle söyleyince, Housen’in iri cüssesiyle karşı karşıya geldiğimde savaş ilanı olarak algılayacağım.
“Er ya da geç 9.sınıflarla da kozlarımızı paylaşacağımız fırsatlar olacaktır.”
Şimdiye kadar onlarla ortaklaşa bir kez çalışsak da, Nagumo politikasını sürdürmeye devam ettiği sürece, er ya da geç rekabet edeceğiz.
“Umarım okul hayatımı pişman olmadan geçirebilirim.”
“Umarım.”
Nanase’nin dediği gibi, dün birlikte güldüğün arkadaşların bugün seninle olmayabilir.
Bu okulda, böyle şeyler yaşanabilir.
Burada yaşadığımız her günü en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
İnsanın ömründen geçen her gün, bir daha geri dönmeyecek..
“Sen de pişmanlık duymamalısın, Ayanokouji-senpai.”
Sözleriyle, okulda fazla zamanım kalmadığını ima ediyordu.
Gözlerinden kararlılık okunuyordu.
“Tabii ki, pişman olmamak için elimden geleni yapacağım.”
Cevabımı duyduktan sonra Nanase zoraki olarak başını salladı, zorla gülümsedi.
“O zaman, bana müsaade, burada ayrılıyorum.”
Neredeyse okul binasına gelmiştik. Nanase başını hafifçe eğdikten sonra, yanımdan ayrıldı.
★ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ★