Elitler Sınıfı - Cilt 14 - Bölüm 13 - Tahmin
Cilt 14 – Bölüm 13 – Tahmin
Tarih görevinin ardından, kimya görevine katılarak tekrar birincilik oldum, ek beş puan kazandım.
Ve bu sayede, üçüncü günün bitmesine sadece bir belirlenen alan kalmışken, toplam 48 puana ulaştım.
Sadece varış bonusları kazanan üç kişilik bir grubu baz alarak bir çıkarımda bulunursam; yani ne erkenci bonusu ne de görevlerde puan toplayan üç kişilik bir grubun, şuan 30 puanı vardır.
Grup sıralamasının nasıl olduğunu henüz bilmediğimden, ne kadar iyi olduğuma dair tahminde anca böyle bulunabiliyorum.
Saat 15:00 olmadan Nanase ile tekrar buluştum. Çok geçmeden, günün son belirlenen alanı ortaya çıktı: I4.
“Daha iyi misin?”
“Az önceki düşünceli kararın sayesinde, enerjimi toplayabildim. Şimdi her şeye hazırım.”
Bu alan, günün yapılacaklar listesindeki son etkinliği. Madem hazırlıklı, o zaman tabana kuvvet diyelim.
Bir rotaya karar ettikten sonra, hızla hareket etmeye başladık. Erkenci bonusunu almayı hedefliyoruz.
Bir süre sessizlik içinde birlikte yürüdük, ancak çevremiz öncekinden çok farklıydı.
“Eh… buralarda hiç düzgün yol yokmuş?”
“Evet. Haritaya baktığımda, adanın bu bölümünün D veya E bölgelerinden daha kolay aşılabileceğini düşünmüştüm. Fazla iyimsermişim.”
Orman, gökteki güneşi kapatacak kadar yoğun olmasa da, zemin sert ve ayağınızı sağlam basabileceğiniz yer pek yoktu. İlerlemek istiyorsanız, düz bir çizgide hareket etmeyi aklınızdan çıkartmanız şarttı.
İstediğiniz hedefe ulaşmak için sürekli zikzaklar çizmeli, sağa sola yönelerek ilerlemeye çalışmalıydınız.
Adanın bu kısmına ayak basan öğrenciler, oldukça zor zamanlar geçirmiştir.
Aceleyle koşmak gibi bir girişimde bulunursanız da… vay halinize. Ayağınıza bir şeyler takılıp düşmeniz an meselesi olur. Sonra al başına belayı : Yaralanabilirsiniz, ciddi sonuçlar doğurabilir.
“Senpai, tatlı su işini nasıl halledeceksin?”
Hem tarih hem de kimya görevlerinde art arda birincilik aldım almasına da, ödüller arasında su yoktu.
Kalan tek içme suyu kaynağım, 500 ml’lik bir şişeydi.
“Suya acil ihtiyacın varsa, H3’teki göreve gidelim mi, ne dersin?”
H3 alanındaki görevin kayıt süresine yaklaşık 50 dakika kalmış. Sadece grupları puanla ödüllendirmekle kalmıyor, aynı zamanda ödül olarak su da veriyorlardı. Hem de iki litrelik bir su şişesiyle.
“Rekabet cekişmeli olacaktır.”
Fikri tartışırken durmadan ilerlemeye devam ettim. Diğer grupların suları da bitmeye başlar, aynı bizim gibi.
“Görevlerden su alabilsek bile, fırsatlarımız oldukça sınırlı.”
Sınavın ilk gününde ada genelinde 68 Görev düzenlendi.
İkinci gün bu sayı, 100’e çıktı. Ve bugün itibariyle, yani üçüncü günde, 94 görev var.
Görevlerin sayısı her geçen gün artsa dahi, grup sayısına kıyasla hala az.
Her grubun günde bir kez kazanması mümkün olsa, şikayetçi olunmaz. Ancak ilk üç grubu ödüllendiren görevlerin hepsini kazansa bile öğrenciler, yeterli değil ki. Görevlerden genelde sadece birinci olan gruba ödüller sunuluyor.
Tabii ki, yetenekli bir grubun tek bir günde üç veya dört kez birinciliği kapabilmesi de yetmez.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak grupların, içme suyunun bitmeye başlamasına şaşırmamalı.
Grubunuzun başına benzer bir iş geldiyse, suyunuz bittiyse yani, başlangıç noktasına geri dönüp kendinize orada bir çeki düzen verip gücünüzü topladıktan sonra, güvenli bir şekilde rekabete devam etmek zorundaydınız.
Belirlenen alanların çoğuna ulaşamayacağınız için, puan kazanamazsınız ve yakındaki görevlerde inanılmaz derecede rekabet artar. Başlamadan önce kaybettiğiniz bir savaşın mücadelesini vermek zorunda kalacağınız gibi, puanlarınız da gittikçe düşer.
Belirlenen alan adanın kuzeydoğusuna ne kadar yakınsa, su alma ihtiyacınızı o kadar az bastırabilirdiniz.
“Aklında bir şey var, değil mi senpai?”
Nanase, sorusunu sorarken yanımda yürümek için bana doğru yaklaşarak gözleri bana doğru dikti.
“Sana bunu düşündüren nedir?”
“Suyumuz bitmek üzere ama pek endişeli değilsin.”
“Şansa bırakmayı düşünüyorum.”
“B-bu beni zora sokacak ama…”
Nanase şakama karşılık garip bir yüz ifadesiyle baktı.
“Aslında acil ihtiyaç durumunda, başlangıç noktasına geri gitmeyi planlıyordum.”
“Şu anki durumumuz buna pek müsait değil, demi? Buradan limana dönmek birkaç saat sürer. Ve gece yürürsek daha da yavaş hareket etmek zorunda kalırız.”
Adanın her yerinden limana geri dönme planı, uygun bir strateji değildi.
Başlangıç noktasına ne kadar uzaksanız, harcayacağınız zaman ve enerjiniz o derece artardı.
“Yine de, uygulamayı düşündüğüm bir strateji.”
“Suya muhtacız. Ancak böyle bir strateji yaralanmaya sebep olabilir. Bu yüzden bunun çok akıllıca bir fikir olduğunu düşünmüyorum, hatta hayal edilebilir bir strateji bile değil.”
Endişelerinde haklıydı.
“Buna rağmen bu tehlikeli fikri düşündüğünü mü söylüyorsun, Ayanokōji-senpai?”
“Özel sınavın kurallarına bakarsan, su elde etmenin 2 yolu var: Başlangıç noktasındaki marketten iki katına satın almak veya bir görevi tamamlayarak kazanmak.”
“Şey… Evet, sanırım bu konuda haklısın.”
“Ve bu iki yöntem arasında, güvenli içilebilir su elde etmenin tek garanti yolu, puanla satın almaktan geçiyor.”
“Güvenli içilebilir su, ha…?”
“Okulun temin ettiği su dışında, deniz suyu, yağmur suyu veya nehir suyu gibi doğal kaynaklar da var. Burasının ıssız bir ada olduğu iddia ediliyor ama adanın tarihi hakkında pek bilgilendirilmedik. İnsanlar burada yaşadıysa, o zaman su kirlidir.”
Tabii ki, böyle bir durum söz konusuysa, okul bizi buraya getirmezdi diye düşünüyorum. Ama emin olamıyoruz işte.
“Tek kişilik bir grup olarak hastalanırsam, işim bitecek. Beni riske atacak hiçbir şey yapmayacağım.”
“Gece adanın diğer tarafına geçmek başlı başına riskli zaten.”
“Başarısız olursam, evet.”
“… Yani diyorsun ki, ben üstesinden gelirim?”
Bu konuda konuşmaya devam etmek anlamsızdı.
Nanase’nin bana eşlik etmesine izin verdiğim andan itibaren, bu fikri uygulama niyetim kalmadı.
“Bunu şimdi söylemem geç gelebilir ama deniz suyu ve nehir suyunu sterilize edip içmenin bir yolunu biliyorum. Gerekirse hazırladığım bir tencerede kaynatarak suyu içilebilir hale getiririz.”
Bu sözlerimi duyduktan sonra, elini göğsüne koyup rahat bir nefes aldı.
Bir süre birlikte yürüdükten sonra, Nanase akan nehri görünce aceleyle tabletini çıkardı.
“Ahm, Senpai, rotadan sapmışız. Doğuya doğru ilerlememiz gerekiyor.”
I4 bölgesi hedefimizken şu anda H4 bölgesinin merkezine doğru ilerliyorduk.
I4’e mümkün olduğunca çabuk ulaşmak için, Nanase’nin dediği gibi doğuya doğru hareket etmeliyiz.
“Sorun değil. Bu sefer Erkenci bonusunu hedeflemiyoruz.”
“Eh—?”
Kararımı neye göre verdiğime dair şüpheleri olmasına rağmen, Nanase ses çıkartmadan devam etti.
H4 bölgesinin merkezine vardığımızda bir görev alanı kurmak için uğraşan Sakagami-sensei ile karşılaştık.
Şu ana kadarki tahminlerim doğru çıkıyordu. Görev alanı tam olarak düşündüğüm yerdeydi.
“Merhaba.”
“Ah… Ayanokōji mi?”
Sakagami-sensei ona seslendiğinde şaşırsa da, resmi olarak başlamadan önce, görev kurulumunda, öğrencilere bu şekilde erken rastlama olasılığı her zaman vardı.
“İlk kaydolanın biz olabilir miyiz, Sakagami-sensei?”
“Evet.”
“Harika oldu, senpai. Tabletlerimizde belirmeden önce bir göreve denk geldiğimiz için şanslıyız.”
“Evet, çok şanslıyız.”
Sakagami-sensei’nin bizimle konuşacak zamanı olmadığından hızla alan kurulumuna geri döndü.
Birkaç dakika bekledikten sonra saat tam 15.30’da…
“Hadi bakalım, göreve şimdi kaydolabilirsiniz.”
Bu sözlerini duyar duymaz hemen Sakagami-sensei’ye yaklaşıp katılmak istediğimi belli ettim.
Ben kayıt işlemini bitirdikten sonra, Nanasede derhal kaydoldu.
“Nasıl bir görev acaba?”
Tam Nanase sorusuna cevap bulmak için haritayı açmak üzereyken, Sakagami-sensei konuştu.
“Bu, geldiğiniz sıraya göre su kazandığınız bir görev. Ayanokōji, birinci olduğu için 2 litre su ve üç puan alacak. İkinci olan Nanase ise, 1.5 litre su ve iki puan alacaksın.”
“Bu demek oluyor ki—- görevi çoktan başarıyla tamamladık, öyle mi? … Bu ne sürpriz.”
Sakagami-sensei ödül sularını kayıt masasının altından çıkarttıktan sonra bize uzattı.
“Şans, yeteneklerinizin bir parçası. Böyle bir yeteneğiniz olduğu için gurur duyun.”
“… Gerçekten çok şanslıyız.”
Nanase başını eğip suyu alırken utandı.
“Böylece içme suyunu düşünmek zorunda kalmayacağız. En azından bir süreliğine.”
“Şey… sana bir şey sorabilir miyim?”
Görev alanından ayrıldıktan kısa bir süre sonra, bana soru sormak için duraklayan Nanase’ye baktım.
“Ne oldu?”
“Yanılmıyorsam, çok daha başarılı olabilecek birisisin, Ayanokōji-senpai. Belirlenen alanlar veya görevler olsun, fazla sayıda puan toplayabileceğinden adım kadar eminim.”
Son iki gündür birlikte seyahat ederken aklından geçenleri sormaya çalışıyordu.
“Sınavın ilk aşamalarında kendimi yormayı hiç planlamadım. Tek başıma olduğum için hastalanırsam ya da yaralanırsam her şey biter.”
“Ama şu an, diğer grupların gerisinde kalmaktan korkmuyor musun? Zamanı verimli kullanmak önemli. Tek bir günde üstesinden gelebileceğin bir iş değil ki.”
Yorulmadan puan kazanmak için çalışmanın mevcut tek gerçekçi yaklaşım olduğunu vurguluyordu.
Ve bu yaklaşımı, grupların bir kısmının uygulamayı düşüneceğini.
“O zaman, stratejimin sadece bir parçası olduğunu düşün.”
“Puan kazanmada…kasıtlı olarak kendini geri planda tuttuğun bir strateji mi?”
Başını sallayıp tekrar yürümeye başladım. Bu konu, daha fazla detaylı konuşmak istediğim bir konu değildi.
Birlikte seyahat ediyor olmamız, dönemler arası rekabetin varlığını değiştirmiyordu. Dahası, onunla ilgili bir sürü de gizem varken…
“Her neyse, belirlenen alandan erkenci bonusunu kapmamız için hala şansımız var. Acele edelim.”
“E-evet.”
Nanase aceleyle bana yetişmek için çırpındı. Birlikte hızla I4 bölgesine doğru yol aldık.
✩ ✩ ✩ ✩