Elitler Sınıfı - Cilt 15.5 - Bölüm 5 - Davet
Cilt 15.5 – Bölüm 5 – Davet
Nagumo ve arkadaşlarının mekana girişiyle, havuzdakiler yerlerini onlara bırakıp ayrılmaya başladı.
Bana ulaşmak istese, mutlaka birileriyle mesaj göndereceğinden eminim. Hala benimle iletişime geçmediğine göre, bana ulaşmak istemediğini varsayıyorum.
İlgi odağı olmak pek bana göre değil. Bu yüzden oradan uzaklaşmak adına soyunma kabinlerine doğru yola koyuldum.
“Ayanokouji-senpai!”
Koridorda yalnız başıma yürüdüğümü görüp yanıma koşan Nanase’ye denk geldim, yüzünde güller açıyordu.
Gemide bulunan tesislerden birine gittiğinizde tanıdık simalar görmek oldukça doğaldı. Dahası, hal ve tavırları birebir aynı olduğundan aklıma dünkü karşılaşmamız geldi.
“Biraz konuşabilir miyiz, senpai lütfen?”
Etrafımı kolaçan edip yanımda biri olup olmadığına bakındı. Belli ki, dün yanımda Ishizaki var diye konuşamamış.
Ama bu darlama niye…? Bu kadar yakın bir tavır takınmasını anlayamasam da, başımı salladım.
“Aslında bunu söylemeli miyim bilmiyorum ama beni rahatsız eden bi’ durum var.”
“Rahatsız eden bir durum mu?”
Nanase başını sallarken güler yüzü bir anda ciddileşti. Sonra da çevredikelere dikkat ederek fısıldadı.
“Sana söyleyemediğim bir şey var, senpai. Ama söylersem kızabilirsin…”
Kızar mıyım? Kızacağım ne olabilir ki?
“Beni rahatsız eden şey…”
Nanase tam sakladığı şeyi söylemek üzereyken…
“Aa? Ayanakouji-kun?”
Tanımadığı sesi duyan Nanase hemen aramıza mesafe koydu.
O ses, Ichinose’nin sınıf arkadaşı Kobashi Yume’ye aitti.
Eskiden pek bir selam sabahımız olmazdı onunla. Ancak adadaki sınavda kısa da olsa beraber zaman geçirmiştik.
Bu iletişimimizin seviyesini değiştirmiş olmalı.
“Şey, rahatsız mı ettim? Belki de bölmemeliydim.”
Nanase’nin vücudumun arkasına gizlendiğini fark etmiş olacak ki mahcup bir ses tonuyla konuştu.
“Yok, ne rahatsızlığı. Sadece Ayanakouji-senpaiye anlamadığım bir soruyu soruyordum.”
“Rahatsız etmediğime eminsiniz, değil mi?”
Nanase başını hızlıca iki kere salladı, Kobashi’nin düşündüğü kadar özel bir şey olmadığını anlatırcasına.
“Boş zamanım olduğunda seni ararım.”
Emin olduğum tek şey anlatacağını başka birilerinin duymaması gerektiğiydi.
Nanase bana olduğu gibi, Kobashi’ye de saygıyla eğilip uzaklaştı.
“Çok özür dilerim, biriyle olduğunu geç fark ettim.
Kız 9. sınıflardandı değil mi, umarım canınızı sıkmadım?”
“Endişelenmene gerek yok, asıl sen bir şey mi söylemek istiyordun?”
“Şey… bizim sınıftaki kızlar başarımızı kutlamak için bu akşam parti düzenliyor. Gelmek ister misin diye sorayım dedim. Ayrıca Chihiro-chan’a yardım ettiğin için teşekkür etmek isterim.”
Yani bu bir davetti.
Ancak ‘bizim sınıftaki kızlar’ söylemi aklıma takıldı.
“Kimler olacak partide?”
Biraz endişelenmiştim o yüzden bir sorayım dedim. Kobashi başını sallayıp ‘hımm’ dedi.
“Şimdilik kim gelecek kim gelmeyecek onu kararlaştırmaya çalışıyoruz. Ama merak etme garip tipler olmayacak hiç.”
Endişelendiğim konu garip insanların gelmesi değildi… anlamadı galiba.
“Sadece sizin sınıftakiler olacak demiştin değil mi, Kobashi? Benim de gelmem uygun olur mu?”
“Olur. Tabii ki de gelebilirsin… Ee, ne diyorsun?”
Garip ama gösterişsiz bir parti daveti….
Doğrusunu söylemek gerekirse Ichinose’nin sınıfından pek muhabbet edebileceğim biri yok, gitmeye pek niyetli değilim.
Ichinose’yle şu anda konuşmak da pek uygun değil.
Içime sinmese de reddedeceğim.
“Yok ya, ben gelm-”
Reddetmek üzere olduğumu anlayan Kobashi ‘Küçük Emrah’ gibi bir ifadeye bürünüp ellerini çırptı:
“Lütfenn! Burada karşılaşmamız bile bir işaret değil mi sence de?”
Böyle söylediğinde reddetmesi zor ama bu kadar çabuk pes etmem.
Bu konuşma böyle devam ederse sonu pek hayır değil.
“Benim yüzümden….değil mi?”
“Ne?”
“Demek öyle. Sınıftakilere Ayanokouji’yi davet ettiğimi ama benim yüzümden partiye gelmeyi reddettiğini söylemem gerekecek.”
“Pardon? Niye böyle bir şey diyeceksin ki?”
“Yoksa geliyor musun?”
“…Böyle yorumlayamazsın ama….”
“Hala reddediyorsun demek… ben ne kadar kötü biriymişim ya…”
“Bu kadar dert etmeni gerektirecek bir şey değil…”
“Sadece bir görünsen yeter! Yeter de artar bile. Hem Honami-chan da partide olacak!”
Yine ellerini çırptı, bu sefer daha kuvvetliydi.
Madem bu kadar çabaladı, bana başka bir seçenek bırakmıyor.
“Tamam, olur. Sadece bir görünüp çıksam yeter ama değil mi?”
“Evet, çok teşekkürler! Honami-chan’a partiye katılacağını söyleme ama olur mu?”
Öyle bir gülümsedi ki iki saniye önce morali bozuk olduğuna inanmak zordu.
…kadınlar doğuştan oyuncudur, derler.
Ama Ichinose’e geleceğimi haber verme derken..? Bu kısım aklıma takıldı.
“Neden sır gibi saklıyoruz? Açıkçası, herkesin geleceğimden haberi olması daha iyi olur. Rahatsız olan varsa söyler.”
Eğer bir kişi bile gelmemden rahatsızlık duyarsa önceden bilmek isterim. Böyle bir durumda gitmekten vazgeçmekten hiç çekinmem.
“Yani şey… Hani, sürpriz olsa daha iyi olmaz mı, Ayanokouji-kun?”
Bu durumun tatsız bir sürprize dönüşmesini… düşünmeden edemedim.
Her ne kadar uzak durmak istesem de sınıf arkadaşları, Ichinose ile benim hakkımda kafalarında bir sürü şey kurmuşlar…
“Tamam öyleyse, seni akşam 20:00’de oda 5034’de bekliyor olacağız.”
“Oda 5034… Birinin odasında mı veriyorsunuz partiyi?”
Dinlenme tesislerinde ya da güvertede bir yerlerde olur sanıyordum.
Ayrıca oda numarasından anladığım kadarıyla oda erkeklerin değil, kızların kaldığı taraftaydı.
“Bir sorun mu var?”
“Yok ondan değil de o tarafa geçmek biraz garip olacak benim için.”
“Bir şey olmaz, demi ama?”
Yine beni darlayıp kaçış yollarımı kapadı. Ben ağzımı açıp bir şey diyemeyince:
“O zaman, partide görüşürüz! Mutlaka gel.”
Hoşnut bir şekilde hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı.
“ İyi olmadı bu…”
Ichinose ile görüşmek için doğru zaman henüz gelmemişti.
Neyse, parti kalabalık olacaktır. Garip kaçmaz diye umuyorum.
Eğer sınavın bitmesini kutluyorlarsa erkek öğrenci sayısı da az olmayacaktır.
Çeviren: Lance
Düzenleyen : fatoshisme