Elitler Sınıfı - Cilt 15 - Bölüm 6 - Öncelikler
Cilt 15 – Bölüm 6 – Öncelikler
Sabah ilk iş olarak, ormana kurulu banyoyu kullanmak için kamp alanından ayrıldım.
Elimde bir kutu peçete ile kamp yerine döndüğümde, Ibuki’nin çadırımın yanında şüpheli bakışlarla bağdaş kurup oturduğunu gördüm.
“Ne yapıyorsun burda?”
“!”
Yüzünde şaşkın bir ifade ve gözlerinden alev fışkırırcasına baktı. Sırt çantamı karıştırmaya o kadar odaklanmış ki kamp alanına döndüğümü fark etmemiş bile.
“Tabletimi mi arıyorsun yoksa istediğin başka bir şey mi vardı?”
Kilit koyduğum için, üçüncü bir tarafın tabletime erişim sağlaması imkansızdı.
“Ne yapayım senin tabletini! Ben sadece… takasımızın gerçekten adil olduğundan emin olmak istedim, hepsi bu.”
Bu sözlerinden sonra, sırt çantamdan çabucak uzaklaştı.
“Çantanda sadece bir şişe su kalmış, onun da yarısını bitirmişsin! Çok fazla suyum var dememiş miydin?”
Yaklaşık bir dakikadan kısa süredir uzaktaydım diye düşünüyordum ama dikkatsiz davranıyormuşum. Sırt çantamın içindekilere göz atmasına fazlasıyla yeterli bir süre olmuş.
Bir gün önce Ibuki’nin sırt çantasını izinsiz karıştırdığım için, onu bu halinden dolayı suçlayamam. Dün gece suyumun geri kalanını içtim diye yalan söylesem bile, boş şişenin nerede olduğunu sorabilir. Malum, adaya çöp atmak kurallara aykırı.
“Ne yani, sana bir iyilik borcum olsun diye bana yardım etmeye mi çalışıyordun?”
“Sırt çantamı karıştırmasaydın, bana borçlu hissetmeyecektin ki…”
“Grr…”
Tam onikiden vurunca, Ibuki’nin yanağını öfkeyle seğirdi.
“Yani, gerçek önemli değil. Adil bir takas yaptık, bitti gitti.”
“İkna olmadım ama… peki. Eğer durum buysa, sana su vermeyeceğim.”
“Bana bir iyilik borcun olsun diye yapsaydım, borcunu öder miydin?”
“Hayır!!!”
“..Öyle mi?”
Bana güvenmediği için, çantamı karıştırdı demek.
Bu sohbet burada bitince, çadırıma geri döndüm.
Ibuki’nin çadırından sesler geldiğini duyduğumda saat altı buçuktu. Neler olduğuna bakmak için çadırımın girişini açtığımda, eşyalarını toplamaya başladığını fark ettim.
Sınavın ikinci veya üçüncü günü olsaydı, motive olup şaha kalktığını düşünebilirdim ama…
Tavırlarından rahatsız edilmek istemediğini anladığım için, bakışlarımı kaçırdım.
Çok geçmeden, saat 07:00 oldu. Günün ilk belirlenen alanı: E4. GPS araması yaparak adadaki herkesin yerini belirlemek için bir puan harcamaya karar verdim.
Bu arama, maliyeti olan bir puana değdi. Puanım, 10.sırada olan Kuronaga’nın grubuyla 11 puan farka sahipti. Bir puan harcayarak, puanlarımız arasındaki fark 12 puana çıkarttım. Erkenci bonusu olarak 11 puan kazansam bile, ilk 10’un dışında kalacağım.
Haritaya baktığımda, erkenci bonusu için benimle yarışma potansiyeline sahip üç grup daha vardı.
Bu üç grup arasında, bonusu alabilecek zorlu bir rakip var. Erkenci bonusu için savaşmaktan vazgeçip en büyük önceliğime, erzaklarımı yenilemeye odaklanacağım. Bu arada, bu GPS Araması, ilgilendiğim görevlerin yakınında kaç öğrenci olduğunu da görmemi sağlıyor. Başka bir deyişle, yarışmanın nasıl olacağını tahmin etmem için bir kapı aralıyor.
Hazırlanmayı bitirip çadırımdan dışarı adımımı attığımda, etrafta Ibuki’den eser yoktu.
Günün sınavı başlamadan önce, harekete geçmek avantajlıydı. Fakat asıl amacı, bir an önce benim yakınımdan uzaklaşmak istemesidir..
Belirlenen alan kamp alanına oldukça yakın olmasına rağmen, oraya ulaşmam yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Tabii, bölgeye adım attığımda, saatimden sadece bir puanlık varış bonusu bildirimi çıktı. Yolda bir göreve katıldığım için, memnundum da.
E4 bölgesi, bir uçurumun tepesinde oldukça yüksek bir rakımda bulunuyordu. Manzarası, adanın güzel bir bölümünü inceleyebilmenize imkan veriyordu.
“Buraya sallana sallana gelmişsin, Ayanokōji.”
Kiryūin’u gördüm. Bana doğru bakmadan bana seslendi. Gözlerini uçurumun dibine dikmiş, bakıyordu.
“Evet, öyle oldu galiba.”
Bu sabah GPS araması yaptığımda, benimle rekabet edecek en güçlü isim olduğunu görmüştüm.
“Eee, Ayanokōji. Beni erkenci bonusları için etrafta koşturtan sen miydin?”
“Bilemiyorum. İnsanlar, bazen farklı tabloların bir parçası olmasına rağmen aynı bölgeye gidebiliyor. Asıl ben, ilk ona girmekle ilgilenmediğini sanıyordum, Kiryūin-senpai.”
Bu sabah erken saatlerde Kiryūin 10.sıranın altından 9.sıraya yükselmişti.
“Eh, bu sınav beklediğimden daha ilginç geçiyor. Yaşıma uygun kaçmadığını düşünsem de, epey heyecanlanıyorum.”
‘Yaşım…’ diyor ama benden sadece bir yaş büyük.
“En azından şimdilik şu anki hızımda devam edeyim diyorum.”
“Yani birincilik istemiyorsun, senpai?”
“Herkesin üst sıralarda gözü var. Bu hengameye bende katılırsam, eğlenip keyfini çıkartamam ki. Nagumo ve Kōenji bir anda yere çakılırsa, belki fikrimi değiştirebilirim.”
“Çakılırsa mı? Dürüst olmak gerekirse, şu anda bu pek olası görünmüyor.”
“Nagumo’nun Kōenji’yi kendi başına bırakacağını gerçekten düşünüyor musun?”
Anlaşılan Kiryūin işlerin nasıl ilerleyeceğini de öngörmüş, en azından belli bir raddeye kadar.
“Şu anki çıkmazda, Nagumo’nun zirveyi garanti ettiğini söylemek zor. Şimdilik sabırla izleme modunda gibi ama er ya da geç hamlesini yapacaktır. Ya da daha detaylı söyleyeyim; Kōenji’ye hamlesini yapacaktır. Duruma bağlı olarak, her ikisinin de puan kazanma konusunda yavaşlamaya başlaması mümkün.”
Alternatif senaryoda, ikisinden birinin bir anda çökmesi ve safların değişmesi mümkün.
“Evet. Ne de olsa rakibini yere sermek önemli.”
Tam olarak ne zaman olacağını söylemenin bir yolu olmamasına rağmen, yakın bir zamanda birbirleriyle çatışacaklardır.
Kısaca, Nagumo’nun Kōenji’yi durduracağını söyleyebiliriz.
“Peki ya sen? Zirveyi hedeflemiyor musun, Ayanokōji?”
“Ne yazık ki, kendimi ilk 10’a girenler arasında göremiyorum.”
“Öyle mi? Benimle puanın aynı olacağını düşünüyordum.”
Benimle ve ne kadar başarılı olduğumla çok ilgileniyor gibiydi. Eh, muhtemelen ilgilendiği sadece ben değildim. Okuldaki her öğrencinin stratejilerini analiz etmeye çalışıyordur.
“Çoğu grup yakında yavaşlamaya başlar. Pes etmeyip elinden gelenin en iyisini yapmaya devam et.”
Kiryūin’i çok uzun zamandır tanımasam da, onun etkileyici bir karakteri olduğu aşikardı.
ÖYD sisteminin bile hesaba katamadığı ön görüsü ve kapsamlı sezgileriyle olağanüstü bir öğrenciydi.
“Konuyu değiştirelim. Tabletimden gördüğüm kadarıyla, henüz diskalifiye olan grup yok. Bu sana ne düşündürüyor peki?”
“Dikkatsiz olmayı göze alamayacağım anlamına geliyor, bir an bile olsa. Bu kadar.”
“Hmm… Dün başlangıç noktasına uğradığımda ilginç bir şey fark ettim. Yiyecek ve suyu tükenen bazı gruplar, yeni bir son dakika stratejisine bürünüyorlar. Erzak tasarrufu için, bazı grup üyelerini başlangıç noktasında bırakıyorlar.”
“Akıllıca bir karar.”
Grubunuz kaç puan toplarsa toplasın, eğer tüm grup diskalifiye olursa, grubunuzun pili biter ve okuldan atılırsınız. Verimlilik açısından, genel bir düşüş yaşansa dahi, bir veya iki kişiyi başlangıç noktasında bekletmek daha güvenli olacaktır. Ücretsiz ve sınırsız su içebilir, kişisel hijyenlerini sağlayabilir, hastalıklardan kaçınabilirler.
“Son on grup şu an ellerini semaya açmış, başka gruplar diskalifiye olsun diye dua ediyordur.”
“Köşeye sıkışan insanların neler yapacağını bilemeyiz değil mi? Dikkatli ol, tamam mı?”
“Bu gerçekten senin gibi yalnız bir kızın endişelenmesi gereken bir şey mi Kiryūin-senpai?”
“Ha? Hmm… Genç ve zarif bir bakire olarak daha dikkatli olmam gerek, doğru.”
Şakasına söylediğim şeyleri, ciddiye aldı.
“Eğer iş o raddeye gelirse, o zaman evet… Zorla atlatmam gerekecek.”
Ardından, Kiryūin yumruğunu sıktı.
Tepkisi pek, bahsettiği genç bakire kıza ait değildi.
“Ciddi olup olmadığını anlayamıyorum.”
“Fufu, vaktini aldım, özür. Ne de olsa, bizim gibiler için her saniye değerlidir.”
Bu sözlerinin ardından, elini hafifçe kaldırıp uzaklaşmaya başladı.
İlerlediği yöne bakılırsa, yakınlardaki bir göreve doğru gidiyor.
“Sen gelmiyor musun? Acele edersen, sana da yer çıkabilir.”
“‘Ben almayayım. Sen yeneceğimi sanmıyorum, senpai.”
Söz konusu görev için, en fazla iki üç yer kalmıştır. Yakınlarda üçten fazla grup da var, Kiryūin da gidiyor. Katılım şansım gittikçe azalıyordu.
Gidişini izlemeye koyulmuşken, aniden durdu. Zamanı az olmasına rağmen, arkasına dönüp:
“Ah, şimdi anladım! Ben yine de gidip bu görevi kendim kontrol edeyim.”
Büyük resmi görmüş gibi konuşan Kiryūin, arkasını dönüp tekrar göreve doğru yola çıktı.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩