Elitler Sınıfı - Cilt 17 - Bölüm 26 - Misafir (2)
Cilt 17 – Bölüm 26 – Misafir (2)
“Çok kaba bir insansın, haksız mıyım?”
“Belki de öyleyimdir.”
Sakayanagi odama geleli bir saat oldu.
“Şimdi Ayanaokoji-kun ile aramda kimseye söyleyemeceğim bir sır var….”
“Öyle de denebilir.”
“ ‘Özel dersi’ yanlış algılayan kişi Ayanokoji-kun’dan başkası değil, sanki?”
“Evet.”
“O zaman tekrar söylüyorum, bu bir erkeğin yatağındaki ilk seferimdi.”
“ On saniye içinde kendinden geçtin, bir önemi yok.”
“Bir kızın deneyimini küçümsemesen olmaz mı?”
Telefonumun ekranını Sakayanagi’ye çevirip çektiğim fotoğrafları kaydırdım. Çok kaydırmış olacağım ki Kei ile Keyaki Alışveriş merkezindeki çekildiğimiz bir fotoğraf ekrana geldi.
“Kei Karuizawa-san ile olan ilişkin iyi gidiyor gibi.”
“Sanırım öyle.”
Sakayanagi, Kei’nin gülümsediği resme bakmaya devam etti.
“Ayakonoji-kun, o seni varlığıyla, sesiyle ya da kişiliği ile cezbetti diyordum ki…aklıma yatmayan bazı şeyler var.”
Bunu söyledikten sonra Sakayanagi bana baktı, gözlerinde kavga ediyormuş gibi keskin bir bakış vardı.
“Onu araştırabileceğim kadar araştırdım. Okuldan sonra nasıl zaman geçirdiğinden tatil günlerinde neler yaptığına kadar. Ve şimdi Ayanakoji-kun kolayca takip edilebilecek bir durumda.”
Bütün üçüncü sınıflar beni gözetlediğinden her şeye dikkat gösteremedim. Eğer içlerinde Sakayanagi’nin gizli ajanı varsa onu ayırt etmek zor olacak.
Hashimoto bile olsa, daha önce yakaladığım biri olmasına rağmen, ya da başka biri olsa da, onları açığa çıkarabilmemin bir yolu yok.
“Ayanokoji-kun’un neden onla çıkmaya karar verdiğini öğrenemedim, ama öğrendiğim bazı şeyler var. Ayanokoji-kun’a duyduğu güçlü güven ve sevgi sanrısal olarak tanımlanabilir. Ayanokoji-kun onu bir tür deney için mi kullanacak yoksa onu kurtarmayı mı çalışıyor? Böyle bir şey olduğunu düşünmüştüm.”
Ona gereksiz hiçbir bilgi verdiğimi hatırlamıyorum. Detayları Kei ya da Ryuen gibi bilmediğini düşünüyorum. Böyle bir durumda nasıl gerçeğe bu kadar yakın tahminler yapabildiğini bilmiyorum.
“Bana verdiğin özel ders bununla ilgili, değil mi?”
“Özel kelimeler kullanmaktan yoruldum, fakat haklısın.”
Sakayanagi kelimelere ihtiyaç duymadan beni anlayabilirdi, ama Kei’den farklı bir şekilde.
DİNG DONG [Ç.N: ne oluyor aga]
Aniden oda da kapı zili yankılandı.
Saat 12:30 civarıydı, öğrenciler yemeklerini bitirmiş olmalılar.
Yurtlarda kimse yoktu, fakat gizli bir ziyaretçi çıkageldi. Sakayanagi’yle aynı anda önce birbirimize sonra kapıya baktık. Lobide bekleyen 3 güvenlik olmalıydı, ama içeri zorla mı girdiler? Onları alt etmek için herşeyi yapsalar bile problem burada bitmiyor. Zili çalarak zaman harcamazlardı, en azından kapıyı kırmayı denerlerdi.
Zil bir daha çaldı.
Odada dinleniyor olmam gerektiğinden, bunu görmezden gelmem garip olurdu. Öyle düşünmesem de okuldan biri olabilir.
“Kim o?” Yatağımdan kalkmadan gelen kişiye seslendim.
“Olduğun yerde kal ve dinle.”
Kapıdaki kişi, girişten uzakta olduğumu anlamış.
Genç bir ses. Bir yetişkinin değil, benimle aynı yaşlarda.
“Bu ses bana tanıdık geldi.”
Aklıma gelen bir şey yok. Bir öğrencinin sesi gibi, onu tanımasam bile, sesi uzaktan tanıdık geldi. Tabi ki okulda yaşadığın zaman belli belirsiz bir çok ses duyuyorsun.
Nasıl olduysa, bir anda sesin sahibini hatırladım.
“Benle daha önce konuşmuştun değil mi?”
Sorumu sorunca, kapının arkasında sessiz kaldığını farkettim.
“Bu harika, sesimi bir kere duymana rağmen hatırladın.”
Babamın okulu ziyaret ettikten sonra olması da etkileyiciydi.
“O zaman ne istediğini söylememiştin.”
“Söylemediğim iyi oldu, çünkü kısa süre sonra olmaması gereken bir şey oldu, eğer merak ediyorsan kim olduğum önemli değil. Çünkü ben senin ne dostunum ne de düşmanın.”
“O zaman burada ne yapıyorsun.”
“Tsukishiro [önceki müdür yardımcısı] sonra da Beyaz Oda öğrencilerinden kurtulunca huzura kavuşacağını düşündün. Buraya sana bir tavsiye vermeye geldim, çünkü bence bir şeyi yanlış düşündün.”
“A aa, Neler oluyor böyle. Benimde katılmama izin verir misin?”
“Arisu Sakayanagi, huh?”
Kapıdaki kişi Sakayanagi’nin beklenmedik cevabına kızmış gibi görünmedi. Buna rağmen, sadece sesini duyarak kim olduğunu tahmin etti. Belki bugün gelmeyenlerin listesini çıkarmıştır, belki de sesinden Sakayanagi’yi tanımıştır.
“Her neyse, mezun olana kadar okulda kalmak istiyorsan dikkatli ol.”
“Tarafsız kalmış biri için omuzunda çok yük var, değil mi?”
“Burada bulunman olumsuz bir etki yaratıyor, ben sadece bunu daha ileri gitmemesi için çalışıyorum. Cevabını verirken sesi kısıldı, çok uzun kalmaya niyeti yok gibiydi, sanırım kapının önünden ayrıldı.
“Bu sesi, daha önce duydum.”
“Kimin sesi olduğuna dair bir fikrin var mı?”
“Ayanakoji-kun kadar kesin bir cevap veremem. Fakat yurda giren birini gördüğümü hatırlıyorum.”
O zaman kapıdaki kişi, benim sesten çıkarabileceğimden farklı biri.
“Çok yeni değil, oldukça eski bir anı. Beş ya da on yıl kadar var.”
“Eğer bundan eminsen, onun bir Beyaz Oda öğrencisi olması oldukça küçük bir ihtimal.”
“Evet. Eğer küçükken yüz yüze görüştüğüm birisi ise, o zaman öyle olmalı.”
Sakayanagi’nin oda da olduğunu öğrendiğinde şaşırmayıp, daha önce tanıştığı biri olduğu gibi tepki vermesii bunu doğrular gibiydi. Amasawa ya da başka biri olsun, bu benim umrumda olan bir şey değil.
Şuanda bana zararı olmadığı sürece, yapacağım hiçbir şey yok.
Çevirmen: Erdb