Elitler Sınıfı - Cilt 21 - Bölüm 4-2
“Fakat ben de dahil 3 kişiye yemek pişirecek olması biraz zor değil mi?”
Tüm bu şikâyetlerin aksine Horikita bunları dikkate almıyor gibiydi.
Belki de çoktan bu duruma alışmıştı.
“Peki nasıl oldu da şuan biz Ibuki’nin öğle yemeğine muhtaç kaldık?”
“Keçi inadı diyebiliriz. Geçen Horikita onla ‘en azından yemek yapmakta kendini geliştir’ diye dalga geçtiği zaman baya bir böbürlenmişti. ‘Ben kafama koyduğum her şeyi yapabilirim bir kere, yemek pişirmek basit iş’
‘O zaman göster marifetini.’
‘Kendini mükemmel bir öğle yemeğine hazırla o zaman.’
‘Eğer bunu bile yapamayacak kadar acizsen niye yaşıyorsun ki?’
‘Eğer bunu başarırsam seni öldürürüm’
“Tam olarak böyle oldu.”
Olayları kavrama ve aklında canlandırabilme yeteneği gerçekten olağanüstüydü.
Ancak son iki cümle muhtemelen yalandı.
Umarım…
“Peki o zaman. Size Ibuki ile bol şans dilerim. Ben kafeteryaya gidiyorum.”
Kavşaktan yönümü değiştirmeye çalışırken Kushida beni kolumdan yakaladı.
“Şanslısın. Biyolojik olarak kız olan birinin elinden öğle yemeği yiyeceksin.”
“Beni kandırdın!!!”
Önümde sakince yürüyen Horikita’ya kırgınlığımı açıkladım.
“Bunu senden duymak hiç hoş değil. Sadece Ibuki-san’ın yemeklerini olabildiğince insanın tatmasını istemiştim. Ve objektif birkaç görüş de fena olmazdı dimi? Hem tadı hakkında konuşmak için daha çok erken.”
Sözlerine bakılırsa buna pek meraklı olduğu da söylenemez.
Anlaşılan kaderime boyun eğmekten başka çarem yoktu. Bu yüzden isteksizce Horikita’yı takip ettim.
“Sen neden bu işe karışıyorsun ki Kushida?”
Horikita’nın elinden ev yapımı yemek yemek için odasına dalması da mantıklıydı ama Horikita’yı ya da Ibuki’yi ne kadar görmek isterse istesin bu alınamayacak bir riskti.
Nasıl bir trajediyle karşı karşıya olduğunu kendisi de bilmiyordu.
“Ne yalan söyleyebilirim ki. Bunda benimde bir işim var.”
“Sende kaybetmekten nefret ediyorsun değil mi, Kushida-san? Buraya da kendi alehine olduğunu bilmene rağmen Ibuki’nin basit kışkırtmasından dolayı geldin, Yoksa bir korkak gibi kaçacaktın öyle değil mi?”
“…Sadece Ibuki’nin herşeyi altüst edişini görmek ve bundan dolayı özür dilemek istedim.”
Görünüşe göre hedefi tam tutturmuşum. Saygısızca konuşmasından da belliydi. Ama sahiden Ibuki’den özür dileyecek miydi ki?
Tamam olasılık düşük olabilir ama özrünü değerli olarak görmesinin nedeni de onun sorunlu kişiliğiydi.
“Henüz gelmemiş anlaşılan… halbuki randevu saati geldi.
Anlaşılan çıkışa doğru bakan bu durduğumuz koridor buluşma yerimizmiş.
Gözden uzakta bir yer istediği de bir yalan olmalı gerçi zaten en başından beri amacı beni de dâhil etmekti muhtemelen.
“Hey, sınıflarımız yakın değil mi neden burda buluşmamız gerekiyor.”
“Gerçekten de gereksiz bir görüşme. Ibuki-san’ı da uygun bir şekilde davet ettim tamam mı? Birlikte yürümeyi reddetti.
Horikita’yı (ve tabii ki de Kushida’yı) sevmiyorsa bu iddiayı geri çevirebilirdi.
Kısaca aşırı rekabetçi olmanın açtığı sorunlara çok güzel bir örnek diyebiliriz.
“Berbat bir öğle yemeği yiyeceğimizi söyleyebilirim, değil mi?”
“Sonucu düşünmek istemiyorum ama muhtemelen öyle olucak.”
“Öyle görünüyor… Şimdi berbat bir yemek yemeliyim dimi?”
“Gereksiz yere saçmalamayı bırakın!”
Hava ağırlaşmak üzereyken Ibuki bağırarak aramıza katıldı.
Bir bomba gibi olduğunu söylemek daha doğru olabilir…
Hayır, elinde bir beslenme kutusu vardı. Gerçekten de yapmış. Yapmasaymış.
Keşke şöyle bir şey söyleseydi…
“Ne yazık ki unutmuşum kısaca iddia iptal!”
Böyle bir durumda onu desteklerdim.
“Ayanokoji’nin burda ne işi var? Onu çağırdığımı hatırlamıyorum.”
“Daha fazla görüşün olması daha iyi olmazmıydı? Bu senin yeteneğini de doğrulayacak dimi. Tamam herkes burada olduğuna göre başka bir yere gidebiliriz. Bizimle çok yakın görünmek istemezdin dimi?”
“Tabi ki HAYIR!”
Hemen ardından koridordan çıktık. Ocağın soğu her ne kadar sert olsa da bundan dolayı yemekhane boştu.
Ibuki sade bir furoshiki’yi (100 yene bir dukanda görmüştüm) sarılmış bento kutusuna benzeyen şeyi salladı ve onu bankın üzerine koydu.
“Dediklerinden dolayı pişman olacaksın. Acele et ve hemen ye.”
“Kendinden emin gibisin ha. Gerçekten de bir mucize eseri güzel yemek yapmış olabilir misin?”
Gerçekten de özgüven doluydu. Bu tabi ki kendine hiç güvenmemesinden daha iyiydi ama özgüvenine güvenmek doğru muydu?
“Açıkçası kendine aşırı fazla güvenen biri… Bundan dolayı tavırlarını çok ciddiye almasak da olur.”
Bunu tamamen bilen Horikita, Gözlerini Ibuki’nin üstünden alıp bento kutusuna dikti.
Kushida’da da olduğu gibi benim de çaresiz umutlarım yok oldu.
“Hmm. Kazanacağımdan emin olmasam buraya gelmezdim.”
“Kendine olan güvenin ortada. Fakat durum buysa, yemeğinizi daha hassas bir şekilde ele almalıyız. Yeteneğiniz doğrulansa bile yine de sınıfta kalabilirsiniz şef.”
“Kes sesini! Sadece olabildiğince hızlı YİYİN. Sonra benden özür dilersiniz, Horikushi! – Muhtemelen Horikita yazıyor ama Horikushi yazmışlar olduğu gibi bırakıyorum- tabi sende,
Ayanokōji!”
“Sakın ola çuvallama, Kushida ve ben beraberiz, Neden isimlerimizi kısaltıyorsun ki ayrıca.”
Bundan çok rahatsız olduğumu söyleyemem.
Ancak, sanki…
“Siz üçünüz oldukça yakınsınız galiba, dimi?”
Olağanüstü derecede gerici olan atmosferle her ne kadar çelişse de, dışardan bakınca öyle görünüyordu
“Yakın olduğumuz da nerden çıkardın Ayonokoji-kun ?”
“Evet, lütfen olanlardan tuhaf yorumlar çıkarmayın.”
“Eğer ağzından tekrar böyle bir laf çıkarsan seni fena benzetirim.”
Açıkçası içlerinden biri biraz iyimser yaklaşsa da yine de iyi anlaşıyorlar gibi görünüyordu.
Hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin, burada olmamam gerekiyordu.
“Yurda dönebilirmiyim?”
Rahatsız etmek istemediğimden dürüstçe ayrılmak istediğimi söyledim, ama—
“Hayır!”
“Kaçamazsın.”
“Bu adil değil, Ayanokōji-kun.”
Üçünün tekrardan bana bağırmasıyla sonuçlandı.
Tam olarak anlamasam da yurda kaçma planım başarısız olmuş gibiydi, bundan dolayı çaresizce banka oturdum.
Tamam, iyi o zaman.
Bu sohbete tanık olmak biraz ilginçti.
Ibukı’nın aşçılık becerileri amatörceydi.
Buna rağmen Horikita ve Kushida’ya kaybettiklerini kabul ettirmek için farklı yöntemler denemiş olabilir.
Biraz önyargıyla olsa da, kritik bir konuma sahip öğle yemeğini değerlendirdim diyebilirim.
Furoshiki’den sade bir bento kutusu çıkardı.(az önceki 100 yenlik şey)
“Tamam, hadi açalım kutuyu.”
Kollarını birbirine kenetleyip arkasına doğru yaslanan Ibuki’nin halinde hiç endişe ya da stres yoktu.
Ve bento kapağı yavaşça açıldığında…
Çeviren:
1.5 porsiyon ichi kebap
ayanokojiaynıben
Editör:
horikita senpai