Elitler Sınıfı - Cilt 5 - Bölüm 12 - Ayanokouji'nin Öne Sürdüğü Hain Kim?
Diğer sınıflar keşiflerine devam ederken D Sınıfında da ufak hareketlenmeler vardı. Kimin atletik kimin değil olduğuna dair bilgileri artık herkesin dilindeydi.
Ancak çoğu kişi, festivalde kazanmanın anahtarının sadece atletik olmakla değil, uyumlu seçilen partnerlerle olacağını fark etmeye başlamıştı. Yarışmacılar hakkında elde edilen kuru bilginin tek başına işe yaramayacağı apaçıktı.
Katılım listelerini öğrenerek, diğer sınıfları yenemezdik. Ancak katılım listeleri hakkında bilgi edinebilirsek, çok buyuk bir avantaja sahip olacak ve onları yenmemiz kolaylaşacaktı.
Hem “katılım listesi” hem de ”katılan öğrencilerin yetenekleriyle ilgili bilgi” ile kazanma ihtimalimiz büyük ölçüde artacak.
Ama kural olarak katılım listesi diğer sınıflarla paylaşılmamaktaydı. Ve sızması ihtimalinde bu kendilerini boğmaya eş değer olduğu için, sürekli kontrol ediliyordur.
Burdaki tek istisna… patlamaya hazır bir bomba saklayan sınıf D sınıfı idi.
Spor festivalinden bir hafta önce dersler biter bitmez hamlemi yaptım. Yanımda eşyalarını toplayan Horikita’ya seslendim.
“Eşyalarını topladıktan sonra bana biraz eşlik etmeni istiyorum.”
“Ya hayır dersem?”
“Hayır demekte özgürsün. Ama D sınıfının başı belaya girerse, sorumluluk almam, bilgin olsun.”
Direkt konuya girerek tehditkar konuştum. Horikta afalladi ve reddedemedi.
“… bu tamamen görmezden gelemeyeceğim bir konu. Peki, ne istiyorsun?”
“Beni takip et, görünce anlarsın.”
Bu cevaptan sonra Horikita’nin yanından geçerek diğer hedefime yönelip ona seslendim.
“Kushida, biraz vaktin var mı?”
Sınıftaki kızlarla sohbet eden Kushida’nın önüne geçtim.
“Efendim? Sorun ne, Ayanokouji-kun?”
Kushida ayrıca Horikita’ya da bir an baktı, hoşnut olmadığı her halinden belli oluyordu.
“Yarın için bir planın var mı?”
Kushida’nin cumartesi günü boş olacağını düşündüm ve onu bir yere davet ettim.
“Şimdilik bir planım yok. Sadece odamı temizleyecektim hatırladığım kadarıyla.”
“Eğer uygunsan, sabah biraz zamanını ödünç alabilir miyim?”
Detay vermeden onunla buluşma ayarladım. Eğer Kushida bir hoşnutsuzluk belirtisi gösterirse derhal geri çekilme niyetindeyim.
“Tabii ki, olur.”
Ancak Kushida bu endişemi giderecek şekilde, bir gülümsemeyle kabul etti.
“Garipsedim ama.. . Ayanokouji-kun’un benimle görüşmek istiyorsun.. .”
“Garip mi geldi.. Hmm. Bu arada Horikita da gelecek.”
“Hey.”
Horikita şikayet edecekken elimle onu durdurdum.
“Elbette, sorun değil. Ama neden sadece sabah diye vurguladin onu anlayamadim?”
“Diğer sınıfların durumu ile ilgili keşif yapmak istiyoruz senin yardımına. Horikita planladı ama bilmediğimiz çok şey var, senin bilgilerine ihtiyacımız var, anlayacağın. ”
Kushida’yı düşündüğüm şey hakkında dürüstçe bilgilendirdim. Ancak Horikita ile ilgili olan kısmı uydurmustum..
Bana yardımcı ol deseydim, başarılı olamazdım. Böyle soylererek sınıftaki rolünü de ona hatırlatmış olacaktım. Gayet iyi plandı.
Konuşmamı bitirdikten sonra Kushida tamam dercesine, defalarca başını salladı.
“Bunun için en uygun kişi olabilirim. Evet, tamamdır. . Ne zaman uygun sizin için? Ne kadar erken o kadar iyi, değil mi?”
“Doğru. Mümkünse saat 10 gibi uygun mu?”
“Tamamdır. O zaman yarın yurt lobisinde buluşalım mı?”
“Evet, olur.”
Görünüşe göre, Kushida, koridorda ona doğru ellerini sallayan kızlara birlikte geri döneceğine dair söz vermişti. Bende çıkıp gitmek isterken Horikita sırtımdan tuttu.
“Neyin peşindesin? Bu sözlerinden benim haberim yoktu.”
“Elbette, çünkü sana bundan hiç bahsetmedim. Ama keşif yapma sırası bize gelmedi mi sence? ”
“Beni davet etmenin sebebini anlamıyorum. Eğer keşif yapmak istiyorsan sen ve Kushida-san yeterliydiniz?”
“… cidden bunu mu söylüyorsun?”
“Ne? Ben böyle şakalar yapmam.”
Horikita anlamadığı için, onu burada bırakıp gidemiyorum.. Off.
“Burada çok fazla durduk. Yolda yürürken konuşalım.”
Horikta’yı gerde bırakıyormuş gibi hızla koridorun dışına çıktım. Horikita da beni takip etti ve yanıma geldi.
“Gemi sınavındaki grubunun sonucunu unutmadın, değil mi?”
“Elbette hayır. D Snıfında ki ‘hedef’in kimliği herkes tarafından öğrenildi. Aşağılayıcı bir sonuç oldu.”
“Doğru. Normalde olmayacak bir sonuç çıktı ortaya. Bunun bir nedeni vardı.”
“Ben de anlıyorum bunu. Ama nedenini bilmiyorum ve ne kadar düşünürsem düşüneyim bir cevap bulamıyorum. En azından Ryuuen-kun’un buna dahil olduğunu tahmin edebiliyorum o kadar…”
Tavrından anlaşıldığı üzere, bu konuda çıkmaza girmişti Horikita. Her ihtimali düşünüyor ama dipsiz bi’ kuyu içine düşmüş gibi cevap bulamıyordu.
“Ben de %100 emin değilim, ancak mantıklı ve gerçekleşmiş olma ihtimali yüksek bir teorim var..”
Söylediğim şeyden sonra Horikita bana şok olmuş gibi bakıyordu.
“Ryuuen-kun’un stratejisini çözdüğünü mü söylüyorsun yani?”
“Evet ama doğruyu söylemek gerekirse sorun sadece Ryuuen değil. Bu sınavın sonucuna büyük ölçüde dahil olan bir kişi daha vardı.”
Ana girişe ulaştık ve ayakkabılarımızı ayakkabı rafından alıp değiştirdik. Sonra dışarı çıktık ve sohbetimize devam ettik.
“Şimdi mantıklı düşündüğünde, hedefin ‘Kushida’ olduğunu bilmesinin imkanı yok. Sen ve Hirata kimseye söylemediniz, değil mi? ”
“Söylemedik, tabii ki.”
“Peki, ya Kushida’nın kendisi? Ya kendini ifşa ettiyse?”
Horikita muhtemelen bir an için ne dediğimi anlayamadı. Normalde bu herkesin düşünebileceği bir şey değildir, bu yüzden garipsemedim.
İnsanın kendisinin ‘hedef’ olduğunu ifşa etmek, aptallık sonuçta.
“İmkansız, değil mi? Böyle bir şey… Kushida-san için bir faydası yok ki.”
“Kesin olarak faydası olmadığını söylemezsin, değil mi? Kişisel puan karşılığı kendisini ifşa etmek için anlaşma yapmış olabilir. Bu tarz bir faydadan bahsediyorum.”
“iyi ama… D Sınıfını dezavantajlı yapan bir davranış. Birisi hain olacak ve bunu saklayacak sürekli. Bu, çok tehlikeli bir kumar.”
“Bu zamanlamaya bağlı, değil mi? Güven inşa etmenin birçok yolu var, bunu unutma.”
“Yani, bir süre puan kazanmak için hainliği devam mı edecek diyorsun?”
“Neden yaptığını bilmediğimiz için, emin değilim. Cevap sadece Kushida’da gizli.”
Bu yüzden gerçeği tespit etmek için Kushida’yı davet ettim.
“Demek beni ve Kushida-san’ı bir araya… gerçeği bulmak için getirdin?”
Sözlerimden sonra Horikita da kendince sebepleri olsa gerek ki Kushida’nin hain olduğunu düşünmeye başladı.
“Aslında sen ve Kushida arasında farklı bir bağ var. Belki de bu yüzden kişisel puandan daha değerli birşeylerin peşindedir.”
Kontrol etmek için ona baktığımda Horikita gözlerini devirdi.
“Benimle Kushida-san arasında böyle özel bağ falan yok.”
“O zaman senin yüzünden sınıfa ihanet etmediğini veya etmeyeceğinin %100 garantisini verebilir misin?
“B-Bu saç-…”
“Aklına ne geliyorsa kontrol edip emin olalım. Şimdi harekete geçmezsek ilerde şansın olur mu sanıyorsun? İlerisini tahmin edebiliyorsun değil mi? Aramızdan bir hainin çıkması demek, kimseye karşı kazanma şansımızın kalmayacağı anlamına gelir.”
Ada sınavı olsun, gemi sınavı olsun veya başka bir sınav. Şimdiye kadar her sınavda bir kişinin tüm sınıfı felakete surukleyebilecegi gerçeğini gördük, deneyimledik. Bunu engellemezsek, hazin sondan kaçış yok.
Bu sırada yurdun önüne kadar geldik, ardından 1. kattaki asansöre bindik.
“Yarın gelip gelmemek sana kalmış. Ama A sınıfına çıkmak için liderlik etmek istiyorsan iyi düşün derim.”
4.katta odamın olduğu yerde indim ve bu sözümle Horikita’ya veda ettim.
*****
Çeviren : Viztorio