Elitler Sınıfı - Cilt 5 - Bölüm 29 - İftira (2)
Cilt 5 – Bölüm 29 – İftira (2)
“Demek kendi yaptıklarını görmezden gelip Kinosihta’nın yaralanmasını üzerime yıkıyorsun, ha? Sen ne korkunç bir kadınmışsın.”
“Komik olmasan. Sudou-kun’u kışkırmıştın, aynı oyunu oynuyorsun. Şimdi de aynı kandırmacayı kullanmaya çalışıyorsun, değil mi?”
“O olayın benimle hiçbir alakası yoktu. Olaylara farklı yön vermeye çalışıyorsun ve saçmalıyorsun.”
Ne söylesem kar etmeyecek, itiraf etmeyecekti. Konuşmasına devam etti.
“Her şey apaçık ortada, değil mi? Kinoshita’ya çarparak kendi ipini çektin. Bu işi kökten çözelim. Daha fazla tartışmayalım ve resmi bir yolla çözelim, olur mu?”
“Şeyy— Horikita-san ile biraz konuşabilir miyim…?”
Kushida-san, Ryuuen-kun’a yalvarırcasına konuştu. Bunun gereksiz bir endişe olduğunu söylemek isterdim ama bu hikayenin dışarıya sızmaması için hiçbir şey yapmamayı tercih ettim.
Bir örümcek ağına takılmış gibiydim, elimden bir şey gelmese de çırpınmaya devam ediyordum.
Ryuuen-kun biraz düşündükten sonra bir teklif sundu.
“Buna vaktimiz yok. Mola bittiğinde Yalnızca Tavsiye Edilen Yarışmalar başlayacak. Ben de katılıyorum. Burada işi, uzmanlara bırakalım.”
Bana, Kushida-san ve Kinoshita-san’a baktıktan sonra Ryuuen-kun tekrar konuştu.
“Ama basit bir anlaşmaya hayır demem.”
“Anlaşma mı?”
“Kinoshita ve C sınıfına sebep olduğun tüm kayıpları üstlenmenden bahsediyorum.”
“Komik bile değilsin, seni dinlemeyeceğim.”
Ödememi istedikleri bedelin pahalıya mal olacağı aşikardı. Dahası, başıma bela olacaktı.
“Peki. Bunu okula bildiriyoruz o zaman. Çok bencilsin, Suzune. Bu iş burada bitmeyecek.”
“Bir saniye. Şimdi ne yapmamız gerekiyor?“
Kushida-san beni yarıda keserek Ryuuen-kun’un teklifini dinledi.
“He he. Farkındasınız yani başınıza gelebilecklerin.… 1 milyondan fazla puan verirseniz Kinoshita’nın şikayetini geri çekmesini sağlarım. Böylece Yalnızca Tavsiye Edilen etkinliklerinde yerine bir yedek koyabilir, Kinoshita da ‘özel gelir’ kazanabilir. Yeterince basit, değil mi?”
“Saçmalama. Ben hiçbir şey yapmadım. Tek bir puan bile vermem.”
“Öyleyse, hadi kanıtla Suzune. Bakalım samanlıkta iğne bulabilecek misin, ha?”
“Kendinizden ne kadar eminsiniz böyle. Yalanlarınızın ortaya çıkmayacağını mı düşünüyorsunuz?”
“Yalan söylemediğimizi kanıtlayacağız. Hadi, Öğrenci Konseyi Başkanı-sama’ya karar vermesi için durumu bildirelim.”
Ryuuen-kun beni ve öğrenci konseyi başkanı arasındaki bağlantıyı biliyor demek… Yani, beni ağabeyimi bildiğini söyleyerek kışkırtıyordu. Ağabeyime sorun çıkartamam, bunu yapamam.
Öğrenci konseyi başkanının kız kardeşi kasten birini yaraladı diye bir söylenti yayılırsa, ağabeyimin bundan etkileneceği kesindi. Aynı numarayı 2.kez yapıyordu ve bunda açık nokta yoktu..
Sudou-kun’un olayında ‘kimsenin görmeyeceği bir noktada’ olay çıkarmışlar, açık kapı bırakmışlardı. Fakat bu farklı.
‘Tüm öğrenciler gördü’ diyerek mağduru oynuyorlar. Dahası, Kinoshita-san’ın benden fazla olmasa da benim kadar atletik bir öğrenci olduğu gerçeği var. Yani, kasten yaptığıma dair işaretler bırakılıyor.
Ve arkama dönüp baktığımı gösteren şu video… sonuç da şüpheli bir nokta.
Kinoshita’nın tüm Tavsiye Edilen Katılım etkinliklerine katılmayı planlanmış olması.
Son olarak, devam edemeyecek halde ağır bir şekilde yaralandı. Açık kapı olmadığı için, kendimi savunamıyordum. Ve en can alıcı nokta ise, tuzağın ortaya çıkarılış hali.
Kinoshita’nın yaralanmasından hemen sonra değil de şimdi revirde yatması onların yaratmak istediği gerçeğe inandırıyordu. Bu düştükten hemen sonra şikayetçi olmamaları, derslerine çalışıp geldiklerini gösteriyordu.
Başka bir deyişle, yaralarına dayanmaya çalışarak durumun ciddiyetine vurgu yapıyorlardı.
Ama nihayetinde acıya dayanamadı, çekildi ve benim onu düşürdüğümü iddia ederek mağduru oynuyordu.
Eminim artık. Tuzağın içine düşmüştüm. Ve ayrıca— bu durum çoktan geri dönemeyeceğim bir noktada.
Bu spor festivaline kaygısız bir tavırla yaklaşmam hataydı.
…hala bazı bilinmeyenler olduğunu aklıma geldi.
“Peki, sadece benim puanlarım olmaz mı… Ryuuen-kun?”
“Efendim?”
Kushida : “Horikita-san’ın bilerek böyle bir şey yapacak bir insan olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden bu olayı büyütmek istemem. Ama… Kinoshita-san’ın da yalan söyleyecek biri olduğunu düşünmüyorum… talihsiz bir tesadüf olamaz mı… bu yüzden…”
“Güzel bir dostluk sizinkisi. Ama bu, yetmez. C sınıfının bir üyesi olarak, Suzune’nin kötü niyetli olarak onu yaraladığını düşünüyorum. Kinoshita’yı düşünürsek Suzune’den para almazsam bunun anlamsız olacağını düşünüyorum. Tabii ki eğer çok fazla ödeme yapmak istiyorsanız sizi durdurmam.”
Eğer bu tartışma uzarsa, kontrolden çıkacaktı ve molanın boşa gitmesini göze alamazdım.
“Karar verdim. Kinoshita, bu olayı öğretmenlere ve sonra öğrenci konseyine de şikayet edeceğiz.”
Ryuuen-kun, Kinoshita-san’a emir verdi, onu uyandırmak ister gibiydi.
Kinoshita-san’ın yüzünden acı çektiği belli oluyordu, hafifçe başını kaldırdı.
“Duruma bakıldığında, okul da bunun ciddi bir mesele olduğunu anlayacaktır. Bir kişi kazanacak diye, başka birinin yaralanmasına göz yummazlar, hele ki söz konusu zavallı biriyse.” dedikten sonra, yürümeye başladılar.
Seçim yapmalıydım.
Gerçeği açığa çıkarmaya çalışıp Ryuen-kun ile mi çatışacağım yoksa burada bir anlaşmaya mı varacağım..?
Açıkçası eski ben olsam, ilkini seçerdim.
Ama gerçeği ortaya çıkarmamın yolu yoktu, hatta insanların zamanını ve güvenini kaybettirecektim.
Peki ya—-burada onunla bir anlaşma yaparsam…
Kendimi sıkarak umutsuzca, buradan gitmesinler diye seslendim.
“Bekleyin…”
Bu sözümü, Ryuuen-kun duydu. Yürümeyi bıraktı.
“Ne oldu, Suzune? Konsey toplantısı istemiyor musun?”
“Eğer ödeme yaparsam, bu yaşanmamış gibi davranacaksın değil mi…?”
“Yani kazanmak için faul yaptığını kabul ediyorsun?”
“Kabul etmeyeceğim… çünkü yalan söylemiyorum.”
“Aaa, ne garip. Öyleyse neden ödeyeceksin?”
“Bu seferki stratejine kaybettim. Bu yüzden ödeyeceğim.”
Küçük düşürücü ancak bunun dışında hiçbir şey söyleyemedim.
“Bunu duydun mu, Kinoshita? Yanlış bir şey yapmadığını iddia ediyor. Onu affedebilir misin?”
“… Onu affetmeyeceğim…”
“Duydun mu? Hatanı içtenlikle kabul etmediğin sürece cevap vermeye niyetimiz yok.”
“…..”
“Demek istediğim, senin de gururun var galiba. Öğretmenin ve arkadaşının önünde kendini kötülemek istememeni anlıyorum. Çok cömert olduğumdan sana bir şey demiyorum. Fakat Kinoshita’nın bunu kabul edip etmeyeceği farklı bir hikaye.”
Benimle oynayarak sürekli manipüle ediyordu, yüzünde şeytani bir gülümse vardı.
Bu durumdan en kısa sürede kurtulmak istiyorum.
“Eğer bir milyon puan ödersem, hiçbir şey olmamış gibi olmasını sağlayacağını söylemiştin. Başka bir şart yok, değil mi?”
“Aynen öyle. Ama sen reddettin ve o ilk anlaşma idi. Şimdi aynı koşullar geçerli değil, güzelim. Eğer bir müzakerelerin ikinci turu olursa, doğal olarak koşullar değişir, haksız mıyım?”
Ryuuen-kun daha ne kadar beni kışkırtmaya çalışarak saldırmaya devam etmeyi planlıyor acaba?
“Hadi, burada diz çöküp yalvar. Belki Kinoshita ve benim hislerimiz değişebilir.”
“Ne? Ryuuen, abartıyorsunuz.”
Benden diz çökmemi isteyen Ryuuen-kun’a yanıt bizi izleyen Chabashira-sensei’den geldi.
“Öğretmenler buna karışmamalı. Bu biz öğrenciler arasında bir sorun.”
Öğretmenlere bile korku duymayan Ryuuen-kun, Chabashira-sensei takiben bunları söyledi.
“Pekala, seni hemen bir karar vermeye zorlamayacağım. Ayrıca bir öğretmenin gözü bizim üstümüzde. Festival bittiğinde cevabını dinlerim. Bu işi bir milyon puan ve diz çökmeyle bitirecek misin yoksa okula mı bırakacaksın. Hangisini seçeceksin bekleyip görelim.“
Sonra da bunu ekledi.
“Bu sorunun festival bitince çözüleceğini sanmayın, tamam mı? Bu meseleyi yeniden açacağım ve size karşı savaşacağım. Okuldan sonra bana Suzune’yi getir.”
Kushida-san’a bunu söyleyen Ryuuen-kun ve Kinoshita revirden ayrıldı. Geride bırakılmış, kaybetmiş hissettim.
“İyi misin? Horikita-san…”
“İyiyim… daha da önemlisi, kaç dakika geçti. Sensei, öğle molası ne kadar sürüyor?”
“Yaklaşık 20 dakika var. Henüz yemek yemedin, değil mi? Acele etsen iyi olur.”
Demek vakit bu kadar geçmiş… şu anda yemek yemek için vaktim yok.
Olabildiğince hızlı bir şekilde Sudou-kun’u bulmalıyım.
“İzninizle.”
Aceleyle o ikisini arkamda bırakıp revirden ayrıldım.
….
Çeviren : Viztorio