Elitler Sınıfı - Cilt 5 - Bölüm 35 - Yeni Çağın Başlangıcı
Cilt 5 – Bölüm 35 – Yeni Çağın Başlangıcı
Öğleden sonraki son yarışma, 1200 metre röle, spor festivalini tamamlamak için başlamak üzereydi. D sınıfı hariç herkesin tansiyonu tavan yapmış durumdaydı.
“Yani bu son yarışma… bunun için de bir yedek hazırlamalıyız—“
“Hah, hah. Beklettiğim için üzgünüm. Neler oluyor?”
Sudou nefes nefese koşarak yanımıza geldi, Horikita da kısa bir süre sonra peşinden geldi.
“Sudou-kun, dönmüşsün.”
“… özür, lavaboda işim bi türlü bitmedi.”
Yüzü canlı ve neşeli görünüyordu. Ancak, birçok öğrenci Sudou’ya soğuk bakışlar attı. Sudou onların bakışlarına gördü ve hemen harekete geçti.
“Özür diliyorum. Sinirlendim, Hirata’ya vurdum ve moralinizin bozulmasına neden oldum. D sınıfının bu kadar sıkıntılı bir duruma düşmesinde payım büyük.”
Birileri onu suçlamadan önce, Sudou özür dileyip başını eğdi. Sudou’nun aklı başına gelmiş olmalı. Normalde böyle bir hareketi asla yapmazdı.
Kesinlikle bir şeyler yaşanmıştı, değişimin sebebi buydu. Hirata, kısa bir süreliğine şaşırdıktan sonra güldü. Yanağı biraz şişkindi, canı yanıyordu kesin. Ama hiç umursamadı.
“Ne oldu, Ken? Bu hiçte senlik bir tavır değil.”
İke olanı gördükten sonra beklenmedik bir şekilde lafa girdi.
“Eğer bir yanlışım varsa, yanlış yaptığımı kabullenmem gerekiyordu. Senden de özür dilememe izin ver lütfen, Kanji.”
“Kaybetmem senin suçun değil ki.. Sporda iyi değilim… Hiçbir işe yaramadığım için asıl ben üzgünüm.”
Bir özür, herkesin hatasını anlamasına yardımcı oluyordu.. Sudou’ya bakan öğrenciler de Sudou gibi sonuçlar üretememişlerdi.
“Eğer röle için değişikliğe karar vermediyseniz, lütfen benim koşmama izin verin.”
“Sudou-kun dışında güvenebileceğimiz tek bir öğrenci bile yok. Değil mi, millet?”
Son etkinliğin, 1200 metre röle, kuralları gereği kızların ve erkeklerin karma olması gerekiyor. Her sınıftan eşit sayıda kız ve erkek koşucu olmalıydı. Üç kızın ve üç erkeğin her birinin 200 metre koşması gerekiyordu.
“Yedek değişikliği isteyebilir miyim…? Bu bacakla tatmin edici sonuçlar elde edemeyeceğim ben.”
Sudou’nun durumu çözüldükten sonra Horikita özür dileyen bir suratla yardım istedi.
“Emin misin, Horikita? Bu rölede olmak için çok çalışmıştın, değil mi?”
“…Biliyorum ama halim yok. Bu halde İke-kun’a karşı bile kazanabileceğimden emin değilim. Özür dilerim.”
Bu kasvetli ve üzücü ortamda, Sudou’dan sonra Horikita da başını eğdi.
Şimdiye kadar hiç bu kadar dürüst olmuş muydu merak ediyorum. Horikita hem içten içe istediğini gerçekleştiremiyordu hem de vücudu acılar içerisindeydi ve hepsi Ryuuen suçuydu.
Kendisini abisinin yanında hayal ettiği koşuda artık yoktu. Elleri hayal kırıklığı içinde titriyor, muhtemelen gerçekleşmeyecek olan rüyasına karşı savaş veriyordu.
Eğer kendisini zorlasa ve yarışmaya katılsaydı, şüphesiz D sınıfı kaybederdi. Hirata bunu duyduktan sonra başını salladı ve onun yerine Kushida’nın katılmasına karar verdi.
Böylece, listede ilk sırada Sudou olmak üzere, Hirata, Miyake, Maezono, Onodera. Bu beşiyle beraber Horikita’nın yerine yarışmada yer alacak kişi, Kushida vardı.
Bunun nedeni D sınıfından katılabilecek başka koşucunun olmamasıydı. Üyeler onaylandı ve onunla göz teması kurduktan sonra Hirata lafa girdi.
“Umm… aniden söylediğim için özür diliyorum ama gerçek şu ki ben—“
Ama lafını bitiremeden başka bir erkek öğrenci onun sözünü kesti, konuşmaya başladı.
“Hirata-kun, özür dilerim ama… benim de çekilmeme izin verir misiniz?”
Bunu söyleyen, katılması kararlaştırılan erkeklerden biri olan Miyake’ydi. Sağ ayağını zar zor sürükler gibi bir hali vardı.
“Aslında, öğleden önceki 200 metre koşuda bileğimi burktum… Biraz dinlemeyle daha iyi olacağını düşünmüştüm ama geçmedi ve hala acıyor.”
Bu festivalde resmen bir sürü kan kaybetmişiz de haberimiz yokmuş..
“Bu durumda erkeklerden de değişim yapmamız gerekecek.”
Bunu söyledikten sonra Hirata etrafını taradı.
Ancak, bu son yarışmada kendi hızına güvenen öğrenci yoktu. Kısa bir bekleyişten sonra gönüllü çıkmadı ve bu yüzden bir teklif yapmaya karar verdim.
“Peki, ben koşsam olur mu? Tabii ki oyuncu değişikliği için gereken puanı ödeyeceğim.”
“Ehh, sen mi, Ayanokouji? Bu arada, sen… hızlı koşar mısın?”
Tabii ki, hiç kimsede benim hızlı bir koşucu olduğuma dair izlenim yoktu, tepki normaldi.
“Ben kefilim. Şimdiye kadar onu izliyordum ve bence sonuç üretebileceğinden emin olduğum birisi.”
Hirata’nın ağzından çıkan tek bir sözü, itirazları susturmaya yetmişti. Bu güven kazanmış bir adamın sözlerinin ağırlığıydı. Herkesi itiraz etmekten aciz bıraktı.
“Ayrıca, D sınıfının atletik üyeleri yok ki. Bu yüzden stratejimiz, girişken olmak ve liderliği korumak için çabalamak. Ne dersin, Sudou-kun? Eğer güzel bir başlangıç yapar, hızlı koşup herkesi geçersen, tek seferde arayı açabiliriz..”
******
Son sınıf öğrencileri de dahil olmak üzere 12 kişinin aynı anda başlaması gereken son röle.
Tabii, 12 kişi için çizgi hazırlanamayacağından yan yana başlayacağız.
Buradaki kural, alt ettiğiniz rakibinizi çizginin içine alabilmektir (Ç.N: Burada ne dendiğine dair en ufak bir fikrim yok. Bilen aydınlatsın).
Başka bir deyişle, buradaki en önemli şey baştaki pozisyonumuz. Harika bir hızla başlangıç yapıldığı zaman, rakiplere fırsat vermemiş oluruz.
“…pekala, hadi. Eğer kazanmak istiyorsak başka yol yok.”
Sudou ilk çıkacak, Hızından emin olan Hirata ikinci çıkacak. Sonra, Kushida dahil, üç kız sırayla çıkacak ve son olarak, benim sıram olacak. Bu sırayla çıkacağız. Çapa rolü bana verildiğinden, diğerlerinden daha fazla değerli durumdayım.
Nedenine gelirsek, yavaş olanların arasına orta halli olarak düşündükleri beni serpiştirmiş oldular. Bu da bana avantaj sağlıyordu.
Tüm sınıflardan seçilen seçkinler, koşu merkezinde toplandı ve aralarında abi Horikita ve 10. sınıflardan Nagumo da vardı.
“Sana güveniyorum, Sudou-kun!”
Hirata’nın bağırmasıyla Kushida ve diğer koşucular da Sudou’ya tiz tezahüratlar yaptı.
Sudou, motive olmuş bir halde sahaya girdi. D sınıfı en içteki şeritte olduğundan 1. sınıflar net görülüyordu. 3.sınıflardan da A sınıfı da en dış şeritte yer alıyordu.
- sınıflardan üç kız koşucu vardı, ezici bir başlangıç avantajıelde edebileceğiz bence.
Heyecan zirveye ulaştığında, son yarış nihayet başladı.
Tabii ki D sınıfının artık festivali kazanma şansı yok ama burada kazanırsak gelecekteki olaylar büyük ölçüde etkilenebilir. Böyle ciddi bir yükselişi kimse istemezdi diğer sınıflardan.
Kampımızdan da tezahürat sesleri geldi.
“Ucuz atlattık. Az kalsın ben geri çekiliyordum, işler karışacaktı.”
“Aynen. Miyake’nin yaralanması beklenmedikti.”
Başından beri plan, Hirata’nın yerini almam ve onun yerine son röleye katılmamdı. Elbette, Hirata’dan başka hiç kimse bunu bilmiyordu.
“İyi oldu böyle, değil mi? Ayanokouji-kun?”
“Evet. Seni oyalayacak işlerle uğraştırdım, özür.”
“D sınıfının bir parçası olarak bunu yapmak benim görevim. Ryuuen-kun tarafından yenilmemeyi tercih ederim. Senin koşmana şaşıracak diye tahmin ediyorum.“
“Seni hayal kırıklığına uğratmamak için elimden geleni yapacağım. Fakat önceliğimiz, Sudou’ya tezahürat yapmak olsun.”
Sudou, başlangıç zilinin çalmasıyla gerilmeden gayet iyi bir başlangıç yaptı.
Şimdiye kadar gördüğüm en iyi zamanlamaya sahip. İlk koşucu olarak, 11 kişiyi birden geçerek herkesin dikkatini çekti. Alkışlar ve insanların şaşkın tezahüratları birbirine karıştı.
“İnanılmaz hızlı.”
Yanımda izleyen Shibata bile onu övdü. Sudou ezici bir hızla koşuyordu.
- Ve 11. sınıf erkeklerin de hızlı olması gerekirdi ancak ona yetişemediler ve konumlarını korumak için mücadele edebildiler.
Sudou arada 15 metreden fazla bir farkla liderliği koruyup Hirata’nın yanına geldi.
“Sana bırakıyorum, Hirata!”
D sınıfı bu liderliğe karşı, şaşkınlık içindeydi.
Baton bir sonraki koşucuya, Hirata’ya geçti.
Hem derslerde hem de sporda mükemmel olan melez tipli Hirata. Bu yarışmada da altın gibi parladı.
Birbiri ardına diğer öğrenciler onu takip etti ancak aradaki fark kapanmadı ve tıpkı planlandığı gibi liderliğimiz üçüncü Onodera’ya kadar korundu.
Eğer bir sorun varsa, bu noktadan sonra oldu. Onodera hızlıydı bir kıza göre. Ancak erkekler onu arkasından takip ederek aradaki farkı aza indirmeyi başarıyorlardı. Burada, liderliğin elimizden gitmesi an meselesiydi.
Dördüncü Maezono’ya geldiğindeyse, neredeyse lider yoktu ve koşarken 10/A sınıfından bir erkek önüne geçti. Birbiri ardına yeni öğrenciler koşmaya başladı.
Birinciliği hedefleyerek katıldık ancak beklediğimiz gibi üst sınıflar müthiş. Dahası, Onodera 11/A’dan bir öğrenciye yenilmiş, ardından diğer 11’ler onu geçmeye devam etmişti.
Yarışmadan beklendiği gibi, ha? Bu tür olaylar spor festivalinin doğasında var. 11/A sınıfından dördüncü olan kız, sıradaki yarışmacıya 50 metre kala tökezlendi ve düştü.
Panikledi ve ayağa kalktı ama 10/A’dan birisi çoktan birinciliği aldı ve arada ciddi bir mesafe oluştu.
Baton beşinci sıradaki Kushida’ya ulaştığında, D sınıfını 9/A alt etmiş ve 7. sıraya düşmüştük. Tabii, genel yetenek söz konusu olduğunda diğer sınıflar bizden avantajlıydı.
En azından kazananlar podyumunu hedefleyeceğimizi düşünüyordum ama mücadele zorlaştı.
- Sınıfların aciz kaldığı bu mücadelede,yalnızca 9/B sınıfı zar zor sıraya yerleşmeyi başardı.
Tek seferde ilgi çeken B sınıfının ası Shibata çapa rolündeydi ve benim gibi posizyonunu aldı ve sırasını bekledi.
11/A sınıfındaki dördüncü koşucunun düşmesiyle, çapa olarak yan yana dizilmiş erkeklerin durumu tamamen değişti.
“Bu mücadeleyi biz kazanıyoruz, Başkan Horikita. Mümkün olsaydı, seninle yarışmak isterdim.”
Nagumo, 10/A sınıfından olan en iyi koşucusuna bakarak güldü. 2.sırada koşan 11/A sınıfının öğrencisi arasında 30 metrelik bir fark vardı. Yetenekleri eşit olanların asla kazanamayacağı bir mesafe.
“Genel puanlarda bile biz kazanacağız. Yeni çağın başlangıcı sayabiliriz bunu.”
“Değiştirmek konusunda ciddi misin? Okulu kastediyorum.”
“Şimdiye kadar, öğrenci konseyi söz konusu olduğunda eğlence eksikliği vardı. Geleneği korumak için inatla çabaladın. Bu kadar sert konuşup arkada bir güvenlik ağı bırakmayı unutmadın. Dahası, kovulmaları engelleyen yumuşak kurallar. Bu tür şeyler gereksiz, değil mi? Bu nedenle yeni kurallar koyacağım. Üst düzey meritokrat okul sistemi için.”
Nagumo bunu söyledi ve yavaşça ileriye yürümeye başladı. Batonu almak için yaklaştı.
Baton, 10/A sınıfının temsilcisi Nagumo’ya geçti.
Çok geçmeden Shibata da batonu aldı, 2.sıradaydı.
“Pekala, güzel! Gerisini bana bırak!”
Gözleri ateş eder gibiydi Shibata’nın, Nagumo’nun peşinden koşmaya başladı.
Aramızdaki öğrencilerin ayrılması nedeniyle, bir anlığına, abi Horikita ile göz teması kurdum.
Küçük bir sohbet için fırsatı kaçırmadı.
“Senin çapa olduğunu düşünmek.…?“
“Ben yalnızca yaralı birinin yerine girdim. Normalde bu pozisyonda kız kardeşin olacaktı.”
“Anladım. Kendi kendine savaş veriyor desene.”
Sırf yan yana durmak için bile, Horikita, Horikita Manabu’nun yanında durmayı hayal etti. Onunla konuşamasa dahi, ona duygularını bir şekilde iletmeyi amaçlamıştı.
“Sınıfınızı izliyordum ve az öncesine kadar umutsuz bir avuç insan vardı. Şimdiyse, bu tarz bir atmosfer yok. Ne oldu?”
“Demek bizi izliyordun. 9/D seni ilgilendiren bir sınıf değil benim bildiğim kadarıyla ama…..?”
“Tüm sınıflara dikkat ediyorum. İstisna yok.”
“Eğer bir farklılık hissediyorsan, kardeşin sayesinde oldu.”
“…demek öyle.”
Şaşırmadı bile. Her zamanki, sakin ifadesiyle kısaca cevap verdi.
“Sana bir sorum var. Ya sen? Senden hiçbir şey hissedemiyorum.”
“Bu, benim her zamanki halim. Bu spor festivaline ilgi duymuyorum. Sonuç çoktan belli.”
Sınıfın duyguları.
Sudou’nun duyguları.
Horikita’nın duyguları.
Bunların hiçbirine merakım ya da ilgim yoktu.
Sadece, tek bir önsezim vardı.
“Mezun olduktan sonra göremeyeceksin ama… sınıfımız daha güçlü olacak.”
“Böyle varsayımlara karnım tok.”
Abi Horikita yaklaşan takım arkadaşına bakarken, onu sözlerimle durdurdum.
“Peki…tam olarak ne tür bir insan olduğum ilgini çeker mi?”
“Ne?”
Koşmaya başlama zamanı geldi. Ancak, aynen beklediğim gibi, durdu.
“İstersen, beraber yarışabiliriz.”
“… en beklenmedik şeyler senin ağzından çıkıyor, ha. Peki, şimdiye kadar beni her şeyi yanlış mı anladım? Göze çarpmaktan nefret ettiğini ve doğrudan harekete geçmekten kaçındığı düşünmüştüm. Bu rölede bile, orta ayarda koşup kendini hiç yormayacağını sanıyordum.“
“Eğer benimle yarışma niyetindeysen, 2. sırayı kapmak için tüm olasılıklarından vazgeç. Yarışalım. 11’ler ile 9’lar her gün yarışmak için yan yana dizilmiyor, bu fırsat kaçmaz yani.”
Beklenmedik kışkırtmama karşılık olarak, abi Horikita tamamen durdu ve yüzünü bana döndü.
“İlginç.”
Kısaca bu şekilde cevap verdi, sonrasında hiç hareket etmedi. Buna en çok şaşıran 11/ A sınıfının beşinci koşucusuydu. Batonu teslim etmek için elinden geleni yapmıştı ancak abi Horikita batonu aldıktan sonra durmayı seçti.
“Başarılı bir koşu, sağ ol.”
“Ahh, ehh, ahh…”
Adını bilmediğim 5.koşucu, batonu alan abi Horikita’nın tutumundan dolayı şok oldu, dili kitlendi resmen.
Doğal olarak bu tuhaf durumu fark eden seyirciler gözlerini abi Horikita’ya çevirdi. 11/A sınıfı yarışta 3.sıraya düşmüştü bile. Sonunda D sınıfından Kushida bana yaklaştı.
Kushida da bu garip durumu fark etti ve tüm süratiyle koştu. Aradaki mesafeyi birkaç saniye içinde katetti.
“Yarıştan önce son bir şey söyleyeceğim.”
“Ne?”
İkimiz de koşmaya hazırlandığımızda, tek bir cümle söyledim.
“—sahip olduğun her şeyinle koş.”
Bir anlığına, görüş alanımdan kaybolan abi Horikita’nın güldüğünü hissettim.
Şu anda, baton bana geçti.
“Ayanokouji-kun!”
Kushida’dan batonu aldım ve başlangıç hamlesiyle tüm gücümle ileriye atıldım.
Bu ana kadar hayatımda, hiçbir zaman bu kadar ciddi koşmamıştım.
Bu koşu, durmadan koşmaya devam ettiğim o insanlık dışı soğuk odadan tamamen farklıydı.
Ekim’in başlangıcı... Soğukların gelmesine hala vardı.
Soğuk rüzgarın tadını çıkarttım.
Önümdeki koşucuyu yakalamak veya onun önüne geçmek umurumda değil.
Şu anda, önemli olan yanımda koşan çocuğa karşı verdiğim mücadeleydi.
Rüzgarı keser gibi, tam hızda, beraber önümüzdeki koşucu ile aramızdaki mesafeyi kapattık.
“Şaka mı bu!!?”
Önüne geçtiğimiz öğrenci, bizi fark edince şaşkınlık içinde bağırdı ama etraf toz duman içinde kaldı. Ayrıca, artık tezahürat duyamıyordum.
Strateji ve yetenek artık önemsizdi.
Geriye kalan tek şey, yanımda koşan Horikita Manabu ile olan birebir mücadelemdi.
İlk viraj, ardından düz çizginin ilerisi ve son viraja kadar.
Pekala — daha da hızlanacağım—
Kızgın tezahüratlar festival alanının her yerinde çınladı.
Not: 1.yıllardan A, B vs demek yerine bizim sisteme göre 9, 10 ve 11 sınıf diye yazdık. 11/A falan. Açıklama yapmasam da anlaşılır ancak yine de yazmak istedim. + Çevirmen ve düzenleyen arkadaşlarımıza teşekkürü eksik etmeyelim, bir borç bilelim. Keyifli okumalar
DISCORD HESABIMIZA BEKLİYORUZ, link aşağıda.