Elitler Sınıfı - Cilt 6- Bölüm 25 - Grupla Beraber İlk Etkinlik
Cilt 6- Bölüm 25 – Grupla Beraber İlk Etkinlik
Bugünkü dersler olağandan daha uzun geldi.
… çalışma grubuyla beraber sinemaya gideceğiz diye heyecanlanıyorumdur belki de..
Yukimura ve diğerleriyle beraber sinemaya doğru yola çıktık.
“Herkesle beraber ilk etkinliğimizi gerçekleştireceğiz heyecanlandım….Ki-Kiyotaka-kun.”
Gerilip heyecanlanan Airi, mutluluğunu ifade etti. Bir çocuktan farksız bir masumiyeti vardı. Hatta ben de ondan farksızdım. Ne diyebilirim ki? Ben de çocuklar gibiyim.
“Evet, haklısın. Ben de heyecanlıyım..” “Ehehehe…… Kiyotaka-kun.”
“Efendim?”
“Ha? Ne dedin?”
“Bana seslendin ya?”
“……S-sana mı seslendim!? Özür, yok bir şey!!!”
Yanlış duymadığıma eminim ama Airi bana seslendiğini inkar etti.
Keyaki alışveriş merkezine varır varmaz, sinemaya doğru yöneldik.
Haruka önceden biletleri almıştı, herkese tek tek dağıttı.
“Ben de heyecanla-”
“Ayanokōji-kun!”
Uzaktan bir ses geldi : Maya Satō, bu kız niye burda yahu…
“Yoksa siz de mi filme geldiniz? Ah!!!! Hani şu popüler olana!”
Elimdeki bileti görünce daha çok heyecanlanarak konuştu.
“Aslında ben de o filmi izlemeye geldim! Karuizawa’gille beraber geldik!”
“……ne güzel.”
Satō’nun arkasında birkaç kız belirdi.
“Karuizawa mı çağırdı sizi yoksa?”
“Hayır. Ders çalışma grubunda sinemaya gitmekten bahsediyordum. Karuizawa-san da gitmek istediğini söyleyince hep beraber geldik. Malum denk gelmemiz zor, hep beraber izleyelimm!”
Bu cümlesinden sonra, iki eliyle koluma yapıştı.
“Fuaa!?”
Arkamda duran Airi, çığlık atar gibi garip bir ses çıkardı.
“He-Hey, dur.”
“Eh? Ne oldu~? Sorun ne?”
Satō normal konuşuyordu ama yüzü kızarmıştı. Duygularını bastırmaya çalıştığı belliydi.
“Ne tesadüf, Yukimura-kun ve Ayanokōji-kun. Hasebe-san ile Sakura-san da burdaymış.”
Karuizawa sanki üstten bakıyormuş gibi bir ifadeyle konuştu.
Ne tesadüfü…? Daha dün gece ona sinemaya gideceğimi söylemiştim.
Karuizawa’nın gelmesini beklemiyordum, bu da ayrı bir gerçekti tabii.
“……Ne kadar da kötü bir tesadüf. Ben içeri geçiyorum.”
Gözlerini devirdikten sonra, Keisei elindeki bileti görevliye uzatıp içeri geçti.
“Ben de içeri geçiyorum……”
Satō’yu kendimden zorla uzaklaştırarak Keisei’nin arkasından yürümeye başladım.
Tüm koltukları dolduracak kadar doluydu sinema salonunun içerisi.
Patlamış mısır kokusuyla sosisli sandviç kokusu etrafı sarmıştı.
Sağ taraftan girince en uzak ve en üst noktadaki bölgeden kendimize 5 koltuk ayırmıştık.
Satō, Karuizawa, ve diğerleri, ne alacaklarına karar verememiş olacaklar ki henüz gelmediler.
“Um, K-Kiyotaka-kun.”
Yerime oturur oturmaz, yanımdaki koltukta oturan Airi bana fısıldadı.
Etraftaki herkes yüksek sesle rahatça konuşuyordu. Bu kadar nazik olmasına gerek yoktu sanki.
“Efendim?”
“Kiyotaka-kun… şey… Satō-san ile son günlerde çok yakınsınız… değil mi……?”
Az önce olanları kim görse, aksini düşünmesi imkansızdı maalesef.
Fakat gerçek olmayan bir şeyi zamanında belirtmezsem, ilerde dedikodusu çıkar, durdurmak daha zor olurdu.
“Sadece küçük bir yanlış anlamadan ibaret. Satō ile finallerde partneriz. Birkaç defa da beraber ders çalıştık.”
“A-ama, genelde insanlar kol kola girmez…”
“Kol kola girmedik, kolumu kendisi kavradı.”
“Ama hoşlanmadıysan, kolunu çekebilirdin.……”
Airi çekingen ama doğru bir yaklaşımla cevap verdi. Haklıydı, ne diyebilirim ki.
Arkadaş ortamında her şeyi akışına bırakıp pasif olmaya alışmıştım. Ama bu tarz yanlış anlamalara göz yummak doğru değildi.
“Anladım. Bir daha olmasına izin vermeyeceğim. Daha dikkatli olurum.”
“V-ve bir de……”
Daha ne diyecek acaba…
“Partner seçimlerinden önce, Satō-san ile yalnız bir yere gittiniz?”
Satō beni takip et dediğinde, Airi sınıfta bana baktığını fark etmiştim.
“……A-aranızda, bir şeyler mi……”
“Yok.”
Yok demekle belki yalan söylemiş oluyordum….. Ama bana sadece telefon numaramı sormuştu.
Airi’den de iletişim bilgilerini almıştım. Suçlu hissetmek için bir sebebim yoktu.
“İkna olmadın mı?”
“Ah, ö-özür dilerim. Garip şeyler soruyorum…….seni rahatsız ettim mi?”
“Yok. Aklına ne takılırsa takılsın, bana söyleyebilirsin. ”
“T-tamamdır! Gözüm üzerinde olacak, Kiyotaka-kun!”
Olamaz.
Beni gözetleyip durma yahu. Çok stresli bir duruma düştüm yine.
Zafer kazanmış gibi sevinen Airi’yi görünce, lafını kesip ona ‘hayır, gerek yok’ diyemedim.
Bu sohbetin böyle sonlanmasıyla beraber, filmi izledim.
Ama filmin içeriği bir garipti nedense.
**************
Not: Sitede çevirilerin hızlı gelmesini bekleyen arkadaşlara sesleniyorum; lütfen okuyun.
Üç yıldır bu serinin çevirisini yapıyoruz. Sürekli takipçilerimizden, birkaç kişi dışında, kimseden destek göremedik. Cilt 6’yı hızlı çevirdim ama hızlı yayınlamadım** Çünkü hiçbir zaman beklediğim desteği göremedim.
Beklediğim desteği görseydim, 15 günde bir cilt bitirebilirdik. Çeviri yapmayı sevdiğim için hiçbir zaman bırakma isteğim olmadı. Dahası, ben bu romanı kendim de internetten okuyabilirdim, ama çeviri yapmayı tercih ettim.
Size küçük bir karşılaştırma yapacağım. Doğru düzgün konusu bile olmayan bir seri/anime/manga’ya bile bir sürü yorum geliyor. Burada eleştirim çok yorum alan serilerin içeriği/konusu değil; güzel olup yoğun emek harcadığımız serilerin değer görmemesidir.
*Ben okuyucu kitlemin bu haline dayanarak, ne siteye yeni bir şey çevirmeye heveslenebiliyorum ne de devam etmeye merakım kalıyor. *
**