Elitler Sınıfı - Cilt 6 - Bölüm 3 - Birtakım Önlemler
Cilt 6 – Bölüm 3 – Birtakım Önlemler
O gece odamda dinlenirken Karuizawa aradı. Telefon numarasını alalı çok olmuştu ama ilk defa onunla iletişime geçiyordum, şaşırdım.
“Sana bir şey soracağım.”
Telefonu açıp kulağıma koymamla Karuizawa’nun bu sözleri bir oldu.
“Cevap verebileceğim bir soruysa, tabii.”
“Satō sana çıkma teklifi etti, demi?”
Bu beklenmedik sorusuna şaştım kaldım. Nasıl biliyor ki?
“Şaşırdın galiba. O zaman şunu söyleyim, sınıfta bundan haberdar olan bir sürü kız var.”
“Nasıl bir iletişim ağı sizdeki? Internetten de hızlısınız, maşallah. Peki ya kim söyledi?”
“Kim söyledi derken? Tabii ki, Satō’nun kendisi söyledi. Hatta bana seninle konuşmadan önce haber verdi.”
Aralarındaki kara borsaya mı düştüm yani? Hayır, hayır fazla hayal kuruyorum.
“Bu yüzden mi bana bakıyordun sınıfta?”
“…fark ettin mi sana baktığımı..?”
“Kimin kime çıkma telifi ettiği kimseyi ilgilendirmezken neden bu tarz şeyleri birbirinize söylüyorsunuz, anlamıyorum?”
“Kızlar böyle işte. Bir de, bu tarz şeyler olduktan sonra iletişimde kalmak daha zor oluyor.”
Bu benim diye etiket mi basıyorlar yani? Böyle bir şeyden mi bahsediyor…?!
Erkeklerde de benzer bir fenomen vardı, farklı sayılmazdı ama… ne bileyim garip geliyor.
“Bir kişi için çok fazla talep varsa…..kimseye haber vermemek daha mantıklı değil mi.. Sonuçta söylesen de herkes tepki verecek?”
“Hayır, eğer birden bire şu kişiyle birlikteyim dersen herkes sinirleniyor. Herkese önceden haber verince, daha rahat oluyor. Neyse, ne cevap verdin onu merak ettiğim için aradım.”
İyi de böyle şeyleri niye sorarlar ki? Sinirlerim bozulmaya başladı, ya.
“Cevabımdan sana ne ki.”
“Evet,bana ne….ama tamamen beni ilgilendirmediği anlamına gelmiyor.
Beni tehdit edip kendi çıkarların için kullandın.. Yakalanma ihtimalim var.
Kızlar arasındaki iletişim tahmin ettiğinden de güçlü ve büyük. Söylentinin çıktığını düşün, daha sinir bozucu olur. Başım da belaya girer, anladın mı?”
Hmm, Bir ihtimal; Satō ile bir ilişkim olursa, ona Karuizawa hakkında bilgi verme ihtimalimden dolayı, kendisini korumak istediğini belirtiyordu.
Başka bir ihtimalse, Satō ile ilgilenip Karuizawa’ya verdiğim koruma sözünü tutmadığımda tehlikeye girebileceğini ima ediyordu.
Garip bir mantıkla işin ucunun kendisine değeceğini düşünmüş demek.
Bana gereksiz düşüncelere dalmış gibi geliyordu ama..
Akla yatan 2 seçenek vardı ama ikisi de mantıklı değildi.
Karuizawa’nın görüntüsü, tavırları, sözleri, savunduğu teorisiyle uyuşmuyordu. Hatta, salladığı hikayeye fazla kaptırmıştı kendini.
“Seni endişelendirecek bir durum söz konusu değil.”
“Onunla birlikte olacağın anlamına mı geliyor bu?”
“Ben öyle bir şey mi söyledim?”
“Sanki tamam diyorsun ve düpedüz inkar etmiyorsun. Ah-ah, seni çözdüğümü düşünüyorum biliyor musun? Kız sana açıldı diye şuan bir sürü hayaller kurmuşsundur kesin. Erkekler böyle işte.”
Kendi kurduğu düşünceleriyle abartılı sonuçlara varıp gururla telefonda bana anlatıyordu. Kariuzawa’nın hikayesinde, çocuğuyla övünen bir anne görüyordum. Oğlum atlet olacak diye övünüp yakınan, kendisini göstermeye çalışan bir anne.
“Erkekler böyle olabilir, tamam. Ama şuan için ben de bu tarz düşünceler yok.”
“Kanıtla. Neden reddettiğini açıkla bakayım.”
“Kanıt mı? Çıkma teklifi bile etmedi ki. Sadece arkadaş olmak istediğini ve telefon numaramı alıp alamayacağını sordu.”
“…Demek öyle. Tam açılamamış yani.”
Bunları ben bu kıza niye anlatmak zorunda kalıyorum ya? Çok utanç verici.
“Çıkma teklifi gibi bir durum yokken nasıl cevap verebilirim ki. Telefon numaralarımızı kaydettik, bitti gitti.”
“Hmm…… Eh, o zaman tamam.”
Karuizawa çok üstten üstten konuşuyordu.
Madem beni arayan o, ben de yarım kalan işleri tamamlayayım bari.
“Sana bir sorum var. C sınıfından kızlarla gemiden sonra hiçbir iletişimin olmadı, değil mi?”
“…Eh,evet. Şuan için bir durum yok.”
Ses tonu bir anda düştü, zar zor konuşur gibiydi. Hala konuşmak istemediği bir konu olduğu aşikardı.
“Gerekli önlemleri aldım ancak ilerde bir şey olursa, hemen bana söyle. Sana şiddet dahi uygulasalar kimseye söyleme diye, bana söylediğin müddetçe sorunu kökünden çözerim.”
Karuizawa nefesini tuttuğunu hissettim. Çok mu ileri gittim, anlayamadım?
“……tamam. Ne diyebilirim ki? Senin için işe yaramaz konuma düşersem, olan bana olacak…”
Bu okuldaki hayatına devam edebilmek için, Karuizawa’nın şuanki pozisyonunu korumaktan başka çaresi yoktu.
Bunu yapabilmek için de, kendisini tanıyan kişileri susturması gerekiyordu.
Fakat C sınıfındaki kızların bu durumu anlaması zordu. Çünkü Ryūen gibi birisine çalışmak zorundalardı. Duruma göre, Ryūen’e direkt saldırmak zorunda kalabilirdim.
Aslında.. böyle bir durumun gelmek üzere olduğunu bile içten içe hissediyordum.
“Peki… Satō konusuna geri dönelim, niyetin ne? Telefonlaşma ihtimalinizi göze alırsak, ilişkiniz seviye atlayabilir, haksız mıyım?”
“Bu konuda çekingen olma taraftarıyım. O kızı tanımıyorum bir kere.…Hiç telefonlaşmama ihtimalimiz bile var.”
“Yani, Satō gözüne batarsa, onu reddedeceksin?”
“Reddetmek derken? Sadece arkadaş olduk dedim ya. Dahası, onu bizzat aramak gibi bir niyetim de yok.”
Ona çıkma teklifi edecek cesaretim olmadığı gibi,bana açılsaydı durumu idare edebilecek öz güvenim de yoktu.
“Peki. Anladım. Öyle olsun.”
Karuizawa memnun olmuş gibi bir hal takınıp telefonu kapatmak istedi.
“Karuizawa.”
“Ne?”
O kapatmadan yetişemeyebilirim diye düşünmüştüm ama ona seslendikten sonra telefonu henüz kapatmadığını fark ettim.
“Telefonundan benimle tüm iletişimlerinin kayıtlarını silmeyi unutma.” “Çoktan hallettim o işi. Hatta mailleri bile siliyorum.”
“Tam senden beklediğim gibi, tamam.”
Ona ne yapmasını söylememe gerek kalmadan Karuizawa bekletilerimi karşılıyordu.
“Başka diyecek bir şeyin yoksa, kapatıyorum.”
“Evet, yok.”
Bu kısa cümlemden sonra konuşmamız bitti ve telefonu kapattım.
Açıkçası eklemek istediğim birkaç şey vardı ama vazgeçip telefonu kapatmayı tercih ettim.
Varsayımlarımızı tartışmaya kalksaydım, Karuizawa’ya daha çok yük binecekti sadece.
Eğer olur da varsayımlarım gerçekleşirse, Karuizawa’nın üstesinden geleceğini düşünüyorum. Şimdiden ona bir şeyler ima eder ya da anlatacak olursam, anca korkusu artar, endişesi çoğalırdı.
Tahminlerime göre, harekete geçmek zorunda kalacak kişi zaten ben olacağım.
***********