Elitler Sınıfı - Cilt 6- Bölüm 31 - Finaller Başlıyor
Cilt 6- Bölüm 31 – Finaller başlar
Zil sesi çalınca, herkes kitaplarını kaldırdı. Sınıfın arka tarafında kalan dolaplara her şeyi kaldırdık.
Masamızda bırakabileceğimiz tek şey yazı gereçleriydi. Mesela, kalemin ucu kırılması ya da bitmesi durumunda ek isteyebiliyorsunuz. Tek yapmamız gereken sensei’ye durumu bildirmekti.
“Bugün finalinizin ilk dersi: Modern Japonca. Size başlayabilirsiniz diye sinyal vermeden kağıdınızı ters çevirmeyin. Buna özellikle dikkat edin. ”
Chabashira-sensei öğrencilerin yardımıyla sınav kağıtlarını dağıtmadı. Bizzat kendisi tek tek herkesin masasına koydu.
“Sınav süresi : 50 dakika. Gerekmedikçe lavabo ihtiyacı için el kaldırmayın. Eğer tutamayacak duruma gelirseniz el kaldırın. Sınav başladıktan sonra, hiçbir sebeple sınav salonunu terk edemezsiniz.”
Kağıtları herkese dağıtırken sınav kurallarını anlattı.
Artık kimse fısıldaşmıyordu. Herkes önündeki kağıda odaklanmıştı.
Çok geçmeden, zilin çalmasıyla sınav başladı.
“Hadi, sınavınız başlamıştır.”
Sinyali vermesiyle, herkes kağıdını ters çevirdi.
Eğer Keisei’nin tahminleri doğru çıkarsa, aldığımız önlemler sınavda bize ışık tutacaktı.
Soruları baştan sona göz gezdirdim ki, sınıftan herkesin başarılı olup olamayacağını görebilmek için.
Ilk başta acımasız sorular dizilmişti. Fakat çözülemeyecek soru yoktu.
Nokta atışı yaparak çözülebilecek soruların yanında, biraz düşününce çözülebilecek sorular da vardı. Kısacası, Keisei’nin objektif tahminleri tutmuştu.
Dahası, okulun içeriği gözden geçirdiği büyük bir kısım da vardı. Bazı soruların özellikle çeldirici yapıldığına dair izler varken, bazı sorularda da kasıtlı düzenlemeler yapıldığı anlaşılıyordu.
Ara sınavlardan daha düşük puan almamız zordu. Konularda geride kalan, anlamayan bir kesim varsa, en az 10-20 puan alabilirlerdi. Böyle bir durumda da partnere büyük bir görev düşüyor. En az 50-60 alması gerekiyordu.
Yapılan stratejimize göre, başarılı öğrencilerin 60 puan barajını aşağı kesindi. Fakat dikkatli olmak her zaman iyidir.
En büyük problem, arada kalan kesimdi; Haruka ve Akito gibi.
Zayıf noktalarını yenmekten başka çareleri yoktu.
Yan sıramda oturan Horikita hemen eline kalemini aldı ve soruları çözmeye başladı.
Horikita kaybetmeyi göze alamadığı bir mücadele için savaş verecekti.
Ne yapsam diye düşünürken, kalemimle daireler çizmeye başladım.
Satō diğer öğrencilere kıyasla çalışma gruplarına katılım konusunda hevesliydi. Buna binaen, Ike ve Yamauchi’den yüksek alacağını düşünüyorum.
Ve ona uygun bir puan alarak onu desteklemem gerektiğinden yanayım.
Bu sınavda, kişisel puanlar sınıfın başarısını da etkilemeyecekti….
Geleceği düşünerek, sınavdan ortalama 60 puan almaya karar verdim.
Asıl önemli olan- kafamı kaldırdım.
Öğretmen masasında sınıfı gözetleyen Chabashira-sensei ile göz göze geldik.
Chabashira-sensei, ilgimi çeken tek kişi değildi.
Dikkatimi, Kushida Kikyō’ya çevirdim.
Sınav başladığından beri, parmağını dahi oynatmamıştı. Soruları defalarca inceledi. Bir şeyleri kontrol eder gibi bir hali vardı.
Soruları çözmeye başlamadan önce, 2-3 dakika bir şeylerden emin olmaya çalıştı.
Sınavlar birbirini kovaladı. Arada mola dahi olmadan, kimse birine laf atamadan arka arkaya devam etti.
Dördüncü sınavda küçük bir olay yaşandı ama.
Matematik sınavıydı. Horikita ile Kushida’nın kaderini değiştirecek sınavdı.
Olay, sınav kağıdını sinyalin verilmesiyle çevirmemizle oldu.
“Neden……”
Kushida’nın sesi, sesini bastırmasına rağmen duyuldu.
“Ne oldu Kushida?”
“Y-yok bir şey. Özür dilerim.”
Ses çıkaran Kushida’ya merakını dile getirenler oldu. Çok geçmeden soruları çözmeye başladı.
Dikkatlice inceledikten sonra, çaktım köfteyi.
Onun bu huzursuzluğu, Kushida’nın olağan soğukkanlılığına kıyasla alakasızdı.
Demek o çocuk, seçeneklerden ‘birisine’ başvurmuştu.
Horikita, Ksuhida’yı görmezden gelerek sınava odaklandı.
Son bir ayın meyvelerini toplamak için, güzel ve adaletli bir düello oluyordu.
Basit ama güçlü bir yöntem…
Eh, sorunlarımın kaynağı kökten çözüldüğüne göre, sınava odaklanma zamanı geldi demektir.
***