Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 13 - İdealler
Cilt 7 – Bölüm 13 – İdealler
Cumartesi gecenin geç saatlerinde kar yağdığına dair haberler vardı. Sabah uyandığımda, hafif yağan karın sadece zemini ıslatmış olduğunu gördüm..
Dün kar yağmasına rağmen, hava sıcaklığı 24 derece civarıydı: Yaz gününden farkı yoktu. Böyle bir günde, kısa kolla dışarı rahatça çıkılabilirdi.
“Demek haftaya 2.dönem bitiyor.. takvimden hiç haberim yok, ha.”
Pazar sabahtan, kulüpte olan Akito’yu ziyarete gittim. Dönüşte de, onunla beraber gruptakileri Keyaki alışveriş merkezinde akşama kadar takılmak için çağırdım.
Birkaç mağazaya girip alışveriş yaptık, havadan sudan konuştuk. Öğlen bir şeyler atıştırıp karaokeye geçtik.
Normal bir öğrenci gibi vakit geçirdiğim bir gün..
“Bu arada…öhöö. A aaa—boğazım yanıyor.”
“Art arda beş şarkı çok fazla, Yukimu~ Ama şaşırtıcı bir şekilde iyi çıktın.”
“…boğazımın yanma sebebi, oyunun cezası yüzünden ama neyse.”
Ağrıyan boğazının sebebini vurgulayarak Haruka’ya dik dik baktı.
Karaoke’de çeşitli pek çok yemek vardı ama bazıları cezalarda yenilmesi içindi.
Masada ayırt etmesi zor olmayan 6 çeşit takoyaki vardı. Acı olanı seçen kişi, tüm takoyaki’leri yiyip ardından şarkı söylemek zorundaydı. Şarkı bitmeden de bir şeyler içmek yasaktı. [Ç.N: Ahtapot topu olarak geçiyor.]
Oyunun kurallarının sebebini anlayamasam da, eğlendiğimiz için takılmadım.
Oyun demek doğru değil ama… ‘Ceza oyunu’ falan denmeli.
Keisei acılı takoyaki’yi seçmeye devam ettikçe, art arda ne kadar seçebilir diye merak etmeden duramadık. Çok komikti.
Art arda beş kez acılı takoyaki’yi seçti ya.
Bu sayı normal gibi gelse de, gerçekleşme ihtimali aslında 7776’da birdi.
“Bu ne talihsizlik…”
“Aksine, şanslısın da farkında değilsin. Yeni yılın tüm talihsizliklerini tek seferde yaşadın. Önünde güzel günler seni bekliyor..”
“Bu nasıl mantık? Bu yıl, 2 hafta sonra bitiyor…. benimle dalga geçiyorsun değil mi, Haruka.”
Haruka kahkahayı patlattı. Üzülen Keisei’yi görünce, hemen kendini toplayıp özür diledi.
“Özür, özür. Çok mu kırdım seni?”
“Boğazımda yangın çıktı sandım… acının da bir sınırı olmalı, arkadaş.”
Keisei dilini dışarı çıkartarak öksürdü. Hala acıyı hissediyor herhalde.
“Ben de sen bir daha acıyı seçmeyesin diye önce davranınca, epey zorlandım. Çok acıymış.”
Keisei’nin rekora koşmasını önleyen, Akito idi.
“Tekrar karaokeye gidersek, bir daha oynayalım.”
Bu sözleri üzerine, Airi dahil üçü korkuyla baktı.
“Benim için sorun yok. Ama siz seçerseniz, bitireceksiniz.”
“Tamam, tamam. Teklifi sunan kişi korkaklık edecek değil ya. Tamam.”
Haruka, acılı olanı seçmeyeceğini düşünüyordu büyük ihtimalle. Bu yüzden de korkmuyordu haliyle.
“Zorlu şeylerle başa çıkacak gücün var galiba.”
Haruka’nın sürekli bize gösterdiği güç gösterisinin kaynağını öğrenmek için bir girişimde bulundum.
“Ahh, yakalandım mı yoksa?”
“Saklamaya bile çalışmıyordun ama…”
“En acılı rameni bile yiyebilirim. Seviyorum acı… üstesinden gelirim, yani?”
Ceza oyunu ona işlemiyor herhalde…
“Ben acılı yiyebilir miyim acaba…”
Airi bu sözlerini gerilerek söylemişti… hatta bu gerginliği oyunun başından beri vardı.
“Yersin ya. Çok acı gelirse, tükür gitsin. Kimse seni böyle bir şey için zorlayamaz. Merak etme sen.”
Doğru diyordu. Ne Akito ne Keisei, böyle mantıksız bir talepte bulunup zorla yediremezdi ona.
“Yukimu, aynısı senin için de geçerli~ Bu arada, Airi harika şarkı söylüyormuşsun. Karaokeye ilk defa geldiğine emin misin?”
“E-evet. Çok utandım hatta söylerken……”
“Sesin biraz daha güçlü çıksa, efsane olurdu.”
Çekingenliğine rağmen Airi tüm gücüyle şarkı söylemişti.
“Yurda dönüyor muyuz?”
Karakokeden dönüş yolundaydık. Saat akşam 5 gibiydi. Güneş batmaya başlamıştı çoktan.
“Hava çok iyiydi. Herkes hafif şeyler giymiş..”
“Öğleden sonra dışarı kısa kolla çıkılır.. normal herhalde.”
Bugün hava epey sıcak olduğu için, herkes hafif şeyler giyip çıkmıştı. Büyük ihtimalle hava kararınca soğuk rüzgarlar esmeye başlar…
“Soğuğa pek alışkın değilim.”
Haruka havaya bakarak kasvetli bir ses tonuyla söyledi. Ben de mümkün olsa, havanın hep bugünkü gibi olmasını isterdim.
“Ben de…”
“Benim için, kışın daha iyi. En azından sıcak havalardaki gibi kulüpte ter dökmeyeceğim….”
Aramızda kışı tercih eden tek kişi galiba Akito’ydu.
“Yarın hava soğumaya başlayacak galiba.”
“Off.. hazırlık yapmam gerekecek şimdi. Harcamalarım artacak anlaşılan.”
Yıl sonu yaklaştıkça, kalın giymemiz gerekecek haliyle..
Sohbet ede ede ilerlediğimizden yavaş yürüyorduk. Arkamızdan bir grubun sesi duyuldu.
“Bugün bana eşlik ettiğin için çok teşekkürler, Sakayanagi-san.”
“Ne demek, asıl ben teşekkür ederim.”
Böyle kısa küçük bir konuşma işittim. Etrafıma baktığımda alışık olmadığım farklı bir ikili gördüm: Ichinose ile Sakayanagi.
Bizim grubu fark eden Ichinose havaya elini kaldırıp salladı. Sakayanagi direkt bana bakmayıp gruba odaklandı.
En son bana savaş ilan etmişti ama spor festivalinden beri herhangi bir hamlesini göremedim daha.
Zaten ne olursa olsun, Sakayanagi’nin hayalleri gerçekleşmeyecek artık.
“Beklenmedik bir gruplasın, Ayanokouji-kun.”
“…öyle mi?”
Benim repliğimi çaldı şuan ama neyse… Haftasonu A ve B sınıfının liderlerini bir arada görmek de…her zaman nasip olacak bir iş değildi.
“Horikita-san ile birlikte görmeye alışmışım seni. Bu grup şaşırttı.”
Ichinose grup üyelerine bakarak kurdu bu cümleyi.
“Bu arada, C sınıfını sınavda yenmiştiniz değil mi? Tebrikler.”
Kağıt karıştırma yarışmasının sonuçları tüm sınıflara açıklanmıştı.
Tabii, A ile B sınıfının sonuçları da.
“Biz kaybettik ama—”
“Aramızda sadece 2 puan fark vardı. Eşit sayılırız bence.”
Verdiği cevaba karşılık, Sakayanagi birkaç cümle ekledi. Bu iki sınıf arasında çekişmeli bir sınav geçmiş anlaşılan. Fakat B sınıfı, A’ya yetişemediği için, A sınıfı kazanmıştı…
Aradaki farkı açtıkları kesindi.
“Üçüncü dönem, D sınıfı C’ye yükselebilir anlamına geliyor, değil mi?”
“Bizim de dikkatli olmamız lazım. Mazallah B sınıfı da elden gidebilir.”
“Tabii, sizi de alt etmeyi planlıyoruz.”
Ichinose’n gülerek söylediği esprisine karşılık, Keisei sert ve ciddi bir cevap verdi.
“Sonra da, tabii A sınıfına yükseleceğiz.”
Keisei’nin sözlerini duyan Sakayanagi gözlerini kapatıp hafifçe güldü.
Keisei kırdığı potun farkında değildi… hala sD sınıfıyız malum…
Şuan için, sert çıkmanın hiçbir anlamı yoktu.
Bizim grupta kimse Ichinose.ile yakın değildi.. Vir de, pek küçük sohbetler yapıp zoraki gülümseyecek bir grup değildik… Bu sohbetin havası gittikçe ağırlaşıp durdu. Ichinose istenmediklerini fark etti tabii.
“Ahaha, sizi rahatsız ettik galiba? Görüşürüz, arkadaşlar.”
“İzninizle.”
Benimle bir kez bile göz göze gelmeyen Sakayanagi bana tek kelime dahi etmedi..
Ichinose ile yanımızdan ayrıldı. Anlaşılan bana iş çıkartma niyetinde değildi.. ya da ipucu bırakmadı mı demeliyim?
“O ikili rakip değil mi?”
“Onların dedikodusunu yapmak iyi bir fikir mi bilmem ama… birbirlerine düşman oldukları kesin ya.”
Keisei şüphelenerek gözlüğünü eliyle yukarı itip onları arkalarından izledi.
“Ichinose’den beklendiği gibi, değil mi?”
Ichinose’n her öğrenciyle arkadaşlık kurabileceği tüm okulca bilinen bir gerçekti..
“Ama nasıl desem? Ichinose-san fazla iyi…” Airi mırıldandı.
“Bir kadın olarak, onu ben sevmiyorum.”
“Haruka, Ichinose’den nefret mi ediyorsun?”
“Nefret ediyorum diyemem ama sevmiyorum da. Nasıl denir ki? Sanki her alanda mükemmel birisi ve fazla ideal bir tip..? Her insanın zaafı, eksik yanları kusurları vardır…değil mi? İçten içe çürük biri olmasını bekliyorum denebilir..”
“Haklısın. Kusursuz birisi olması onu aksine korkutucu birisi yapıyor. Içten içe çürük biri olmasını beklemen biraz abartı ama.”
Akito, Haruka’nın çıkarımlarını onaylarcasına başını salladı.
“Haklısın ama demek istediğim kusursuz ve mükemmel olmanın iyi olmadığı. Mangalarda bile öyle.”
Ellerini ceplerine sokan Haruka, Ichinose’in arkasından baktı.
“Ben…açıkçası böyle birisinin olmasını isterdim. Haruka-chan, dediğin gibi İchinose içten içe kötü birisiyse, böyle bir şeye kimse inanmaz.”
Gerçek olmasını istemese bile Airi gergin göründü.
“Doğrudur.. belki dünyada bir yerlerde inanılmaz derecede mükemmel ve nazik biri yada birileri vardır. Belki de bize ne kadar yakında olduklarını bilmiyoruzdur.”
Haruka ekledi.
“Yakında C sınıfına yükseleceğiz. Ichinose de bizim yeni rakibimiz olacak. Böyle bir durumda, ona karşı nazik olamayacağımız gibi, ona da güvenemeyiz arkadaşlar.”
Keisei haklıydı. Ichinose onunla mücadelemizi zorlaştıracak kadar saygıdeğer bir insandı.
Ryuuen gibi bir şeytanla başa çıkıldığı zaman, kimse kendisini kötü hissetmez; kafası karışmazdı.
Ichinose’e karşı, bizim sınıfın tüm gücüyle savaşıp savaşamayacağı tam bir muamma idi.
“…bizi zorlu savaşlar bekliyor yani, ha?”
Üst sınıfa çıkarsak eğer, böyle zorlu bir savaş bekliyordu bizi, evet. Hatta arkadan da Ryuuen ve diğerleri bize yetişmek için ya da saldırmak için fırsat kollayacaklardı…
Iş birliği ilişkimize ne olacağı belirsizdi. Horikita ile Ichinose arasında da neler yaşanacağı muamma idi.
İdeal olan, onunla ittifak ilişkimizi devam ettirerek A sınıfını hedeflemeye devam etmemizdi.
Biz B’ye, Onlar da A’ya geçtiğinde ittifakı sonlandırabiliriz.. fakat böyle şeyler genelde hep ideal olarak kalır…