Elitler Sınıfı - Cilt 7 - Bölüm 20 - Cevapsız Sorular
Cilt 7 – Bölüm 20 – Cevapsız Sorular
Karuizawa, Ryuuen’in önünde düşmeden yaklaşık 2 saat önce.
**
Chabashira-sensei, D sınıfına kış tatili hakkında gerekli açıklamaları yaptı.
“Kış tatilde okulun bazı bölümlerinde yenileme çalışmaları olacağı için kapalı olacak. Bugün kapanış töreninden sonra, kulüp etkinlerine de ara verilecek. Okul biter bitmez, herkes dağılsın. Unutmayın.“
Bu basit bilgileri açıkladıktan sonra bize sessizce baktı. Epey beklememize rağmen, dersin bittiğine dair herhangi bir işaret vermedi.
Kendisini salak gibi hisseden Ike elini kaldırdı.
“Sorun ne, sensei?”
“Aranızdan bilgi sahibi olan arkadaşlarınız vardır fakat yine de söyleyeyim. C sınıfına yükselişiniz garanti. Tebrikler. “
“V-Vay be! Bizi övdünüz mü şimdi? Hangi dağda kurt öldü?“
Sadece Ike değil, tüm sınıfın hemfikir olduğuna eminim.
“Hemen gaza gelmeyin. Kış tatilinde sınıf puanınızı etkileyecek bir olay çıkarırsanız eğer, olan size olur. Bu uzun kış tatilini bu okulda öğrenci olduğunuzu unutmadan geçirin. “
Bu sözleriyle, Chabashira-sensei ikinci dönemi bitirmiş oldu.
“Ne kadar garip bir durum. Chabashira-sensei bizi nazik bir şekilde övdü.“
“Evet.“
Cümlesinin sonunu başınıza bela almayın diyerek uyarı ile tamamladı…
Defterimi çantama koyarken, Karuizawa’ya doğru baktım.
O da kızların arasında muhabbet ediyordu, beni fark edip kafasını çevirip baktı.
Bu sabah, Karuizawa’ya acil durumlarda benimle iletişime geçsin diye verdiğim mail adresine mail gelmişti.
Manabe’gil ile alakalı bir durum olduğunu, çatı katına 14.00 gibi çağırdıklarını yazmıştı.
Şaşırmadığım gibi cevap da vermedim. Zaten Ryuuen bana ondan önce mail atarak haber vermişti.
Karuizawa’nın bana haber verip vermemesi önemli değildi, Ryuen için. Zaten amacı beni tuzağına düşürmek, ortaya çıkartmaktı.
Karuizawa, bakışımdan dolayı mailini çoktan gördüğümü anladı herhalde. Sınıftan arkadaşlarıyla güle eğlene çıktı.
Belki de şimdilik okuldan çıkmıştır… bir saate geri döner?
**
Ders bittikten bir saat sonra, çoğu öğrenci okulu terk etmişti.
“Keyaki alışveriş merkezine gidelim diyoruz. Ne dersin?“
Yukimura, sınıftan çıkmaya hazır bir halde yanıma gelip sordu.
“Olur. Bugün yapacak bir işim yok zaten. Çantamı toplayım geliyorum.”
“O zaman koridorda bekliyorum.”
Ihtiyacım olabilir diye yanıma birkaç kitap getirmiştim. Ilerde lazım olabilir…
“Umm…işin var mı?“
Hafif çekingen ve özür diler bir ses tonuyla bu soruyu soran kişi Satou idi.
“Evet, Yukimura’gil ile takılacağım….“
“A…anladım. Demek öyle.”
Satou’nun omuzları düşüverdi. Geçen sefer ki gibi tekrar çıkma teklifi mi edecekti acaba…. eğer öyleyse..
“..bugün olmaz ama tatilde görüşebiliriz… sana da uyar mı?“
“Efendim?“
“Yani, seni üst üste iki kez reddetmiş gibi olmak istemem… eğer uygunsa senin için de…..“
“G-gerçekten mi?“
“E-evet.”
Satou’nun sevincini, vücudunu bana sürterek göstermesi..beni rahatsız etmedi değil.
“A-anlaştık o zaman!“
Bu sözleri olduğu yerde neşeyle zıplarken söyledi. Yüzü de kızarıverdi. Bende ne buluyor hala anlamış değilim.
Tabii, bu hali beni ilgilendirmiyordu ama sınıftan hala gitmemiş öğrenciler vardı. Ister istemez utandım.
“O zaman iki gün sonra diye anlaşalım. Detayları sana mail atarım. “
“Tamamdır! Görüşürüz, Ayanokouji-kun!“
Ardından Satou, Shinohara’gilin yanına güle oynaya gitti.
Shinohara’gil de sınıftan çıkmadan önce bana tip tip baktılar…
Şimdi, Keisei’gil ile görüşme zamanı. Koridorda toplanmış, benim sınıftan çıkmamı bekliyorlardır herhalde.
Haruka’nın sinsi gülümsemesinden ve Airi’nin Karadeniz’de gemileri batmış gibi halinden hemen neler olduğunu anladım.
Birkaç adım atar atmaz, Haruka hemen lafa girişmek istedi. Ama ben önce davrandım.
“Yanlış anlaşılacak hiçbir durum söz konusu değil.”
“Daha ağzımı açmadım ya. Bu neyin tepkisi?”
“Bana ‘Hayırdır?’ diye soracaktın. Yanlış mı tahmin ediyorum?”
“Evet. Ama Satou-san’ın tavırlarını gören herkes bir şeyler döndüğünü anlar yahu?“
“Zina yapıyorsun, Kiyotaka. Önce Horikita şimdi de Satou. Anlam veremiyorum sana.”
Nedense Keisei bile sinirlenmişti.. galiba özür dilemem gerekiyor.
“Beraber dışarı çıkalım mı diye sordu.”
“Bir kızın böyle sorular sorması da ne bileyim…?“
“Yoksa… S-S-S-Satou-san’ın Kiyotaka-kun’a hisleri olduğunu mu düşünüyorsunuz!?“
Daha önce bu konunun bahsi geçmişti ama Airi bu sefer bir garip kelimelere döktü ya.
“..sorsanız dahi verebileceğim pek cevabım yok aslında.”
“Noel için son anda aşkı bulmuş olabilir misin? Harika bir gelişme oldu.”
Haruka, aynı Haruka’ydı. Kendi kafasında bir şeyler kurmaya devam ediyordu.
“Eee, bugün nereye gidiyoruz? Bence her yer adam kaynıyordur.”
Uzun bir tatil başlayacağı için, gece yarılarına kadar eğlenecek öğrenciler olacaktı.
Keisei hemen karar vermemizi istediği için böyle bir cümle kurmuştu.
“Eh, bugünlük etrafta aylaklık etsek falan?… acelemiz de yok, işimiz de.”
Bu muhabbet aramızda sürerken, Akito yüzündeki sert ifadeyi değiştirmeden etrafta sessizce dolaşmaya başladı.
Akito’nun odağında biz yoktuk, arkamızı kolluyordu.
Hareket halindeydik malum. Arkamızda birisi olup olmadığını kontrol ediyordu.
“Etrafta kimsecikler yok…..“
Akito derin bir oh çekerek mırıldandı. Anlaşılan Ryuuen bu işi bugün bitirmek istiyordu.
Bu yüzden de artık peşimize kuyruk takma ihtiyacı duymamıştı.
“Keyaki alışveriş merkezinde her şey olsa da, insan dışarı çıkmak istiyor…”
Haruka bu sözlerinden sonra hüzünlü bir şekilden buradan epey uzaktaki ana kapıya baktı.
“Shibuya ya da Harajuku’ya gitmek istiyorum . Ya da Omotesando’ya.”
“Keyaki Alışveriş merkezi olsun, bu kampüs olsun…. oraların tırnağı olamaz.”
Etrafta Noel hazırlıkları olmadığı için, hiçbir değişiklik yoktu.
“Bana burada olanlar yetiyor açıkçası. Her şey var çünkü. Sen ne düşünüyorsun, Kiyotaka-kun? Dışarı çıkmak ister miydin?”
Haruka’nın aksine Airi, sosyal birisi değildi..
Eh, ben de kendimi sohbetin akışına bırakmamanın iyi olacağına kanaat getirdim.
“Ben de senin gibi düşünüyorum, Airi. Fakat dışarı çıkma isteğinizin olması da normal.”
“Kurallar biraz garip geliyor. Hadi dışarıyla bağlantının kesilmesini anlarım da insan ailesiyle de görüşemez mi? Aileler, çocukları için hiç mi endişelenmez yani garip?”
Çocuğunu üç yıl göremeyecek olmak normal değildi, tabii.
Akito, durumun garipliğinden etkilenmiş olacak ki yüz ifadesi sertleşti.
“Açıkçası… benim annem biraz pimpiriklidir. Bu konuya kafasını takmıştır..”
“Galiba okul bu konuda bir şeyler yapıyor. Düzenli olarak ailelerimize gelişim kartı gibi bir şeyler gönderiyorlardır.”
“Aslında…bu ihtimal daha çok endişe verici… ailem için daha çok çalışmam lazım.…..“
“Aileler erkek çocuklardansa kızları için daha çok endişeleniyorlardır.. değil mi?“
“Ahh—benim öyle bir sorunum yok. Iyiyim yani.”
Haruka konuyu kapatmaya çalışırcasına bir cümle kurdu. Konuşmak istemediği bir mevzu olduğunu düşünerek üzerine düşmedik.
“Eee, karaoke’ye mi gidiyoruz? Kalabalıktır orası.”
“Yok artık! Yine ceza oyununu mu oynayacağız ya…?“
“Tabii, oynayacağız. Hem de Yukimu~’nun intikamı için.”
Ne yapalım diye konuşarak ilerliyorduk. Ama ben durdum.
“Ne oldu, Kiyotaka-kun?“
“Kusura bakmayın ama ben dönüyorum.”
“Saat daha 14.00 olmadı bile, nereye?“
Akito telefonundan saatine bakıp beni ikna etmeye çalıştı.
“Bütün gece uyumadığım için çok uykum var. Tatilde görüşürüz, olur mu?”
Airi hayal kırıklığına uğramış gibiydi… ben gidince kendisini rahatsız hissedecek herhalde.
Haruka, onunla ilgilenecektir.. .bu yüzden endişe etmiyorum. Gruba veda ettikten sonra arkamı döndüm.
Telefonumu çıkartıp rehber hocamız, Chabashira-sensei’yi aradım.
“Alo?”
“Merhaba, Sizinle görüşmem gereken bir konu var. Müsait misiniz?“
“Ne istiyorsun? Hani benimle konuşmayacaktın?“
“Evet, doğrudur. Fakat aramızdaki mesele henüz kapanmadı. Mümkünse yüz yüze görüşmemiz gerekiyor. Okulda görüşebilir miyiz?“
“..Sınıfta bekliyorum.”
“Tamam. Birkaç dakikaya ordayım.”
Bu telefon görüşmesinden sonra, D sınıfına dönüverdim.
Sınıfta hiç öğrenci kalmamıştı, sensei ise benim sıramda oturmuş pencereden dışarıyı izliyordu.
“Bu yılı da sıradan bir olarak düşünürsek, az da olsa kar yağar herhalde. “
“Kar seviyor musunuz?”
“Severdim. Yetişkin olunca, nefret etmeye başladım.”
Chabashira-sensei perdeyi çekip yavaşça bana döndü.
“Ne konuşmak istiyorsun, söyle bakalım?“
“Beni kullanacak kadar A sınıfına neden yükselmek için delirdiğinizi öğrenmek istiyorum. Bunun cevabını vermediniz?“
Iyi bir nedeni olmadığı sürece beni kandırmak, manipüle etmek için bir sebebi yoktu. O bir öğretmendi, yalan söylemek için sağlam bir bahanesi olması lazımdı.
“Bu okulda sadece öğrenciler değil, öğretmenler de aralarında yarışıyor. Kişi, kendi pozisyonuna bakınca bile yükselmek istiyorken, mümkün olduğu sürece üst sınıflara çıkmayı istemek çok normal değil mi?”
“Asıl sebebin bu olmadığına eminim. Eğer A sınıfına başından beri yükselmek isteseydiniz, D sınıfının öğrencilerini dezavantajlı bir konuma düşürmezdiniz. “
Ilk dönemin ara sınavında, Chabashira-sensei, D Sınıfını dezavantajlı duruma getirmek için kasıtlı olarak bilgi gizlemişti.
“...o okulun kuralları dışında bir olaydı. Tamamen kişisel bir durum söz konusuydu.”
“A sınıfına yükselmek için hazırlıklar yapmanıza rağmen, sınıfın bu arzunuzu gerçekleştirebilecek kapasitede olup olmadığından emin değildiniz? Yani, bu sınıfın A sınıfına yükselmek için her şeyini ortaya koyup koymayacağından emin değildiniz.”
Bu kadının içinde ne düşünceler barındırdığı, nasıl hayalleri, nasıl arzuları olduğu hiç umurumda değildi. Şuan benim için; kullanabilir birisi olup olmadığı önemliydi.
“Vaktimi çalmaya gelmişsin. Ben işime dönüyorum.”
Sınıftan çıkmak için adımlar atarken ona seslendim.
“Cevap vermeyeceksiniz, beni kullanma fikrini aklınızdan çıkartın.”
“Demek olay bu. Zaten benimle konuşmayacağını, aramızdaki anlaşmanın bittiğini söylememiş miydin?“
“Küçük bir değişiklik oldu. Eğer bugünün ziyan olmasına izin verirseniz, D sınıfı asla A sınıfına yükselmeyecek. Hatta C sınıfına bile çıkamayabiliriz.”
“Ne geveliyorsun ağzında?“
Gözlerimi sınıfın saatine çevirdim.
“Saat 14.00 olmuş. Şuan Ryuuen, çatı katında Karuizawa ile ilginç bir gösteri düzenliyor olmalı.”
“..Ryuuen? Karuizawa ile mi?“
“Demek hiçbir şeyden haberiniz yok, sensei. Karuizawa’nın eskiden zorbalığa maruz kalmasından…bihabersiniz yani.”
“İlk kez duydum…“
Karuizawa’nın sınıftaki haliyle bu zorbalığa maruz kaldığı gerçeğini birleştirmek zordu haliyle.
“Dahası, yarın tüm okul bu olaydan haberdar olacak. Karuizawa, okuldan ayrılmak bile isteyebilir. C sınıfının bu olaya dahil olduğunu kanıtlayabilirsek, misilleme yapabiliriz. Ama D sınıfının alacağı yaranın kapanması mümkün olmayacaktır.”
C sınıfından birilerine okuldan atılma cezası verilir miydi emin değilim fakat ağır bir ceza alacakları kesindi. Chabashira-sensei’nin yüz ifadesinden bu kadarını anlayabiliyordum.
Hemen tavırlarını düzeltip her zamanki gibi sert bakışlarıyla bana baktı.
“Demek öyle. Planını anladım. Tek başına bu sorunu çözmenin zor olacağını düşünüyorsun. Ama benim gibi bir sensei olaya dahil olursa eğer, işin kolaylaşacak. Sadece işin de kolaylaşmayacak, kimliğini de gizlemeye devam edebileceksin. .. değil mi?“
“Yardımınızı istesem, yardım edecek misiniz?“
“Kendini bir şey sanmasan artık, Ayanokouji. Seninle iş birliği yapacak değilim.”
“İş birliği yapmayacağınızı biliyorum.”
“Bu okulda, öğrencilere müdahale eden öğretmenlere pek sıcak bakılmıyor.“
Bir öğretmenin çatı katına gitmesiyle; Ryuuen’in zorbalığı durdurulur, Karuizawa’nın geçmişinin bahsi oracıkta kapatılırdı. Böyle güzel bir sonuç elde etmek mümkün değildi ama.
Chabashira-sensei’nin reddetmesi normaldi.
“Fakat bu kadar kolay reddedebilir misiniz gerçekten? İlerde D sınıfını sabote etmeyeceğim ne malum? Üst sınıflara çıkamayalım diye elimden geleni yaparım. Hem de gözümü kırpmadan.”
“..Bir öğrencinin öğretmeni tehdit etmesi ne kadar normal? Aklına başka bir şey gelmiyor mu? “
“Bana olan borcunuzu öder, öğretmen-öğrenci ilişkimizi düzeltebilirseniz eğer, sabote etmem. En azından bunu bana borçlusunuz, haksız mıyım?“
“Eğer yardım etmeyi reddetmem, A sınıfına yükselmemize engel olacaksa, benim için sonuç değişmeyecek demektir.”
Chabashira-sensei inatla yardım etmeyi reddetti.
“Lütfen içiniz rahat olsun. Başından beri yardımınızı beklemiyordum zaten.”
“Ne?“
Bir öğretmene güvenme fikri…hiçbir zaman planlarımın bir parçası olmadı.
“Sizinle biraz eğlenmek istedim. Uzaktan izlemeye ne dersiniz? Olayın sonucuna bakarsınız hem. “
Chabashira-sensei’yi hikayenin izleyicisi olmaya davet ettim.