Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 12 - Senpailerle Papaz Kimde
Cilt 8 – Bölüm 12 – Senpailerle Papaz Kimde
22.00’a, ışıkların kapatılmasına son bir saat vardı. Bu saatte kadar odaya sessizlik hakim oldu, maalesef… Herkes sessizce kendi halinde takıldı. Birden sohbet başlatmak zordu, gruptakiler yanlış anlayabilir ya da çaba sarf edildiği belli olunca beyhude bir çabaya dönüşebilirdi.. hani bilirsiniz ya, birisi laf atar; havada kalır falan..öyle garip bir durum yaşamak çok mümkündü.
Birinin inisiyatifi alması epey iyi olurdu ama… kimse yanaşmıyordu. Bu yüzden de garip bir durum yaşarız diyorum ya.. kimse gönüllü değil çünkü ortak yolu bulmaya, iş birliği yapmaya…
Tam bu düşüncelere dalmışken, birisi kapıya tıklattı.
“Bu saatte kim ki?”
Kimsenin fikri olmadığı için, herkes meraklandı. Yeni bir görev vs olabilir diye de endişeliydik.
“Belki öğretmenlerden biridir.”
Ishizaki umrunda değilmiş gibi fikrini beyan etti. Olabilir bir ihtimal.. Keisei yerinden kalkıp kapıya yöneldi, “Kim o?“ derken de kapıyı açtı.
Beklemediğimiz birisi çıka gelmiş gerçekten de.
“Hala uyanıksınız değil mi, gençler?”
“Başkan Nagumo, bir sorun mu var?”
“Aynı gruptayız ya kontrol edeyim diye geldim. İçeri giriyorum?”
9’lardan ona ‘ne münasebet’ diyebilecek kimse yoktu tabi. Keisei kenara çekilip buyur etti. Bu arada yalnız da gelmemiş.. İçeriye Başkan vekili Kiriyama da dahil olmak üzere 11’lerden de 2 öğrenci girdi: 11/B sınıfından Tsunoda ile Ishikura. Kapıyı kapatmadan önce Nagumo etrafı kolaçan etti.
“Senin beklediğin gibi oda aynı, senpai.”
Nagumo, Ishikura’ya gülümseyerek düşüncesini söyledi.
Ishikura: “Öyle gibi.. Eee? Bizi 9’ların odasına tıkadın şimdi aramızdaki iletişimi nasıl güçlendireceksin söyle bakalım?“
Nagumo’ya sorulan soruyu anlamayan Keisei, şaşkınlıkla sordu.
“İletişimi güçlendirmek derken?”
“Aynı grupta olduğumuz için kontrole geldim dedim ya. Zaten burada ne bilgisayar var ne telefon. Eğlenecek hiçbir şey yok desem yeridir. Ama elimiz boş gelmedik, hehe.”
Bu sözleriyle beraber Nagumo cebinden küçük bir kutu çıkarttı.
“İskambil kağıtları..?“
“Kağıt oyunları mı? şaka mı? Falan diye düşünüyor olabilirsiniz ama bu tarz eğitim kampları için birebir oyunlardan birisi.”
Nagumo boş bulduğu bir yere çöküp oturdu. Küçük kutunun bandını çıkartarak kağıtları ortaya koydu.
“Siz de oturun, senpailer. Lideriniz hariç, 9’lar size pek yer yok gibi, siz yataklarınıza geçin. Oyunu da kaç kişi oynayacağımıza karar verelim hem.”
Nagumo oyunda yer almak isteyen 9’ları durdurdu.
“Ben oynamıyorum.”
Tsunoda reddederek sırtını döndü.
“Deme öyle deme. Oyun oynarken kaynaşıp normal şartlarda konuşamadıklarımızı konuşabiliriz. Bağları güçlendirmek için oyunlar birebirdir.”
Tsunoda istemem yan cebime koy tavırlarıyla yerini aldı. Ardından da Ishikura yere oturdu.
“Oyunun hakkını vermek için, bir iddia koymalı ortaya.. Ne dersiniz?”
9’lar zaten kendinden büyüklerle oyun oynayacakları için gergindi… bir de konsey başkanı bir iddia ortaya koymak istiyordu.. kimse başkanın yanında fikrini dile getiremezdi bence.. sonuçta ortada bir iddia söz konusu?.. Hatta Nagumo da 9’lardan fikir çıkmayacağını biliyordur. Kimse riske girmek istemez ki. Çocuk konsey başkanı sonuçta: güç onda.
“Sırayla kahvaltı hazırlayalım diye kararlaştırdık, değil mi? O kararı yok sayıp iddia konusunu kahvaltı yapalım mı ne dersiniz? Sürekli kaybederseniz, her gün kahvaltıyı siz hazırlaaycaksınız. Hiç kaybetmediniz diyelim, hiç kahvaltı hazırlamayacaksınız. Böyle bir iddia?”
Ishikura : “Oi, Nagumo. Bu fikri iddiaya dökmeden önce grupça konuşmamız gerekirdi?“
“Altı üstü sabah kahvaltısı hazırlamak üzerine bir iddia. Bu kadarına da karışabileyim, değil mi.”
Öğrenci konsey başkanı olmanın verdiği yetkiye dayanarak… düşüncelerini rahatça dile getiriyordu. Zaten Nagumo’nun peşine takılıp gelmelerinden ona inisiyatif verdiklerini de görebiliyordum. Ona karşı koyamıyorlar gibi? Ya da ayak uydurmaya dünden razılar mı demeli?
Horikita Manabu ile olan son iddialı konuşmalarından sonra, araya girip suyu bulandırmak istemiyor da olabilirler.
“Tamam. Oynayıp karar verelim.”
“Bize de uyar, değil mi?”
Keisei, tereddüt içinde odadaki 9’lara dönüp sordu.
Ishizaki’gil ile Hashimoto’gil kafalarını sallayarak onayladılar. Ben de onlara ayak uydurdum. Kouenji hariç herkes tamamdı…
“Kouenji, itiraz etmiyorsundur herhalde?“
Onu görmezden gelseydi iyiydi ama Nagumo, Kouenji’ye sert bir tavırla sorarak onay almaya çalıştı. Öğlenki küçük atışmalarından sonra aralarında bir kıvılcım hissediyorum.
“Ben karışmıyorum. Grubun çoğunluğu çoktan onay verdi zaten.”
“Grubun çoğunluğunu sormuyorum. Senin fikrini soruyorum.”
“O zaman cevap vereyim, öğrenci konsey başkanı. Ne yaptığınız umurumda bile değil. Ne onaylıyorum ne itiraz ediyorum. Bir cevap düşünmedim bile… oldu mu?“
Kouenji atara atar gidere gider yapıyordu.. Bu çocuk bizim başımızı yakacak ya hadi hayırlısı. Nagumo ise gülümseyerek ona ilginç bir teklifte bulundu.
“Öğrenci konseyine katılsana, Kouenji? Çok ilginç birisin seni orda görmek isterim. Akademik ve sportif başarından da haberdarım, epey iyiymişsin.”
11’ler dahil herkes bu sözlere şaşırıp kaldı. Kouenji hariç tabii. O her zamanki iddialı tavırlarıyla, havalı çocuk imajı çizmeye devam ediyordu.
“Ah, maalesef. Öğrenci konseyi ilgimi çekmiyor.”
“Ben de hemen kabul etmeni beklemiyordum. Ama ne zaman istersen, öğrenci konseyinin kapıları sana açık olacak, bilgin olsun.”
Demek Nagumo hemen kabul etmesini beklemiyordu..
“Eee, kağıt oyunu başlasın mı?”
Nagumo, Kouenji’den bakışlarını, bize doğru çevirdi.
“Hangi oyunu oynayacağız peki?”
“Papaz kimde oynayalım mı? İskambil kağıtlarını çiftleyip elinizdeki kağıtları bitirmeye dayalı bir oyun ve tek bir Papaz var, o kimin elinde kalırsa kaybeder; basit ve kolay. 9-10-11’lerden 2şer kişi, toplamda 6 kişiyle oynarız.”
Iskambil oyunlarını pek bilmesem de Papaz kimdeyi duymuştum.
“Oyuncu değişikliği yapılabilir ama oyunun ortasında yapmayalım.”
Nagumo kağıtları karıştırmaya başladı. Kendi karıştırdıktan sonra, 11’lere, sonra da 9’lardan Keisei’ye verdi. Hile karışmaması için herkesin karıştırmasını istiyor galiba..
Keisei kağıtları karıştırırken meraklı gözlerle etrafı taradı. Kendisine yoldaş birini arıyordu. Kimse gönüllü olmayınca, Hashimoto elini kaldırıp yatağından aşağı indi.
… 9-10 ve 11’lerden erken kalkıp kim kahvaltıdan sorumlu olacak iddiası üzerine Papaz kimde oyunu başladı.
Şuanki durumda, herkes 2şer kez kahvaltında sorumlu olacaktı. Ama oyunlarda 5 kez kazanıp 1 kez yenilmek en idealiydi.. tabii, en kötü senaryoda da 4 kez yenip 2 kez kazanmak da kabul görürdü.
Nagumo : “Sessiz sessiz oynamayalım yahu. Konuşalım.“
Keisei’den karıştırdığı desteyi alan Nagumo, kağıtları dağıtmaya başladı.
“İlk el kağıtları ben dağıtacağım ama 2.elden itibaren, kaybeden kişi kağıtları karıştırıp dağıtmaktan sorumlu olsun. “
Herkes başını salladı. Bu arada odaya girdiğinden beri Nagumo bana bir kez bile dönüp bakmadı. Kış tatilindeki münasebetimizden sonra farklı bir yaklaşımı olur sanıyordum ama Nagumo beni pek umursamıyor gibiydi.
“Ayrıca, senpaileriniz odada diye gerilmeyin. Yarın dersler var etkilenirsiniz. Rahat olun, gençler.“
Böyle söylemesiyle herkes rahat hareket etmiyordu maalesef…Tek takılan Kouenji, çoktan arkasını dönüp odayla bağlantısını kesmişti.
Ben de yattığım ranzadan oyunu izlemeye koyuldum.
“9’lar bu oyunu kaybetmez bence.“
“Ben de şanslı biri değilimdir. Bana da güvenmeyin.“
“Siz yaparsınız, senpai. Sizin ilk iki eli bize bırakmayacağınızı düşünüyorum. Hadi bakalım.“
Nagumo, senpailerini, yani rakiplerini gaza getiriyordu..
İlk el güzelce ilerlemeye başladı. Çok geçmeden oyunun yarıladılar.
“Bitti.”
11’lerden Ishikura, elindeki tüm kartlardan kurtulmayı başardı. Ardından; Başkan Vekili Kiriyama, sonra Nagumo bitirdi. Baskı 9’ların üzerindeydi..
“Bitti.”
Hashimoto, Tsunoda’dan iki kağıt çekti ve elindekilerle eşledi.. geriye 2 oyuncu kaldı; Keisei ile Tsunoda.
Kağıt oyununa göre ortmda bir gerginlik var sanki? Buna rağmen sükunetle oyun oynuyorlardı. Keisei’nin elindeki iki iskambil kağıdı varken, Tsunoda’nın elinde bir kağıt vardı…Papazın kimde olduğu belli.
Tsunod, Keisei’den papazı çekerse, Keisei kazanacaktı… Fakat Tsunoda diğer kağıdı seçti ve papaz Keisei’de kaldı.
“Off.. güzel.”
“Kaybettim.”
İlk oyunun Keisei’nin elinde patlamasıyla; bizler tekrar kahvaltı göreviyle karşı karşıyaydık. Az önce bir umut vardı ilk günü atlatabiliriz diye ama.. nerdee?
“Sakinliğimizi koruyalım. Bir iki kez kaybetmek bize zarar vermez.”
Hashimoto, Keisei’yi neşelendirip cesaretlendirmek adına konuştu. Keisei, başını sallayarak tamam dese de halinden üzgün ve suçluluk duygusu hissettiği belliydi. Tekrar kaybetmekten korkuyordu bence.
“Az önce dediğimi unuttun mu? Kaybeden kağıtları toplayıp karıştırır; dağıtır.”
“P-pardon dalmışım.”
Panikleyen Keisei, hemen yerdeki kağıtları toplamaya başladı. İkinci el hemen başladı. Bu arada yattığım yerden 11’lerden birinin elini görebiliyordum. Papaz onda. Bir süre papaz elinde kaldı sonra başka bir öğrenci çekip aldı ondan.
…yine sona Kiriyama ile Keisei kaldı. Hmm.. Keisei yine kendini ateşe atmış gibi oldu. Gerim gerim geriliyordur şimdi.
Iki oyuncunun da ellerinde kalan kağıt sayısından, papazın Keisei’nin elinde olduğu kesindi…Kiriyama yavaşça bir kağıt seçip çekmeye başladı.. Keisei yüz ifadesini bir müddet ifadesiz koruyabilse de, sonrasında yüzü asıldı… eh, bu çocuk bu işi başaramıyor. Çok geçmeden de 9.sınıflar olarak 2.darbeyi aldık.
Durumun daha kötüye gitmesinden korkan Yahiko, değişiklik talep etti.
‘Ben oynayabilirim, yorulduysan.’
“Belki oyuncu değişikliği iyi olur.”
Nagumo da destek verince, Keisei yerini Yahiko’ya bıraktı.
“Böyle oyunlarda pek başarılı değilimdir. İş sana kaldı, kusura bakmayasın.”
2 oyunda yenilgi alan Keisei, artık 9’ların mücadelesini arkadan izleyecek..
Yahiko gayet sakindi. Belki de Katsuragi’yi senpai gibi görmesindendir? Gerçi bu tavırlarının oyunu ne kadar etkileyeceğini bilemiyorum. Bu oyunda ne kadar çok şansa ihtiyaç var acaba, papazı çekmemek için? Karşındakinin yüz ifadesinden çıkarım yapmanın yüzde kaç payı vardır..?… kafamda deli sorular.
“9’lara bu eli versek mi ne?”
Nagumo art arda yenmelerinden sonra üzülmüş gibi söylendi.
“Ishikura-senpai, peki kulüpte durumlar nasıl?“
“Basketbol sevmezsin ki sen?.”
“Aaa, kim demiş? Sadece futbolla ilgilenmiyorum tabii. “
“Bu yıl birkaç yetenekli çömezin bize katılmasıyla, gelecek yıl çok daha iyi olacağız. Bu yıl istediğim başarıyı elde edemedim. Kaptan olarak bunları söylemek bile üzüyor ama durum bu. “
Basketbol kulübüne katılan birkaç kişi vardır elbet ama Sudou’dan bahsettiğine emindim. Çocuk yetenekli bayağı.
Sudou’nun çalışmaları meyvesini vermiş olacak ki, okuldan mezun olmak üzere olan senpainin – hatta kaptan olan senpainin – bile ilgisini çekmiş.
“Heyecanla bekliyorum o günleri.”
“Öğrenci konsey başkanlığına odaklanmışsın ama futbola hasret değil misin?“
“Profesyonel olma niyetiyle oynamıyordum futbolu. Hem istediğim zaman yine gidip oynuyorum. Öğrenci konsey başkanlığı görevi de çok ilgimi çekiyor, güzel iş.”
“Öğrenci konseyi için canla başla çalışıyor olman güzel ama…Manabu Horikita ile uğraşman seni zora sokuyor bence.”
“Uğraşmak amacım değil ki. İdolüm olan senpai tarafından yeteneklerimin onaylanmasını istiyorum sadece. Tek amacım bu.”
Ishikura, Nagumo’ya sert bir bakış attı ‘Hadi canım, sen de.’ dercesine..
“Bu el ilk ben bitirdim.”
Elindeki tüm kartları kolayca eşleyerek kurtulan Ishikura, bu elin ilk galibi oldu.
“Benim elim de bitti.”
Ardından Yahiko da elindeki son iki kağıdı yere koyup 32 dişini göstererek gülümsedi.
9’ların bu eli kazanması için tüm yük artık Hashimoto’nun omuzlarında. Elindeki kağıtlar hızla azalsa da, papazın şuan elinde olup olmaması onun avantajlı olup olmamasını belirleyecekti.
“İşte bu kadar.”
Önce Kiriyama ardından da Hashimoto elini bitirdi.
“Benim de bitti.”
“Tebrikler, bu seferlik yırttınız.”
“Teşekkürler, Nagumo-senpai.”
Öğrenci konsey başkanı Nagumo, ile Tsunoda kaldı. Nagumo’nun elinde 1 kağıt, Tsunoda’nın elinde 2 kağıt vardı.. eh, Nagumo avantajlı şuan.
“Eh, o zaman kağıt seçeyim.”
Nagumo bu sözlerinden sonra tereddüt etmeden bir kağıt seçti.. ama seçtiği kağıt papazdı.
“Kötü oldu be.”
Nagumo elindeki son iki kağıdı uzattı, Tsunoda ise elinde kalan son kağıt ile eşleşen kağıdı seçerek… oyunu kazandı.
“İşte eşleştiler.”
Nagumo’nun elinde papaz kalınca, 10.sınıflar bu eli kaybetmiş oldu.