Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 15 - Gruplardan Detaylar
Cilt 8 – Bölüm 15 – Gruplardan Detaylar
Cumartesi günü öğleden sonra 15.00 civarında, sınıfta ‘ahlak kuralları’ dersi işleniyordu. Dışardan çok neşeli tanıdık bir sesi duymaya başladım. Üçüncü katın camından dışarı baktığımda,okulun avlusunda Ichinose’n çok enerjik bir halde koştuğunu gördüm.
İlk gün, grubuyla epey sorun yaşadığı için hali yoktu ama bugün çok neşeli görünüyor. Sakayanagi de Ichinose’i ezeceğim diyerek ahkam kesip duruyordu. Anlaşılan henüz bir hamle yapmış değil. Tabii, şuan ‘ Yıkılmadım, ayaktayım!’ numarası yapıyor da olabilir.
Yukardan avluya göz gezdirdim, Ichinose’n grup arkadaşlarına baktım. Aralarından sadece, bizim C sınıfından birini seçebildim.B sınıfından tek tanıyabildiğim, Ichinose’di. Belki de erkekler gibi onlar da 4 sınıftan grup kurmuşlardır? B sınıfından tek kişi olabilirdi grubunda?
A ile B sınıflarını çok tanımadığım için, diğerlerini tanımakta zorlanıyordum….spor festivalinde Ryuuen’in yardakçısı olup Horikita ile çarpışan kız da onun grubundaydı. Tamamen iyileşmiş galiba. Dört nala koşuyor, maşallah.
Bu arada bizim sınıftan olan kız: Wang Mei-Yu.
Çin’den ilkokuldayken buraya taşınmışlar. Sınıftakiler öyle diyordu, kendisini ben de pek tanımıyorum, takma adı da Mii-chan. Bu kız ile samimi olmayanlar ona adıyla seslenmekte zorlanırdı… onunla ilgili bildiğim birkaç bilgi var, onları da paylaşayım: akademik başarısı gayet iyi olmakla birlikte İngilizcesi çok iyiymiş.
Genel ortalaması değişse de, akademik başarısı Keisei’den farksız değil. Hatta Keisei gibi sporda da kötü. Hatta şuan bile durumu gayet açık: Grubu koşuya çıkmış, o arkada onlara yetişmek için nefes nefese kalmış, tökezliyerek ilerliyor. Hafif başını gökyüzüne kaldırdı, bayılacak gibi lan.
Ichinose de Mii-chan’ın sendeleyip durduğunu fark etti. Hemen arkaya yanına geçti. Büyük ihtimalle şuan ona destek olmak için bir şeyler söylüyor. Çok geçmeden beraber koşmaya başladılar.
Aralarına D sınıfından Shiina da katıldı. Atletik birine benzemese de gülümseyerek arkada kalan iki kızın yanında koşmaya başladı. Ryuuen’gilin dedikleri doğruysa – hani şuan D sınıfını Kanede ile birlikte yöneten kişi olduğu söylentisi- D ile B’nin iki liderini bir arada koşarken görüyorum demektir.
…Horikita ile Sakayanagi’nin de aynı grupta olabilme ihtimali aklıma geldi.. ama sanmıyorum. Bu gruplaşmada bir bit yeniği seziyorum. B sınıfından kimseyi de göremedim zaten. C’den de bir kişi var.. Gerisi D ile A sınıfından oluşan bir gruba düşmüş, İchinose.
Bu grubu kurmayı nasıl başardılar diye hafif meraklanırken, fazla dışarıya daldığımı fark ettim. Sınıftaki atmosfer değişiyordu, az önce hocanın değişik bir konuya girmesiyle. Kafamı pencereden çevirip tahtaya doğru baktım.
“Size kendinizi tanıtmanız için fırsat vereceğiz. Fakat bunu derse kaynaşmak, sınıf içi birbirimizi tanıyalım amacıyla değil de, dersin ana konusu olarak görmenizi istiyorum. Her gün, bu derste konuşma yapacaksınız. Konuşmanın içeriği, sizin yaşınıza göre değişiklik gösterecek. Fakat ortak olarak değerlendirileceğiniz konular sabit: ‘Ses tonunuz‘, ‘Duruşunuz‘, ‘Konunuz‘ ve ‘Konuşma yeteneğiniz‘ ile dört ana alanda değerlendirileceksiniz.”
‘Konuşma yapma’ (sunum) gibi bir alandan sorumlu olacağımız otobüste verdikleri broşürde de yazıyordu.
Büyük gruplardaki herkes bir konu bulup onun sunumunu yapacak demek..çekingen ya da toplum içinde konuşmakta zorlananlar için : cehennem başlıyor..
Konu olarak da kısıtlama şöyle; 9’lara, bu yıl boyunca ne öğrendiklerine ve ilerde ne öğrenmeyi istediklerine dair sunum yapmaları istendi. 10 ve 11’lere de, gelecek ile ilgili planları, iş için ne düşündükleriyle ilgili bir sunum yapmaları talep edildi. Kısacası, geleceğimizle ilgili sunumlar yapmamız isteniyor.
“Bu ne ya? Çok boktan bir sınav konusu….”
Neden böyle söylediğini anlayabiliyorum ama Ishizaki mırıldanmadı resmen bağırdı. Hocanın da duyduğuna eminim. Ona doğru bakıp tek kaşını kaldırdı… ama tek kelime etmedi.
Dersi ciddiye almak ya da almamak önemli olmasa gerek? Sınav ile tüm grup sonuçlardan etkilenecek zaten. Bu yüzden bizi serbest bırakıyorlar diye düşünüyorum.
Ders bittikten sonra, birisi masaya ayaklarını uzatmış dinlenen Ishizaki’nin başında dikeldi. Durumu fark edip rahatsız olan Ishizaki, hemen duruşunu düzeltti. Öğrenci konseyini vekili…10/B’den Kiriyama idi, başına dikilen. Ona dik dik baktı.
Kiriyama’nın sınıfı….Nagumo’nun sert ataklarına sınıfı dayanamamış ve A’dan B’ye düşmüştü. Bu yüzden de içten içe Nagumo’nun tahtından edilmesini istiyordu.. Manabu Horikita aracılığıyla da benimle iletişime geçmişti kış tatilinde.
“Derslerde oturuşunu falan düzeltsen iyi olur.”
“T-tabii. Zaten ses çıkartmıyordum.”
“Sadece sana demiyorum, Ishizaki. Bu lafım aynı zamanda Kouenji için de geçerli.”
İçten içe Nagumo’nun yıkılmasını beklese de, büyük gruptaki sorunları görmezden gelemiyor, vekil görevini yerine getirmeye çalışıyordu.
“Bu derslerden final sınavında sorumlu olacağız, değil mi? Yani bu dersleri ciddiye alıp almamak finali etkilemeyecek?”
Kouenji hemen hazır cevap, tabii.
“Yazılı sınav, bu özel sınavın bir parçası, evet. Ama her şey yazılı sınavdan alacağınız sonuca bağlı değil. Kamptaki tavırlarınızın, derslerdeki ilgi ve alakanızın sınav sonucunuzu etkileyeceğini hiç mi düşünmüyorsunuz? Dahası, dersleri ciddiye almazken sınavdan nasıl yüksek not almayı bekliyorsunuz ki?“
“Eğer konu bensem, ben her şeyi hallederim.”
“Yani…senin için sınavlardan yüksek almak bu kadar kolay, öyle mi? Bakalım sınavdan sonra da böyle ahkam kesebilecek misin? Bir gruba aitseniz şayet, gruba ayak uydurmak zorundasınız. Etrafınızdaki kişiler sizin sorumluluğunuzda bunun bilincinde olmak bu kadar mı zor?”
Kiriyama, sözlü saldırılarına devam etti. Haklıydı da.
“Eğer bu grup benim tavırlarıma göre hareket edecekse, bu grubun değeri yok demektir.”
“Buna sen karar veremezsin, Kouenji.”
“Peki, kararı kim veriyor öğrenebilir miyim?“
“Gruptaki herkes söz sahibi. Grupça karar verilir.”
Ishizaki, Kiriyama’nın sözlerine karşılık, gülmemek için kendini tutuyordu. Yüz ifadesi sürekli değişip durdu. Kouenji’ye birinin laf sokması hoşuna gitmiş olmalı… ama bu çocuğa bazı şeyleri lafla anlatmanın işe yaramadığının hala kimse farkına varamamış. Kouenji’ye böyle şeyler sökmez ki.
“Siz balık istifi gibi üst üste konsanız bile, bir ben etmezsiniz. Kısası, iyiyle kötüyü, mükemmel ile ortalamayı ayırt edemeyenler, karar verme yetkisini kendisinde görmesin.”
“Sen lise öğrencisi olacak kadar bile olgun değilsin… çocuk gibisin aynı. Sadece ağzın büyük laf yapıyor o kadar.”
Kiriyama, mantıklı cümleler kurarak Kouenji’yi ekarte etmeye çalışsa da, Kouenji kardeşimizde tık yoktu. Ne ifadesi değişti, ne tavırları, ne de düşünceleri.
Bu arada 10.sınıflar etrafımızda toplanmaya başladı. Küçük olay iyice büyüyordu. Ishizaki durum ciddileştiği için gülemezdi artık. Arkadan tehdit sesleri bile duymaya başladım.
“Ayrıca sadece Kouenji de değil. Bazı öğrenciler de sorunlu davranıyor.”
Problemli öğrenciler deyince aklıma sadece Ishizaki geliyor ya. Koeunji de kısmen öyle denebilir. Bu ikili dışında dersten kaytaracak, saygısızlık edecek birisi aklıma gelmedi.
Kiriyama belki de kendimize çeki düzen verelim diye herkese seslenmeyi seçmiştir? Bu tarz tavırlar sergileyerek kendimize senpaileri düşman edinmeyelim diye gözdağı veriyor da olabilir.. Kouenji’nin tavırları bardağı taşıran son damlaydı belki de… Yani, bir çömezden çok ‘sizi cebimden çıkartırım’ havaları.
“Bırak onları, Kiriyama.”
Ishikura durumu görüp yardım etti.
“Onlara rehberlik edeyim dersin, adın ‘zorbalık yaptı’ya çıkar. Zaten bu uyarılarından ne demek istediğini gayet iyi anlamışlardır?“
Ishikura’nın bu sorusuna Kouenji hariç herkes başını sallayarak evet dedi.
“Bravo, Ishikura-senpai. Durumu mükemmel idare ediyorsun.”
Bir köşede eli cebinde yaşananları seyreden Nagumo, Ishikura’nın olaya müdahale etmesiyle gülerek sohbete dahil oldu.
“B sınıfında harcanıyorsun vallahi. Ishikura-senpai, şanslı değilsin bence.”
“Şans mı diyorsun buna? Kabul etmek zoruma gidiyor ama maalesef yetenekli olmadığımdan…”
“Yanılıyorsun, senpai, A sınıfına henüz yükselememe sebebin, A sınıfında Horikita Manabu olduğu için. Üç yıl boyunca çok çetin mücadeleler verdiğini biliyorum. Zaten iki sınıf arasındaki puan farkı sadece 312. Mezuniyete az kaldı, evet. Ama arayı kapatıyorsunuz.”
Nagumo alttan alttan bir şeyler ima etmeye çalışıyordu.
“Yani… bu grubu zafere taşıyalım…falan mı demek istiyorsun?“
“Evvet. Ishikura-senpai, bana güven, tüm sorumluluğu bana ver; bu sınavdan alnımızın akıyla çıkacağız. Hatta bu daha hiçbir şey. Sizin A sınıfına yükselmenize yardım edeceğim. Hatta kim bilir belki Horikita-senpai’yi okuldan bile attırabiliriz?”
“Çok yazık, Nagumo. Manabu Horikita bu sefer lider değil. Sen de aynı şekilde lider değilsin: bu büyük grubun kararlarını sen veremezsin. Onu aşağı çekmek de her babayiğidin harcı değil.”
Nagumo, kendi savaşına başkalarını dahil etmek için uğraşıyordu.. Bir planı olsa gerek.
“Onun lider olup olmamasının ne önemi var ki? Onu aşağı çekmeyi de boş ver sen. Ben onu ezecek bir sürü yol biliyorum, bana güven diyorum, gerisini bana bırak.”
Nagumo bu sözlerinin ardından bir kahkaha patlattı.
“Kusura bakma ama sana güvenmiyorum. Hele ki B sınıfının geleceğini emanet edecek kadar hiç güvenmiyorum.”
“Size yazık olacak ama.”
Nagumo tüm grubun önünde kendisini ‘masum köylü’ gibi mi gösteriyor yoksa bana mı öyle geldi? Hem masum hem de savunmasız bir tavır takınıyor… hmm, neyin peşinde ya da ne amaçlıyor anlayamadım.
Size bildiğinizi unutturacak bir deyimle geldim, bölüm özeti: Nagumo’nun koyunu sonra çıkar oyunu