Elitler Sınıfı - Cilt 8 - Bölüm 7 - Özel sınavda bilgi edinmek
Cilt 8 – Bölüm 7 – Özel sınavda bilgi edinmek
İlk ortak yemek yeme vakti; kızlarla görüşebilme fırsatı geldi çattı. 500 kişi rahatça sığacak genişliğe sahip bir kafeterya. Üst kata çıktığınızda da güzel bir manzara sizi karşılıyor camdan.
“Telefonumuz olmadığı için, görüşmek de mümkün değil….”
Horikita ile Kei, yana yana beni arıyorlardır ama ben ciddiye almadım onları. İkisinin de aynı anda benimle karşılaşırsa, dumur olurum kesin ha.
Horikita umursamadan bana seslenirdi, Kei ise bir kenarda bekler, durum değerlendirmesi yapardı. Ben hamle yapmadığım sürece, onunla görüşmeye gerek duymadığımı anlar geri çekilirdi.
Zaten ilk günden tanıdık tanımadık bir sürü insanlar karşılaşmak normal. Sakayanagi ile Nagumo’nun dikkatini çeker bu durum, en fazla. Hirata ile Satou varken bizi gören Nagumo, yanımda Kei’yi de görmüştü zaten.
Şuan en mantıklısı boş hamle yapmamak. Tek takılıp gözlem yapacağım. Bakalım kimler, kimlerle görüşüyor.
…önce karnımızı doyuralım. Bir saatlik yemek molasını güzelce değerlendirmeliyim. Tepsiyi elime alıp oturacak yer arayışına girdim..
Okulda olsaydık, üst sınıflar ile çömezler farklı alanlarda yemek yiyor olurdu. Gruplara ayrıldığımız ve böyle bir sınava tabii tutulduğumuz için, hep beraber yemek yiyorduk.
Çoğu grubuyla beraber yemek yiyorken, bazıları tekti. Büyük ihtimalle bilgi topluyorlardır.. malum kızlarla iletişim kurulabilecek tek yer burası.
Bir de, beraber vakit geçirmeye çalışan ‘aşıklar’ var, tabii.
“Haaaafuuuuuuu.”
Sevimli bir ses duydum. 9/B sınıfından, Ichinose Honami. Etrafını bir sürü kız-erkek öğrenciyle doluydu.
Yakınlarda onlara kulak misafiri olabileceğim boş bir yer bulup oturdum. Etrafımdakilerin beni fark etmeyeceğini düşünüyorum.
“..varlığımın fark edilmemesinden gurur duymakta…ne bileyim.”
Ichinose’gil fark etmedi bile. Eh, ortalama 500 kişi var burada amaçç..
“Kolay gele, Honami-chan. Zor muydu anlatsana?”
“Nyahaha. Şahsi fikrimi soruyorsan, zordu. Daha kolay anlaşırız sanıyordum ama—. Kavga çıkınca, akışa uyuyorsun sen de kavga ediyorsun..”
“Olacak o kadar yahu. Herkes birbirinin rakibi sonuçta.”
“Fakat, Kanzaki-kun’un dediğine göre, erkeklerin gruplaşması tereyağından kıl çeker gibi olmuş.”
“Ehh~? Gerçekten mi~? Bizimki öğlenden sonraya kadar sürdü.”
Bizdeki de kolay olmadı ama kızlar epey kavga etmiş galiba. Belki bu yüzden öğretmenler…bugüne ders koymamıştır?
“Hey, bu sınavda okuldan birileri atılır mı…..?”
“Bence sorun yaşamayız ama 9’lardan kimse okuldan atılmadı. Kendimizi garantiye almamız şart.”
Sınavı tehlikeleri göze alarak, ilerlettiği belli.
“Ya birisi yoldaş olarak çekerse bizi…..?”
“Olmaz öyle şey, Asako-chan. Sınavı ciddiye alırsanız, sorun yaşamayız.”
“Öyle mi dersin….?”
“Hem işler o raddeye gelirse, seni kurtarırız, merak etme sen.”
Ichinose,endişeli bakan Asako’yu teselli etti. Arkadaşlarının arasında Ichinose, çok bitkin görünse de, herkese neşe kaynağı olmaya, enerji vermeye, devam ediyordu.
“Çok yorgunum.”
Ichinose’n kafasını masaya koymasıyla onlardan çok uzakta oturmayan beni fark etmesi bir oldu. Şansa bakar mısınız?…
“Ayanokouji-kuuuun, naberr~“
‘Ichinose? Burda mıydın? Ah seni fark etmedim’ desem, hiç doğal kaçmazdı. Yakınlarda oturuyor olmam da seslerini duyabileceğim anlamına geliyordu.. dürüst olmalıyım.
“Eğleniyorsunuz.”
“Konuşma yeteneği.. kadınların hem güçlü yanı, hem değil.”
Ne dediğini anlamasam da, Ichinose tekrar masaya kendini bıraktı. Genelde kendisini zayıf göstermediği için, onu böyle görmeye alışık değildim.
“Ahh, garipsedin mi?”
Bir anda sandalyesinde dik oturmak için hamle yapacaktı ki, onu durdurdum.
“Yorgunsan, istediğin gibi dinlen.”
“Özür—.rahatsız olduysan.”
Rahatsız olmadım ama ona bunu tam ifade edemedim galiba.
“Grup işi zorluyor seni herhalde?”
“Şuanki grubu kurana kadar anamız ağladı desem yeridir… yani şöyle ki, kızların çoğu kendisini çok rahat ifade edebiliyor. Ama edemeyenler de var. Hoşlanmadığı kişileri dile getiremiyorlar, ağızlarını bıçak açmıyor. Bir kenarda oturup herkese tavır alıyorlar.. Gerçi erkekler de farksız değildir herhalde?”
“Ryuuen açıkça ‘herkesten nefret ediyorum’ tavrına büründü.”
“Gülmemek elde değil ya. Ryuuen-kun sıkılmadı mı bu işten? Herkes tarafından sevilmemek de yorucu bence.”
Bu düşünce tarzı, Ryuuen’e pek uymuyor ama.. artık omzunda sınıfının yükü olmadığı için çok daha rahat göründü bana.
“Çok kendini yorma bence.”
Daha fazla bu masada kalmanın anlamı yoktu. Kalktım.
“Sorun yok ya. Zaten enerjik olmak benim işim. Görüşürüz, Ayanokouji-kun.”
Ichinose bana el sallayarak uğurladı.
Bir saatlik ara…
Kızlarla erkekle ulu orta çok fazla iletişim kuramayacağı kesindi. Ama bu saatin bize, aramızda bilgi toplamak için verildiğine de şüphe yoktu.
Sanki… bu bir saatte; burada bilgi toplayıp, birbirimize talimat verip, kavgamızı sürdürmemiz isteniyordu.
Yüksek iletişim becerisi olanların parıl parıl parlayacağı bir sınav..
“Hiç bana göre değil be..”
Issız adadaki gibi, burada bana hiç iş düşmüyor.