Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 13 - Aşk Fakiri Olmak
Cilt 9 – Bölüm 13 – Aşk Fakiri Olmak
Akşam 5 gibi, Kei’yi arayıp yurda çok uzak olmayan bir yere çağırdım. Mekan çok popüler değildi, az çok öğrenci geliyordu.
“Ah, esiyormuş burası. Niye burda görüşelim dedin, başka yer mi yoktu?”
“Lobi bize ait değil ki? Birlikte görünelim de dedikodumuz mu çıksın?”
“Eh, evet de…burası da pek farklı değil. Burda da birisi görürse, dedikodu çıkar yani…”
“Merak etme sen.”
“Sanki özellikle dikkat etmiyormuşsun gibi geldi ama…. neyse.”
Sorun yoktu. Zaten peşimdeki çocuğun bizi görmesini istiyordum.
“Çok soğuk ya. Keşke yaz gelse.”
“Yazında keşke kış gelse demiyor musun sanki?”
Bu sorum üzerine biraz düşünmeye başladı.
“Kızlar böyledir işte ya.”
Karuizawa surat astı.
“Bu arada, bu dönem ek özel sınav olur mu ki?”
“Karma kamp yeni bitti bilemiyorum ama olmaz bence.”
“O zaman rahatça devam ederiz böyle?”
“Sene sonu sınavına hazır mısın peki? Zor olacak gibi.”
Kei’nin tavırlarında değişiklik gördüm, çekimserdi.
“Eh… öyle mi dersin?”
Şimdiye kadar Kei, bir şekilde atlatmıştı sınavları ama şimdi endişeliydi.
“Bana ders çalıştırsan?”
“Hirata’dan yardım iste. Zorlansan da halledersin, sorarsın yani?”
Kei normalde ondan yardım isterdi ama ayrıldıkları için yardım talep etmeyi reddediyordu. Bana dik dik baktı.
Keisei’den ders alması en iyi seçenek olurdu ama gerçekleştirilebilir bir durum değil. Bizim gruba da aniden dahil olursa, sorun çıkabilirdi… hayır, kesin çıkardı.
“Gece yarısı olsun hem de.. tamam mı?”
“Okuldan atılmaktan iyidir.”
Evet, öyle..
“Eh, bir program hazırlarım.”
“Tamam.”
Sene sonu sınavını atlatsın da asıl olay martta olacak gibi. Bizi zorlu bir özel sınav bekliyor diye düşünüyorum. Bir de, 9.sınıfı tamamlayınca daha güvenli hissedecek diye düşünüyorum. Son ana kadar tedbiri elden bırakmamamız lazım.
“Bu arada, sen neden beni çağırdın?”
Gergin bir halde sordu.
“N’oldu ki?”
“Yok bir şey. Sadece bugün acil buluşmak istediğini düşündüm?”
“Bugünün özelliği yok. Sadece seni bir yoklamak istedim..”
“Hıııh.”
Gözleriyle beni süzerek alay etti. Bu konuyu görmezden gelip asıl konuya odaklandım.
“Bu numarayla ilgili bir bilgin var mı?”
Beni birkaç gün önce arayan bilinmeyen numarayı ona gösterdim. [Ç.N: bilinmeyenden kasıt, kayıtlı olmayan]
“Eh? Kim ki? Yabancılar mı arıyor seni?”
“Galiba, evet.”
Kei telefonunda arama kısmını açıp numarayı tuşladı. Telefon numarası onda kayıtlıysa adı çıkacaktır hemen.
“Sen de tanımıyorsun.”
“Ortalama bir kız öğrenciden daha fazla kişinin telefon numarası var ama üst sınıflardan pek kimseyi tanımıyorum.”
…bir umut numara kayıtlıdır demiştim ama nafile.
“Onu aramayı denedin mi?”
“Birkaç kez aradım ama telefon kapalı.”
“Gerçekten mi…? İstersen ben bir kontrol edeyim?”
“Olur. Ben de bu yüzden görüşelim istedim. Ama abartmadan araştır.”
Başını sallayarak telefon numarasını kaydetti, Kei.
“Başka konu yok herhalde?”
“Evet, görüşürüz.”
Sohbeti bitirip olay mahalinden ayrılmaya yeltendim ama Kei hemen bana seslendi.
“Oh, uh, ..bir konu vardı sormak istediğim… sorabilir miyim?”
“Bugünün önemini biliyor musun? Hemen cevap ver, 5… 4… 3-”
“…çok kolay sordun. Cevabın basitliğinden şüpheye düştüm şimdi.”
“Abartmadan ne biliyorsan, söyle.”
“Sevgili–-”
“Evet, evet, evet.”
Kafama küçük bir kutuyla hafifçe vurdu.
“Bana mı veriyorsun?”
“Yousuke-kun’a verecektim ama artık vermek için sebebim kalmadığına göre..”
“Hirata içindi yani?”
“Oh, hoşuna gitmedi mi?”
“Yok. Sadece kaç gün önceden Sevgililer günü için hazırlık yaptığını düşünüyordum.”
Kei, Hirata ile ayrılma kararı alalı 1 ay olmuştu.
“B-ben her zaman önceden hazırlık yaparım, tamam mı!! Ondan ayrılmaya karar versem dahi, elimde hazır tutarım! Hem senin gibi aşk fakiri birisi ne anlar bu romantik hareketlerden.”
…doğru olabilir.
“Ben de bugün bunu vermek için buluşmaya istekli olduğunu sanmıştım.”
“Kusura bakma, paşam. Aklımdan böyle şeyler geçmiyor.”
Kei hafif yüzünü ekşitip baktıktan sonra, yüz ifadesini düzeltti.
“Eee, diğer kızlar vermedi mi çikolata sana?”
Kei konuyu değiştirmek istercesine, farklı bir yöne getiriyordu.
“Yok, vermediler.”
Çikolata alıp almama konusunun detayına girmeden, böyle bir cevap verdim.
“Hak etmiyorsun da ondan! Anlamıyorsun böyle işlerden hiç~”
Hemen benimle alay etmeye başladı. Bunu dememi bekliyordu herhalde.
“Eh, emin misin bu sözlerinden? Bu çikolatayı aldığım an, hem hak ediyorum hem de bu işlerden anlayan birine dönüşüyorum. Farkındasın değil mi?”
“Bu seni daha acınası bir hale sokuyor ama? Seni kurtaran benim çünkü.”
…beni aşağılıyordu kısacası.
“Oh evet, söylemeyi unutmayayım. Karşılığını 1000 katı olarak ödemelisin.”
…saçmalamaya devam etti.
“Bu arada, uh-”
Kei tekrar konuyu değiştirmek istedi ama göz göze gelince yutkunup boğazında düğümlendi sözleri. Kısa bir mesafeden yan yana birbirimize baktık. Yavaşça bakışlarımı yurda doğru çevirince;
“Eh, ben yurda döneyim o zaman.”
“Tamam, görüşürüz.”
Ben de hediyesini çantama koydum. Kei yurda dönmek için harekete geçti.