Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 15 - Sürpriz Yumurta
Cilt 9 – Bölüm 15 – Sürpriz Yumurta
Arkamızdan birinin bize doğru geldiğini fark ettim. Hızlıca yanımıza gelmesinden sohbete dahil olmak istediği anlaşılıyordu.
“Yo, Karuizawa.”
Peşimi birkaç gündür bırakmayan arkadaş Hashimoto’ydu gelen.
“…Uh, bu kim ya?”
Kei, Hashimoto’nun kim olduğunu bilmediğinden bana dönerek sordu.
“9/A sınıfından Hashimoto. Eğitim kampında aynı gruptaydık..”
“Ooo Ayanokōji de burdaymış.”
Sanki beni görmemiş gibi selam verdikten sonra, Hashimoto, Kei’ye yaklaştı.
“Bir çocukla kız böyle tenha bir yerde buluşuyor, ha. Sen neymiş be, Ayanokōji.”
Hashimoto’nun benimle direkt olarak konuşacağı tahminlerim arasındaydı ama neden şimdiyi seçti onu anlayamadım. Bu konu hakkında düşünmem gerekiyor.
Eh, bu arada da onun planını kendi planıma dahil ederim.
“Pek bir şey yapıyor sayılmayız—-”
“Çocuk mu kandırıyorsunuz? Bugün sevgililer günü!! Sevgili olmasanız bile, böyle bir yerde buluşup hediyeleşmeniz normal… zaten sana az önce hediye vermedi mi, Kei?”
Demek Hashimoto, çantama koyduğum çikolatayı fark etmiş.
“Tesadüfen çikolata verdi, işte. Buraya ondan hediye almak için gelmedim ben.”
İnkar etmeye çalıştım ama Hashimoto hınzır bir gülümsemeyle ‘seni gidi seni!!!’ dercesine bakıyordu.
“Yalan söylesen! Sana çikolata vereceğini biliyordun işte. Çantanı getirmişsin..”
“Çantam mı?”
“Yurda döndükten sonra çantanı taşımana gerek yoktu diyorum, saklamak için getirmişsin çantayı.”
“…Yok, ben aslında kütüphaneye gitmek için yurttan çıkacaktım ki Karuizawa aradı ben de onunla görüştüm.”
“Yani, tesadüfi bir buluşma mı diyorsun?”
Kafamı sallayarak Hashimoto’nun çıkarımlarının doğru olduğunu belli ettim, çantamdan iki roman kitabını çıkarıp göstererek kütüphane için çıktığımı kanıtlamış oldum.
“Eh, sonuç değişmiyor ki! Karuizawa’dan çikolata aldın.”
Hashimoto için, Karuizawa ile ilk iletişime geçip buluşma ayarlayanın ben olmamam…değil de ondan hediye olarak çikolata aldığım gerçeği önemliydi.
“Ben anlamadım şimdi… bunun neresini sorun ediyorsun?”
“Karuizawa’nın sende ne bulduğunu merak ediyorum. Eski sevgilisi Hirata, bu okuldaki en popüler çocuklardan birisi değil mi? Hirata’dan sonra seni neden seçiyor anlamış değilim.”
…işler bu raddeye nasıl geldi merak ediyormuş. Şimdiye kadar sohbete sessiz kalarak dinleyen Kei, olaya müdahale etmeye başladı.
“Aah, yanlış anladın sanki.”
“Yanlış anlama derken?”
“Şimdi şöyle, aslında Hirata-kun’a verecektim çikolatayı ama ayrılınca malum, atmak yerine birisine vereyim dedim, Ayanokōji-kun’u seçtim gitti.”
“Öylesine birini seçtiğini mi söylüyorsun yani? Bu yalana kim inanır? Bari usturuplu yalan at, Karuizawa.”
Hashimoto, kahkaha patlatırken, Kei öfkelendi.
“Haa? Sürpriz yumurta gibi birden ortaya çıkıyorsun bir de kendince senaryo yazıp bizi figüran yerine koyuyorsun. Kimsin lan sen?”
Kei, küstah tavırları ve bakışlarıyla, onu gözleriyle yedi.
“Tek merakım bu buluşmanın asıl sebebini öğrenmek.”
Hashimoto, bu çıkışından sonra geri vites yapmak zorunda kaldı.
Eh, burada buluşmamızın sebebini de söylememiştik doğru bir noktaya değindi.
Ben de konuyu farklı bir yöne çekmeye karar verdim. Hem bakalım Kei, bana ne kadar çok ayak uyduruyor? Bakalım tek ayak üstünde kırk yalan söyleyebiliyor mu?
“Eh, istersen gerçeği söyleyelim ona, Karuizawa. Böyle saklamaya devam edersek, adımız çıkacak. Bizim sevgili olduğumuzu düşünmesini istemezsin, demi?”
Böylece, topu Kei’ye atmış oldum. Kei ise, hemen ayak uydurup kasıtlı olarak derin bir off çekti.
“Off, off.. tamam, ama aramızda kalacak, söz ver?”
Kei, Hashimoto’yu işaret etti.
“Hediye çikolatayı Ayanokōji-kun’a emanet ettim aslında.. Sevdiğim kişiye versin diye.”
“Yani, Ayanokōji ara bulucu eleman mı?”
“Evet, şimdi anladın mı?”
Hashimoto tavırlarından pek inanmışa benzemiyordu.
“Peki, çikolatanın asıl sahibi kim?”
Hashimoto emin olmak için bir hamle daha yaptı.
“Ne? Senin adını bile yeni öğrenmişim, bir de özelimi seninle paylaşmamı mı istiyorsun? Kafanda tahta falan mı eksik yoksa numara mı yapıyorsun?”
Kei ileri gitse de, numara yaptığını belli etmedi. Bu arada, Kei bir anlığına başladığı doğaçlamada Gyaru tiplemesinin içine girmiş oldu. [Gyaru: yüksek sesle konuşan, genellikle sarışın olan Japonya’da alt kültür olarak bilinir]
“Eh… haklısın.”
Hashimoto şaşkın bir bakışla mahcup olarak boynunu eğdi.
“Boynunu büküyor bir de. Böyle numaraları kendine sakla.”
“…Kusura bakma.. galiba yanlış anladım. Ikinizi bir arada görünce, şüphelenmeden edemedim.”
“Başkasının işine neden burnunu sokuyorsun ki? Seni tanımıyorum bile ben?”
“Konu sen olunca, ister istemez ilgileniyorum ya.”
“Ne?”
Hashimoto, Kei’ye birkaç adım daha atarak yaklaştı. Kei’nin arkasındaki duvara kolunu dayayarak onu bir nevi duvara sıkıştırmış oldu, önünü kapattı.
“Ne yapıyorsun be?”
“Bir süredir ne kadar güzel olduğunu düşünüyordum, benimle çıkar mısın, Karuizawa? Şuan kimden hoşlandığını bilmiyorum. Çikolatayı da veremediğini düşünürsek, henüz ona olan hislerini ona söyleyemediğin ortaya çıkıyor.. bana bir şans versen, olmaz mı?”
Kei ile bir şansı olabileceğini düşünen Hashimoto, Kei’ye gözümün önünde yürüdü.
“Ne diyorsun yahu… böyle bir şey mümkün bile değil?”
“Aşk dediğimiz şey, aniden bir yıldırım gibi çarpar insanı. Bendeki de böyle bir şey işte.”
Bu sözlerinden sonra, bana ters bir bakış attı. Herhalde Kei’ye yazıyor diye ona bir tepki vermemi falan bekliyordu. Konuşma sırası bana geldiğine göre, konuşayım.
“Eh, size kolay gelsin. Bana müsaade.”
“Ha? Dur, ben de geliyorum.”
Kei, önüne barikat kuran Hashimoto’yu itip kenara çekildi.
“Çok soğuksun, güzelim.”
Hashimoto üzgün bir ifade takındı. Bu agresif taktiğinden vazgeçti herhalde.
Ya da Kei’ye olan merakı bitmiştir. Kei bu durum karşısında derin bir of çekip yurda doğru yola koyuldu.
“Kusura bakma sizin sohbetinize dahil oluverdim.”
“Ne demek, sorun değil.”
Hashimoto ile okul ile yurda giden yol ayrımına kadar beraber yürüdük.
“Eh, aşk meşk olaylarında zorlanıyorsundur sen?”
“Anlamadım?”
Hashimoto alaycı bir kahkaha attıktan sonra, kulağıma eğilerek konuştu:
“Tabancandan bahsediyorum yav, deneyimli birini bulman lazım, yoksa başın belada.”
Yine bu saçma konu açıldı..
“Asma suratını. Sana saygı duyan bir sürü insan var.”
Ben mutlu değilim ama bu konunun bahsedilip durmasından. Hatta kamptaki hamam müsabakası, beni bunaltıyor, rahatsız ediyordu.
“Bu arada, kral bey. Bana telefon numaranı versene?”
“Bana bu lakapla tekrar seslenmediğin sürece, veririm.”
“Hahahaha. Tamam, tamam.”
Telefonumu çıkartıp Hashimoto ile iletişim bilgilerimizi alıp verdik.
“Hadi. Görüşürüz, Ayanokōji.”
Hashimoto rüzgar gibi gelip fırtına gibi gitti.
Yeterince bilgi topladığını mı düşündü yoksa… daha fazla peşime takılmak mı istemedi?
…kafamda deli sorular olsa da, varlığım şuan Hashimoto için hala belirsiz olmalı. Tabii, böyle kalmaya devam ederse, ne ala…
Kütüphaneye beni bekleyen Hiyori ile görüşmeye gidiyorum. Ardından da okulda biriyle görüşeceğim.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩