Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 16 - Güçlü Olmak
Cilt 9 – Bölüm 16 – Güçlü Olmak
Tahmin ettiğimden de fazla geç döndüm yurda. Ayanokōji grubuyla da görüşemedim. 19.00’dan önce odama döndüğümde kağıttan bir poşetin odamın kapısına bırakıldığını fark ettim.
Poşetin içine hafif bir göz atınca, iki farklı kutunun olduğunu gördüm. Birisi kare kutu diğeri ise yuvarlaktı. Üzerilerine de not yazmışlar; Haruka ve Airi diye.
Grup sohbetinde konuşmamız üzerine, Akito ve Keisei’ye de sevgililer günü için çikolata vermişlerdi. Odama girince masanın üzerine elimdeki çikolata paketlerini koydum.
“Beş çikolata almayı beklemiyordum, ha…”
Kei, Airi, Haruka, Hiyori, ve… bir kişi daha.
Sevimli bir pembe kurdeleyle bağlanmış çikolata kutuları…
Akşam 10’u geçtikten sonra, üzerime bir sweatshirt geçirip asansöre bindim. Asansörün içindeki kameranın yüzümü net belirleyemeyeceği bir noktada durdum.
Beklenmedik bir durumla karşılaşırsam diye aldığım bir önlemdi. Başka bir yerde buluşsak daha iyi olurdu ama hasta olduğu söylendiği için mecburen böyle bir önlem alıyordum.
Hasta diye bu saatte uyuyor da olabilirdi, tabii. Ama Horikita’dan Ichinose ile nasıl iletişime geçeceğimi sorarak bu konuyu da hallettim. Mesaj atarak uyanık olduğundan emin olunca, harekete geçtim.
Fakat Ichinose’e odasına geleceğimi söylememiştim. Onun katında inip odasına doğru yürüdüm. Zile basıp açmasını bekledim. 10 saniye, 20 saniye geçti ama açan yok.
İçerden bir hareketlilik de sezemeyince, tekrar zile bastım. Geç saatte birisi zile basınca, Ichinose şaşırmıştır. Bir 30 saniye daha geçti. Seslenmeye karar verdim.
“Ichinose, benim Ayanokōji.”
Yurtta belirli bir saatten sonra giriş çıkışlar yasakken, uzun süre kapısında bekleyemeyeceğimin farkındadır. Kimseyi de tehlikeye atacak birisi de değil.
“…Ayanokōji… kun. Ne oldu?”
Kapının arkasından sesini duydum. Endişeli ve zayıf bir ses tonuyla seslendi.
Konuşmasının ardından da öksürük sesi geldi. Ses tonundan ve öksürmesinden çok hasta olup olmadığını bilemiyorum. Belki hasta bile değildir.
“Önemli bir konu var. Seninle konuşmamız lazım.”
“Eh…uh…”
“Şu halde kapında daha fazla beklemeye devam edersem biri görecek...”
Biraz zorlayıp içeri almasını sağlamaya çalıştım.
“Biraz bekle, olur mu?”
Kısa bir bekleyişten sonra, kapının kilidini çevirdiğini duydum. Ichinose kapıyı açınca, eski enerjisinin olmadığını fark ettim.
“Nyaha, biraz zorluyorsun şansını, Ayanokouji-kun…”
Yüzünde maske vardı. Demek hasta numarası yapmıyormuş.
“Kusura bakma. Evet, ileri gittiğimin farkındayım. Ama sen de iyi gözükmüyorsun.”
“Evet, bitkinim biraz.”
“Kötü bir zamanda geldiğim için özür dilerim.”
“Önemli değil, ateşim düştü sayılır. Hastalıktan çok, fazla uyuduğum için aç hissediyorum. Bu arada sana da maske vereceğim, takarsın?”
Ben de hastalanmayayım diye Ichinose bana bir maske uzattı.
Bağışıklık sistemin çoğu insandan daha güçlüydü ama onu reddetmek istemedim. Zaten ezkaza hastalansam kendisi suçlardı. Maske teklifini tereddüt etmeden kabul ettim.
“Revire gidiyorsun değil mi?”
“Hafta başında gitmiştim.”
Pek çok öğrenci Ichinose’n, dedikodulardan dolayı hasta numarası yaptığını söylüyordu ama hiç öyle bir durum yoktu ortada. Hastalandığı belliydi.
“Sen de dedikodular yüzünden okula gelemediğimi düşünmüşsündür. Endişelendirdim seni de.”
“Yok…”
…niyetimi anladı mı acaba?
“Hastalandığımdan beri yüz yüze görüştüğüm ilk kişi sensin.”
“Öyle mi?”
“Ateşim yüksekken beni görmeye gelen bir sürü kişi oldu ama hasta olduğum için onlarla görüşmeyi reddettim. Hatta bu yüzden bazı arkadaşlarım, depresyondayım falan sanıyor.”
Onu görmek için çok geç gelmeme rağmen, görüşebilen tek öğrenci bendim demek.
Ichinose iyileşmek için bir gün okula gelmemişti. Şimdiye kadarki performansına bakılırsa, hastalanmamak için elinden geleni de yapmıştır. Zaten sene sonu sınavları da yaklaşıyordu.
Ichinose’n yaşadığı sınav stresi ve dedikodular yüzünden, bağışıklık sisteminin zayıfladığına şüphe yoktu.
“Sırf birilerinin ağzı var diye okula gitmemezlik etmem.”
Eh, Ichinose, hasta düşmesinin sebeplerinden biri olan zihinsel travmasını hesaba katmıyordu tabii.
“Ne kadar da güçlüsün.”
“Güçlü mü…? Ah, bu arada arkadaki kapıyı kapatabilir misin, sana zahmet? Odayı havalandırıyordum az önce ama çok soğuk oldu içerisi. Bir de dönünce mutlaka ellerini yıka, olur mu.”
“Tamam.”
Odadaki havanın kurumasını önlemek için nemlendirici kullanıyordu.
Soğuk algınlığı virüsü; soğuk ve kuru havadan kaynaklıdır. Bu iki şart sağlandığı sürece, hastalanmanız çok kolay olur. Bu sebeple de ortamdaki havayı nemlendirmek, ortamdaki virüsün etkinliğini azaltır. Bu önlemler alınmadığı sürece, soğuk algınlığı kapma süreniz uzar; hatta insanlara da bulaştırırsınız hastalığınızı.
Soğuk algınlığının, kış aylarında insanları etkilemesinin en önemli faktörü de, kuru havadandır.
Bu arada…
….şu sıralar kızlar odama gidip geldiği gibi, ben de onların odalarına girip duruyordum. Bu ziyaretlerin hiçbirinin dedikoduya dönüşmemesi bile şaşırtıcıydı.
“Peki, konu neydi…?”
Ichinose bana garip bir ifadeyle bu soruyu sorduğunda, nemlendiricinin olduğu yerde dikeliyordum.
“Dinlenirken seni rahatsız ettiğim için özür dilerim.”
“Önemli değil, sağlık açısından kimseyle görüşmeme en iyisi olsa da… son günlerdeki dedikoduları biliyorsun, en azından birinin beni hasta olarak görmesi iyi olabilir .. yani, öyle işte.”
Ichinose numaradan hastalandığına dair ya dedikoduları aldı ya da tahmin ediyordu.
Ardından Ichinose telefonuna gelen mesajı gösterdi.
Horikita ile olan görüşmesinden birkaç mesajdı. Horikita da onun sağlığından endişeliydi demek.
Ikimiz az bir süre konuştuk. Doğru zaman geldiğinde, yerimden kalkıp odasından ayrıldım.
✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩ ✩