Elitler Sınıfı - Cilt 9 - Bölüm 23 - Yarış Teklifi

Cilt 9 – Bölüm 23 – Yarış Teklifi
Haruka heyecanla karşıladı bizi.
“Hey, B sınıfı nasıldı? Durağanlaştı herhalde..”
“Farklı gelişti olaylar. Ichinose, Sakayanagi’yi püskürttü.”
Akito olanlarla ilgili küçük bir açıklama yaptı.
Ichinose’e atılan iftiraların perde arkasını, detaylarını ve okulun dedikoduya karşı aldığı önlemleri anlattı.
“Hatta öğleden sonra derste uyarı da yaparlar.”
“Hırsızlık, ha? Söylemesi bile şaşırtıcı ama normal yani. Yüzleşmek istemediği bir geçmişi, sürekli gündeme geldi. Kafasını toplamak için uzun süre okula gelmemesi normal.”
Haruka tüm durumu öğrenince, Ichinose’e desteklediğini belirtti.
“Neyse artık. Bu konu da böylece kapanmış oldu. Artık dedikoduları bir kenara bırakıp sınava odaklanabiliriz.”
“Çok iyi oldu, değil mi Kiyopon?”
“Eh… evet.”
Telefonum çaldı.
“Kim arıyor?”
“Bilinmeyen numara.”
Haruka’gile gösterdim telefonumun ekranını. Gecenin bir yarısı beni arayan numaradan farklıydı.
Yerimden kalkıp gruptan uzak bir mesafede telefonu cevapladım.
“Alo?”
“Ayanokōji-kun, sensin değil mi?”
Sesi hemen tanıdım: Sakayanagi.
“Numaramı nasıl buldun…? Neyse, zor olmamıştır.”
“Evet, öğlen molasının bitmesine 10 dakika var.. görüşebilir miyiz?”
Reddetmesi daha kolay olsa da daha sonra görüşme ayarlamak daha zor olacağı için..
“Nerde görüşeceğiz?”
Koridora çıktım.
“İlk katın girişine ne dersin?”
“Olur.”
Telefonu kapatıp girişe doğru yürüdüm.
Hashimoto ile Kamuro yanında olabilir diye düşünüyordum ama oraya vardığımda tek başınaydı.
“Aklın kalmasın, kimse yok. Ayanokōji-kun, bu sefer beni yendin, bunu kabul ediyorum.”
“Anlayamadım?”
“Fark ettirmeden saman altında su yürütmüşsün diyorum. Hala çözemediğim birkaç gizem olsa da, yaşananları konuşmak istemiyorum. Tek merak ettiğim şey, Ichinose-san’ı neden korumaya karar verdin?”
Bu sözleriyle beraber Sakayanagi’nin gözlerini üzerimde hissettim. Dik dik bakarak benden cevap bekliyordu.
“Hala neyden bahsettiğini anlamıyorum ama.”
“Ichinose-san’e yardım ettiğin için kendisini savunabildi… daha doğrusu, kendi ayakları üzerinde durup kendisine sahip çıktı. Bu yaşananlar için, senden başka sebep göremiyorum. Büyük ihtimalle ilk kez böyle bir şeyi itiraf etmiyordu. Tahminimce, başka birine daha döktü içindekileri. Böyle düştüğü yerden daha kolay kalkabildi?”
“Sen de içini döktüğü kişinin ben olduğumu mu düşünüyorsun?”
“Aynen öyle.”
Doğru bir çıkarım da bulunmuştu.
“Kamuro’yu kullanarak beni harekete geçiren sen değil miydin?”
“Kamuro-san’ı kullanarak mı?”
“Ichinose’ın hırsızlık yaptığı ortaya çıkmadan önce bana her şeyi söyledi..”
“Kendi başına bir işe kalkışmıştır.”
“Yalan söylüyorsun.”
“Nasıl emin olabiliyorsun peki?”
Nedense nasıl bir bilgiye sahip olduğumu öğrenmek istiyor gibiydi.
“Bir teneke bira getirerek bana hırsız olduğunu kanıtladı. Fakat birayı okula ilk geldiği zamanlarda çalmış.”
“Peki, bunu nasıl anladın?”
“Ürünün son kullanma tarihinden. Kamuro’nun bana gösterdiği biranın SKT’ne baktım. Markete gidip ordaki biralarla karşılaştırdım. İkisi arasında 4 aylık fark vardı. Diğer tüm biraların tarihi farklıyken, şans eseri eski tarihliyi alması…hiç aklıma yatmadı. Kamuro çaldığı birayı senin alıp attığını söylemişti. Doğruyu söylüyorsa şayet, ikinizin önceden hazırladığı bir birayı gösterdi demektir. Ya da senin attığını iddia ettiği birayı senin odana gidip gelerek aldı.”
Kamuro’nun odama gelip Ichinose’in geçmişinden bahsetmesi falan, tahminlerim arasındaydı.
“Neden böyle dolambaçlı işlerle uğraşayım ki ben?”
“Beni kışkırtmak için?”
“Fufufu. Demek iş başındaydın, Ayanokōji-kun.”
“Böyle bir durumda oturup her şeye seyirci kalmak en kolay yoldu. Ama ben başından beri bir şeyler yapmak istiyordum. ”
Böyle bir tavrı benimsememe engel olan Sakayanagi’nin kendisiydi. Ichinose’i kendi elleriyle yere indirip yardım eli uzattı.
Çok dolambaçlı bir yol seçti ama.
“Her şey, seni bu olaya dahil edebilmek içindi, Ayanokōji-kun.”
Elinde bastonuyla Sakayanagi, yavaşça yanıma doğru geldi. Aramızdaki mesafeyi kapatıyordu.
“Ichinose-san’ın düştüğü yerden kalkamaması ya da B sınıfının başına bir şeyler gelmesi falan umrumda değil. Bir nevi kumar oynadım, senin için. Senin müdahale etmek ihtimalin az da olsa vardı.. ve ben, bu oyuna dahil olmanı bekledim. İhtimal %50 idi, ama…beklediğim sonucu elde edebildim.”
Başka bir deyişle…Sakayanagi, Ichinose’i umursamıyor, rakip olarak bile görmüyordu.
“Yarışalım, Ayanokōji-kun.”
“Ya hayır dersem?”
“Sen bana bir şey olmaz desen de C sınıfının perde arkasında işleri yürüten dehasının sen olduğunu söylersem, birkaç basit dedikoduyla geçiştiremezsin bunu. Sen de biliyorsun.”
Okul, dedikodulara kısıtlama getirse de, Sakayanagi hiç tereddüt etmeden böyle bir girişimde bulunurdu.
“Ne dersin? Kabul ediyor musun?”
“Ne üzerine yarışacağız? Sen A’dasın ben C sınıfında.”
“Önümüzdeki sınav neyle ilgili olur bilmiyorum ama sıralama üzerinden yarışabiliriz? Yenersen, geçmişini kimseye açıklamayacağıma dair söz veriyorum.”
Şartı güzeldi ama sözünü tutacağının garantisi yoktu. Bir anlaşma ya da ses kaydı alıp resmiyete dökme niyetim de hiç yoktu.
“Bana güvenmiyor musun? Söylediklerime inanmaktan başka çaren yok ama… Kabul etmezsen, geçmişin her an açığa çıkabilir. Sıradan bir lise hayatı yaşaman imkansız olur.”
“İstediğini yapmakta özgürsün. Ama şunu bil ki… böyle bir durum yaşandığında, benimle asla kapışma şansını elde edemeyeceksin.”
“…Fufu. Tam da bunu söylemeni bekliyordum.”
Sakayanagi de onunla kolayca birebir dövüşmeyeceğimin farkındaydı.
İşte tam da bu sebepten dolayı, Sakayanagi tek kişiye bile geçmişimden bahsetmemişti.
“Peki… ya kendim okuldan ayrılacağıma dair bahse girsem? Bu arada, okulun müdürü olarak babamı bu yarışmanın hakemi olarak tutabiliriz.”
Sakayanagi yürek yemiş herhalde. Kendisine fazla güveniyordu.
“Tabii sen kaybedersen, okuldan ayrılmanı beklemiyorum. Özel bir beklentim de yok. Sadece okula C sınıfının asıl liderini açıklayacağım. Bu şartı da mecburiyetten koyuyorum, seninle yarışma şansımı toptan kaybederim yoksa… biliyorum.”
Cevabımı bekleyerek gözlerimin içine bakıyordu.
“Bu şartları kabul ediyorsan, ben de ediyorum.”
“Sağ ol, Ayanokōji-kun. Bu sıkıcı okul hayatıma renk katabileceğim artık.”
Hoşnut bir ifadeyle Sakayanagi yanımdan ayrıldı. Bu olayların merkezinde kalan kişiyi aramaya karar verdim.
Ne Kei, ne Horikita, ne de onun abisi değildi aradığım kişi.
“Merhaba, Ayanokōji-kun. Ben de tam beni aramanı bekliyordum.”